Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.9 "Yüzük..."

Halloooooooo

Medya Laçin Guşumuz

sınırımız 80 vote 450 yorum

bölüm şarkısı aqtaii seni sevseydim

ithaf : myLibrary2018 arkadaşlar ithaf sözü verip unutuyorum bazen onları bana hatırlatırsanız mük olur bu bölüm en çok yprum yapana verdim ithafı ❤

dizi: the crown

iyi okumalar

***

Kimya Seçiler gözlerini açtığında başına keskin bir ağrı saplandı. Bu tavanı tanıyordu, nerede olduğunu anlamıştı, daha fazla uyumak istiyordu, mümkünse sonsuza kadar. Mavililerini yavaş yavaş araladı ve yutkundu. Boğazındaki kuruluk canını yakarken birilerinin onu fark etmesini istercesine mırıldandı.

"Kimya! Uyandın sonunda. Çok şükür iyisin. Bekle doktor çağıracağım." Laçin hızla oturduğu yerden ayağa kalktı ve elini genç kadının alnına koydu, yastığa dağılmış sarı saçlarını okşadı. Hayatında hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. İçinden bir şeyler kopmuştu sanki.

"Bekle. Çağırma kimseyi." Zorlukla fısıldadığı şeylerden sonra Laçin onun dediğine uydu ve yeniden oturdu. Kimya'nın elini tuttu. Gözyaşları genç kadının eline damlarken onu görmemesi için başını eğdi. Diğer eliyle de yüzünü kapattı. Ağlamaktan nefret ediyordu ama birkaç saat içinde her şey üst üste gelmişti.

Kimya kendini toparlayıp sordu. "Bebek iyi mi?" dediğinde Laçin başıyla onayladı. Kafasını kaldırdığında Kimya onun kızarmış gözlerine baktı.

"Düşebilirdi... Benim yüzümden, ben... Ben çok üzgünüm Kimya. Böyle olsun istemezdim." dediğinde Kimya tebessüm etti.

"Sorun değil." Ama sorundu. Bir şeyler oturmuyordu işte. Yapamıyorlardı. Kimya Seçiler iyi bir kadın, iyi bir eş değildi, nasıl iyi bir anne olacaktı ki? Peki ya Laçin, mantıklı birisi değildi, zeki hiç değildi ama iyi bir baba olabilirdi.

Kapının aniden açılmasıyla içeriye kızgın bir boğadan farksız Ömer girdi. Hızlı adımlarla Kimya'nın yanına ilerledi ve bu da Laçin'in refleks olarak sandalyesini bir adım geriye çekmesine neden oldu.

"Kimya iyi misin? Nasıl oldun?" Kimya gayet rahat bir şekilde cevap verdi. Ömer hep böyleydi. Konu Kimya olunca korumacı bir abiden farksızdı. Azarlamayı da ihmal etmezdi hiçbir zaman.

"İyiyim, merak etme." Ömer onun cevabını duyduktan sonra hızla arkasına döndü. Eda da olabildiğince hızlı adımlarla Kimya'nın yanına gitti ve onu öptü. Kimya onu özlemişti, bir süre yoğunlukları yüzünden konuşamıyorlardı.

"Burada olmasının nedeni sen misin?" Ömer'in sakin bir şekilde sorduğu sorunun arkasında açık bir tehdit vardı. Laçin onu daha önce böyle görmediği için şaşırmıştı. Zaten kendini kötü hissediyordu bir de Ömer'in suçlamalarına katlanabileceğini düşünemiyordu.

"Bu bizim aramızda. Onu suçlamanı gerektirecek bir şey yok." Ömer duyduğu sesle arkasını döndü ve Kimya'ya baktı. Alayla gülümseyip önüne döndü.

"Neden burada yatıyorsun o zaman? Cevabını Laçin Bey versin." Eda ortamın gerildiğini anladı ve Laçin'in üzülmesine daha fazla göz yumamadı. Ömerin kolunu tuttu ama Ömer hızla geri çekti.

"Ömer hadi biz gidelim. Onların konuşacağı şeyler vardır." dediğinde Eda'ya bakmadan cevap verdi. Laçin ise onlara karışacak gücü kendinde bulamıyordu. Şu an tek düşündüğü Kimya ve onun iyi olmasıydı.

"Gideyim, sonra arkadaşımı karnında bebeğiyle yeniden yataklara düşmüş şekilde mi bulayım? O kadar delirdim mi ben?" dediğinde Laçin de ona doğru bir adım attı.

"Sen gelmeden önce her şey normaldi aslında. Senden rica ediyorum, bizi yalnız bırakır mısın? Seni anlıyorum, benim için hiç kolay değildi. Birisi eşim diğeri benim bebeğim. Ne hissetmemi bekliyorsun Ömer? Ben onlar iyi olduğu için şükredeceğim yerde dört duvar arası hastane odasında seninle tartışmalı mıyım? Hiç sanmıyorum." dedi ve tekrardan onları izleyen Kimya'ya baktı. "Lütfen bizi yalnız bırak." Ömer ikna olmuş olacak ki Eda'yla birlikte odadan çıktı.

"Kusura bakma, o sinirliyken böyle işte..." Kimya'nın mırıldandığı şeylere yanıt vermedi. Yatağın kenarına oturdu ve Kimya'nın saçlarının arasına küçük öpücükler kondurdu. Bir an onlara bir şey olacak diye aklı çıkmıştı. Anlamadan dinlemeden çok fazla çıkışmıştı.

"Bunları buradan çıkınca konuşalım olur mu?" dediğinde Kimya başıyla onayladı.

***

  1 gün sonra |

Kimya seçiler kırmızı salaş tulumunu askısından çıkardı ve üzerine tuttu.  Saçlarını yanlardan toplarda hoş görünebilirdi. Laçin'le pek sık beraber yemek yemiyorlardı ve biraz özen gösterse fena olmazdı. Gergindi ve bunu saklayamıyordu. Daha doğrusu gecenin nasıl biteceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Büyük ihtimalle Laçin artık bu saçmalığa dayanamayacağını söyleyecekti ve son gecelerini geçireceklerdi. Normalde o bunları diyecek, yapacak biri değildi ama Laçin de değişiyordu ve sabrı tükeniyordu. Bunu onu hiç tanımayan biri bile gözlemleyebilirdi.

Kimya Seçiler fazla makyaj yapmadı, hali de yoktu. Ayakkabılarını yavaş yavaş geçirdikten sonra silkelendi ve aşağıya indi. Yardımcısına seslendi. "Aysel Hanım! Çıkıyorum ben."

Mutfaktan gelen sesle dikkati dağıldı. "Aysel yok Laçin vereyim." Kaşlarını çatıp mutfağa yöneldiğinde sesli bir şekilde güldü. Kimya kendini durduramazken kaşlarını çattı ve kollarını birbirine bağladı.

"Komik mi?" Emin olmak istercesine üstündeki önlüğe baktı.

"Hayır, tek sorun üstsüz olman." dediğinde Laçin tebessüm etti ve kollarını kaldırıp olmayan kaslarının gösterişini yaptı. Kimya etkilenmiş numarası yaptı.

"Ne o? Seksi değil mi?" dediğinde Kimya umutsuz vaka gibi başını salladı. "Lütfen bi' tişört giy dikkatim dağılıyor." dediğinde Laçin gülümsedi. Kimya ise onun kurduğu masayı inceledi. Yemeklerin hepsi onun sevdiği bir Çin restoranından sipariş etmişti. Dışarı çıkarlar diye düşünmüştü ama böylesi daha iyi olmuştu.

Laçin'in ayak seslerini duyan Kimya sordu. "Madem dışardan söyleyeceksin, neden soyunup önlük giydin?" Laçin yanağından bir makas aldı.

"Biz buna fantezi diyoruz." Evet, bunu diyen adam yaklaşık iki ay öncesine kadar bakirdi.

"Pardon ya, düşünememişim." dediğinde Laçin onun gülüşünü ne kadar özlediğini fark etti. Ona tutsak olmuş gibiydi. Kafesinden çıkmasına izin verse bile gidemezdi. Kelimelerin önemi yoktu, ondan vazgeçemiyordu. Kimya onun ailesiydi.

Kimya yemeğe başladığında o da bir yandan onu izliyor bir yandan yiyordu. Aslında bu tür yemeklerden nefret ederdi ama bu gece her şey onun istediği gibi olacaktı.

Sessiz geçen on dakikadan sonra Laçin konuya girmeye karar verdi. Kimya Seçiler masadaki tabakları lavabonun içine bıraktı ve arkasını döndüğünde Laçin'in de ayağa kalktığını gördü. Konuşmaktan bir yere kadar kaçabilirdi.

Laçin genç kadını belinden tuttu ve nazikçe tezgaha oturmasını sağladı. Eliyle yandam düşen perçemini kulağının arkasına sıkıltırdı ve parmaklarıyla yüzünü okşadı. Genç adam kollarını Kimya'nın beline sardı ve başını göğsüne yasladı. Kimya afalladı, elini saçına geçirdi. Aynı ev içinde olsalar da özlüyorlardı.

"Nasıldı Kimya, biliyor musun? Böyle nefes alamadım, vücudumun her bir noktasına sırayla iğne batıyormuşçasına, o kadar çok acıdı ki. Size bir şey olsaydı, ben kendimi asla affetmezdim." Kimya Seçiler gözlerinin dolduğunu hissetti. Çok şükür ki Laçin bunu görmüyordu. Hamileliğin ona getirdiği en önemli şeylerden biri de buydu sanırım. Artık bir kalbi vardı.

"Ben... Gerçekten ne demek gerektiğini bilmiyorum Laçin." dediğinde Laçin alnını genç kadının alnına yasladı.

"Sadece ben emin olamadım Kimya. Senden şüphe ettim. Bana olan sadakatinden, sevginden şüphe ettim Kimya." dediğinde Kimya tebessüm etti buruk bir şekilde elini Laçin'in yanağına koydu.

"Sen benim yıllar sonra hayatıma aldığım tek kişisin. Sana olan sadakatimden şüphe edemezsin Laçin. Eğer bana güvenmeni sağlayacak tek şey iki kelimeyse, ben bunu düşünemedim." Laçin konuşmaya başlayacağı sırada Kimya devam etti.

"Seni seviyorum Laçin, seni gerçekten seviyorum, her ne kadar geri zekalı olsan da." Laçin yüzünü başka yöne çevirdi. Utanmıştı, bu sözleri sevdiği kadından ilk defa duyuyordu. Kimya'nın yüzünü kavradı hızlı bir şekilde dudaklarını dudaklarına yasladı. Bir süre öyle kaldı daha sonra dayanamamış olacak ki öpmeye başladı. Tutku, özlem, arzu. Her şeyi barındırıyordu. Kimya Seçiler de ellerini genç adamın kumral saçlarına geçirdi ve kendine bastırdı.

Laçin bir adım geri attı. "Duramayacağım." dediğinde Kimya güldü. Hâlâ çok tehlikeli bakışlar atarken Laçin cebinden bir şey çıkardı ve diğer eliyle Kimya'nın elini kavradı. Elindeki yüzüğü yeniden genç kadının parmağına taktı. Yüzüğü değiştirmişti. Taktıktan sonra genç kadının avuç içini öptü daha sonra parmaklarını.

"Bu yüzüğü bir kez daha yüzüme fırlatmıştın Kimya. O zaman yüzüğü alıp kendi ellerimle geri taktım." Derin bir nefes daha aldı. "Bu iki oldu. Ve bu sefer bu yüzüğü parmağına mühürledim. Eğer bir daha, bir kez daha bu yüzük bu parmaktan çıkarsa bir daha asla geri takmam." dediğinde Kimya ona bakmaya devam ediyordu. Parmağındaki yüzükle oynadı.

"Artık kaldığımız yerden devam edebiliriz."

***

"Günaydın Selim Bey. Dosyalarınız masanızın üstünde. Kahveniz soğumasın diye şimdi getiriyorum. Başka arzunuz var mı?" dediğinde gülümseyerek reddetti Selim Öztekin. Bugün keyfi yerindeydi. Aslında hep keyfi yerindeydi ama bugün mutlu olmasının ayrı bir nedeni vardı. Laçin'i nakavt etmişti. Kim bilir şimdi ne yapıyordu? Bağırıp çağırarak isyan ediyordu, hayır hayır, kesinlikle ağlayarak Kimya'dan ayrılıyordu. O çocuk Kimya'nın piyonuydu işte. Bunu kimse değiştiremezdi. Sahte ilişkileri de bir gün bitecekti ve Kimya Seçiler ona yeniden hayran olacaktı.

Bu duygu aşk değildi. Bu yaştan sonra aşık olacak kadar aptal değildi. Ama o kadına hayrandı. Tanıdığı tüm kadınlardan daha fazla. Sivri dilli, kararlı, güzel, zeki ve başarılıydı. Çok yetenekliydi. Ailesi onu çok seviyordu, herkes Kimya'yı çok seviyordu. Eğer evlenirlerse hem işlerini büyütürdü hem de istediği her şeyi elde edebileceğini kanıtlamış olurdu.

Koltuğunda yayılırken keyif kahvesini yudumladı. Birazdan alacağı güzel haberleri bekliyordu. Telefonunun çalmasıyla sırıttı.

"Evet Mustafa Bey! Güzel haberlerinizi bekliyorum." Uzun zamandır cemiyet için oldukça önemli olan bir derneğin başkanı olmak için hazırlanıyordu. Böyle boş işlerle kesinlikle alâkası yoktu ama cemiyet kadınları onun yararlı olacağından emindi ve ortaklıkları gelişecekti. Zaten ondan başka aday olmazdı. Kimse buna cesaret edemezdi.

"Üzülerek söylüyorum efendim. Başkan seçildi bile." Selim Öztekin bir hışımla ayağa kalktı. Sinirle yumruklarını sıktı.

"Ne demek başkan seçildi? Koskoca ben dernek başkanı olmayı kabul etmişim! Hatta sizin bana başkan olduğum için para ödemeniz gerekir!" dediğinde Mustafa Bey çekindi.

"Aslında efendim... Sizden daha fazla bağış yapmayı kabul eden biri var. Çok, çok fazla yatır-" Selim Öztekin cümlesini yarıda kesti.

"Uzatma!"

"Kimya Seçiler efendim. Aday olmuş. Sizin bağışınızın iki katı kadar bağış yaptı kendisi. Oy birliğiyle Kimya Hanım'ı seçtiler." Selim Öztekin alayla gülümsedi.

"Tamam. Kapat." Selim Öztekin biraz rahatlamış gibi görünse de içindeki öfkeyi dışarıya vurmamak için büyük bir çaba gösterdi. Gözlerini kapattı sıkıca. Kimya'nın bir şekilde bedel ödeteceğini biliyordu ama ileri gitmişti.

Kimya'yı aradı ve hiç beklemeden onun keyifli sesini duydu.

"Selim! Ben de senin aramanı bekliyordum. Ya hamilelik unutkanlık yapıyor aslında biliyor musun? Yoksa ben seni arardım." Kimya Seçilerdi bu işte. Ukala.

"Sence de ileri gitmedin mi Kimya? Saçma sapan dernek işleriyle ilgilendiğini düşünmüyorum." dedi sakince.

"Açık olmak gerekirse ilgilenmiyorum. Hatta bir dernek üyesi olarak söylüyorum, senden daha iyi bir başkan olabileceğini düşünmemiştim!" Genç kadın alayla derin bir nefes verdi. "Ama sonra aynaya baktım Selim. Ve fark ettim ki, benim olduğum bir yerde benden başka kimse, hiç kimse benden üstün bir mevkide bulunamaz!" Kelimelerini bastırarak cümleyi tamamladığında Selim'i fazlasıyla öfkekendirdiğini fark etti.

"Senin işler biraz kesat sanırım. Derneğin maddi yardımıma ihtiyacı olduğunu fark ettim. Senin inşaatı da durdurmuşlar diye duydum. Ne yazık, öyle değil mi? Güzel projeydi aslında."

"Kelimelerini düzgün seç Kimya. Bunu ödetirim sana." Apaçık bir tehditti ama Kimya'yı etkilemeyeceğini biliyordu.

"İş dünyasında saçma sapan tehditlere yer yoktur Selim. Bundan sonra kocama dokunmayacaksın. Yoksa daha beterini yaparım."

Selim Öztekin elindeki telefonu kapıya fırlattı.

"Allah kahretsin!"

**

eyooooooo

bölümü beğenenler?

shipperlar?

bebeğe isim düşünün cşskfşslfls

byü.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro