"Be Mine Millie"
Sanırım birazcık daha sindirdik hah? Bilemiyorum..:) Herneyse İyi Okumalar!
Bölümü destekçilerimden biri derene ithaf ediyorum.* ^^
**
Telefonumun mesaj melodisini duyuna dar kotumun cebinden telefonu çıkardım. Mesajı okuduktan sonra telefonu geri cebime yerleştirdim.
''Sanırım benim de zamanım geldi''
**
9.Bölüm
Ağlamam yerini sessiz iç çekişlere bırakmıştı. Bacaklarıma biraz daha sarılıp gözlerimi karşımda az önce vazoyu kırdığım yerde oturmuş Noah'a diktim. O da ağlıyordu. Sırtını karşımdaki koltuğun arkasına dayamıştı bir ayağı öndeydi diğerini de kendine çekmişti.
Beni sakinleştiremeyeceğini anladığında yere oturup hıçkırmaya başlamıştı.Ki benimde ondan farkım yoktu.
Anlayamıyordum. Hemde hiçbirşeyi! Gerçekten uyuşturucu mu kullanıyordu? Ona bunu öylesine bağırarak söylediğimde olduğu yerde kalakalmıştı. Bunu bana söyleyebilirdi. Anlardım. Ona yardım ederdim. Ama Noah hiçbir açıklamada bulunmuyor ara sıra ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.
Popomun uyuştuğunu hissettiğimde yavaşça ayaklandım. Noah tam o sırada hızlıca kalkıp yanıma gelmeye çalıştı kendimi arkamdaki duvara doğru ittim. Ondan korkuyormuydum?
Noah olduğu yerde kaldı. Dudakları titremeye başlayınca alt dudağını ısırdı.
Kalkığı yere geri oturunca kaşlarımı çattım. Açıklama yapmıyordu ve bu beni delirtiyordu!.
''Ne dersem diyim beni affetmiyiceksin değil mi?'' Kanlı gözlerini merakla bana çevirdi.
Neden böyle düşünüyordu ki? Ben ona her zaman inanmıştım.
Kaşlarımı çatarak cevap verdim.
''Anlamıyorum Noah. Eğer bana doğru bir açıklama yaparsan sana neden inanmıyım ki? Sonuçta sen...''
Kafamı yere eğdim sesim kısık çıkmıştı.
''Beni isteyerek incitmessin.'' Dudaklarıma düşen sıcak sıvıyla tekrar ve tekrar ağladığımı anladım.
İnce hıçkırık sesleri duyunca kafamı hızlıca yerden kaldırdım. Noah sarsılarak ağlıyordu. Kırmızı gözleri bana döndü.
''B-bunu isteyerek yapmıyıcağımı bil-biliyorsun değil mi?'' O kadar sevimli sormuştu ki sarılmamak için kendimi zor tuttum.
Arkamdaki duvara yaslanıp gözlerimi Noah'a kilitledim. Gözlerinden dudaklarına akan yaşları emiyordu.
''B-ben..şey..evet'' Diyip omuz silktim.
Kafamı ayakkabılarıma eğdim. Acaba annem merak etmişmiydi?
Herşey o kadar karışıktı ki. Herşey. Noah gerçekten uyuşturucu madde mi kullanıyordu.? Finn benden ne saklıyordu? Diğerleri bunşarı bildiği halde neden bana söylemiyorlardı.?
Düşüncelere dalmışken çenemde hissettiğim parmaklarla irkildim. Noah ona bakmamı sağlıyıcak şekilde başımı kaldırdı. Ela gözleri eskisi gibi ışıldamıyordu. Şen kahkahası yerine yüzündeki ağlamaklı ifade ile yer değiştirmişti. Yüzü de kıpkırmızıydı.
''Özür dilerim.'' Diyip nefesini yüzüme üfledi.
Ne olduğunu anlamdan gözlerimi kırpıştırdım.
İyice dibime girdi ve boynumdaki yumuşak noktaya dudaklarını bastırdı.
''N-Noah ne..ne yapıyorsun?'' Kaşlarımı çattım.
Kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Sanki değişmiş gibiydi mavi gözleri elanın en koyu tonu olmuştu. Bu beni endişelendiriyordu. Çok fazla yakınımdaydı.
''Yardım et.'' Diye fısıldadı.
Yavaşça göğüsünden ittim. Aramızda deminkinden daha fazla mesafe vardı. Gözlerine baktım.
''Bana ne olduğunu anlat. Sana yardım ediyim Noah.'' Aynı tonda fısıldayıp elimle yanağını okşadım. Buna karşılık gözlerini kapatıp elime doğru kafasını hafifçe bıraktı.
''Finn-
''Noah!'' Finn'in sesini duyduğumuzda ikimizde irkildik. Elimi Noah'ın yanağından aniden çekme gereği duymuştum.
''F-Finn?'' Noah gerçekten gergin görünüyordu.
''Noah''Finn tıslayarak karşılık vermişti. Gerçekten hiçbir bok anlamıyordum. Finn gerçekten korkunç Noah ise tırsmış görünüyordu.
Yaslandığım duvardan sırtımı ayırıp Noah'ın elini tuttum. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum fakat Finn anında gerilmişti. Parmaklarımı onun parmaklarına dolayıp destek verircesine sıktım. Sanırım burda destek alması gereken kişi bendim fakat Noah aynı şekilde elimi sıktı.
''Bana ne olduğunu anlat.'' Dişlerimi sıkıp Finn'e doğru tısladım.
Önünde bulunduğu çıkış kapısından ayrılıp bize doğru geldi. Finn sadece gözlerime bakıyordu. Şey bakıyordu.....Yoğun..
Finn o kadar dibime gelmişti ki Noah'ın elini bırakmak zorunda kalmıştım. Üstüme gelmeye devam ettiğinde arkamdaki duvara tosladım. Ellerimi duvara dayayıp olacakları izlemeye başladım. Finn çok korkunç görünüyordu. Yeşil gözleri korkunç bakıyorlardı. (Yeşil gözleri olduğunu hayal edin.)
Kafasını yüzüme doğru yaklaştırmaya başladı. Gözlerimi kapamamak için kendimi zor tutuyordum.
Bu çocuğun amacı neydi?!
''Benden etkileniyorsun değil mi Millie.'' Yüzüme doğru fısıldayıp nefesini dudaklarıma üfledi.
Bunu ona söylemiştim salağa mı yatıyordu!
''F-Finn bu-bunu sana açıklamıştım.'' Diyip göğüsünden ittirmeye çalıştım fakat hareket bile etmedi. Kaslı göğüsündeki ellerimi alıp kafamın üzerine sıkıştırdı.
Şu an beni duvara resmen kilitlemişti.
''Ne yapıyorsun?'' Diye tısladım.
''Finn hayır bırak onu!'' Noah'ın sinirli ses tonuna karşılık Finn gözlerini iki saniye gözlerimden ayırdı.
''Git Noah. Şimdi.!''
''Lanet olsun! hayır!'' Noah bağırdığında Finn kükreyerek karşılık verdi.
''Defol dedim!.'' Ses tonu o kadar yüksekti ki duvarın içine girmek istedim.
Noah'ın kısık sesli küfürünü ve uzaklaşan ayak seslerini işittim.
Siktir beni bıraktı mı?!
''Şimdi gelelim asıl konuya''Finn yüzüme üfledikçe yıkılacak gibi hissediyordum.
''E-evet mesela bana neler olduğunu anlatmakla başlayabilirsin.'' Sesimin titremesini umursamadım.
Finn küçük bir kahkaha attı.
''Asıl konumuz o değil Mills.'' ses tonu Noah'a bağırdığının aksine çok sakindi ve bu beni daha çok korkutuyordu.
''Ne?'' Dayanamayıp acı çeker gibi fısıldadım.
''Bu.'' Diye fısıldayıp boynuma doğru yöneldi.
Isırmaya başladığında daha fazla ayakta duramıyıcağımı anlamıştım. Tek desteğim Finn'in kolumu duvara sabitlemiş elleriydi.
''Finn dur'' Sesim çıkmıyordu. İnlememek için dudaklarımı kanatırcasına ısırdım.
Ellerini kollarımdan çekip belimden yakalayıp beni kendine bastırdı. Bu sırada ağızından boğuk bir inleme kaçmıştı. Ve benim dudaklarım kesin kanamıştı.
''Ne yapıyorsun.?'' Diye fısıldadığım sırada dudaklarını boynumdan çekti ve gözlerime baktı.
''Sanırım birazdan anlarsın.'' Diye fısıldayıp kalçalarını bana daha sıkı bastırdı.
Ağızımdan kaçan inlemeye bu sefer engel olamamıştım.
''Hayır Finn. Bekle.'' İtmeye çalışmıştım fakat hiçbir işe yaramamıştı.
''Bunu senin de istediğini biliyorum.'' Derin bir nefes aldı ''Benim ol Millie.''
Tam yerinde bitirdim ahahahahha :D
Arkadaşlarınız tarafından hiç satıldınız mı?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro