0.6 "Aptal..."
Eveeeeeet. Naaassınız bakem?
Ama elimden geldiğince fazla yazmaya çalışıyorum, beğenirsiniz oy verip, yorum yapmaktan kaçınmayın lütfen. En çok yorum yapana bir bölğm ithaf edeceğim 💚🖤 ❣
İthaf torbacilikyapanimam
***
Laçin sinirle elini saçlarına geçirdi. Şu an Kimya'nın evindeydi ve evdeki her şeyi döküp kırmak istiyordu. Kimya Seçiler gamsızdı. Kim ne derse desin o bildiğini yapmaya devam edecekti. Laçin'in aksine o gayet rahat bir tavırla bacak bacak üzerine atmış gazetesini okuyordu.
Laçin onun hiç bu kadar acımasız olduğunu tahmin edemezdi. Veya ediyordu.
"Evet, japon balığı... Ona bakamadımç" Laçin'in idrak kıtlığı çektiğini anlayan Kimya ona defalarca kez aynı şeyi söylüyordu.
Laçin balığın öldüğünü duyar duymaz gelmişti. Ama beklediği manzarayla karşılaşmamıştı. Kimya Seçiler... Onun bir kez olsun iyi biri olup, o balığa sevgi beslediğini düşünmüştü. O aldığı dergiler, balıkla ilgilendiği için Laçin'in mesajlarına cevap vermemesi... Kimya Seçiler iyi bir oyuncuydu, duygularını asla belli etmez, hep içine atardı. Laçin de bunun az çok farkındaydı fakat bu kadarı çok fazlaydı. Resmen karşısındaki kadın onu dikkate almıyordu. Üstüne üstlük pişkin pişkin gülüyordu.
"Sana ispatladım işte! Sadece bir balığa bağlanabileceğimi falan mı düşündün? Kusura bakma. Benim için bir şeyler yapıyorsun ama bunu balıkla yapamazsın Laçin." Kimya Seçiler'in balığa fazla yem verme vakası sanki balığı cam fanustan çıkarıp ölüme terk etmesi gibi algılanmıştı. Aslında onu sinirlendiren de buydu.
Laçin sinirle Kimya'nın yanına geldi ve elindeki gazeteyi bir köşeye fırlattı. Kimya onun ne yaptığını anlamıyordu. Laçin mavi gözlerini kıstı ve hızla Kimya'nın bileğinden tutup onu tabiri caizse sürüklemeye başladı. Onun ne yaptığını anlamaya çalışan Kimya şaşkın bir şekilde Laçin'e baktı.
"Seni aptal. Biraz daha yavaş olabilirsin" Fakat bu Laçin'in pek de umurunda olmadı. Laçin, Kimya'yı odasına getirdi ve elinden tutarak büyük boy aynasının önine getirdi. Genç kadını omuzlarından tuttu ve sarstı. Kimya ise onun bu cesareti nereden aldığını anlamıyordu.
"Şu aynaya bakınca yalnızca Kimya Seçiler görüyorum..." Laçin sinirli olduğu için derin nefeslerini Kimya'nın sarı saçlarına üflüyordu. "Bir kez olsun sevecen biri olup bir arkadaş edineceğini sandım! Yalnız olduğunu düşünüp seni sevindirecek şeyler yapmaya çalıştım!" O bunları söylerken Kimyanın omuzlarındaki baskı azaldı.
Kimya gür bir ses ile kahkaha attı. "Sana daha önce de söyledim Laçin. Ben yalnız değilim. Ve ben, asla aptal bir balıkla arkadaşlık etmem. Ve evet duymak istediğin bu ise, ona bilerek fazla yem verdim." Laçin aynada kendisine bakan kadına nefretle bir bakış attı. Hâlâ nasıl kendini savunabiliyordu, aklı almıyordu.
Laçin cümlesine devam etti. "Ve aynaya yeniden baktım. O an Kimya Seçiler'den eser kalmadı, biliyor musun? Şu an karşımdaki bencil, yalnız, huysuz ve korkak kadının teki!"
Korkak.
Beyninin içinde yankılanan bu kelimeler, Laçin'in ölüm fermanı için atılan bir imzaydı sadece. Bu kelime yasaklı kelimeydi. Zikreden dili, arasından kayıp giden dudakları yakardı. Genç adam yanacaktı.
Kimya Seçiler yumruklarını sıktı ve omuzlarını silkeledi. Sinirden boynundaki damarlar ortaya çıkmıştı. Baktığı aynaya geri döndü ve arkasında duran Laçin'e iyice baktı. İki çift mavi gözün durumu şu an da okyanustu.
İkisi de birbirini bir kaşık suda boğacakken, okyanusa ne gerek vardı ki?
Kimya, Laçin'in yüzüne öfkeyle baktı ve Laçin'in anlamadığı bir zamanda genç adamın yanağına sert bir şekilde tokat attı. Beklemediği şey yüzünden yanağı yana savrulan Laçin neler olduğunu idrak edemedi. Kimya hâlâ delici bakışlarla Laçin'e bakarken ona doğru bir adım attı ve beyaz gömleğinin yakasından tuttu.
"Seni öldürürüm Laçin. İnan bana bir daha benimle böyle konuşursan bunu yaparım." Bunu duyan Laçin alaylı bir şekilde gülümsedi ve o da Kimya'ya doğru bir adım attı.
"Sen sadece Kimya Seçilersin. Ötesi yok."
Kimya kollarını birbirine bağladı. "Ben senin patronunum Laçin. Ona göre davranmak zorundasın. Faturaların, annenin ilaçları, batmakta olan şirketin, ailenin evi, şu an içinde bulunduğun ev, arabaların, eğitim masrafları ve giderler... Şu anda senin ellerinden kayıp giden her şey benim avcuma düştü. Buna göre davranmak zorundasın Laçin. İnan bana senin için hiçbir şey iyi olmaz."
Laçin sinirle geri adım attı ve çıkmak için kapıya yöneldi. O sinirle gitmeden önce ona seslenen Kimya'yı duymadı bile.
"Unutma Laçin! Sen de benimsin. Taa ki ben 'bitti' diyene kadar."
Laçin'in gittiğini anlayan Kimya derin bir nefes verdi ve yavaş yavaş yatağının kenarına çöktü. Eliyle sıkıca saçlarını kavrarken bir yandan da Laçin'i pataklamak istiyordu.
Aysel Hanım, Kimya için endişelenerek kapısının önüne geldi. Kapıyı azıcık aralayan Aysel Hanım alacağı tepkiden korksa bile cesaret etti. Yıllardır Kimya'nın ev işlerini halledip gidiyordu fakat genç kadını ilk defa böyle görüyordu.
"Kimya Hanım iyi misiniz?" Kimya şu anda kimseyi duyacak durumda değildi. Bir hışımla ayağa kalktı ve gözüne kestirdiği vazoyu aldı, vazo duvarla buluşurken Kimya içinde nir rahatlama hissetti.
"Kimya Hanım iyi misiniz? Ömer Bey'i çağırayım mı?" diye soran Aysel Hanım'ı görmezden gelemedi.
"Şirkete gelsinler. Defile için mekan seçelim."
***
Kimya Seçiler hiçbir şey olmamış gibi makyajını yapmış, siyah yüksek topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok sesle birlikte yürümeye devam ediyordu. Onu gören çalışanlarını selamlıyor ve tebessüm ediyordu. Bu kadını sakinleştiren şeylerden biri arkadaşları, diğeri ise işiydi. İşini seviyordu. Belki de şu dünyadaki sevdiği nadir şeylerdendi.
Asistanına selam verdi ve onun geldiğini gören orta yaşlı kadın onun peşine takıldı.
"İyi öğlenler Jale Hanım. Nasılsınız?" diye soran patronuna tedirgin bir gülümseme ile baktı. Jale hanım neredeyse elli yaşındaydı ve yıllardır Kimya Seçiler için çalışıyordu. Genç kadını fazlasıyla iyi tanıyordu fakat hâlâ ona bir şeyler söylerken, bu iş yerindeki herkes gibi o da tedirgin oluyordu. Gerek vereceği tepki, gerek hastalığı nedeniyle ona bazı şeyleri söylemek istemiyordu.
"İ-İyiyim Kimya Hanım, ya siz?" Kimya hâlâ seri bir şekilde yürümeye devam ederken kuşkulu bir şekilde tek kaşını kaldırdı. Odasına doğru giden yolda masabaşı çalışanını gördü ve onun bilgisayarına baktı.
Ogeday bu şirketin kalbiydi. Şirkette dolanan her dedikodu, ilk önce onun kulağında olurdu. Bu durum bazen sinir bozucu olsa da Kimya'nın haber kuşu olunca işler değişiyordu.
Kimya yavaşça genç adamın ne yaptığına bakmak için masaya eğildi. Patronunun onu izlediğini anlayan Ogeday hemen, internet sekmesini kapattı. Kimya elini Ogeday'ın omzuna koydu ve ona baktı.
"Ne o? Benden gizlediğin bir şey mi var?" Jale Hanım, genç adam ve şirketin diğer üyeleri yutkunurken konsept danışmanı Seda Hanım diğer çalışanlara göz devirdi.
"Kimya Hanım, biraz konuşalım mı?" Kimya ona doğru gelen Seda Hanım'ı odasına bekleyeceğini söyledi. Büyük ihtimalle o, Kimya'nın merakını giderecekti.
Kimya uzun deri koltuğuna yaslandı ve yayıldı. Oturmasını beklediği Seda Hanım onun aksine odada vokta atıyordu. Kimya yine bir sorun olduğunu anladı ve derin bir nefes verdi.
"Ne oldu?" diye sordu bıkkınca.
"Kimya Hanım, defile için ayarladığımız iki manken anlaşmadan vazgeçti." Seda Hanım'ın cesaretini toplayarak söylediği şeyler karşısında Kimya bir hışımla ayağa kalktı.
"A-Ama nasıl olur?!" Onun bir anda hiddetlendiğini gören Jale Hanım yanına geldi. Kimya kalktı yere yeniden oturdu ve ağrıyan başını ovuşturdu.
"Kimya Hanım sakin olun lütfen. Ömer Bey stres yaptığınızı öğrenirse şirketteki herkesi infaz eder." Sahiden de öyleydi. Ömer boş zamanlarında Kimya'nın şirketini ziyaret eder, neler yaptığını kontrol ederdi. Çalışanlar arasında da oldukça popülerdi.
"Ne olmuş? Parada mı bir sıkıntı olmuş? İstedikleri kadar vermedik mi zaten?" Kendi kendini sorgularken Seda Hanım da bilmiyorum dercesini dudağını büzdü.
O sırada kapıdan giren Ömer ve Eda ile Seda Hanım üzerindeki elbiseye çeki düzen verdi ve saçlarıyla cilveli bir şekilde oynadı. Jale Hanım onların geldiğini görünce odadan çıktı.
Ömer dağınık kahverengi saçları ve buğday teniyle kadın çalışanların gözdesiydi. Aynı zamanda çok sempatikti ve iyi bir espri anlayışı vardı. Ağzı da iyi laf yapıyordu, yani Seda'nın ondan etkilenmemek gibi bir şansı yoktu.
Eda ise bir fırlama bir tipti. Kimya'nın
aksine hep gülerdi. Ne olursa olsun hiç negatif bir havası yoktu. Kimya ile arkadaş olmak elbette çok zor olmuştu onun için. İki zıt karakter... Fakat Eda, Kimya'nın buzdam duvarlarını yıkmıştı ve bugüne kadar hep dost kalmışlardı.
Ömer hızla Kimya'nın masasının kenarına oturdu. Yanağından bir makas olarak gülümsedi. "Kim canını sıkıyor yine." diye sonrasıyla Kimya önüne gelen dalgalı saçlarını geriye attı ve arkasına yaslandı.
"Şu sıralar beni mutlu eden hiçbir şey yok." diye mırıldandı kendi kendine. Eda daha fazla dayanamadı ve arkadaşına sarıldı.
"Ne yedin sen bugün?" Ömer'in sorusuyla birlikte omuz silkti. Bu Kimya Seçiler lügatında 'hiçbir şey' demek oluyordu.
"Kalk, bir şeyler yemeye gidelim." diyerek Ömer'den onaylamasını beklercesine baktı Eda. Ömer, Eda'ya hak verdi ve Kimya'nın kolundan tuttu.
"İstemiyorum." diyerek mızmızlanan Kimyaya göz devirdi.
"Bunu san arkadaşın olarak söylemiyorum Kimya..." Kimya Seçiler bu cümlenin devamını biliyordu çünkü Ömer ne zaman böyle baksa aynı şeyi diyordu. "... doktorun olarak söylüyorum."
***
Laçin|
Kimya ile kavga ettikten sonra ne o aramıştı ne de ben. Kavganın üzerinden üç gün geçmişti ve duyduklarıma göre o şu sıralar olacak defile için hazırlanıyordu. Bir süre görüşmememiz harika olacaktı. Zaten defilenin hemen sonrasına nikâh tarihi almıştık ve benim için her şey daha kötüye gidiyordu.
Sahte bir evlilik, sahte gülümsemeler, sahte yalanlar, sahte bir aşk... Bu sözcüklerin bir diğer anlamı Kimya Seçilerdi. Mutluluğu eliyle iten kadın... Hayatında bir kez olsun aynaya bakıp yaralarını sarmamış olan yalnız bir kadının öfkesinden daha sahte bir ley yoktu.
Lüks arabamdan indim ve evime geldi. Daha doğrusu burası artık benim evim değildi. Burası benim ailemin eviydi.
Bebek olduktan sonra ben buralardan çekip gidecektim.
Kapıyı açınca beni gören babama her ne kadar dargın olsam da sarıldım. Sanırım o da beni özlemişti. Bazı şeyler için hâlâ beni suçlasa bile ben durumu toparlamak için elimden gelen her şeyi yapıyordum - her şey derken Kimya Seçiler ile evleniyorum yani,boru değil-
"Hoş geldin oğlum." Babamın geniş gülümsemesi ile bana baktığını görünce ben de tebessüm etmeye çalıştım.
Ona her baktığımda inşaatta bulunan uyuşturucu için beni suçlaması geliyordu ama bunu bir an önce atlatmam gerekiyordu. Ben atlatamadan zaman çok hızlı geçiyordu.
"Hoş buldum baba." dememle sesimi duyan erkek kardeşim hızla yanıma geldi. Onu görünce gülümsemem genişledi ve kollarını açtı. Ona yaklaşmadan önce biraz yüzünü inceledim. Sahiden hepsini çok özlemiştim.
Efe geri çekildiğinde saçını karıştırdım.
"Annem nerede baba?" diye sorduğumda vereceği cevabı bilsem de bekledim.
"Odasında." diyen babamı onayladım ve merdivenlerden çıkmaya başladım.
Annemi ziyaret etmeyi sevmiyordum. Çünkü her gün gözlerimin önünde biraz daha erimesi canımı sıkıyordu.
Kapıyı biraz araladım ve yatağında uzanmış olan anneme baktım. Beni gördüğünde yüzünde büyük bşr tebessüm oluşmuştu.
"Girebilir miyim?" diye sorduğumda hızlı bir şekilde onayladı bana sarılmak için sabırsızlandığı bariz bir şekilde ortadaydı. Adımlarımı hızlandırdım ve bana kollarını açan annemin beline sardım kollarımı. Elini saçıma attı ve okşadı. Beni koşulsuz şartsız sevebilen bir tek o vardı.
"Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordum ve elini tuttum yatağın kenarına oturarak.
"Beni unuttun bile. Nasıl iyi olabilirim?" Trip atmasıyla birlikte gülümsedim. Nasıl cevap verebilirdim ki?
"Çok korkuyordum anne. Bir süre Özgür haricinde kimseyle görüşmedim." Çünkü hiçbir arkadaşım yüzüme bakmadı.
"Neyden korktun?" diye sormasıyla derin bir nefes vardım. Kimya'ya korkak diyordum fakat benim de korkularım vardı.
"Malum... Son zamanlarda magazinsel olarak benim hak-" diyemeden sözümü kesti.
"Senin hakkında söylenenler, tüm mal varlığımızı kaybedeceğimiz dedikoduları... Hiçbiri umurumda değil. Sen benim oğlumsun." demesiyle ellerimi saçıma geçirdim. Anlatmak istediğim çok şey vardı. Anlatmam gerekiyordu.
"Ama en azından evlilik haberini televizyondan öğrenmeseydim iyi olurdu." dedi gülümsedi. Bunu şakayla karışık söylediğini biliyordum ama haklılık payı vardı. Ona mutlu değilim demedim, mutlu olsun diye.
"Bak anne... Bu gerçekten çok aceleye geldi-" Ona durumu izah etmeye çalışacaktım ama elimin üzerine diğer elini koydu ve destek verircesine sıktı.
"Bana açıklama yapmana gerek yok. Sadece tek bir şeyi merak ediyorum." demesi ile soracağı soruyu bekledim. "Eğer şirketi kurtarmak ve mal varlığın için evleniyorsan vazgeç oğlum. Hiçbir şey senin mutluluğundan önemli değil. Ama eğer gerçekten o kadınla mutluysan, onu sev." demesi ile gülümsedim.
"Kimya'yı çok seviyorum anne, inanıyorum. O doğru insan." dememle yüzündeki gülümseme yayıldı.
"Adınıza çok sevindim."
Bazı adamlar vardı yalan söylerdi, fakat bazıları vardı yalanlarının ortaya çıkmasını beklerdi.
***
Laçin|
Bitkin bir şekilde giriş kartımı aldım ve daireme çıktım. Sanırım Kimya kedi olalı bir fare tutmuştu ve bu evi bana hediye etmişti. Daire gerçekten ferah ve lükstü. Konumu ve mimarisi itibariyle bana çok tanıdık geliyordu. Sanki daha önceden duymuş veya görmüş gibiydim.
Eve gireceğim sırada karşı dairenin önünden bir ses geldi. Bu sesin sahibini çok iyi tanıdığım için arkama dönmek kesinlikle istemiyordum.
"Laçin Bey, sizinle komşu olduğumu görmek ne güzel. Yeni komşuma merhaba diyeyim dedim." Arkamı döndüğümde tam da beklediğim gibi Selim Öztekin'i gördüm.
Selim Öztekin iş hayatım boyunca en büyük rakibim olmuştu. Girdiğimiz ihaleler, yaptığımız işler, yarıştırdığımız mühendislik harikaları... Bence rakip olmamız için yeteri kadar neden vardı. Eminim ki şirketin durumu en çok onu memnun edecekti.
"Ah, merhaba Selim Bey. Komşu olduğumuzu duymak ne güzel." dedim ve yüzüme sahte ama inandırıcı olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim.
"Sahi, bunu sizin söylediğinizi duymak ne hoş. Hâlâ benden nefret ediyorsunuz sanıyordum ama iş farklı, dostluk farklı, öyle değil mi?" Hayır değil.
Bu adamda anlayamadığım şeyler vardı. Kendisini çok iyi tanımama rağmen sanki farklı bir yüzü daha var gibiydi. Ayrıca bu adam Kimya Seçiler'in en yakın arkadaşlarından biriydi.
"Neden bir sorun olsun ki, iki medeni insanız sonuçta." Ben değilim. "Sadece komşu olmamıza şaşırdım." diyerek devam ettirdim cümlemi.
O ise kahkaha attı. "Aslında Kimya benden ev için yardım isteyince karşı dairemin boş olduğunu söyledim. Ayrıca bu bina benim ve mühendislerimin eseri. Umarım beğenmişsindir." Bunu alayla demesi yüzüne bir yumruk geçirme isteğimi ortaya çıkarırken öfkeme hakim olmaya çalıştım. Demek ki bu nedenle bana tanıdık geliyordu.
"Ayrıca evlenmenize az kalmışken ayrı eve çıkman biraz garibime gitti." demesi ile kalbim yine telaştan çarpmaya başladı. Hemen bir yalan uydurmalıydım. Aksi takdirde onunla yapacağımız evlilik hakkında şüphelenebilirdi.
"Şey, çünkü Kim-" Ben cümlemi tamamlayamadan o yine geniş bir kahkaha attı.
"Dostum, sadece takılıyorum. Ama merak etme. Sırrınızı ben de biliyorum. Sadece uyarmak istedim." demesi ile kaşlarımı çattım. "Kimya dalıp gidebileceğin bir rüya gibi, sakın ola ki uyanmayı unutma."
Yumruk yaptığım ellerimi serbest buraktım. Ne dediğini zerre anlamamıştım.
***
Saat 2:15, Laçin|
Hâlâ öfkemi dindirememiştim. Kimya ve Selim'in arasında nasıl bir ilişki olduğunu çok merak ediyordum ve internet böyle şeyler için vardı. Arama motoruna ikisinin ismini yazdım ve çıkan ilk sonucu okumaya başladım.
'ESKİ AŞK ALEVLENDİ Mİ?'
Bu başlığı görür görmez gözümün seğirdiğini hissettim. Her ne kadar devamını okumak istemesem de okumak zorunda kaldım.
'Eski çifti yeniden Taksim sokaklarında yakaladık. Sizce sekiz sene önceki aşk alevleniyor mu?'
Yazan yazıyı okuyunca ağzımdaki kahveyi püskürttüm. Bu ikisi sekiz senedir tanışıyor muydu?! Daha da önemlisi sevgili miydiler?!
Daha fazla bakmak istemedşm ve telefonumu kapattım. Elimi enseme attım ve sakinleşmeyi bekledim ama olmadı.
***
Yazardan|
Genç kadın, bitkin bir hâlde sehpanın üzerinde duran bardağını eline aldı. Bunun son bardağı olacağına kendine söz verdi. Sağlık durumu onu çok kısıtlıyordu ve o bu durumdan hiç hoşnut değildi. Şu an Ömer evi basıp sehpanın üzerindeki içki şişelerini görseydi büyük ihtimalle şişeleri Kimya'nın kafasında kırabilirdi.
Kapının çalması ile birlikte of'ladı. Sahiden Ömer'in geldiğini düşünüyordu. Gecenin bu saatinde Laçin'in gelecek hali yoktu ya.
Genç kadın, kapıyı açtı ama hâlâ gözlerini açmakta zorluk çekiyordu.
"Laçin?" diye sordu emin olmak istercesine. Bu saatte bu aptalın neden geldiğini düşünüyordu.
"Kimya, senin bu halin ne?" diyerek içeriye gelen Laçin'i unutmuşçasına içeri geçti. Kimya ayakta durmaya zorlanıyordu fakat hâlâ direniyordu. Normalde bu kadar içmek ona etkş etmezdi ama üzerinde ne yazık ki günün yorgunluğu da vardı.
"Sen içtin mi?!" deyip büyük bir şaşkınlıkla sordu. Kimya ona göz kırptı ve güldü. "Güzel tahmin."
Laçin ayakta durmakta zorlanan Kimya'nın belinden tuttu ve kendine doğru çekti. Kimya asla bir şeyi inkar etmezdi. Bu çocuk çok yakışıklıydı.
"Senin gözlerin mavi mi yeşil mi?" Kimya'nın boğuk çıkan sesine karşılık olarak Laçin güldü. Ettikleri kavgayı unutmuş gibilerdi.
Kimya'nın onu koltuğa doğru çekmesi ile Laçin de oturmak zorunda kaldı. Kimya başını Laçin'in göğsüne koydu ve ellerini beline sardı. Laçin'in buraya gelme amacı bambaşkaydı ama şu an birkaç gün öncesine kadar kanlı bıçaklı olduğu kadınla sarmaş dolaş oturuyordu.
Kadının kokusu onu mest ederken sordu. "Eski sevgilinle beni komşu yaparken aklından ne geçiyordu Kimya?" diye sordu Laçin onun sarhoşluğundan yararlanarak. Kimya güldü ve omuz silkti.
"O benim eski sevgilim falan değil, eskiden takılmıştık öylesine. Uzun zamandır dostuz." Bu açıklama Laçin için yeterli değildi. Şu an düşünceleri beynini kemiriyordu.
"Onun göğsüne de başını yasladın mı?" diye sormasıyla cevabı beklemeden devam etti. Bunu sorması çok saçmaydı ama garip bir şekilde merak ediyordu. "Belki de ona daha fazlasını yaptın, öyle değil mi?"
"O sadece benim arkadaşım. Merak etmeni gerektirecek hiçbir şey yok." demesi ile Laçin derin bir nefes verdi. Sinirli iken herkesin kalbini kırabiliyor, adeta bambaşka bir adam olabiliyordu. Bu ileride onun başını yakmazdı, umarım.
Laçin, burnuna sakallarına sürten sarı saçlarla gıdıklandı ama belli etmedi. Bu kadını sevemiyordu ama sevmek istiyordu. Çok zordu, tam onun buzdan duvarlarını yıkmak istediği zaman önine bir engel çıkıyordu ve her şeyden vazgeçiyordu. Ama yine de ne olursa olsun kendini hep onun yanında buluyordu.
"Beni sevemez misin? Hiç ihtimali yok mu?" diye sordu genç adam. Evlenip, bir bebek sahibi olduktan sonra buralardan çekip gidecekti ama hâlâ bunu merak ediyordu. Bu kadının ona değer vermesini istiyordu.
"Seni hiçbir zaman sevemeyeceğim Laçin. Sen bunu hakedecek kadar kötü değilsin." Laçin bu sözden hiçbir şey anlamamıştı. Kadın, anlaşılması zor olan bir sözlük gibiydi. Kimya, Laçin'in kolu altından çıktı ve ellerinden destek alarak doğruldu.
"Fakat senden etkilendiğimi inkâr edemeyeceğim." Laçin bunu duymasıyla bir anda hiç olmayacak şeyi yaptı. Genç kadının ensesinden tuttu ve kendine doğru çekti. Kimya dudaklarının üzerinde hissettiği baskıyla gözlerini sonuna kadar açtı. Laçin ise ne yaptığını bilmeden genç kadının karşılık vermesini bekliyordu. En sonunda pişman olup ayrılacağı sırada Kimya kollarını Laçin'in omzuna doladı. İkisi de kapılmış gidiyorlardı. Bu tam olarak aşk denecek kadar zor bir duygu değildi. Bunun ismi tutkuydu. İkisini bir arada tutan şey de buydu.
Laçin en sonunda dudaklarını birbirinden ayırınca ikisi de nefes nefese kaldı. Laçin genç kadınım sarı saçlarını kulağının arkasına yerleştirdi. Hayatında hiç bu duyguyu tatmamıştı ve bir anlık kıskançlık, şehvetle bunu yapmıştı. Yarına pişman olacak mıydı, orası meçhul.
"Kokun sarhoş ediyor beni..."
***
Eveeeeeeğğttt
Bölümü beğenenleeeğğrrr?
LalKim shipperlar?
Selim antifanlar/fanlar?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Belkş bu bölüm sinir olduğunuz karakterler olabilir eheheh. Baktım kii bugün cuma ve eve gelir gelmez kendime tatil ilan ettim. Bu kştaba yebe atmayı sevdiğim için daha uzun yazıyorum. Aynı zamanda yazım şekli ile ilgili bir öneriniz veya eleştiriniz olursa, her türlü eleştiriye açığım. Ayrıca klavyem çok minnak olduğu için bazı kelimeleri ister istemez yanlış yazabiliyorum, aldanmayın lütfen.
3000 kelime ❣
H
A
D
İ
E
Y
W
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro