°^° 3
Kahvaltımızı yaptıktan sonra çantamı almak için yukarı odama çıktım. Çantama 2 defter, kalem, telefon(ismini Melissadan öğrenmiştim) , cüzdan ve parfüm aldıktan sonra çantamı kapattım ve aşşağıya Melissa'nın yanına indim. Melissa kapıya yaslanmış elindeki telefonuna bakıyordu. Hafifçe öksürdüm ve
"Hazırım. Çıkalım mı?" dedim. O da başıyla onayladı ve dışarıya çıktık. O da buradan birtek otobüsle okula gidebileceğimizi söyledi. Sonra durağa doğru yürüdük ve orada bekledik. Otobüs geldikten sonra otobüse bindik ve boş bulduğumuz yere oturduk. Diğer duraklarda otobüs gittikçe doldu ve kendimi çok daralmış hissettim. Otobüse yaşlı bi teyze binince herkes başka tarafa başını çevirdi ve çoğu kişide uyuyor numarası yapmaya başladı. Teyzede zar zor tutunarak ortaya ilerledi. Tam benim yanımdan geçecekken teyzenin kolunu tuttum ve
"Teyze buraya otur lütfen. Anladığım kadarıyla belinde ve ayağında ağrı var. Ayrıca daha senin inmene 6 durak var. Ben ayakta durabilirim. Gel otur buraya." dedim. Teyze şaşkınca bana baktı. Sadece o değil otobüsteki herkes hem pişman hemde şaşkınca bana bakıyordu. Ayağa kalktım ve teyzede benim yerime oturdu. Ayağa kalktım kalkmasına ama yeni binen herkes benim olduğum tarafa yürümeye başladı. Birden etrafım sarıldı. Biri koluma biri çantama değip duruyordu. En sonunda Melissa'nın kalkmaya yeltendiğini görünce otobüsü durdurmak için basılan düğmeye bastım. Otobüs başka bir durakta durdu ve ben insanları ezmemeye çalışarak indim. Bu durakta bizimle beraber 10-15 kişi daha indi. En son Melissa indi ve derin bi nefes alıp
"Oh be! Dünya varmış" dedi. Bende ona güldüm ve etrafıma bakındım. Sonra Melissa önümden yürümeye başladı ve bende onu takip ettim. Okula yaklaştıkça okulu daha net gördüm. Çok büyük binası ve bahçesi olan bir okuldu. Melissa bahçeyi taradı ve bahçedeki banklardan birinde oturan 3 kişinin yanına doğru yürümeye başladı. Bende mecburen peşinden gidiyordum yanlarına vardığımızda sarışın kaslı ve tatlı olan çocuk ayağa kalktı ve Melissa'ya sarılıp dudağından öptü. Ben bunu görünce kafamı başka yöne çevirdim. Böyle şeyler ayıptı yahu! Niye ortalıkta öpüşüyorlardı? Bunların sarılışması bittikten sonra Melissa'nın yanındaki çocuk
"Tanıştırmayacak mısın bizi Mellisa'm" dedi. Melissa da beni işaret ederek.
"Bu güzel, tatlı, şirin kız Mina. Okulda yeni ve artık hepinizin en iyi arkadaşı."
Melissa'nın yanındaki sarı saçlı kahverengi gözlü çocukta elini uzattı ve
"Bende Aidan. Memnun oldum Mina." bende elini sıktım ve
"Bende memnun oldum." dedim. (RESİM AİDAN)
Bankta oturan kız ayağa kalktı ve
"Ben Alison tatlım. Memnun oldum. Umarım iyi anlaşırız." dedi ve zaten havada olan elimi sıktı. Bende gülümsedim sadece.
(RESİM ALİSON)
Bankta oturan diğer çocuğa baktım. Büyük ihtimalle Alison denen kızın sevgilisiydi. O da ayağa kalktı ve
"Dylan" dedi. O da açık kahve saçlı ve yeşil gözlüydü. Gözleri cidden çok güzeldi.
Çocuğun suratına mal mal bakarken beni transtan çıkaran zilin sesi oldu. Alison bi anda Dylan'nın koluna girdi ve
"Biz gidelim tarih dersimiz var görüşürüz." dedi ve ikiside okulun kapısına yürümeye başladılar. Melissa bana döndü ve
"Senin dersin ne Mina?" dedi.
"Tarih" diye mırıldandım ve Alison ve Dylan'ın peşlerine takıldım. Onlar önden konuşarak giderken bende arkalarından onları dinliyordum.
"Tarihten nefret ediyorum. Dylan dersten mi kaçsak?" dedi Alison gülerek.
"Olmaz"
"Neden ya Dylan hadi amaaa" dedi Alison şımarıkça.
"Gir içeri Alison" dedi Dylan bıkkınlıkla. Bende Alison'nun kafasına girdim ve ona dersi dinlemesini ve Dylan'ı rahat bırakmasını söyledim. Tabii o bunları bi düşünce olarak duyuyordu. Alison sustu ve boş bir yere oturdu. Bende Alison ve Dylan'dan en uzak bulabildiğim köşeye geçtim ve dersi dinlemeye koyuldum.
Zil çaldıktan sonra kantine gitmek için sınıftan çıktım ve o sırada biri bana çarptı. Ama yanımdan özür dilemeden geçip gitti.
"Hey?! Dikkat etsene be!" dedim arkasından bağırarak. Çocuk arkasını bi anda döndü ve bana baktı. Çocuk kıvırcık saçlı ve mavi gözlüydü.
Uzun bir süre bana baktıktan sonra
"Şey... Pardon ben... Acelem vardıda." dedi. Umursamayarak arkamı dönmüştüm ki yine aynı çocuk konuştu.
"Yeni misin?" Arkamı döndüm ve
"Evet ve çok acelen yoksa beni kantine götürür müsün?" dedim. O da başını onaylar şekilde salladı ve yanıma geldi. Kantine kadar sohbet ettik ve isminin Cameron olduğunu öğrendim. Ona kısaca Cam dememi istedi. Komik bir kişiliği vardı. Belki Dünya o kadarda kötü değildi. :)
OKUYAN HERKESTEN VOTE VE YORUM BEKLİYORUM. İLK HİKAYEM GİBİ BİRŞEY LÜTFEN BENİ KIRMAYINN ♥
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro