Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 15

Akşam uyandığımda koltuğun üzerinde yatıyordum ve üstüm yatağımın üstündeki pike ile örtülüydü. Kendime gelmeye çalışıyordum ve yavaş yavaş ne olduğunu idrak etmeye çalıştım. 

En son Ali Mirza'nın omuzunda uyuyakalmıştım ve o gitmişti muhtemelen. Koltuktan kalkmaya çalışırken elimin değdiği yerde hışırtı sesi duydum. Elimin altına baktığımda ufak bir kağıt olduğunu gördüm. 

Gitmem lazımdı ama uyandırmaya da kıyamadım. Umarım güzel uyumuşsundur. Seni Seviyorum. 

- Ali Mirza

Yazmış olduğu bu not gülümsememe sebep olmuştu. Tam bir aptal aşığa dönmüştüm ama bu hale gelmem elimde değildi elbette.
Bundan sonra ne olacak, nasıl acılar ya da mutluluklar bizi bekliyor bilemiyordum.

Yattığım yerden kalkıp ortamı toplardım. Ali Mirza ile yaşamış olduğumuz olaydan dolayı asıl yaşadığım, hayatımı tehdit edici an gölgede kalmıştı. Ancak şimdi beynim rahatladıkça o korkutucu anlar gözümün önüne tekrar geliyor, vücudum kasılıyordu.
Duş almak ve sonrasında yemek yemek istedim.
Evin toplu olduğuna emin olduktan sonra kıyafetlerimi kirlilere atıp kendimi kaynar suyun altına soktum. Kaynar su beynimi ve vücudumu çok rahatlatıyordu.
Uzun uzun banyo keyfinden sonra dizlerimin hemen üstüne biten uzun kollu, toz pembe ev elbisemi giydim. Saçlarımı kuruttuktan sonra da tepeden bir at kuyruğu yaptım.
Ancak ne yiyeceğime hala karar vermemiştim.

Aslında aklımda bir şey vardı ama ilk günden bu kadar abartmak, bilmiyorum. Doğru olur muydu?

Elim telefona gittiği anda kapı çalmaya başladı. Bu aralar kapım hiç sessiz kalmıyordu tabi.

Telefonu alıp elbisemin cebine attıktan sonra kapıyı açmak için salondan çıktım.

Kapıyı açtığımda gülümsememe engel olamadım çünkü demin telefonu elime aldığımda arayacağım kişi karşımdaydı.

"Ben de seni bekliyordum." Dedim hemen.

Ali Mirza da gülümsememe karşılık verdi.

"İşim bitti, bende uyanmış ve acıkmışsındır diye düşündüm." Dedi elindeki paketleri göstererek.

Tam olarak benim yapacağım şeyi benden önce yapması farklı hissettirmişti. Bana yabancı olan bu duyguları anlatmakta zorlanıyordum.

"Doğru düşünmüşsün, gel." Dedim ve girmesi için kenara kaydım.

O içeri girdiğinde hemen arkasından gitmeyip derin bir nefes aldım. Yanaklarımın ısındığını hissediyordum. Ama galiba bu duruma alışmak zorundaydım.

Kendimi toparlayıp ben de peşinden içeri girdiğinde kutudaki pizzaları açmaya başlamıştı. İçeri girdiğimi gördüğünde "Umarım seviyorsundur, aldım ama?" Dedi tedirgince.

Ona ciddi misin dercesine baktım. "Istanbulda da Almanyada da yaşarken en iyi Türk ve yabancı fast foodlar benden sorulurdu."

"İyi o zaman sırada lahmacun var." Dedi gülümseyerek.

"Bayılırım." Diye mırıldandım.

Birlikte havadan sudan muhabbet ederken bir yandan da yemek yiyorduk. Galiba hayatımın favori gecesi bu geceydi.

"Neden daha güzel imkanların varken burası?" Diye sordu birden. Bunu soran ilk kişi değildi ama en önemli kişi olabilirdi.

Boğazımı temizledim. "Sebebini söyledikten sonra insanlar genelde zengin kız çocuğu kültürel sentez yapıp insanlarla dalga geçebilmek için burayı tercih etmiş kesin diyor ama öyle değil. Kendimi işe yarar hissetmek istedim açıkçası. Annemin ve babamın sonsuz imkanlarını insanların hayatına dokunarak kullanmak istedim. Evet herkese yardım edemem ama ne kadar edersem o kadar kâr. Berlin'de ya da Nişantaşı'nda bol imkânlı kadınlara yardım edecek ebe veya doktor sayısı yeterince fazla. Daha bu sabah ölümle burun buruna kalsam bile ben hiçbir yerde burada mutlu olduğum kadar olmadım." Dedim. Belki de çok uzun bir konuşma olmuştu ama kendimi ona anlatmak istemiştim.

Söylediklerimi tarttıktan sonra yüzünde muzip bir gülümseme belirdi. "Tabi buradaki mutluluğunun başka sebepleri de var."

Ufak bir kahkaha attım. "Bu kadar egoist olduğunu bilmezdim."

Karşımdan bana doğru uzandı ve ellerimi yakalayıp avuçlarının içine aldı. "Biliyor musun sana baktığımda kendimi tamamlanmış hissediyorum. Hem de sen melek kalbe ve harika bir gülüşe sahipken ruhumu tamamen doyuruyorsun."

Kurduğu her cümle kalbimin hızla atmasına ve yanaklarımın pancar gibi kızarmasına neden oluyordu. Gözlerinin içine dalmış bakarken avuçlarının içindeki ellerimi öptü.

Ona ben de bir şeyler demeliydim ama duygu yoğunluğu cümle kurmamı engelliyordu. Saçma bir dürtü ile ağlamak istedim. Ama bu  hissi sonraya saklayacaktım. Neden ağladığımı sorduğunda ona verecek bir cevap bulamayacaktım çünkü.

Ellerimi tekrar öpüp bıraktı. Ve ayağa kalktı. "Gitmeliyim saat geç oldu. Yarına güzel bir şekilde dinlenmen gerekiyor."

Dilim tutulmuş gibi hala ona karşı konuşamıyordum. Gülümsedim ve ben de ayağa kalkıp kendimden, onun da benden beklemediği şekilde Ali Mirza'ya sarıldım. Ellerimi beline dolayıp başımı göğsüne yasladım. Şaşırmış olacak ki hemen karşılık vermedi ama derin bir nefes alıp kollarını omuzlarımın üstünden geçirdi ve başıma öpücük kondurdu.

Ona gitme demek istedim, yıllar sonra bulduğum bu duyguyu o gidince sanki kaybedecekmişim gibi hissettim.
Ama tabi ki gitme demek doğru olmazdı.

Bir süre daha öyle durduktan sonra Ali gitmesi gerektigini anladı. Tekrar saçlarıma bir öpücük kondurduktan sonra gitti.
Hayatımın en huzurlu anlarından biriydi.

Ertesi sabah kızlar çalışmama izin vermemişlerdi. Ben de kendime güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra biraz çarşıya çıkmak istedim. Buranın güzelliklerini zamanım oldukça görmek istiyordum çünkü, hem de kafam dağılırdı.

Başlangıç için kısa oldu, kusura bakmayın:)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro