Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Final | part.1


Merhaba herkese. Tam tamına 2 senelik bir serüvendi, belki daha önce yayımdan kaldırmasaydım çok daha ilerleyebilirdi ama yine de hedef kitleye ulaştığımı düşünüyorum, beni yalnız bırakmayan herkese çok teşekkürler ❤️

belki uzatmamı isteyenler vardı ama romantik kurgularım genellikle en fazla 30 bölüm sürüyor. aslında bu kitap için daha fazla kurgum da vardı ama daha fazla uzatıpta kendimi, sizleri sıkmak istemedim. son zamanlarda zaten başka bir kurguya bağlandım, bu kitap için gereken desteği de bulamayınca yazma motivasyonumu kaybettim açıkçası. belki mükemmel bir final olmayabilir, 2. partı da bekleyin. özel bölüm de atacağım. sizi seviyorum ❤️

İyi okumalar. Herkes buraya kitaba dair düşüncelerini bıraksın ❤️

bölüm biraz kısa olacak part2 de var, yorumları bekliyorum

***

Yazar | birkaç ay sonra.

Kimya Seçiler yumurtayı ters çevirmeye çalıştı, tavanın sapını sıkı bir şekilde tuttu. Sıkıntılı bir şekilde nefes verdi, mutfağa girmekten nefret ediyordu. Sırtında bir baskı hissetti, karnı Laçin'in kolları ile sarıldı. Gülümsedi, Laçin ise şaşkındı.

"İnanamıyorum, resmen mutfağa girmişsin." Kimya Seçiler göz devirdi, hayatı boyunca hiç kendi kendine yemek yapma gibi bir ihtiyacı olmamıştı. Şu günlerde uyuyamıyordu, normalde yüzüstü yatmayı seviyordu ama doğumu yaklaştığı için dönemiyordu. Karnı büyük değildi aslında ama yine de tedirgindi. Hamileliği boyunca sürekli hastaneye gitmeyi ihmal etmemişti.

Kimya Seçiler arkasını söndü, kollarını Laçin'in boynuna doladı. Laçin, eşini mutfak tezgahı ile arasına sıkıştırdı. Elleri ise Kimya'nın karnında geziniyordu. Kimya'nın pek kilo almaması biraz canını sıkıyordu ama bir şey demedi. "Senin mutfağa girdiğini Gurur bile görse ağlardı." Gurur Saygıner. Duyunca içleri kıpır kıpır oluyordu.

"Bir yıl önce... Bir çocuğumun olacağını söyleselerdi dalga geçerdim sanırım." Yaşama dair bir umudu olmayan Kimya Seçiler'i bir fetüs ayakta tutmuştu. İlk başlarda hayatta kalmak için çocuk sahibi olmak isterken, şu an o çocuk için yaşıyordu.

"Bu çocuğu özel kılan şey ne biliyor musun? Babası benim gibi yakışıklı bir adam." Kimya onu ittirdi. Dudakları kıvrıldı.

Laçin, babası ile olan ilişkilerini az da olsa düzeltmeyi başarmıştı, işlerini de öyle. Şimdi Bursa'da bir şantiyeleri vardı ve Laçin her hafta sonu oraya gidiyordu, bugün de öyle olacaktı. Kimya bu durumdan pek hoşnut değildi ama Laçin için mutluydu.

"Kahvaltı yapmayacak mısın?" diye sordu Kimya. Gömlek giymişti, evden çıkması gerekiyordu anlaşılan. Kimya'nın yanağına sulu bir öpücük bıraktı, arka cebindeki araba anahtarını çıkardı.

"Yarın sabah erkenden dönüyorum. Ondan sonraki hafta gitmeyeceğim." Kimya bir şey demedi. Yolcu etmek için eşlik etti, Laçin arabasına binerken arkasından baktı. El salladı ve kapıyı kapattı.

Odasına çıktı, hastaneye gidecekti. Aslında Eda'dan onu hastaneye bırakmasını rica edecekti ama vazgeçti. Genç kadın nişan hazırlıkları için bir hayli heyecanlıydı. Laçin ve Kimya'nın ikinci nikahında - bu sefer gerçek bir nikah - Özgür'le tanışmışlardı ve yaşlarının geçtiğini düşündükleri için ani bir nişan kararı almışlardı. Pek uyumlu bir çift değilleri ama yan yana durduklarında güzel duruyorlardı. Nişan mütevazı bir törenle, tanıdıklarla olacaktı.

Kimya Seçiler dolabını yeniden tasarlamıştı. Çalınan tasarımların peşine düşmemişti, açıkçası düşmeyi çok istemişti ama Laçin'i daha fazla huzursuz ve savunmasız hissettirmek istemedi. Onun yerine sadece hamile kadınlara özel bir kreasyon sundu. Çokça beğeni ve ilgi toplamıştı. Bunca ay içerisinde ise ne Müge'den ne de Selim'den bir haber alamamıştı.

Şimdi ise hastaneye gidiyordu. Kahvaltı yapma hevesi tamamen kaçmıştı. Ömer'in onun için hazırlattığı listeye uymadığı için onu öldürecekti büyük ihtimal. Zaten şu sıralar hep evden çalışmak zorunda olduğu için biraz sıkılıyordu. Aynı zamanda iyileşip iyileşmeyeceğine dair duyduğu endişeler vardı. Ara sıra nefesi kesiliyordu ve kalbine ağrılar giriyordu. Sadece oturduğu yerde biraz duruyordu ve bebeği için katlanmaya çalışıyordu. Sezaryen bir doğum yapacaktı, normal doğum onun için sıkıntılı olurdu. Haftaya hastaneye yatacaktı ve bebeğine kavuşacaktı.

Telefonu çaldı, evden ayrılması gerektiğini anladı.

***

Kimya Seçiler hastaneye giriş yaptı, kokulara olan hassasiyeti artmıştı, hastane kokusu onu rahatsız etti. Ömer'in odasına yönelecekti ama daha sonra attığı mesaj dikkatini çekti. Yangın merdiveninde bekliyordu. Acaba sigara mı içiyor diye düşündü ama Ömer sigaradan nefret ederdi, üstelik içse bile kapalı alanları tercih etmezdi. Koridorun sonundaki kırmızı kapıyı ittirdi. Biraz karanlıktı ama içeriye güneş süzüyordu. Kimseyi göremedi, ağır olan kapıyı kapattı. Merdivenin başına gitti.

"Merhaba Kimya." Arkasını döndü. Kalp atışları hızlanmıştı. Bu sesin sahibini çok iyi tanıyordu.

Kaşları çatıldı. "Selim? Ne işin var senin burada? Ömer'in telefonunu mu çaldın?" Sakin bir şekilde sormaya çalıştı ama sesi az da olsa titremişti. Aylardır onu görmemişti. İşleri çok kötü gidiyordu ve onları toparlamakla ilgilendiğini düşünüyordu.

"Çalmak gizlice yapılan bir iştir ama Ömer o kadar aptal ki telefonu aldığımı bile fark etmedi." Kimya Seçiler bekledi sadece. Onu görmediği süre içinde saçları biraz uzamıştı ve onları toplamıştı. Yüzü ise biraz çökmüş görünüyordu, muhtemelen kilo verdiği içindi.

"Ne istiyorsun?" diye sordu Kimya. Genç adamın kaşları alayla havalandı. Ona karşı duyduğu öfke büyümüştü. Dışarı atması lazımdı. Bir adım yaklaştı ona, Kimya refleks olarak geriye gitti.

"Bakü'deki şantiye durdu. Mutlu musun artık? Beni batırdın, şimdi sen evli mutlu çocuklusun. Sen mutlu olduğuna göre, herkes mutsuz olabilir öyle değil mi? Sen bencilsin Kimya." Kimya Seçiler başını reddedercesine salladı.

"Ben de böyle olmasını istemezdim." Yutkundu. "Benimle uğraşmaman için sana farklı bir meşgale bulmak istedim ama her şey kötüye gitti. İş bu kadar büyüsün istemezdim." Bunları söylemesi Selim Öztekin'in nefretini bastıramadı. Diğer eliyle duvara tutundu Kimya.

"Ama her şeyi mahvettin Kimya. Sanki rakibiyle oyun oynayan tek kişi benmişim gibi davrandın. Sen benden çok daha kötü bir insansın. Bunu çok iyi biliyorsun."

Kimya Seçiler'in gözleri doldu. Bu olay gerçekleşmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Selim'den korkuyordu, kendine itiraf edemese bile öyleydi. "Ben değiştim, yemin ederim."

Parmağını ona doğrulttu. Kimya Seçiler içinde anlamlandıramadığı bir sıcaklık hissetti. Göğsü hızla inip kalktı. Kalbinde hafif çarpıntılar oluyordu, sıkışıyordu. "İnsanlar değişmez Kimya, sen bunu bana çoğu kez kanıtladın. Kendi annen ne boksa sen de aynısın."

Gözlerinden bir damla yaş aktı. "Hayır. Ben iyi bir anne olacağım. Göreceksin."

Selim Öztekin güldü. Merdiven boşluğundan yankılandı gür sesi. "Sen de göremeyeceksin Kimya." Genç kadının omuzlarından tuttuğunda Kimya Seçiler göğüs kafesinin yerinden çıkacağını hissetti. Elleri refleks olarak karnına gitti. "Ben bitersem sen de bitersin Kimya. Daha önce de söylemiştim."

Selim Öztekin hızlı bir şekilde karşısındaki kadını itti. On dakika sonra pişman olacağını bildiği halde yaptı. Kimya Seçiler ne olduğunu anlamadı. Destek almaya, tutunmaya çalıştı, başaramadı. Saçları savruldu, başı sert bir şekilde beyaz mermere çakıldı. Gözleri kapandı, bilinci yerindeydi. Nefes alamıyordu, çok zordu. Birisi boğazına yapışıp sıkıyor gibiydi. Başında keskin bir ağrı vardı, ne bıçak yarası gibiydi ne de başka bir şey. Uğultu duyuyordu sadece. Narin parmakları yavaşça saçlarına gitti. Elini kullanmakta bile zorluk çekiyordu. Gözleri buğulanmıştı, elindeki sıcaklığın renginden kan olduğunu anladı. Kalbi bir kez daha çarptı. Beyaz mermere yayılan kanı gördü. Nefesi darlandı.

Bu hissi biliyordu, tanıdık geldi. Tam dördüncü kez.

"Bir kez daha olmaz. Dördüncü kez... Buna kalbin dayanmaz Kimya."

Arkadaşının sözlerini hatırladı gözleri kapanırken. Anlamıştı, burada ölecekti, kalbi 4. kez onu ölüme sürükledi. Bebeği yaşasın isterdi, aile olmayı her şeyden çok istedi, annesinden daha iyi bir anne olabilmeyi istedi. Sarı saçları kırmızıya boyandı, hareket bile edemiyordu artık. Bacak arasında da bir sıvı hissetti ama kavrayacak kadar gücü yoktu. Bilincini kaybediyordu. Masmavi gözleri soluklaştı. Her şey gözünün önünden geçti, sertçe çakılan vücudunu hiç hissetmiyordu artık. Kapının açılma sesini duydu, birisi onu bulmuştu, artık çok geçti.

"Dedim ki, ben senden nefret etmiyorum! Ben seni seviyorum!"

"Şimdi eski karıcığım, seninle bugün birici sevgililik flörtümsüz ama bir o kadar da yeni boşanmışçasına bir yemek yiyelim diyorum."

"Pardon da Kimya neden çocuğun adını sen koyuyorsun?"

"Benim şirket battı ya. Hiç sorma derim. Elimizde ne var, ne yok hepsi satılacak. Babam da... Evden kovdu işte."

Hatıraları depreşti son kez. Demek savaşın sonuna gelmişti, dayanamadı. Yere çakılan bedenini son bir kez daha öldürdü sol tarafı. Her şey bitmişti.

Son nefesini verdi.

***

1. bölümün ilk kelimesini yazarken de final kurgum hep aklımdaydı. 2. partı bekleyin ❤️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro