16. bölüm
Melike' de, " Evet birdahaki sefere onuda getir." dediğinde kendisine destek olmak istediğini anladı. Yoksa normal bir zamanda çekingenliğini yenemez, muhabbete karışamazdı.
Tebessüm dudaklarına otururken bakışları ile teşekkür etti.
Sarper, " Getirebileceğimi sanmıyorum." dediğinde bakışları yine kendisini bulmuştu. Sanırım durum iyiye gitmek yerine dahada kötüleşiyordu.
Cevdet, " Neden?" diye sorduğunda ise Melike ile birbirlerine bakıyorlardı ve Sarper' in vereceği cevaptan korkuyorlardı...
Sarper cevabını geciktirmeden, " Yanımda duruyor ve ben gözlerimi ondan alamıyorum. " dediğinde Sarper'e değilde Akay' a bakıyordu. Kendini sıktığı için boynundaki damarlar belirginleşmişti ve bakışlar ile bir insan öldürülebilseydi şuan Sarper ölmüş olurdu. Öyle kötü bakıyordu ki kendisini dahi korkutuyordu.
Cevdet şaşırarak, " Ne diyorsun lan sen?" diye sorduğunda Melike kolunu cimcirdi ve, " Sus." dedi. İşler sarpa sarıyordu ve Akay daha fazla dayanamayacağa benziyordu. Her an patlamaya hazır bomba gibiydi. Sarper' in tek bir söz daha etmesi pimini çekmeye yeterdi.
Panik duygusu ile boncuk boncuk terlemeye başlamıştı. Bir anda ayağa kalktı. " Ben size kahve yapayım,nasıl içersiniz?" dedi. İlk aklına gelen bu olmuştu.
Ama faydalı olmamıştı. Sarper az önce Cevdet' in verdiği tepkiye karşılık olarak, " Behrem' e aşık olduğumu söylüyorum. Bir sakıncası mı var?"diye sormuştu.
Evet vardı ama bunu açığa vuramazlardı.
Şuan bir yanında Akay sinirden kuduruyordu. Diğer yanında Sarper ise tüm rahatlığı ile aşkını ilan ediyordu.
Aslında Sarper' in bu kadar rahat olmasına şaşırıyordu. Cevdet' in verdiği tepki ile afallaması gerekiyordu. Birazda olsa Akay' daki değişimi hissetmesi gerekiyordu. Ama o hiç istifini bozmuyor, yüzündeki gülümseme ile kucağında Akgün ile oturmaya devam ediyordu.
Kimseden cevap gelmeyince Sarper sözlerine devam etti. " Sanırım yok, O yüzden gelin adayımı sizlere takdim ediyorum. Behrem benimle evlenmeni istiyorum. Sana ilk gördüğüm an sırıl sıklam aşık oldum ve ben biraz eski kafalıyım. O yüzden flörtleşme dönemini es geçerek seninle nikahı basmak istiyorum. " dedi. Bu sözler üzerine Akay içinde zapdetmeye çalıştığı bombayı patlatmış ve elindeki su şişesi uyguladığı kuvvet ile patlarken ayağa kalkmıştı.
" Lan benim kadınım o, benim. Onunla sadece ben evlenebilirim. " diye bağırarak Sarper' e doğru birkaç adım attı. Bu ani yükselişi ve tüm saklamaya çalıştıkları gerçeği ortaya çıkarması karşısında Sarper rahat tavrını hâlâ bozmamıştı. Hatta yüzündeki gülümseme yerini keyifle sırıtışa bırakmıştı. Akay başta olmak üzere herkes şaşkındı.
Sarper, " İnsanları kışkırtma konusunda üstüme tanımam." dediğinde kimse ne dediğini anlayamamıştı. İçinde bulundukları durum çok farklı bir boyuta taşınmıştı. Ne yani bunca ettiği laf yalan mıydı? Gerçeği ortaya çıkarma çabası mıydı?
Sarper yine kimseden cevap gelmemesi ile, " Abi sen beni Sarp 'la mı karıştırdın? Kurnaz olan bendim unuttun mu? Behrem ile aranızda bir şeyler olduğunu daha ilk dakikadan anladım. Benden gizlemeyi tercih ettiğinde bende saf ayağına yattım ve ilk defa aşık olan abimin ne kadar dayanabileceğini görmek istedim. " dediğinde her şey açıklığa kavuşmuştu. Düşündüğü gibi tüm bu gerilim dolu dakikalar sadece önceden tasarlanmış girişimin getirisiydi ve Sarper amacına ulaşmıştı. Kendisinden saklanan gerçeği bizzat gizleyenlerin ağızlarından duyarak ortaya çıkarmıştı.
Sarper' in yüzündeki sırıtma silinerek yerini ciddiyete bıraktığında sözlerine devam etti." Bunu yapmanın sebebini de elbette ki bililiyorum. İşler ters giderse diye endişeleniyorsun ve her duruma karşı Behrem' i korumak istiyorsun. Ama merak etme öleceğimi bilsem dahi Behrem' e değer verdiğini onlara söylemek gibi bir hataya düşmem. O yüzden için rahat olsun." dedi.
Sarper' in ciddi anlamda fazlasıyla kurnaz olduğuna kanaat getirmişti. Her şeyi en başından çözmüş ama yinede sesini çıkarmamıştı. Böyle oyunbaz biri olmayı tercih etmişti.
Akay rahatlamış bir ses tonu ile" Sarper dua et kucağında oğlum var, yoksa bir taraflarını kırmıştım." dediğinde kendiyle birlikte masadaki diğer herkeste rahatlamıştı. Ama birazda kızgındı. Böyle kışkırtıcı oyunlara ne gerek vardı.
" Sarper gözümden düştün haberin olsun." diyerek kızdığını belli etti. Bu sırada Akay' da yerine geri oturmuştu.
" Etme eyleme yenge, fena mı oldu baksana, Abimin seni ne kadar sevdiğini en çokta kıskançlıktan deliye döndüğünü görmüş olduk." diyerek işe muziplik katmasıyla Akay son sözlerine itiraz etmek yerine, " Döndüm tabi lan, az kalsın ümüğünü sıkacaktım." dedi.
Akay' ın kıskanç hali gözüne daha bir cezbedici geliyordu. Boynunda beliren damarlar daha bir erkeksilik katıyordu. Çatılan kaşlarının altında sıkışan yemyeşil gözleri ise keskin bir hâl alıyordu ve bu durumdan korktuğu kadarda etkileniyordu.
Gülümserken Akay' ın yüzüne baktı.
İçinden, 'Kıskanç halinde beni deli ediyor.' dedi. Dışından ise sadece gülümsemeye devam etti. Yalnız olsalar belki bu kelimeleri dışından söyleyebilirdi lakin şuan birden fazla kişiyle beraberlerdi.
Cevdet, " Valla bende kafa göz dalmaya hazırlanıyordum." dediğinde herkes Cevdet' e baktı. Saniyeler sonrası dediğinden dolayı herkesi bir gülme aldı.
Akay, " Bu kafa gözle mi dalacaktın? " dedi. Sağlam bir yeri yoktu. O yüzden bu şekil demesi herkesi güldürmüştü.
Melike' de, " Hiç sorma Akay abi, Sanki çok sağlam bir yeri varda." dediğinde Cevdet' in kaşları çatılmıştı. Tatlı tatlı dalga geçilme konusu olduğu için hoşnut değildi, anlaşılıyordu.
" Böyle durduğuna bakmayın, ben kaç adamı deviririm haberiniz var mı?" dediğinde Sarper, " Akgün'le kapışsan belki devirebilirsin." dedi ve bakışları ile kucağında uyumak üzere olan Akgün' ü işaret etti.
Şuan her birinin yüzünde yer alan içten gülümseme yüreğini ısıtıyordu ve uzun zaman sonra geniş aile gibi olmak mutluluk duygusunu yüreğine kalıcı olarak uğurluyordu. Bu anları ömrü boyunca unutmayacağını, unutamayacağını biliyordu.
Ayağa kalktı ve, " Akgün uyudu uyuyacak, ben gidip onu yatırayım." dedi ve uzanarak Sarper' in kucağından oğlunu aldı. Kolları arasında sallaya sallaya eve doğru adımlarını attı.
Odaya ulaştığında Akgün kolları arasında tamamen uykuya dalmıştı. Oyun parkında geçirdiği dakikalar minik bedenini yormuş olmalıydı.
Beşiğe yatırdığında gözleri uyanacakmış gibi hafiften aralandı. Beşiği sallayarak, " ee ee ee " diye ritim tutmaya başladı.
Sarper' in duygularının kandırmacadan ibaret olması içini rahatlatmıştı. Çünkü onu daha ilk kağıtta gördüğü an babasından ve abisinden farklı görmüştü ve geçirdikleri kısa zamana karşın oldukça kanı kaynamıştı. Kendisinde bıraktığı ilk izlenip oldukça sıcaktı ve bu durum onu olmayan kardeşi yerine koymasını sağlamıştı. Aralarındaki elektrik bu denli kuvvetli iken eğer dedikleri gerçek olsa çok üzülebilirdi.
Ama şimdi ise çok mutluydu.
Her şey ortaya çıkmıştı. Sarper kendisine ' Yenge.' diye hitap ederek ise gözündeki değerini vurgulamıştı. Ne şekilde sevdiğini tamamen aktarmıştı.
Beşiği sallamaya devam ederken ayak seslerinden birinin geldiğini işitti. Kimin geldiğini görmek için başını kaldırdı.
Saniyeler sonra kapının girişinde Sarper ile karşıya karşıya kaldı...
Akay' ın anlatımından devam
Sarper' in, " Bende bir su içip geleyim." diyerek masadan kalkması ile ne kadar ters bir şey yapmayacağını bilse de yinede tedirgin olmuştu. Etrafında o kadar çok iki yüzlü insan vardı ki artık kimsenin gerçek yüzünü seçemeyecek kadar kafası bulanıktı.
En başta amcası ve kuzeni Sarp' ın gerçek yüzünü görememişti. Daha fazla söze ne gerekti.
Sarper eve girdiği sırada kendide ayağa kalktı ve, " Bende gidip kahve yapayım." dedi. Öne sürdüğü bu bahane Melike' yi güldürmüş, Cevdet ' i ise şaşkınlığa uğratmıştı.
" Sen mi yapacaksın?" dediğinde, " Evet, ben yapacağım. Korkma zehirlenmezsin." diyerek sorusunu yanıtladı. Daha fazla oyalanamazdı. O yüzden hızlı adımlarla eve doğru ilerledi. Arkasından Melike' nin, " Sarper Behrem' in yanına giderse diye tedirgin." dediğini işitti. Doğruydu. Sarper ne kadar dediklerinde samimi olsada tedirgindi. Sanki her an kendisine ihanet edebilir gibi hissediyordu ve diken üstünde gibi olmaktan kendini alıkoyamıyordu.
Evden içeri girdiğinde Behrem' in odasına doğru adımlarını atmaya devam etti. Sesler geliyordu. Tahmin ettiği olmuştu. Sarper Behrem' in yanındaydı. Gerildiğini hissediyordu. Sanki kanı çekiliyordu.
Koridorda yavaş adımlarla ilerleyerek varlığını hissettirmemeye özen gösterdi. Kapının yanındaki duvara gizlendiğinde ne konuştuklarını dinlemeye başladı. Nede olsa öfkeyle kalkan zararla otururdu. Bu yüzden fevri davranarak yanlış hareket etmek istemiyordu.
" Behrem ben seni ablam, arkadaşım olarak görüyorum. Yaptıklarımdan dolayı aklında kötü bir izlenim bırakmak istemiyorum." dediğini işitti. İyi ki odaya dalıp Sarper' in yakasına yapışmamıştı.
" Biliyorum canım, bende seni kardeşim olarak görüyorum, Baban ve abin gibi olmadığını daha en başından beri hissediyorum." dediğinde kendide aynı Behrem gibi hissediyordu. Sarper amcası ve Sarp' la aynı kefeye konulamazdı. Çocukluğundan beri tek arzusu piyano konusunda ilerleyip ünlü bir piyanist olmaktı. Kadınlarla öyle pek içli dışlı olmazdı. Sadece bazen yemeğe çıkar bazense bir kahve içerdi ve duyguları konusunda çok kesinciydi. Yani birine daha ilk dakikadan aşık olduğunu kabul edecek ve on gün içinde ikinci görüşmesinde boyutu evliliğe kadar götürecek biri değildi. Ama yinede işte aşkı gözünü kör etmiş Sarper' in davranışlarının kurmacadan ibaret olduğunu anlayamamıştı. Her söylediği söz kıskançlıktan deliye dönmesine yol açmış, adeta gözleriyle birlikte aklına perde çekmişti. Sadece Behrem' i sahiplenme duygusu ile hareket ederek ilerlemişti.
" Bunu duymak beni o kadar çok mutlu etti ki Behrem, Cidden samimi olduğumu her daim bilmenizi istiyorum. Size ihanet edecek kadar kahpe değilim, yada onların tarafına geçecek kadar güç delisi..." dediğinde bunuda biliyordu. Hırsları hiçbir zaman paranın barındırdığı güçten yana olmamıştı.
" Sadece dünyaca ünlü bir piyanist olma konusunda hırslıyım ve hedefime ulaştığımda sizleri ilk konserimde görmekten mutluluk duyacağım. Siz bana gururla baktıkça ben dahada hırslanarak notalara basacağım ve ilk konserimde herkesi büyüleyerek üzerlerinde unutulmaz bir etki bırakacağım." dedi. Çocukluğundan bu yana birçok kez Sarper' i piyano çalarken dinlemişti. Bu konuda epey iyiydi. O yüzden bu hayalinin er yada geç gerçekleşeceğini biliyordu. İlk konserinde onu izleyeceği günü iple çekiyordu. En azından içerinden birinin hayalinin peşini bırakmadığını görmek sevinmesine neden oluyordu.
Kendisi babasının ölümü ile hayallerine bir son vermişti. Severek ve zevk alarak tasarladığı ayakkabıları üreterek insanlarla buluşturduğu on yıllık serüvenine elveda demişti.
Yaklaşık iki yıldır tek çizimini yaptığı şey silah depolarının dizaynıydı.
Bir zamanlar ayakkabı tasarımcısı iken şimdi ise mafyaydı. Bu durumu hatırlamak canını yakıyordu. Bir anda içine sürüklendiği bu hayatı bir türlü kabullenip benimseyemiyordu.
Zevk alarak yaptığı işi günbegün dahada özlüyordu.
Behrem' in," Bir gün piyano çalarken seni dinlemek isterim." demesi ile hüzün barındıran düşüncelerinden sıyrıldı. Uzun zamandır kendide Sarper' i çalarken dinleme fırsatı bulamamıştı. Bu fazlasıyla güzel olurdu.
" İlk fırsatta size konser vereceğim o halde." dediğinde ilk fırsat olarak adlandırdığı zamanın bu güç çatışmasından kurtuldukları zaman olduğunu biliyordu. Bunada daha ne kadar olduğunu tahmini olarak bile kafasında hesaplayamıyordu. Çünkü amcası ve Sarp' ın ne zaman pes edeceğini bilmiyordu. Tabii pes edeceklerini de pek sanmıyordu ama iki tarafta zarar görmeden pes etmelerini umuyordu.
" Sabırsızlıkla bekliyorum canım, hadi gel mutfağa geçelim. Ben kahve yaparken sohbet etmeye devam ederiz." demesi ile bir anda panik duygusu tüm bedenini sardı. Sarper' e tam anlamıyla güvenemeyerek arkasından gelmişti ve bu yaptığına duyduklarından sonra pişman olmuştu. Onları dinlerken yakalanamazdı.
Parmak uçlarında hızlıca mutfağa doğru ilerleyerek içeri girdi. Şuan biri kendisini görse kahkahalar ile gülerdi. Uzun zamandır spor yaparak sahip olduğu kaslarından dolayı bedeni oldukça yapılı duruyordu ve parmak uçlarını yürüyünce fazlasıyla komik göründüğüne emindi.
Bakışları ile etrafı taradı. Cezve yada kahve makinası arıyordu ama bir türlü bulamıyordu. Sesler artık çok yakından geliyordu. Dahada paniğe kapılmıştı. Doğru düzgün bakamadan ilk eline geçen şeyi aldı.
Behrem ve Sarper' de mutfağa girmişti. Behrem," Elindeki ile ne yapıyorsun Akay?" diye sorduğunda eline aldığı şeye baktı. Ahh olamazdı. Eline o kadar alakasız bir şey almıştı ki adeta kapana kısılmıştı.
Süzgeci havaya kaldırarak sallarken, " Kahveyi süzecektim." dedi. Gittikçe dahada batıyordu ama geri vitese alarak yaptığını ortaya çıkarmak istemiyordu.
Sarper sırıtarak, " Filtre kahve yapmada level atlıyorsun sanırım abi." dedi. Şuan o kadar keyif alıyordu ki yüzüne yayılan mimiklerden anlaşılıyordu.
" Evet, evet." diyerek Sarper' in dediğini onayladı ve tezgaha doğru dönerek Behrem' in bir şeyleri anlamak istercesine bakan keskin bakışlarından kaçtı. İşin kötü yanı ise döndüğü an kahve makinesi ile karşı karşıya kalmasıydı.
Behrem yanına gelerek, " Zaten makine varken süzgeçle işi zorlaştırman fazlasıyla garip." dedi. Sesi iğneleyiciydi ve sanki her bir iğne tenine batarak dahada paniklemesine sebebiyet vermişti.
Ne kadar inkar etmek istesede yaptığı şeyin her ikisi tarafından da anlaşıldığını biliyordu. Behrem yaptığının garip olduğunu dile getirerek Sarper' in önünde yaptığını açıkça dile getirmek istemiyordu ama yinede anladığını bilsin istiyordu.
Sarper, " Akay abi sanırım her konuda zoru seviyor Behrem." dediğinde kaşlarını çattı. Sarper kendisi ile alay etmeye devam ediyordu ve bu durumdan fazlasıyla keyif aldığı sesine yansıyordu. İçten içe kendine kızıyordu. Konu Behrem olunca sersemleşiyordu ve önündeki kahve makinesini bile göremiyordu. Bunun sonucundada dalga konusu oluyordu. Konuyu da kendisi sunuyordu.
Behrem' e yakalanmamak için fazlasıyla çabalamıştı ama çabaları boşa çıkmıştı. O yüzden modu düşmüştü.
Behrem, " Zoru mu seviyor yoksa yaptığını mı gizliyor bilemedim." diyerek söylemesi gerektiğini vurguladı. Yalan söylemesini istemiyordu, anlayabiliyordu.
" Aman ya sizi dinledim." diyerek yaptığını ortaya çıkardı. Behrem bu sözleri üzerine memnun olmuş bir şekilde gözlerinin içine baktı.
Kendini Behrem' in yerine koyarak düşündüğünde yaptığının yanlış olduğunu daha bir hissediyordu. Yalan her şeyi mahveden güçlü bir silahtı ve bir kez söylemeye başlandığında kurşunlar bir türlü son bulmazdı.
" Yaptığım yanlıştı, özür dilerim." derken bakışlarını kaçırdı ve kahve makinesine uzandı.
Behrem, " Hmm cezadan yırtamazsın ama." dediğinde meraklanarak tekrar Behrem' e baktı. Yüzünde gülümseme vardı. Kızmadığını görünce rahatlamıştı.
" Kahveleri yapmak senden." dediğinde kendide gülmüş ve, " Böyle cezaya can kurban." demişti...
~~~~~~~~~~~
Elindeki tepsiyi büyük bir özgüven ile taşıyordu. Bir damla bile dökmeden masaya kadar götüreceğine emindi. Sanki yıllardır garsonluk yapan biri gibiydi. Tepsideki bardaklar biraz olsun sallanmıyordu. Arka kapıdan bahçeye çıktığında, " Kahveleriniz geldi efendim." dedi.
Masaya ulaşmasına neredeyse beş adım kadar kalmıştı ki ayağı bahçe çesmesinde takılı olan hortuma takıldı. Yere kapaklanırken elindeki tepside havada uçtuktan sonra yeri boylamıştı. Bugün talihsizlik üstüne talihsizlik yaşıyordu. Bunun başka bir açıklaması yoktu.
Behrem, " Akay iyi misin?" diye sorarak yanına geldiğinde yerde oturur pozisyon almıştı. " İyiyim." dedi. Bir şey olmamıştı. Sadece dizleri biraz yanıyordu. Büyük ihtimalle derisi soyulmuştu.
Solak olduğu için tepsiyi de sol eliyle taşımıştı. Masa sağ tarafında kaldığı içinde tepsi boş kısma savrulmuş ve kimseye bir şey olmamıştı.
Sadece Sarper ve Cevdet' in önünde rezil olmuş, onlara bir alay konusu daha sunmuştu.
Ayağa kalktığında Behrem' de doğruldu ve, " Ben toplarım sen otur." dedi. Yan gözle masada oturanlara baktığında Melike dışında diğerleri tahmin ettiği gibi gülüyordu.
Sonuçta kocaman adamın böyle düşmeyle zarar görmeyeceğini biliyorlardı.
Pantolonunun diz kısımları yeşile bulanmıştı. Çimen lekesi adeta çocukluk yıllarına geri döndüğünü hissettirmişti.
Oturmak istemiyordu. Batırdığı işi temizlemek istiyordu. O yüzden, " Sen otur asıl, ben toplayacağım." dedi. Birnevi Sarper ve Cevdet' tende kaçıyordu.
" Birlikte toplayalım o zaman." dediğinde Melike Behrem' e, " Bende yardım edeyim abla." dedi. Gereği yoktu ve Behrem, " Yok canım hiç kalkma." diyerek kendisi ile aynı düşündüğünü dile getirdi.
Birlikte tepsinin içine fincan parçalarını toplamaya başladıkları sırada telefon sesi yükseldi. Sarper telefonunu çıkararak bir küfür mırıldandığında Behrem ise acıyla inledi.
Parmağını kesmişti.
Anlamıştı ki bu kan kötü şeylerin haberciliğini üstlenmişti...
~~~~~~~~~~~~~~
Üst üste üç gündür birer bölüm attım.
O yüzden artık en azından bir on bin olmamızı beklemek istiyorum.❤️
Akay' ın anlatımından devam etmemin daha güzel olacağını düşündüğüm için bır kısımdan sonra Akay' ın anlatımından devam ettim.
Kıskanç hallerini dahada bir hissedin istedim.
Umarım beğenmişsinizdir.❤️
Ne kadar size küssem de dayanamadım. Umarım keyif almışsınızdır.❤️
Bu arada Instagram hesaplarım ise bu şekilde:
İnstagram:__tuugceerdal__
Kitap instagram sayfası: tugceninkitaplariii
Takip ederseniz mutluluk duyarım.❤️
Son olarak sizlerle mutluluğumu buradanda paylaşmak istiyorum.
Çirkin karım ikinci baskısı ile raflarda yerini aldı.❤️
Hemde yeni kapağı ve düzenlenmiş içeriği ile.❤️
Ben yeni kapağı daha bir sevdim. Peki ya siz?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro