Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 21

Ertesi sabah uyandığımızda her şey o kadar toz pembeydi ki. Bizi bekleyen sorumlulukların üstesinden çok kolay gelebiliriz sanıyorduk. Mutlu, huzurlu ve arınmış gibiydik ama konuşmamız gereken ufak bir durum daha vardı.

Kollarının arasından sıyrılıp yatakta diklendim. O da bana ne diyeceğimi merak edercesine bakıyordu.

''Şimdi konuşmamız gereken ufak bir durum daha var.'' dedim baş ve işaret parmağımı birbirine yaklaştırarak. İçinden yine ne var diye mırıldandığını tahmin ediyordum ama bu seferki normal bir konuydu.

İki elimle saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım. ''Eh malum artık evliyiz. Ve zannediyorum ki şimdilik ikimizin de planlarında çocuk yok.''

Suratına yok dimi dercesine baktım. Yeni bir sürpriz olmadığı için önce rahatlayan suratı şimdi daha normal ifadeye büründü. Ve bana sağ kaşını kaldırarak baktı. ''Yok mu?'' diye sordu.

Açıkçası şaşırmıştım. ''Var mı?'' diyerek sorusuna soruyla cevap verdim.

Bu sefer o da yatakta diklenip benimle aynı seviyeye geldi ama yüz yüze duruyorduk. ''Tabi ki de planlarımızda vardır diye düşünüyorum. Ama haklısın şimdilik bir süre rafa kaldırmamız daha doğru.''

 Cevabıyla rahatlamıştım. Aynı fikirde olmamıza sevindim.

Başımı onaylarcasına salladım. ''Yani bu konuyu sana açmak istedim çünkü ikimizin de söz hakkının olduğu bir konu. Senden habersiz korunamazdım.''

Bu konuyu da aramızda hallettikten sonra rahatlamıştım. En azından ikimiz arasında sorun teşkil edecek problemler olsun istemiyordum. Biz, ikimiz mutlu olduktan sonra geri kalan her şeyin kolaylıkla halledilebileceğini iddia eden taraftım.

Birlikte kahvaltı edip evliliğimizin ilk gününün tadını çıkardık. Gezdik, konuştuk, fotoğraf çekildik. Ve hava kararmaya yüz tutunca artık geri dönmemiz gerektiğine karar verdik.

Ufak eşyalarımızı da hazırlayıp arabaya yerleştik. 

İkimizin de kafasında büyük bir tedirginlik vardı. Hissediliyordu.

''Eğer rahatsız olmayacaksan ailemin seninle evli olduğum fikrine alışması için bir süre onlarla aynı evde kalmayı senden istiyorum.''

Tepkimi ölçmek istercesine yoldan gözünü ayırıp bana baktı ve sonra önüne döndü. Bense sağ taraftan izlediğim yolu izlemeyi bırakarak ona dönmüştüm. 

''İkimize ait bir ev ve hayat istememin bencilce olduğunu düşünmüyorum. Zaten bunu hakediyoruz. Ama haklısın bir süre bana alışmaları için bu teklifi kabul edebilirim. Her ne kadar pek bana uyan bir şey olmasa da.''

Başını anlayışla salladı. ''Biliyorum bitanem. Emin ol ben de seninle sadece ikimize ait bir hayat istiyorum. Ama bu süre zarfında seni tanıyıp sana biraz daha alışacaklarını düşünüyorum.''

Açıkçası korkmuyor değildim. Her ne kadar büyük bir ev olsa da o kadar insanla aynı ortamları paylaşacak olmak beni geriyordu. Çünkü hiçbir zaman bir ev içerisinde ikiden fazla kişiyle birlikte yaşamamıştım. 

''Bir süre bunun üstesinden gelebilirim. '' dedim. Onun için, hayal ettiğim hayat için her şeyi yapabilirdim. Ben güçlü bir kadındım.

''Zaten ikimiz de çalışıyor olacağız. Hafta içi birlikte evden çıkar birlikte eve gireriz. Cumartesi günleri ikimize kalır, ne istersek onu yaparız. Ama pazar günleri hepimiz evdeyken biraz zor olsa da ailece vakit geçiririz.''

Söyledikleri bana gayet makul gelmişti. Beni onlarla baş başa bırakmayacak olması beni rahatlatmıştı. Tabi ki öcü değillerdi, bana bir şey demeye kalksalar bile üstesinden gelebilirdim ama yine de kırmaya kırılmaya gerek yoktu.

Ali Mirza devam etti. ''Seni yalnız bırakmayacağım. Ama olur da evde bensiz kalmak zorunda olursan da merak etme kızlar seni seviyor.''

Doğru diye mırıldandım.

''Senin ailene nasıl açıklayacağız?'' diye sordu.

Gerçekten bu sorunun cevabını bilmiyordum. Annem belki bu fikre alışırdı Ali Mirza'yı zaten biliyordu ama babam... Babam nasıl bir tepki verecekti tahmin bile edemezdim.

''Bir de bana sor..'' dedim.

''İstiyorsan yanlarına gidebiliriz. Ben onlarla konuşabilirim. Bütün suçu üstüme alırım.'' dedi gülümseyerek.

''İlk defa onlardan habersiz, kendi başıma bir karar aldım diyebilirim. Bu nedenle baya şaşırırlar ama yapacak bir şey yok artık oldu bile.''

Kucağımdaki elimi alıp kendi kucağına koydu. ''Çok da güzel oldu.'' dedi.

Evet çok da güzel olmuştu.

Biz konuşurken yol bitmiş Ali Mirzaların büyük evinin önüne gelmiştik. Avluya açılan kapıyı açtıktan sonra arabayla avluya girip garaj olarak kullandıkları yere arabayı park ettik. Eşyaları almadan sadece ikimiz arabadan indik. Aşırı gergindim ve kalbim deli gibi çarpıyordu.

Nasıl tepki verecekler, Ali Mirza'yı üzecekler mi, bizi pişman edecekler mi hiçbir fikrimiz yoktu. 

Ali Mirza elimi tuttu. Elimi tutması zaten bana aşırı bir güven veriyordu. Birlikte eve doğru yürümeye başladık.

Hava soğuk olduğu için kimse dışarıda değildi. Eve girdiğimizde salon olduğunu düşündüğüm yerden sesler geliyordu. Bu iyi bir şeydi. En azından Miran'ın söylediğini hesaba katarsak normal bir vakit geçiriyorlardı.

İkimiz salonun kapısından girdiğimizde herkes koltuklarda oturuyordu. İlk Mirza'nın kız kardeşi bizi gördü sonra da herkes.

Ortamdaki tüm ses bir anda kesilmişti. Herkes bize bakıyordu. Kızlar ve Ali Mirza'nın yengesi endişeyle bakarken erkeklerin suratı ifadesizdi. Özellikle Ali'nin babası o kadar sakindi ki. Ama annesi. Bize bakışlarından hiçbir şey anlamak mümkün değildi.

Ali Mirza bozdu sessizliği. ''İyi Akşamlar herkese.''

Ali Mirza'nın abisi belli belirsiz İyi Akşamlar dedi sadece.

Ali Mirza devam etti. ''Biliyorum size haber vermeden böyle bir şey yapmam çok ayıp oldu. Ama bana başka çare bırakmadınız. Bunun için sizden özür dilerim. Ancak sadece bunun için.''

Ali Mirza'nın annesi ayağa kalktı. O ayağa kalkınca odadaki herkes dışarı çıkmaya başlamıştı. Sadece Ali'nin babası, abisi, Miran, Ali Mirza ve ben odadaydık. E tabi bir de annesi. 

Annesi başını kaldırarak bana yukarıdan bakmaya devam ediyordu. Ben de göz temasını kesmiyordum çünkü ondan korkmuyordum. Sadece ona saygı duyuyordum, o benim hayatımın aşkını doğuran büyüten kadındı. Sadece bunu hakediyordu. 

''Madem evlendiniz.'' dedi ve durdu. Boğazını temizledi.

''Bu saatten sonra yapacak bir şey yok. '' dedi. En azından kavga çıkarmadığı için içim rahattı ama her an her şey olabilirdi.

''Ama unutmayın ki evliliğiniz bir genç kızın umutlarını yıktı. Bunun vebaliyle bu evlilikten hayır gelir mi onu bilmem.''

Söylediği şey ile bütün hücrelerim sinirden gerilmişti. O kız dahil herkes biliyordu. Bizim birbirimizi sevdiğimizi, bile bile umut etmişti. Kusura bakmasındı asıl Ali Mirza o kızla evlenseydi benim umutlarım kırıldığı için o evlilikten hayır gelmezdi. 

Yine de ses çıkarmadım. Ama Ali Mirza susmadı.

''O kıza o boş umutları veren sendin anne. Ben kimseyi bir beklentiye sokmadım. Lalin'i bu evde ilk gördüğümden beri herkes ona nasıl vurulduğumun farkındaydı. Sen o kızın umutlarını kırdığın için üzgün olmalısın biz değil.''

Böyle cümleler de kurmasını beklemiyordum. Her ne olursa olsun annesi hastaydı ve onun kalbini kırmasını istemiyordum. 

Annesi bir şey demedi. Ama az çok neler düşündüğünü tahmin edebiliyordum. 

''Odanız hazır.'' diyerek salonu terk etti.

Annesi gidince Ali Mirza babasına döndü. Ondan daha fazla anlayış beklediğini biliyordum.

''Baba, sen ne diyeceksin?''

Babası bize yaklaşarak Ali Mirza'nın omuzuna dokundu. ''Keşke bilseydim ama olsun, hayırlı olsun. Önceden de bilseydim rıza verirdim.'' dedi.

Babası öyle diyince Ali Mirza elimi bırakarak babasının elini öptü. Ve ona teşekkür etti. Galiba şimdi benim de babasının elini öpmem gerekiyordu.

Ve öyle de yaptım. 

''En azından adetlerimizden haberi var.'' gülümseyerek takılmıştı babası. Odadaki herkes şaşkınlıkla karışık kahkaha atmıştı. 

Ben de kendimde cesaret bularak ''Babam bana hemen hemen tüm adetleri öğretti efendim.'' diyerek cevap verdim.

''Ne efendimi kızım. Madem adetlerimizi biliyorsun o zaman bana bundan sonra baba da dersin.'' dedi. Onun bu kadar sıcak yaklaşması beni çok mutlu etmişti. En azından o beni kabul etmişti.

''Peki baba.'' dedim. Ama aşırı tuhaf bir şeydi. İnsanın kendi babasından başkasına baba demesi çok garipti. 

Ona baba dememden mutlu olacağı ve bunu istediği için diyecektim. Her ne kadar bana garip gelse de.

Ali Mirza'nın babası ve abisi de odadan gidince Miran ile baş başa kaldık. Koltuğa oturduktan sonra Ali Mirza beni kolunun altına aldı ve Miran'a döndü.

''Ucuz atlattık da sen anlat Miran. Dün gece ne tepki verdi.''

Miran başını iki yana salladı. ''Bağırdı, çağırdı, tansiyonu çıktı, düştü. Ama hallettik. İyi ki önden söylemişim. O hallerini çekmenize gerek yoktu.''

''Bence de '' dedi Ali. 

Ali Mirza annesine öfkeliydi hala. Her ne kadar hasta olsa da ondan habersiz onu evlendirmeye çalıştığı için siniri yatışmamıştı. 

Miran ayağa kalktı. ''Neysee ben yeni evlileri yalnız bırakayım. Geceler bekarları bekler.'' dedi ve bize göz kırparak odadan çıktı.

Ali ile baş başa kalmıştık. 

''Eh biz de yeni evliler olarak odamıza geçelim ne dersin.'' dedi ve aynı ikizi gibi bana göz kırptı.

''Çok benziyorsunuz ya delircem.'' dedim şaşkınlıkla bakarak.

Kahkaha attı. Ama sonra durularak bana döndü. ''O zaman Miran'ı evden kovmalıyım. İkimizi karıştırma ihtimalin var.''

Bu sefer ben kahkaha attım. ''Saçmala Ali. Tıpatıp aynı olabilirsiniz ama senden on tane de olsa ben yine senin sen olduğunu bilirim.'' dedim

''Hııı nasıl bilirsiniz bakalım?'' dedi ve beni ayağa kaldırarak odamıza doğru sürüklemeye başladı.

Saymaya başladım. ''Bir kere gözlerin daha derin bakıyor hele beni görünce o kadar sıcak ki. Başka kimseye öyle bakmadığını biliyorum.'' dedim.

''Eee'' dedi.

''Daha yakışıklısın, gülerken tam dudağının üstünde kimsenin hatta senin bile fark etmediğine emin olduğum ufacık bir çukur oluşuyor.''

''Eeee.'' dedi daha da uzatarak ve odanın kapısının önüne gelip durduk.

Ben de önce etrafı kolaçan edip sonra onun kulağına doğru yaklaştım.

''Seni görmesem bile senin geldiğini vücuduma yayılan elektrik akımından çok net anlıyorum.'' dedim.

Ve geri çekildim. 

Kapıyı açarak beni içeri çekti ve hemen kapıyı kapattı. Oda karanlıktı, ışığı açmadan beni kapıya yaslayarak dudaklarımı öptü. Kısa bir öpücükten sonra bana baktı. Birbirimizi zar zor seçiyorduk.

''Bak seen.'' dedi ve tekrar öptü.

Sabah uyandığımda yanımda Ali Mirza yoktu. Ben de bana yabancı gelen odada uyanmayı garip bulmuştum. Çift kişilik büyük bir yatak vardı. Sağ tarafta koridora açılan kapı ve gardrop, sol tarafta baya büyük bir cam, camın altında yatak odasına uygun oturmalık bir koltuk, karşımda tuvalet masası ve onun yanında tuvalet banyoya açıldığını düşündüğüm kapı vardı. Odaya genel olarak kahverengi hakimdi. Açıkçası oda birkaç zaman işimi görse yeterdi çok büyük bir beklentim yoktu.

Yataktan kalkarak banyoya girdim. Saçlarımı toplayıp dişlerimi fırçaladım. Tekrar odaya döndüğümde ise tam üstümdeki pijama takımını çıkaracaktım ki kapı tıklandı. Ve sonra Münevver Hanım'ın o olduğunu söyleyen sesini duydum. 

O olduğunu anlayınca tedirgin olmuştum ama kapıyı açtım. Yanında doğumunu yaptırdığım Mirza'nın yengesi de vardı.

İkisi beni görünce şaşkınlıktan ağızları gerçek anlamda açılmış gözleri büyümüştü. Neden olduğunu anlamaya çalışırken çıplak bacaklarım gözüme çarptı. Pijama takımım şort ve askılı bir üstten oluşuyordu. Tabi ki onlara kapıyı böyle açarsam şoka girerlerdi.  

Kendimi kapının arkasına sakladım.

''Buyrun'' diye mırıldandım ama kendime kızmıyor değildim de.

''Üstünü giy bekliyoruz burada.'' dedi Münevver Hanım. 

Ben de onu onaylayarak kapıyı kapatıp hemen üstüme bir kot bir de yeşil kazak giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaparak beş dakika içerisinde kapıyı onlara açtım.

''Biz emaneti almaya geldik.'' dedi Münevver Hanım ama anlamamıştım ne emanetinden bahsettiğini.

Sorarcasına baktım ve sordum da ''Emanet?''

Mirza'nın yengesi ''Çarşaf'' diye fısıldadı.

Çarşaf ne gibi bir emanet olabilirdi onu anlamamıştım tam soracakken yengenin arkasında Ali Mirza belirmişti. Çok şükür imdadıma yetişti. 

''Ne oluyor burada'' diyerek korumacı bir tavırla sorarak benim yanıma geldi hemen. ''Ne oluyor anne?'' annesine sordu.

Annesi birkaç saniye cevap vermeyince ben konuştum.

''Çarşaf emanet bir şey istedi annen ama anlamadım.'' dedim. 

Ali Mirza'nın yanımda gerim gerim gerildiğini hissettim. Sol eliyle kapının çerçevesine vurdu. Sertçe. Yerimden zıpladım.

''Ne demek oluyor bu anne? Bu ne demek oluyor?''

Annesi ise gayet sakindi. ''Bunda sinirlenecek bir şey yok. Bu bizim adetimiz.''

Hala beynim algılamakta zorlanıyordu. Neyi kastediyordu? Çarşaf, emanet ne demekti? Ali Mirza neden bu kadar delirmişti.

''Sizi ilgilendirmez. Adet falan da beni bağlamaz. Çarşaf marşaf yok.'' oldukça hiddetli cevap verdi. Onu ilk defa böyle görüyordum.

Annesi ise acı bir şekilde gülümsedi. ''Tam tahmin ettiğim gibi. Verecek bir şey yok çünkü. Yazık.'' dedi ve bana kınarcasına baktı. Keşke ben de bana neden böyle baktığını bilebilseydim.

Ve gittiler. Ali Mirza'da beni içeri çekip sinirle kapıyı kapattı.

Bana döndü ve sarıldı. ''Özür dilerim.'' dedi.

''Ali'' diyerek kollarından ayrıldım. ''Ben ne oldu demin hiçbir şey anlamadım.'' dedim.

Kaşlarını çattı. ''Bilmiyor musun çarşaf adetini?'' dedi.

Omuzlarımı bilmiyorum dercesine silktim.

''Bunu bilmemen o kadar iyi bir şey ki.''

''Anlatmayacak mısın?'' diye üsteledim.

Ofladı ve sonra anlattı. ''Yeni evlilerin gerdek çarşafını ertesi sabah kayınvalide ya da yengeler ister.''dedi.

''Neden ki çarşafı ne yapacaklar?'' diye sordum.

 ''Kızın bakire olup olmadığını bilmek isterler.'' dedi.

Vee şoka girmiştim. E ben bakire değildim. Ama bakire olsaydım da bu çarşafı onlara neden verecektim ki? İnsanları özelim ilgilendirmezdi.

''Neden?'' diye sordum hayretle.

''Saçmasapan adetler Lalin boşver. Hiçbir anlamı yok benim için gerisi de önemli değil.'' dedi.

Ama aklıma takılmıştı. Annesi bana tam tahmin ettiğim gibi yazık derken aslında bakire olmadığımı tahmin ettiğini söylemişti. Tamam bunca sene ben okudum, çok fazla şey gördüm, aileler için bakireliğin önemli olduğunu da bilirdim ancak bu çarşaf adetini ne okumuştum ne görmüştüm ne duymuştum. Bilirdim, ilk gece bekaret kanı gelmediği için kocalar eşlerini hastaneye getirirdi ama çarşafı asla bilmiyordum. Evet geçen gece bakire olmamamın Ali için sorun olabileceğini düşünmüştüm ama kanlı bir çarşafı ailesinin isteyeceğini nereden bilebilirdim?

''Annen emin olmak istemiş. Temiz bir gelin aldığından.'' dedim ve yatağın üstüne oturdum.

''Lalin bu konuyu hala konuşuyor olmamıza bile inanamıyorum. Temiz kirli neye göre belirleniyor? Adetlere göre mi? Öyle bir çarşaf ortada var olsa bile makineye atılır yıkanır. Servis mi etmemiz gerekiyordu?''

Mantıklı ve doğru konuşuyordu. Ama kendimi tuhaf hissetmiştim işte. Tabi bu adeti bilmediğim için de şoktaydım. 

Artık Ali Mirza'nın annesi bana daha kötü bir gözle bakacaktı bundan da emindim. 

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro