Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Final 😔

"Ne işi var bunun burada?"

Emre'nin tepkisine karşılık Aselin gayet sakin bir tavırla babasının koluna girerek onu zıt bir yere sürükledi.

"Babacım o kendi babasıyla konuşmaya geldi gel biz seninle dışarıda bir yerlere gidelim."

Aselin babasını çekiştirirken bu sefer Savaş isyan bayraklarını çekmişti. "Benim kimse ile konuşacak bir şeyim yok."

Barış tam gidecekken Aselin gözlerini doldurup duygulu duygulu baktı.

"Baba lütfen. Ben bile bazı şeyleri kendi içimde kabullendim. Sen böyle yapma."

Aselin'in ona baba demesi Savaş'ı mest etmiş, şaşırtmış, hayrete düşürmüştü. En sevdiği gelini ona baba dediyse daha tartışacak başka bir şey yoktu.

"Pekala."

Aselin ona minnetle gülümseyip babasını bu sefer gerçekten dışarıya çıkardı. Yaptığı plan işe yaramıştı. Herkes ailesi ile barışmalı idi. Bu sebeple de kalan son enerjisini buna harcıyordu.

Babası ile kenarda bir banka yan yana oturmuş boşluğa bakıyordu. Babasına bir şey diyemezdi ilk o konuşmalıydı.

Bir yandan da karşılıklı masada Barış ve Savaş oturuyorlardı. İlk sözü Barış alacaktı babasını nefret söylemlerini dinlemek istemiyordu.

"Ben pişman değilim. Senden özür dilemeyeceğim çünkü hata yapmadım. Bu yaptığıma hata dersem Nil'e de hata demiş olurum. Ha dersen bize niye anlatmadın belki orada hatalıyım."

Savaş anlayışla başını salladı. Yapacak bir şeyi yoktu bu saatten sonra, gelini bile olayları kabullenmişti daha ne diyebilirdi ki..

"Sarsıldım. Aşırı sarsıldım ama en çok da kırıldım. Benimle paylaşmaman bana anlatmaman beni mahvetti. Bir çocuk en değerli sırrını annesi ve babası ile paylaşmıyorsa o anne baba sorunlu demektir. Biz sorunlu muyduk?"

Barış babasından bu tepkiyi beklemediği için afallamıştı. Çünkü olaya hiç bu yönü ile bakmamıştı.

"Baba öyle şey mi olur? Ben sadece sizi daha fazla üzüp kırmak istemedim. Sen zaten o olaylar sebebiyle yeterince keyifsizdin."

Savaş başını olumlu anlamda sallamaya devam etti. "Elimden geleni yapacağım. Ama daha fazla Asel ile birbirinizi üzmeyin."

Her iki baba evlat da aralarındaki problemi az çok halletmişti. Her ne kadar kırgınlıklar hala dört kalpte yer etse de hiç kimse babasına veya çocuğuna kayıtsız kalamazdı.

Günler geçerken Barış ve Aselin çok çabuk kurulmuş olan çekirdek ailelerine adapte olmaya çalışıyorlardı. Özellikle Aselin asla alışamam dediği anneliğe çarpı iki şekilde alışmış, bir yandan oğlunun bir yandan da üvey kızının ihtiyaçları ile ilgileniyordu. Her birine yetişmeye çalışıyor, Nil'in kendisini ayrı hissetmesini engellemeye çalışıyordu. Bu dengeyi kurmak en başlarda zor gelse de sonralarda Nil'i bir abla gibi değil de anne gibi sevmeye başlayınca sanki o doğurmuş gibi hissetmeye başlamıştı.

Hele ki Nil'in ona anne deme teklifi Aselin'in kalbini kocaman yapmıştı. Resmen 11 yaşında bir kız çocuğu vardı. Kendi doğurmasa bile 29 yaşındaydı ve 11 yaşında güzeller güzeli bir kızı vardı. Yaman'ın sevgisi kalbinde ne kadar büyükse Nil de o kadar büyüktü. Sahiplenme duygusu ile her ikisini de büyütüyordu. Ve zaman da geçiyordu.

"Artık biraz da benimle ilgilensen? Hani hayatta sadece çocukların yok bir de kocan var?"

Barış yatağa girerek uyuklamaya başlamış karısına sırnaştı.
Aselin omuz silkerek kocasına arkasını döndü.

"Çocuklarımın bana ihtiyacı var ve çok yoruluyorum."

Barış hiç geri çekilmeden karısının açık olan omzunu öptü.

"Belki de artık çocukların ihtiyaçlarını paylaşmalıyız. Böylece daha az yorulup birbirimize daha fazla vakit ayırırız."

Aselin çocukların her şeyi ile kendi ilgileniyor yardım kabul etmiyordu. Bu hayatta iz bırakması bu iki çocuk sayesinde olacaktı. Belki de yakında üç.

Aselin bu tehdit ile hızla kocasına döndü.

"Yardıma gerek yok."

Uzanıp dudaklarını öptü. Barış karısını altına alarak bir koluyla belini sarıp diğer eliyle de saçlarını okşadı. Dudaklarını biraz geri çekip gözlerine baktı.

"Bana beni sevdiğini ve affettiğini söyle."

Olayların üzerinden neredeyse iki yıl geçmişti. Ancak Aselin kocasına yakın davransa da asla en baştaki gibi kendisini bırakamamıştı.

"Seni seviyorum ve seni affettim."

Barış dudaklarını minicik öpüp geri çekildi. "Hayır affetmedin."

"Evet ettim. Buradayım çocuklarlayım."

"O zaman bana kendini bırak."

Aselin başını iki yana salladı. "Korkuyorum."

"Hani affetmiştin."

Aselin gülümsedi. "Korkum tekrar kendimi duygularımın içinde kaybedip yok olmak. Eğer kendimi bırakırsam dünya da senden ve benden başka kimse olmaz. Bu nasıl bir tehlike arz ediyor farkında mısın?"

Barış duyduğu cümlelerle keyiflenip karısını tekrar öpüp çekildi. "O zaman bu yatak odasının sınırlarında kendimizi bırakabiliriz değil mi?"

Aselin başını olumlu anlamda salladı. "O zaman diyorum ki üçüncü çocuğu yapabiliriz. "

Barış bu teklif karşısında şaşırmıştı. "Yaman biraz daha büyüsün istemez misin?"

Aselin başını iki yana salladı. "Yaman yeterince büyüdü. Ve bence ne kadar çok çocuk o kadar iyi." Diyerek omuz silkti.

"Hay hay."

Hayat akıp giderken her iki aile de yaşadığı olaylara karşılık dik kalmayı başarmıştı. Aselin mutluydu. Hemde hiç olmadığı kadar ilk başta nasıl yapacağım derken şimdilerde 4 çocuğa bakıyordu.

Evet son hamileliği ikiz bebek ile sonuçlanmıştı ve buna en çok keyiflenen Nil olmuştu. Bir kardeş isterken iki erkek bir kız kardeşi olmuştu işte.

10 Yıl Sonra

"Anne Selin'e bir şey söyler misin? Rujumu almış onun için zararlı olduğunu biliyor."

Asel 10 yaşındaki küçük kızına kaslarını çatarak baktı. Selin tıpkı kendisine benzeyen bir kız çocuğuydu. İnatçı ve dediğim dedik. Barış da babasının yolundan giderek kızına karısının benzer adını vermişti. Ve bir evde Aselin ve Selin olması o evi daha inatçı bir yuva yapmıştı.

Selin annesinin bakışlarından etkilenmeden başını iki yana salladı. "O ruju Nil ablamın sürmesini istemiyorum anne ona yakışmıyor."

22 yaşındaki Nil kendinden neredeyse 12 yaş küçük kardeşi ile bu sebeple zor anlar yaşıyordu. Nil ruj sürünce güzel oluyordu ve herkes onu seviyordu Selin de bu durumda ablasına olan ilgiyi kıskanıyordu. Ancak bu kıskançlık ablasını paylaşamamaktan kaynaklıydı. Yoksa aynı ilgi Selin üzerinde de vardı.

"Selin ablana rujunu geri verir misin tatlım."

O sırada Selin'in ikizi Selim kardeşinin boşluğundan faydalanıp ruju elinden aldı. Ve ablasına geri götürdü.

Nil Selim'e teşekkür edip onu öperken Selin iki kolunu kavuşturup yerine oturdu.

Kızının bu hali karşısında Aselin kızına yaklaştı. "Neden böyle yapıyorsun güzelim."

"Çünkü ablamın arkadaşları ile dışarı çıkmasını istemiyorum. Hep benimle kalsın istiyorum."

Aselin küçük kızının karın ağrısını anlayınca gülümsedi. Çünkü bugün Yaman ve Selim arkadaşlarının doğum gününe gidecek Nil arkadaşları ile kahvaltı edecekti. Küçük Selin ise ailesi ile zaman geçirmek için bu gününü boş bırakmıştı. Ancak plan çarşıya uymamıştı.

"Diyorum ki sen ben baban ve lunapark ne dersin?"

Sessizce söylediği şey karşısında Selin'in gözleri patlamıştı. Ancak sonra birden söndü. "Ama ablam abim ve Selim?"

Aselin kızına sarılıp saçlarından öptü. Tıpkı ablası gibi sarı saçları vardı. "Ablan işleri bitince onları da alır gelir bize katılırlar."

İşte şimdi Selin keyiflenmişti.

Gerçekten de öyle olmuştu. Aselin Selin ve Barış yemek yiyip biraz gezene kadar kardeşleri gelmişti.

Tabi ki de Selin'in ısrarı ile dört kardeş kendilerini atlı karınca üzerinde bulmuştu.

Asel ise başını kocasının omzuna yaslayıp çocuklarını izliyordu.

"Seni seviyorum." Kocasının sözlerine ve saçını öpmesine karşılık iç çekip gözlerini kapattı.

"Sana aşığım."

Hayat buydu işte. Her ne kadar itmeye çalışırsan çalış kaderinde olan seni buluyor ve birlikte büyük bir aileye sahip oluyordun. En güzel zamanları birlikte geçiriyor kendi kanından olmayan çocuğa bile annelik ediyordun. Hem de kendi çocuklarından ayırmadan.

Çok şey yaşansa bile günün sonunda herkes başını yastığa koyduğunda içi rahattı. Ve aşk bazı kırgınlıkların üzerini örtmek için yeterli sebepti.

Bal tadında aşk hayatta her şeye katlanmak için yeterliydi.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro