Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

4. bölüm


Multimediadaki Akay beyciğimiz. ❤️

Derin bir nefes alıp verdi ve gözyaşlarını geriye itti. Şimdi ise aralarında sadece ağaç vardı ve elini  uzatsa Akay' ın kolunu kavrardı. Nedense hedeflediğine ulaşmış olsada o cesareti kendinde bulamıyor, kolunu tutup kendine doğru çekemiyordu. Yaşadığı heyecan ile eli ayağı birbirine dolanıyordu.

İçinden, ' Hadi Behrem yapabilirsin.Sadece biraz sakin ol.' diyerek bedenini esir alan heyecan duygusundan kurtulmayı çalıştı. Saniyeler geçiyor, heyecanı bedenini terk etmek yerine dahada şiddetli bir şekilde yer ediniyordu. Beklemenin bir anlamı yoktu. Titreyen elini Akay' ın koluna doğru uzattı.
Tuttuğunda ise aynı eli gibi titreyen sesi ile, "Akay..." diye fısıldadı...

Akay' ın bedeni kendisine doğru dönmüş, gizlendiği ağacın ardından çıkmıştı. Gözleri şaşkınlık duygusu ile harmanlanmıştı. Rengi ise tıpkı oğlunun gözleri gibi yemyeşil birer yapraktı.

" Gitmeliyim Behrem." diye güçsüzce  fısıldadığında, " Neden?" dedi. Neden gitmek için bu denli ısrarcıydı. Neden evladından ayrı kalmakta bu denli kararlıydı.

" Sizinle görünemem. Sizi tehlikeye düşüremem." derken bakışları çimlerin üzerinde emekleyen oğluna kaydı. Buğulu bakışlarından bir damla yaş yanağına doğru yol aldı.

" Oğlumdan uzak kalmanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin Behrem ama mecburum." sözleri üzerine Akay' ın kolunu dahada sıkı sıkıya kavradı. Bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayabiliyordu lakin kolunu bırakıp gitmesine izin vermek istemiyordu. Birdaha gelmezse diye içten içe korkuyordu.

" Elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırım. Tüm zorluklara seninle göğüs germeye varım." dedi. Sözlerin sonuna doğru Akay' ın bakışları kendisinin bakışlarına kaymıştı. Hissediyordu. İkisininde yüreği yanıyordu. Biri evladından ayrı kaldığı için diğeri ise evladından ayrı kalan bir babanın acısını iliklerine kadar hissettiği için...

" Behrem beni tanımıyorsun bile, nasıl böyle kararlı olabiliyorsun." demesi ile hiç düşünmeden, " Senin yanında güçlü bir kadın olacağımı biliyorum." dedi.
Öyle hissediyordu. Bu adamın yanında hiç olmadığı kadar güçlü bir kadın olacağına kendi içinde kanaat getiriyordu. İkileme dahi düşmüyordu. Bu durum ne kadar garip olsada bu gerçeği inkâr edemiyordu. Tanımadığı bu adama karşı karmaşık duygular besliyordu. Bu zamana kadar hiç hissetmediği karmakarışık duygular...

" Behrem iyi misin?" diye sorarak boşta kalan kolu ile belini kavradığında yutkundu ve başını olumlu anlamda salladı. Aslında iyi falan değildi. Yaşadığı heyecandan dolayı bacakları dahi titremişti. Nasıl bu denli etkilenmişti. Nasıl ayaklarını yerden kesecek duyguları tüm benliğinde hissetmişti.

Belindeki el dahada tenine baskı uyguladığında yanaklarına oturan alev topları ile başını eğdi ve, " İyiyim Akay, beni bırakabilirsin." dedi.
Akay dediğini ikiletmeyerek beline temas eden elini çektiğinde dengesini yitirdi ve refleks olarak ellerini nefesini kesen adamın ensesinde birbirine kenetledi.
" Sanırım bırakmasam daha iyi olacak." sözlerini işittiğinde dahada başını eğdi. Nedense gözlerine bakarsa kendine gelemeyecek gibiydi. Sanki bir büyünün etkisindeydi.

Akay sıkıca belini kavradığında ensesinde kenetli duran ellerini gevşetti ve kendi kendine, " Kalbim yerinden çıkacak gibi." dedi. Sesi fısıltıdan ibaretti. Bu dediğini Akay duysun istememişti. Daha ilk andan itibaren kendisinde yarattığı etkiyi bilmesin istemişti.

" Bir şey mi dedin?" diye sorduğunda, " Yok, demedim." dedi ve bu durumuna bir bahane üreterek, " Sanırım tansiyonum düştü." sözlerini ekledi.

Yüreği ilk defa bir adam için bu denli delice atıyordu ve hızını düşürmüyordu. Gittikçe dahada hızlanıyor, kalbi kulaklarında atıyordu.

Bakışlarını yukarılara kaydırdı. Kendine engel olamamıştı. Yüzüne bakma isteği ağır basmıştı. Günlerdir merak ettiği adama bu kadar yakın olmak...
Gözleri adamın her miliminde gezintiye çıkıyordu. Yüz hatlarını inceleme altına alıyordu. Açık buğday tene sahipti. Sarıya çalan açık kahve saçları ile aynı tonda olan sakalları gül kurusu dudaklarını çevreliyordu ve dudaklarının yapısı insanın gözüne çarpıyordu. Ne ince nede kalındı. Yüzüne tam orantılıydı. Sivri bir burna ve kemikli çeneye sahip oluşu ise yüzüne sertlik katıyor, fazlasıyla erkeksi bir görüntü yaratıyordu. Gözlerini nasıl tarif edeceğini bilemiyordu. Sanki uçsuz bucaksız bir çayırdı ve orada olmak karşısındakine bir armağandı.
Otuzlu yaşlarının ortalarında olduğu  yüzüne oturan olgunluktan anlaşılıyordu.

Bu sırada Akay' ın bakışlarıda kendisinin yüzünde gezintiye çıkmıştı lakin bunun farkına varamayacak durumdaydı. Adamın aralanan dudaklarına odaklanmıştı ve içinde öpme isteği uyanmıştı.

Akgün' ün ağlamaya başlaması ile kendine gelircesine yutkundu ve geri çekilirken tehditvari bir ses tonuyla, " Sakın bir yere kaçayım deme. Yoksa günlerdir yaptığım gibi yapmaya devam ederim. Hatta dahada ilerisine giderim ve seni polise şikayet ederim." dedi. Bu dedikleri Akay' ın yüzünde tebessüm oluşturmuştu. Biliyordu. Tehdit edişinin gerçeklik payı olmadığını, polise gitme kısmının gözünü korkutmaktan ibaret olduğunu biliyordu.

Adımlarını oğullarına doğru atmaya başladı. " Ne oldu oğlum? Canın mı sıkıldı yoksa." derken yanına varmıştı. Kucağına aldı ve ağlayan yüzüne baktığında bu ağlayışın numaradan olduğunun farkına vardı. Gözünden bir damla yaş dahi gelmiyordu. Fenalık yapmaya niyetleniyordu ve susması uzun süreceğe benziyordu.

" Ahh ahh nasılda numaracısın.  Kime çektin acaba." derken adımlarını tekrar kendilerini izleyen Akay' a doğru atmaya başladı. Gitmemişti. Ağaca sırtını yaslamış ve yüzündeki tebessüm ile oğluyla arasında geçen tatlı sohbeti dinlemişti.

" Bana mı çektiğini ima ediyorsun yoksa?" diye sorduğunda yanına kadar gitmişti. Akay' da sırtını ağaçtan ayırmış ve sabırsızlığı bakışlarına yansımıştı. Oğlunu kucağına almak için can attığını anlamıştı. O yüzden, " Oğluna sarılmak ister misin?" diye sordu.

Bu sorusu ile Akay' ın yüz hatları gerilmiş bakışları etrafında gezinmişti.
Birinin olup olmadığına kanaat getirmek istiyor gibiydi. Kendide etrafına bakındı. Kimse yoktu. Sadece kuşlar kendilerine eşlik ediyordu.

" Kimse yok," dedi. Bu sözler Akay' ın şaşırmasına yol açtığında sözlerine devam ederek, " Rahatça kucağına alabilirsin." dedi. Zor anlayan birisi değildi. İnsanın hâl ve hareketlerinden sıkıntısını anlayıverirdi. Sebebini bilmiyordu lakin birilerinden saklandığını anlayabiliyordu. Daha doğrusu oğlunu sakladığını...
Bu yüzden onu kendisine emanet ettiğini ve hasret kalmayı göze alarak uzaktan izlediğini.

Akay sanki üzerine ard arda mühür vurulmuş bir kutu gibiydi. İçi sırlarla doluydu ve insanda merak duygusunu uyandırıyordu. Bir yandanda öğrenecekleri insanı içten içe tedirgin ediyordu.

Daha fazla dayanamayarak bebeğini kucağına aldı ve sıkı sıkıya sarıldı.  " Oğlumm." dediğinde boynuna kafasını gömdü ve cennet kokusunu ciğerlerine kadar çekti. Bu adam oğlunu çok seviyordu. Her halinden anlaşılıyordu. Hasreti dinecek gibi durmuyordu. Evladını kokladıkça kokluyordu. Bu sırada Akgün ise her şeyden habersiz yere inmek için çırpınıyordu. Yine sıkılmaya gelemiyordu.

Oğlunun yüzüne baktı ve, " Baban seni çok seviyorum oğlum. Baban senin için bu ayrılığa katlanıyor." dedi. Yine sır dolu sözler Akay' ın dudakları arasından dökülmüştü. Üstü kapalı konuşup duruyordu ama er yada geç öğrenecekti. Gerçekleri bir bir Akay' ın ağzından dinleyecekti.

Akay gözlerini oğlunun yüzünden ayırdı ve kendisine baktığında, " Gitmeliyim artık Behrem, bu yaptığım çok tehlikeli. " dedi. Gitmeliyim diyordu lakin gitmek istemediği bakışları ile haykırıyordu. Gizleyemiyordu.

Ona 'Gitme.' demek istiyordu. İçten içe 'Gitme.' diye bağırıyordu. Dışından ise sadece susuyor, gözyaşları akıp gidiyordu. Bu adam yüreğine işliyordu. Evladına olan sevgisi hem yüreğine mutluluk hemde hüzün bahşediyordu. Ayrı kalmaları kendisini çok ama çok üzüyordu.

'Gitme.' diyecek hakkı kendinde göremiyordu. Nede olsa bu ailenin bir ferdi değildi. Ne bebeğin gerçek annesiydi nede bu adamın eşiydi. Sadece geçici bir mutluluğa kapılan ve annelik duygusunu doyasıya tadan bir kadındı.
Gün gelecek bu mutluluk uçup gidecekti sadece anılar kendisine eşlik edecekti.
Akay eninde sonunda başındaki bu dertten kurtulacak ve kendisine gerek kalmadığını düşünerek evladını alıp gidecekti.
Ama ne çok isterdi bu ailenin bir parçası olmayı, Akgün' ün annesi olarak kalmayı...

Daha öğrenmesi gereken bir gerçek daha vardı.Akay' ın kendisini nereden tanıdığıydı. Şimdi bu sorusuna yanıt aramanın ne yeri nede zamanıydı, farkındaydı. O yüzden zihnini kaplayan düşünceleri elinin tersiyle iterken kendisine doğru uzatılan bebeği kucağına aldı. Akgün'ü sanki bu ayrılıktan haberdardı. Ağlamaya başlamıştı. Dakikalardır babasının kucağında uslu uslu duran çocuk kolları arasından çıkınca ağlar olmuştu. Bu numaradan bir ağlayışta değildi. Hem iç çekiyor hemde gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu.

" Yapma böyle oğlum. Babanda seni bırakmak istemiyor ama mecbur." diye mırıldandı. Bir yandanda kolları arasındaki miniğini sallamaya başladı. Ağlaması dinsin istiyordu. Sanki gözyaşları lav misali yüreğine akıyordu ve gittikçe dahada yakıyordu.

Akay," Behrem kendinize çok iyi bakın." dediğinde bakışlarını kucağındaki bebekten çekti ve babasına baktığında, " Bakarız." dedi. Akay' ın bakışları oğlundaydı ve bir damla yaş yine gözünden akmıştı. Dıştan bakılınca dimdik duran kapı gibi bir adamdı ama içinin öyle olmadığını görebiliyordu. Yüreği, görmesine yardımcı oluyordu.
İçinde ne fırtınalar ne yangınlar çıkıyordu ve dinmek bilmiyordu, bakışlarından belli oluyordu..

Akay son bir kez oğluna baktı ardından ise bir anda arkasını dönüp kendilerinden uzaklaşmaya başladı.
" Ağlama bebeğim, baban seni çok seviyor." diye tekrarladı. Oğlu baba sevgisine tutunarak büyüsün istiyordu. O yüzden kendi sevgisinden önce tutuyor, her daim bu gerçeği minik yüreğine aşılıyordu.
Tam iki üç adım kadar gitmişti ki Akgün ağlaması dinmezken, "Ba- ba..." dedi.

Bir mucizeye şahit oluyorlardı. Oğulları ilk defa baba diyordu ve bunu ayırılıklarına ramak kala dudakları arasından uğurluyordu.
Ufacık beden babasından ayrı kalmak istemediğini bu şekilde dışa vuruyordu.
Normalde ' Ba-' demeye kadar alışmıştı lakin bu ana kadar ' Baba.' kelimesini bir türlü tamamlayamamıştı.

Akay'da duymuştu oğlunun ilk defa baba deyişini... Şuan kendisi dahada mutluydu. Evladının ilk defa 'baba.' deyişini kaçırmadığı için yüreği coşkundu.

Adımlarına son verdiği gibi arkasına döndü ve inanamayan bir yüz ifadesi ile, " Az önce baba mı dedi o?"  diye sordu.
Onun bu haline gülümseyerek karşılık verirken başını, ' Evet.' anlamında salladı. Adımlarını kendilerine doğru atmaya başlamıştı. Akgün' ü ise bu gelişini hissetmiş gibi ağlamasına son verirken babasına bakmaya başlamıştı.
İkisininde yemyeşil gözleri yağmurda  ıslanan yaprak misali ıpıslaktı.

Akay yanlarına geldiğinde, " Birdaha der mi acaba?" diye sordu. Yüzü o kadar masumdu ki kucağındaki bebeğinden farkı yoktu. Gülümsemesi genişlerken, " Der tabi." dedi. Daha sonra ise, " Hadi oğlum ba-ba , ba-ba  " diyerek bir defa daha demesi için tatlı bir uğraş içine girdi. Sanki bir kez daha derse Akay gitmekten vazgeçecekmiş, tüm zorluklara kendilerinin yanı başında göğüs gerecekmiş gibi hissediyordu.

Aynı kendi gibi Akay' da, " Ba- ba." dediğinde kıkırdamadan edemedi. Fazlası ile bu durum hoşuna gitmişti.
Akay' ın," Çok mu komiğim?" diye soru yöneltmesi ile yanlış anlaşıldığını fark etti ve, " Yok, yok çok tatlısın." dedi. Ahh içindekini yine olduğu gibi dışa vurmuştu ve adamı açıkça tatlı bulduğunu söyleyivermişti.
Utanarak bakışlarını Akay' dan kaçırarak bebeklerine odakladı. Sanki küçük Akay karşısındaydı. Babasının tıpatıp aynısıydı.

Aralarında oluşan bu garip atmosferi yok etmek istercesine, " Sanırım yanında kalmanı istediği için diğer baba deyişini bu kadar geciktiriyor, yanında kalıp diğer ' baba.'deyişlerinide duy istiyor." dedi. Sözlerin sonlarına doğru kaçırdığı bakışları yine Akay' ı bulmuştu ve gözlerinin içine bakmıştı. Yüzündeki tebessüm ile kendisine bakıyordu. Bu ne demek oluyordu. Gitmeyeceğini mi vurguluyordu. Kafası karışıyordu.

Tam bir şey demek için dudakları aralanmıştı ki Akay' ın ardında beliren takım elbiseli adamların, " Efendim artık gitmemiz gerek." demesi ile bir şey diyemeden dudakları geri kapandı ve başını, ' Tamam.' anlamında salladı.
Gidecekti. Evladı, ' Baba.' diyerek gitmesini ne kadar önlemek istesede gidecekti.

Akay' a öfkelenmişti. " Baban bizi bırakıyor oğlum. Oysaki senin 'Baba.' deyişin onu durdurur sanmıştım." dedi. Sesindeki sinir karşısındakine ulaşan cinstendi. Akay' da bu sinir dalgalarını sezmiş, bakışları değişmişti. Mecbur olduğunu dile getirip duruyor olabilirdi ama kendisi onun yanında güçlü bir kadın olacağını söylemişti. Tüm zorluklara seninle göğüs germeye varım demişti. Hemde hiç tanımadığı halde bunu yapmıştı. Biraz olsun kendisine inanamaz mıydı?

" Behrem..." dedi ve devamını getiremedi. Suskunluğu beraberinde getirdi. Bakışları yine hüznün esiriydi.

" Ne Behrem, Ne! " dedi. Diline hakim olabilecek gibi değildi. O yüzden sözlerine devam etti ve, " Gücümüz bu minik bedeni korumaya yetmez mi? Onunla mutlu bir hayat sürmeye yetmez mi?" dedi. Ağlamaya başlamıştı. Sanki onlarla kopmaz bir bağı varmış gibi içten bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

Akay tekrar, " Behrem..." diyerek kendisine dahada yaklaştığı sırada gözyaşları dahada çoğalmıştı. Öyle çaresizce adını zikrediyorduki öfkesi yavaş yavaş sönüyordu. Yerini acı dolu duygulara bırakıyordu.

" Senin mükemmel bir anne olacağını biliyordum lakin beni de bu denli etkin altına alacağını bilmiyordum." demesi ile afallarken, " Hı." nidası dudaklarından döküldü.Ne demeye çalışıyordu.

Bu tepkisi ile Akay' ın dudaklarında  tebessüm belirdi ve birkaç saniye öylece baktıktan sonra nazikçe elini  yanağına yerleştirdi. Yanağını ıslatan gözyaşlarını baş parmağı ile okşarcasına sildiğinde ise sözlerine devam ederek,

" Kalıyorum güçlü kadın. Seninle ve evladımla kalıyorum."

dedi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bu bölüm ile 500 e ulaşacağımızı hatta geçeceğimizi hissediyorum.❤️

Sizlerin ilgisi ile mutluluk duygusunu çok ama çok hissediyorum.

Sizleri seviyorum ve beğendiğinizi umarak yorum ve oylarınızı bekliyorum. 😍❤️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro