Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.2 "Kabulleniş..."

Medyada yeni kapağımız var. Sizce nasıl?

Bölüm 3 : İkna Çabaları

İyi okumalar 💣

***

Kimya|

"Siz Kimya Hanım... Fişek gibi kadınsınız." Dün yaşadıklarımı Eda'ya kısa bir özet geçtim. Sahiden benim gibi harika bir kadını reddetmek için iki sebep olabilirdi. Ya bu adam aptaldı, ya aptaldı.

"Harika fikirlerim var. Bu sefer kesin kabul edecek. Her insan o parayı duyunca kabul ederdi." dedim gülerek. Aklıma şaşkın yüz ifadesi gelimce güldüm. Çocuğa bakmasını isteyen yoktu. O bebeği bana verecekti ve boşanacaktık. Daha sonra yurtdışında kendine güzel bir hayat kuracaktı.

"Ya emin misin o adamın doğru adam olduğuna? Sonuçta insanların alnında da IMDb puanı yazmıyor ki düşük olanla muhattab olmayalım." dediğinde omuz silktim.

Şu an koskoca ben bile fazla seçicilik yapacak durumda değildim. İki kriter vardı. Birincisi yakışıklı olması, ikincisi ise kısır olmamasıydı. Yanıma yakışacak erkeği bulmak zor, hatta imkânsızdı. Laçin'in tipi fena değildi, en azından benim kadar iyi değildi. Beş kuruş parası olmayan zavallının tekiydi. Bu magazin açısından iyi olacaktı. Kıytırık kenar mahallelerinin birinde şarkı söyleyen birini tanıyan üç beş kişi olurdu.

"Evine not bırakmışsın. Ailesi falan var mı acaba?" diyerek düşünmeye başladı Eda. Ben ise omuz silktim. Olup olmaması zerre umurumda değildi. O adam eninde sonunda benim olacaktı.

"Bilmiyorum."

"Evini canlı olarak gördün mü? Nerede yaşadığını biliyor musun?" diye sorunca derin bir nefes verdim bıkkınlıkla. Böyle detayları neden benden daha çok merak ediyordu, anlamıyordum. Yaşadığı yeri görmemiştim. Elbette ki kendi ellerimle mektubu onun kapısına koyup kaçmamıştım. Buna ayıracak bir dakikam bile yoktu ama yaşadığı yeri tahmin etmek pek zor değildi.

Ne de olsa bir villada yaşayacak hâli yoktu.

"Evin tapusunu senin üzerine mi yaptırsam Eda?" dedim alayla. Bunu dememle gözlerini devirdi.

"En azından satın aldığın evin nasıl göründüğünü bilseydin diye söylüyorum. Ama şu tapu işinde ciddiysen ben dünden razıyım." deyip yanağımdan makas aldı. O evi alarak Laçin'e sadece göz dağı vermiştim. Şu an elimde her şeyi satın alabilecek kadar param vardı. Eminim ki o da buna hayır diyemezdi.

"Henüz vakit var. Tam tamına dokuz aylık bir süre var önümüzde." dedim ve arkamı oturduğum koltuğa yasladım. Şu anlık planlarımda bir iki kez kameralar karşısına geçip ilişkimizi duyurmak vardı. Sonrasında ise nikâhı basar, bir de bebek yapardım. Dokuz ay sonunda kıçına tekmeyi basmak benim için pek zor olmayacaktı.

"Tabii önce Laçin denen adamı ikna etmesi var..." diye mırıldandı. Küçük düşürücü bir bakış attım. Hiçkimsenin benim gibi bir kadını reddetme lüksü yoktu. Ayrıca hiçkimsenin benim yanıma yakışma ihtimali de yoktu. Ama insan mecbur ve aceleci olunca mecburen ilk seçtiği kişinin doğru insan olduğuna inanıyordu.

Hele ki şu durumda, bu hâlde iken Laçin'in beni reddetme ihtimali yoktu. Şartlarımda onu zorlayacak hiçbir şey yoktu. Sadece feda etmesi gereken bir evlilik vardı. Bu olduktan sonra istediği kadar parayı alıp bu şehirden, hatta bu ülkeden gidecekti. Yanına bir kadın da alırdı. Belki de ailesini alıp giderdi. Ona yıllarca yetecek kadar para bırakıyordum zaten.

"Ben onu nasıl ikna edeceğimi biliyorum." dedim kendimden emin bir şekilde.

***

Genç kadın arabası ile ilerlerken aynı zamanda yapacağı şeyi düşünüyordu. Onun her zaman yedek planı olmazdı. Birden fazla planının, her bir tanesinin de yedeği olurdu. Bunun için knun inadını nasıl yere sereceğini çok iyi biliyordu. Tabii her şeyden önce onu arayıp konuşmalıydı.

Telefonu kulağına götürdu ve açmasını bekledi. Laçin'in sinirli sesi kulağına gelince sahte bir gülümseme oluştu yüzünde. Bu konuşmanın uzayacağını anlayıp arabayı kenara çekti. Zaten ormanlık alandaydı, telefonun çektiğini görünce oradan ayrılmaması gerektiğini düşündü.

"Ne istiyorsun yine?" Görünüşe göre Laçin 'siz' olayını çoktan kaldırmıştı.

"Parmağına bir yüzük takmayı." dedi Kimya. Dalga geçilecek bir yanı yoktu. Sahiden bunu istiyordu.

Laçin onun direkt olarak bunu söylemesiyle duraksadı. Bunu böyle birden diyeceğini tahmin etmezdi.
"Bak! Sana dostça bir yardım yapabilirim, senin maddi yardımına karşılık olarak. Ama bir bebek veremem!" demesiyle genç kadın yumruklarını sıktı.

"Bu akşam buluşmamız lazım." dedi onun dediğini umursamayarak. Bu durum Laçin'in çok fazla canını sıkıyordu.

"Buluşma falan yok!" dedi ve sinirle soludu.

"Saat 8'de. Mümkünse senin çalıştığın mekanda." Laçin bu kadının onu görmezden geldiğine emin olmuşu. Onu umursamadığı bariz bir şekide ortadaydı. Aynı zamanda onun bir mekanda şarkı söylediğini sanıyordu.

"Gelmiyorum!"

"Saat 8'de senden haber bekliyorum." dedi ve telefonu kapatmak üzere telefonundan uzaklaştırdı.

"Haber falan vermeyeceğim. Bunu bil." Suratına kapanan telefonla gözlerini kapattı. İnsan vücudunda milyonlarca sinir hücresi vardı ve tek bir söz bile hepsinin dengesini bozmaya yetiriyordu.

Kimya ne yapacağını düşünürken gözü önünde duran ağaca çarptı. Arabası gayet sağlam bir Volvo idi. Karşısında duran ağaçla arasında pek bir fark olmadığını farketti ve aklına gelen şey ile birlikte dudakları alayla kıvrıldı.

O Kimya Seçiler idi. Ve istediği kişiyi ayağına getirtmesini çok iyi bilirdi.

Torpidada bulundurduğu tokasını aldı ve saçına dağınık bir topuz yaptı. Biraz eliyle dalgalı ve sarı saçlarını dağıttı. Emniyet kemerini taktı ve hiç düşünmeden bastı.

***

Laçin telefonu kapattıktan sonra telefonu her ne kadar yatağa fırlatmak istese de cebinde beş kuruş para olmadığını hatırlayıp vazgeçti. Sinirle otel odasında volta atarken bir an önce yapacağı şeyi düşünüyordu. Kimya'nın aksine o hiçbir zaman ne yapacağını bilemezdi çünkü yaptığı tek bir yanlış bile onu bitirmeye yetiyordu. Örnek vermeye pek fazla gerek yoktu ama ilk örnek batırdığı şirket olabilirdi.

Yeniden telefonunu açtı ve arkadaşı Özgür'ü aramak istedi. Onun eli uzundu. Belki klasik bir mekan ayarlamasında yardımcı olabilirdi. Bu akşam bu işi bitirecekti ve o kadınla son kez konuşacaktı.

"İşin mi düştü?" Telefonda Özgür'ün alaylı sesini duyunca gülümsedi. Onu aramayalı uzun zaman olmuştu ve doğal olarak bu soruyu soruyordu.

"Bu sefer bana tek yardım edebilecek kişi sensin Özgür." diye mırıldandı. Ve devam etti. "Bana acilen çok lüks olmayan, klasik bir mekan öner ve geleceğimi haber ver. Ne bileyim garsonların falan da haberi olsun. Sanki ben orada müzisyenmişim gibi görünsün." demesiyle Özgür kahkaha attı.

"Ayarlamasına ayarlarım da neden?" diye sorunca Laçin'in gözlerinin önüne Kimya geldi ve sert bir şekilde yutkundu.

"Boşver sonra anlatırım."

***

"Ablacığım görmüyor musun ya?! Kocaman ağaç." Orta yaşlı, bıyıklı ve hafif göbekli adam Kimya'nın arabasına acırcasına baktı. Kim bilir bu araba onun kaç aylık maaşıydı ve bu kadın onun gözleri önünde, bile isteye bu ağaca vurmuştu.

"Yahu keyfim istedi! Canım sıkıldı, aksiyon istedim! Senin tek yapman gereken şu numarayı arayıp gelmesini istemek!" deyince el mahkûm kabullendi orta yaşlı adam.

Kimya bir kez bile tereddüt etmeden ağaca vurmuştu ve önlemini iyi almıştı. Klasik bir Volvo vakasıydı. Arabada da o kadar hasar olduğunu zannetmiyordu. Zira o turp gibiydi. Zaten fazla sert çarptığı da söylenemezdi.

Kimya şirketten birilerini aradı ve aracını o gittikten sonra almasını istedi. Kazayı gören adam ise gelmiş, geldiğine bin pişman olmuştu. Genç kadının kazayı yapma sebebi bariz bir şekilde ortadaydı. Eğer arabayı vurursa Laçin'i buraya getirmek daha kolay olacaktı.

Kimya canı pahasına da olsa bir kişiyi nasıl ayağına kadar getireceğini bilirdi.

Orta yaşlı adam telefondaki Laçin'e bulunduğu yerin konumunu atarken aynı zamanda Kimya'nın sağlık durumunu da iletiyordu.

"E-Evet. Kendisi kaza yaptı. Kemerburgaz'a yakın bir yerdeyiz." Kimya'nın talimatlarıyla birlikte telefonun bir diğer ucundaki Laçin'e yalan söylemek pek hoşuna gitmese de bu kadın tehlikeli görünüyordu.

"Kalp hastası falan da de! Korkuyormuş de. Yüzü falan çizik dolu de." Kimya aynı zamanda eklemeler yapıyordu. Olayı ne kadar kötü bir hâle getirmeye çalışsa bile tek bir gerçek vardı, Kimya da tek bir çizik bile yoktu.

Bıyıklı adam elinden geldiğince yalan söylüyordu, aynı zamanda da telefonun diğer ucundaki adama çok acıyordu.

"Gel bakalım Laçin Bey. Bekliyorum."

***

Laçin taksiden nasıl indiğini bile bilmiyordu. Hızla Kimya'nın arabasının yanına geldi. Arabanın etrafında kimsenin olmaması için şüphelenmeye vakit bulamadı. Arada sırada birkaç araba geçiyordu ama hiçbiri durmuyordu.

Arabanın açık kapısını görünce adımlarını hızlandırdı ve ona bakmakta olan Kimya'yı gördü. Genç kadının sadece saçları dağılmıştı. Onun haricinde hiçbir şeyi yoktu. Kaşlarını çattı.

"Selam! Özledin mi beni?" Kimya'nın neşeyle sorduğu soruya karşılık olarak daha da sinirlendi ve yüzünü iki eli arasına aldı Laçin.

"Bu sefer gerçekten öldün sandım!" demesiyle Kimya omuz silkti. Basbaya endişelenmişti işte!

"Akşam 8'de konum atacağım. Gel." dedi genç adam çaresizlikle.

***

Laçin|

Loş ışıklarla kaplanan bir mekana gelince gözlerim Kimya'yı aradı. Burası tam onluk bir yer gibiydi. Özgür'e büyük bir teşekkür borçluydum. İçeri girince önümdeki birkaç merdiveni hızla atladım. Beyaz gömlek giyen garson beni görünce yanıma geldi.

"Hoş geldin ağabey. Şu senin dediğin kadın neredeyse bir saattir burada. Senin ne zaman sahne alacağını sorup durdu." dediğinde tedirgin hissettim. Ona bu saatte gelmemesini söylemiştim ama zeki davranıp erken gelmişti. Her şeyden önce bir saattir burada ne yapıyordu?

"Sen ne dedin?" diye sordum adam akıllı bir cevap vermesini umarak.

"Valla ne zaman geleceğini bilemedim ama şu an sahnede olman gerekiyor." demesiyle okkalı bir küfür savurdum ve duyduğum sesle kenarda duran mikrofona baktım.

Umarım sandığım şey olmamıştır.

"Oooo, bu şarkı Laçin Bey'imize benden armağan olsun." Mikrofonu eliyle kavrayan Kimya'ya korkulu gözlerle baktım. Basbaya içmişti ve zar zor ayakta duruyordu. Kırmızı, dizlerinin üzerinde biten elbiseyi çekiştirdi ve bir şeyler mırıldandı.

Yan masadan birinin sesiyle endişem arttı. "Şu kadın Kimya Seçiler 'e ne kadar benziyor." Siyah, düz saçlı bir kadının şüphe dolu mırıltısını işittim ve hızla arkama döndüm.

"Saçmalama! Koskoca Kimya Seçiler'in burada ne işi var?!" Kadın verdiğim tepkiyi gereksiz bulmuş olacaktı ki bana kötü bir bakış attı.

"Aman, deli mi ne..." deyip önüne döndü. Ben ise oturacak bir yer bulup mecbur oturdum. Aksi takdirde çok fazla dikkat çekecektik.

"Eveet! Para veriyorum," Onun yükses ses tonuyla şarkı söylemeye başlamasıyla mecburen ona baktım. Olabildiğince sert bakışlar atmaya çalışıyordum. "Kabul ediyor musun?" dedi ve mavi gözlerini bana dikti. Şener Şen'in söylemesini tercih ettiğim şarkıyı söylemekten vazgeçmedi. Onun bana bakarak söylediği şeye karşılık başımı olumsuz bir şekilde salladım.

"Ah, ölüyorum," dedi ve bana alaylı bir bakış attı. "Biliyor musun?" demesiyle elimle buraya gelmesi için işaret verdim. Elbette beni umursamadı.

"Ben bir bebek istiyorum!" dedi yakınırmışçasına. Bu müşterilerin irkilmesine neden oldu. "Veriyor musun?!" demesiyle yaptığı ima ile yerim dibine girmek istedim. Sinirle kaşlarımı çattım ve ağzımı hayır dercesine oynattım.

"Peki! Öyle olsun!" dedi ve mikrofonu sert bir şekilde bıraktı. Oradan ayrılmasıyla ben de yerimden kalkıp onu takip etmeye başladım. Bir saattir burada içtiğine inanamıyordum.

O sarsak adımlarla giderken düşmemesi için belinden tuttum. "Herkesin içinde denecek şey miydi bu?!" diyerek ona baktım. Sesli bir şekilde güldü.

"Ne var? Uzatmadan soruyorum! Veriyor musun, vermiyor musun?!" demesiyle utandığımı hissettim. Belindeki ellerimi itti ve karşıma geçti. Ona bakmadığım için ellerimi yanaklarıma koydu ve sıktı. Bu kadın ne yapıyordu?!

"Allah'ın fesatı! Bebekten bahsediyorum! Bir bebek veriyor musun?!" demesiyle bir an olsun çok pis gaza geldiğimi düşündüm. Ben onun mavilerine bakakalırken vereceğim cevabı düşünüyordum. Bu kadın bir gelecek vaad ediyordu ama tüm geçmişini siliyordu.

"Tamam ulan! Veriyorum!" Aniden gelen gazla dediğim şeye karşılık kahkaha attı. Anladığı şeyi göz önüne getirdiğimde onun benden daha fesat olduğunu anladım.

"Yani bebek veriyorum!"

Bu kadın ölemeyecek kadar güzel geliyordu gözüme.

***

Eveeeeet.

Bölümü beğendiniz mi?

Sizce Laçin pişman olacak mı?

Favori karakteriniz kim?

Byü

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro