Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

7. bölüm

" O gün,bebeğimi senin kolların arasında gördüğümde güzelliğiniz ile büyülendim ve kalbime söz geçiremedim." dediğinde aynı gün birbirlerine vurulduklarını anladı.
Tamda o gün bu iki yaralı yürek birbirine bağlanmıştı ve merhem olmak için can atmıştı...
Kaderleride bir yazılmıştı...
İlk defa birbirleri ile aşk duygusunu tadıyorlardı ve farkında olmadan sevgileri ile harmanlanıyorlardı...

Dudaklarına tebessüm oturduğunda Akay kendisine doğru yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İkiside dudakları ile bu aşkı mühürlemek istiyordu, bedenleri arasındaki çekim git gide artıyordu...

Burunları birbirine değiyor, sıcak nefesleri birbirinin dudağını okşuyordu.
Birkaç saniye o şekilde kaldıktan sonra Akay, " İznin var mı Behrem." diye fısıldadı. Bu sırada dudakları birbirine çarpmıştı. Tam izni olduğunu kelimeler ile değilde öpüşü ile belli edecekti ki Akgün bir bebeğe oranla epey gürültülü bir şekilde gaz çıkardıktan sonra bezini doldurmaya başladı. Bu ses gülmelerini sağlarken aralarındaki mesafe arttı ve Akay, " Hay maşallah oğlum, ne yaptın sen." derken bakışlarını oğluna çevirdi. Kendide aynı şekil bakışlarını Akgün' e çevirdiğinde, " Altını almak ister misin? İlklerine birini daha eklemiş olursun hem." dedi. Bakışlarını tekrar Akay' a çevirdiğinde yüzü pek bir garipti. Şaşırmış gibi gözleri büyümüştü lakin bu şaşkınlıktan değildi. Sanki altını alma evresini düşünüyor gibiydi ve düşündükçe bebeğinin kakalı poposunu temizlemek gözünü korkutuyor gibiydi.

" Bu sefer sen alsan olmaz mı? Birdahakine ben alırım." dediğinde düşündüğü gibi olduğunu anladı. Akay'ın kolları arasından çıktı. Oğluda bezini doldurmayı tamamlamıştı. Ona doğru giderken, " Peki madem, öyle olsun." dedi. İçinden ise kıs kıs gülüyordu. Akay' ın az önceki yüz ifadesi fazlasıyla komikti. Koskoca adam oğlunun altını temizlemekten kaçıyordu.

" Gel bakalım oğlum. Hemen temizleyelim yoksa pişik olursun." dedi. Akgün' le koca bir oğulmuş gibi konuşmasını seviyordu. Onunla karşılıklı konuşup muhabbet edeceği zamanları iple çekiyor, o zamanlarında yanında olmak için dua ediyordu.
Kucağına aldığında yatağa yatırdı ve beşiğin yanından gerekli malzemeleri aldı. Altını alırken odayı kaplayan koku epey yoğundu.
Akay başlarında dikiliyor ve kendilerini izliyordu. Bezi açtığı sırada garip bir sesle, " Off oğlum bu koku ne böyle, ne yedin sen." dediğinde başını kaldırdı. Parmakları ile burnunu sıkmıştı. Kendisi alışmıştı. Bu koku artık rahatsızlık duymasına yol açmıyordu. Akay' da zamanla alışacaktı. Zaten yakında lazımlığa alıştıracaktı. Akgün' ü aylar sonra bezden kurtulacak, rahatlayacaktı.

" Alışırsın. Zaten biraz daha büyüsün lazımlığa alıştıracağız onu." dedi. Temiz bez bağladığında tekrar alt pijamasını giydirdi. Bu sırada Akay parmaklarını burnundan çekmiyor, ağzından nefes alıyordu. Odayı saran kokuya maruz kalmamak için çabalıyordu. Kaçışı yoktu. Aklına gelen fikir ile gülümsedi ve batık olan bezi uzatarak, " Çöpe atabilir misin?" dedi. İtiraz istemediğinide eline tutuşturarak belli etti. Akay yine aynı ses tonuyla, " Atarım." dedi ve bir eli burnunda odadan çıktı.

Akgün' de bu sırada yatakta ters dönmüş ve emekleme pozisyonunu almıştı. Yumurcağın yerinde durmaya hiç mi hiç niyeti yoktu. Emeklemeye başladığında kucağına aldı ve yere bıraktı. " Şimdi özgürce emekleyebilirsin." dedi. Yatak, koltuk vb. yüksek yerlerde emeklediği zaman içini bir korku kaplıyordu ve her an yere düşecekmiş hissi ile şimdide olduğu gibi kucağına alıp yere indiriyordu. Yatağa oturdu ve Akgün' ün yine oyuncaklara doğru yönelişini yüzündeki gülümseme ile izledi. Bu sırada Akay' da gelmişti. Yanına gelip oturduğunda, " Dağıtmayı çok seviyor sanırım." dedi. Öyleydi. Akgün gün geçtikçe dahada hareketleniyor, etrafını adeta keşfe çıkıyordu. Her dikkatini çekeni eline alıyor ve birkaç saniye sonra yere fırlatıyordu. O yüzden çoğu ufak tefek şeyleri ortadan kaldırmıştı. Birkaç kez oyuncağın kırık parçasını dahi ağzına atmaya yeltendiği için tedbiri elden bırakmamıştı.
Bu durumu Akay' ında bilmesi ve dikkatli olması gerekiyordu. " Ufak tefek şeyleri ağzına atmayıda çok seviyor. O yüzden dikkatli ol olur mu?" dedi. Bakışlarını oyuncakları büyük bir zevkle dağıtan bebeğinden çekerek Akay' a çevirdi.
" Olurum tabii. İyi ki dedin." diye karşılık aldığında gülümsedi. Akay fazlasıyla anlayışlı biriydi ve konu oğlu olunca iki kat fazla dikkatli olacağı ciddiyetinden belliydi.

Ne kadar burada oturup Akay' la birlikte oğlunu izlemek istesede kalkmalı ve akşam yemeğini hazırlamalıydı. Bugün bebeği uyuduğunda hiçbir işini yapamamıştı. Şimdi babası yanındaydı. Akay oğlu ile ilgilenirken rahatça işlerini halledebilirdi.
" Siz baba-oğul güzel güzel vakit geçirin, bende akşam yemeğini hazırlayayım." dedi. Bir yandanda ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Birkaç gündür işide aksamıştı. Bu hafta yapacağı bin adet süsün daha neredeyse iki yüz adedini tamamlamıştı. Teslim etmesine ise sadece üç gün kalmıştı. Gece bebeği uyuduğunda bu işinede yoğunlaşır ve çoğunu bitirmek için çabalardı.
Odanın kapısına geldiğinde ardına baktı.Akay yataktan kalkmış ve yere, oğlunun yanı başına oturmuştu. Yüzündeki yürek ısıtan gülümsemesi ile oğlunu izliyordu.
Onların bu görüntüsü yüzünü içtenlikle güldürüyordu. Yaşadığı mutluluğun tarifi yoktu. İçten içe güzel bir aile olduklarını hissediyordu...

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Mutfağı kaplayan miss gibi yemek kokusu eşliğinde ocağı kapadı. Akay' a yaptığı yemekleri sevip sevmediğini sormamıştı lakin çoğunluğun sevdiği yemekleri yapmıştı. Ayrılmaz ikili olan kuru fasulye pilavdı. Fasulyeleri geceden ıslamıştı. O yüzden ne pişireceğini düşünmeden yemek faslını tamamlamıştı. Bu süreçte ara ara odanın kapısından Akay ve oğluna ne yapıyorlar diye bakmıştı. Akay oğluyla oyun oynamaya çalışıyor, eline aldığı oyuncakları konuşturarak ilgisini çekmeye çalışıyordu. Sesini farklı farklı tonlarda tutuyor, yüz hatlarıda aynı şekil değişiyordu. Bu tatlı görüntü adeta yüreğini ısıtıyordu. Gülümsemesi yüzünden silinmiyordu. Şuanda dudaklarında tebessüm ile mutfaktan çıkmış odaya doğru ilerliyordu.

İçeriye adımını atacaktı ki duraksadı. Akay oğlunu kucağına almış yatağa oturmuştu ve bir şeyler söylüyordu. Daha doğrusu ona nasihat veriyordu.
" Behrem çok güzel bir anne oğlum, ilerde onun gibi bir eş bulmalısın kendine." dediğini duymuştu. Yüzünde sevimli bir ciddiyet vardı. Sanki oğlu evlenme çağına gelmiş gibi ciddiydi ve o ciddiyeti sevimli kılan ise yüz ifadesiydi. Gülümsüyordu.
" Evladına koşulsuz şartsız anne olacak ve yüreğindeki güzelliği tamamı ile yansıtacak bir eş..." dediğinde odadaki varlığından habersizdi. Oğluyla baş başa konuştuğunu sanıyor ve hiç çekinmeden konuşmasına devam ediyordu.

" Tıpkı Behrem gibi..." dediğinde oğlunu yanağından öptü. Bu öpücük yine Akgün' ün uysal halini bozmuş, kımıldanarak kucağından inmeye çalışmasına neden olmuştu.
" Hiçte sıkılmaya gelmiyorsun oğlum, aynı benim küçüklüğüm gibi." derken yere indirmesi ile içeri doğru birkaç adım daha attı.
Akay' da odadaki varlığının farkına varmış ve bakışlarını kendisine odaklamıştı.
" Neye gülüyorsun?" diye sorduğunda az önceki tebessümün genişleyerek gülümsemeye dönüştüğünü fark etti. Akay' ın ağzından duyduğu içtenlik barındıran sözler fazlasıyla hoşuna gitmişti. O yüzden böyle bir gülümseme dudaklarında belirmişti.
Peki ne cevap verecekti ? Hoşuma gitti, o yüzden gülüyorum mu diyecekti.
Dudaklarını düz bir çizgi haline getirdi ve gerçeği gizleyerek, " Akgün' ü izlerken gülmeden edemiyorum." dedi. Aslında bu söylediği yalan sayılmazdı lakin o anki gülümsemesinin asıl sebebi bu değildi. Ne kadar bakışlarını kaçırma isteği içinde beliriyor olsada kaçırmadı. Akay' a bakmaya devam etti. Sanki az önceki öne sürdüğü neden inandırıcı gelmemiş gibi kendisine hafif kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu.
Farklı bir konuya geçiş yapmak istedi ve ilk aklına geleni kelimelere dökerek, " Kuru fasulye, pilav pişirdim, seviyorsundur umarım." dedi. Aklına daha farklı bir konu gelmemişti. Hem ne gibi bir konu üretebilirdi ki. Nede olsa karşısındaki adamı daha tanımıyordu. Sadece oğluna düşkün bir baba olduğunu biliyordu. Sevdiği kişilere değer veren bir adam olduğunu biliyordu. Hobilerini veyahutta neyden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu. Kısacası nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bilmiyordu.
" Ne yalan söyleyeyim valla- " derken ayağa kalktı. Sözünü tamamlamamıştı. Mimiksiz, düz bir yüz ifadesi ile kendisine doğru birkaç adım attı. İçinden,' Sanırım sevmiyor.' diye düşünmüştü ki bir anda gülümsedi ve, " Bayılırım." dedi. Akgün' ün babasına çektiği belli oluyordu. Akay numaracı olduğunu bu hareketi ile belli ediyordu.
Gülümsedi ve, " Akgün' ün kime çektiği belli." dedi. Bir yandanda elindeki oyuncağı ağzına sokan oğluna doğru ilerledi. Oyuncağı yavaşça ağzından çekip aldıktan sonra diğer oyuncakların yanına bıraktı. Kucağına aldığında ise, " Yemek vakti küçük Akay." dedi. Bu şekil hitap etmek fazlasıyla hoşuna gitmişti.
Anne sütü olmadığı için çocuk devam sütü ile besleniyordu ve ara ara ek olarak sebze meyve püresi ile destekliyordu. Bolca vitamin alarak sağlıklı bir şekilde büyümesini istiyordu. Her besinden yararlansın istiyordu.
" Hmm küçük Akay demek." sözlerini işttiğinde Akay tamda yanı başındaydı. Gülümseyerek, " Aynen öyle." dedi ve kucağındaki bebeği ile odadan çıktı. Akay' da ardından çıkmıştı.

~~~~~~~~~~~~~~~
Akşam
~~~~~~~~~~~~~~~

Yaklaşık yarım saat önce Akgün uyumuş, Akay ise kullanılmayan misafir odasına yerleşmişti ve uzanacağını söylemişti. Kendisi ise işinin başına geçmiş ve salondaki orta sehpada bebek süslerini yapmaya koyulmuştu. Rahat olmak için üzerine pijama geçirmişti. Yere bağdaş kurarak iş yapmayı tercih ediyordu. En rahat o şekilde oluyordu.
Bu gece epey sıcaktı ve insanı terletiyordu. Her zaman yaptığı gibi yaptı ve önden düşmeli pijamasının üstten iki düğmesini açtı. Bu yaptığı ile göğsünün etli kısmı görünüyordu. Dalgınlığının kurbanı olacağa benziyordu. Sanki evde tek başınaymış gibi hareket ediyordu. Aylardır evde birilerinin olmamasına alışık olduğu için Akay' ın evde olduğunuda unutuyordu.

Bu seferki yaptığı süs bir yaş doğum günü içindi ve bebek erkekti. Bolca nazar boncuklu bir model seçilmişti. Ebeveynleri bebeklerine nazar değmesinden korkuyor gibiydi. Aslında kendiside batıl inançları olan biriydi. Nazarın gerçekten olduğuna inanıyordu ve Akgün' ün kıyafetlerine küçük bir nazar boncuğunu çengelli iğne ile tutturuyordu. Sanki kem gözlerdeki nazar orada toplanacak ve bebeğine etkisi olmayacak gibi hissediyordu.

" Ne yapıyorsun burada? " diyerek Akay' ın salonda belirmesi ile başını kaldırdı ve, " Bebek süsü yapıyorum, üç gün sonraya gelip alacaklar. Yetiştirmem lazım." dedi. Akay bu sözler üzerine şaşırmıştı. Araştırırken hayatındaki bu noktayı atlamış olmalıydı yada üstünde durmayıp unutmuş olmalıydı.
O an aklına gelen ile elindeki süsü yere bıraktı ve ayağa kalktı. TV ünitesine giderek orta çekmecesini açtı. Her hafta gönderilen çantanın içinden çıkan parayı biriktirdiği kutuyu eline aldı ve, " Bunu sana vermeliyim." derken Akay' a uzattı.
Akay kutuyu almış ve, " Bu ne?" diye sorarken açmıştı. Cevap vermesine gerek yoktu. Zaten saniyeler sonrası anlayacaktı. Paralar kendisine gönderildiği şekil duruyordu. Tomar şeklini dahi bozmamış, her ay olduğu gibi parayı kutunun içine koymuştu.

Akay paraları gördüğünde kaşları çatıldı. " Neden sana gönderdiğim paraya dokunmadın." dedi. Sesinde kızgınlık yoktu. Anlayamadığı ses tonuna yansıyordu. Tekrar yere, işinin başına oturduğunda, " Zaten gönderdiğin malzemeler ihtiyacımızı karşılıyordu, hem gördüğün gibi geçimimi sağlayabiliyorum." dedi ve eline aldığı süsü havaya kaldırarak salladı.
Akay bu hareketi üzerine, " Gerçekten farklı bir kadınsın Behrem, beni şaşırtmaya devam ediyorsun." dedi. Biliyordu. Gönderdiği parayı harcadığını düşünerek her hafta biraz daha fazla yollamıştı ve üzerine yapıştırdığı not kağıdına daha fazla gerekiyorsa mesaj olarak bildirmesini yazmıştı. Ne kadar bu konuda bir mesaj atmamış olsada her defasında miktarı arttırmıştı.

" Farklı değilim, sadece gözü tok bir kadınım." dedi. Küçüklüğünden bu yana öyleydi. Hiçbir zaman daha fazlasında gözü olmamış, elindeki ile yetinmesini bilmişti. Bu şekilde yaşamak her daim daha iyiydi. Gözü aç biri olmak insanın kendisine zarar verirdi. Git gide o açlık hissi artardı ve insanı hiçbir şey doyuramazdı. Buda olumsuz sonuçlara yol açardı.

Akay, " Haklısın." dedi ve elindeki kutuyu koltuğun üzerine bıraktıktan sonra gelip yanına oturdu. Akay' ın ne yapacağını izliyordu. Eline orta sehpanın üzerindeki malzemelerden almış ve, " Banada öğretsene, birlikte daha çabuk bitiririz." demişti. Bu adamı tanıdıkça hayran kalacağa benziyordu. Kişiliği yavaş yavaş ortaya çıkıyordu ve ne kadar etkileyici olduğu anlaşılıyordu. Gecenin bir yarısı oturmuş kendisine yardım etmek istiyordu. Yüzünden bunu istediği belli oluyordu. Meraklı gözlerle kendisine bakıyor, öğretmesini bekliyordu.

Yinede, " Sonra senin yüzünden uyuyamadım deme bak." diyerek şakayla karışık konuştu. Sehpanın üzerindeki malzemelerden eline aldı.
" Demem, demem." diyerek dediğine karşılık aldığında gülümsedi.
Akay' a biraz daha yaklaşarak, " Bak böyle." dedi ve nasıl yaptığını anlatmaya başladı...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabah olmuştu ve kendisi yine sanki alarm kurulu gibi saat yedi gibi uyanmıştı. Uykuya düşkün değildi ve nedense her sabah aynı zamanda uyanıyordu. Bu zaman dilimi hiç şaşmıyordu. Akgün hayatına girdiğinden beri bu özelliğini daha çok seviyordu. Sabah erkenden ev işlerini halledebiliyordu. Sonra ise Akgün'ü ile rahatça ilgilenebiliyor, onunla doyasıya vakit geçirebiliyordu.
Üzerine beyaz bir tişört altına ise gri bir eşofman geçirdi. Saçını ise tepeden at kuyruğu topladıktan sonra yavaşça kapıyı açarak odadan çıktı. Bebeği sabaha karşı bir kez uyanmıştı. O yüzden tekrar uyanması daha en az bir saat kadar sürerdi.

Makineye çamaşırları doldurup beyazları yıkamalıydı. Hem kendi çamaşırları hem bebeğinin çamaşırları epey birikmişti. Banyoya doğru ilerledi. Kapı kapalıydı lakin içeride birinin olduğunu düşünmedi. Duraksamadan yada içerde biri var mı diye sormadan kapıyı açarak içeri girdi.

Gördüğü görüntü karşısında paniklerken bir anda arkasını döndü ve, " Ahh özür dilerim." dedi. Akay yeni duştan çıkmıştı ve üzerinde sadece beline bağladığı havlu vardı. Paniklediği kadar utanmıştıda. Bedeni alev almış terlemeye başlamıştı. Nefes kesici bir vücuda sahip olduğuna yine şahit olmuştu ve birkaç saniye görmesine rağmen etkilenmesine yetmişti. Geniş omuzları onu dahada gösterişli kılıyordu ve kaslı bedenini ön plana çıkarıyordu. Kapı gibi adamdı ve o kapıya yaslanmak isteği içinde beliriyordu. İçinde sanki bebeği ile birlikte o kolların arasında olsa birdaha hiç incinmeyecekmiş, mutsuz olmayacakmış hissi uyanıyordu.

" Önemli değil Behrem, çıplak değilim ya, dönüp işini halledebilirsin." dedi. Nasıl çıplak değildi. O havlu olmasa tamamen çırılçıplak sayılırdı.

" Ben birazdan gelirim." dedi ve tekrar odasına doğru ilerledi. Üzerine üfür üfür bir elbise giyse daha iyi olacaktı. Bedeni alev aldığı için daha fazla sıcaklamıştı fakat bugün havada epey sıcaktı. Yazın ortasındaydılar ve insanı bayıcı sıcak daha sabahın ilk saatlerinde etkisini gösteriyordu. Sanki bedende buharlaşacakmış hissi bırakıyordu.

Odaya girerek kapıyı kapadı ve dolabının kapaklarını gürültü çıkarmayaya dikkat ederek açtı. Günlük,penye elbiselerinden birini aldı. Üzerindekileri çıkararak elbiseyi giydiğinde dolabın kapağındaki aynadan kendine baktı. Elbise askılıydı ve göğüs dekoltesi ne az nede çoktu. Tam orta karardı. Diz altında bitiyordu. Bele kadar bedenine oturuyor, belden sonrası ise bollaşıyordu. Koyu yeşil oluşu ise buğday teni ile güzel bir uyum içine giriyordu. Saçlarının toplu oluşu ise omuz kısımlarını tamamen açıkta bırakıyor, pürüssüz teni göze çarpıyordu.

Tekrar odadan çıktı ve çamaşır işini sonraya bırakarak mutfağa doğru ilerledi. Bu sırada giriş kapısının açıldığını hissetti. Adımlarını o yöne atmaya başladığında gerilmesini sağlayan şu sözleri işitti...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yeni bölüm ile sonunda gelebildim.😍❤️

Ahh Behrem ahh 😂 Evde artık Akay beyciğimizinde olduğunu unutmasan iyi olacak.😂

İnşallah bir aksilik olmazsa diğer bölümüde yarın yazıp yayımlamayı düşünüyorum. Yazamazsamda pazartesi gelir diye umuyorum.❤️

Sizleri seviyorum ve bu kadar hızlı büyüdüğümüz için çok ama çok mutluluk duyuyorum.

Hepinize iyi geceler diliyorum.❤️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro