Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.2



"Bira sevmezsin değil mi?" Başımı olumsuz anlamda salladığımda June bunu biliyormuş gibi kafasını sallayıp kepçeyi kırmızı içkiye daldırdı. Karton bardağa döktüğü içkiyi elime tutuşturduğunda ona teşekkür amaçlı yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Sevimli bir şekilde burnunu kırıştırarak gülümsediğinde ona doğru yaslanmıştım. Elini karnıma yerleştirip dudaklarını omzuma bastırırken önümüzdeki kişilerle sohbet ediyorduk.

Herkes yaz tatili başladığı için büyük bir mutluluk içerisindeydi, şimdiden dışarıdakı havuza atlayanlar bile vardı.

Açıkçası ben de çok mutluydum, üniversite bu sene resmen ızdırap gibi geçmişti. Kaldığım dersleri konuşmak bile istemiyordum, June ile birkaç salağa ayak fotoğrafı atıp para aldıktan sonra ailemize söylemeden yeni dönem bir daha sınava girmek için para yatırmıştık okula. Tabii ki bu muhteşem fikirden geriye kalan para ile de güzel bir alışveriş de yapmıştık.

İnsanların zevkleri çok değişikti, bazen ayağımın fotoğrafına bakıp boşaldıklarını düşündüğümde kusmanın eşiğine geliyordum.

Ama neyse benden giden bir şey yoktu.

"Jungkook söylemese bu partiden haberim bile olmayacaktı." Rue konuştuğunda söylediği ilgimi çekerken "Değil mi, benim de." diye mırıldanarak ona katıldım.

"Seni de mi o davet etti?"

İmalı bir şekilde konuşma tarzı ve ona eşlik eden gözleri suratına sadece anlamsızca bakmama yol açmıştı. "Jungkook kim?"

"Arkadaşım."

"Lisa'nın eski sevgilisi."

Üst üste söylediğimiz şey June'un kafasının karışmasına yol açmış bir şekilde gözlerini benim yüzüme çevirdi. Rue sıratarak bakarken ona olumsuz bir bakış atıp boğazımı temizledim. "Eskiden erkek arkadaşım, şimdi ise arkadaşım." Önemsiz bir şekilde mırıldanarak June'dan geri çekilip kepçeyi alarak yeniden içkimi doldurdum.

"Bana hiç bahsetmemiştin Jungkook hakkında?"

"Bir birimize her eski sevgilimizden bahsetmiyoruz ya." Omuz silkerek cevapladım, kafasını yana yatırmıştı gözlerini hala üzerimde tutmaya devam ederken. Neye takıdığını pek anlamış değildim. Sadece eski bir sevgili, neden ona bahsetmeliydim ki?

"Doğru bahsetmiyoruz ama onunla hala arkadaşmışsın. Benim tanımamam biraz garip geldi sadece."

"Amerikaya birkaç aydır döndü, iki yıl önce gitmişti."

"Aynen öyle." Rue konuştuğunda söylediğini onaylayarak bu konunun artık kapanması için elimle küçük oturma odasını işaret ettim. "Gidip koltuğa oturalım mı, ayakta durmaktan bacaklarım acıdı." Beni onayladıklarında insanlar arasından geçerek içeride birkaç kişinin olduğu oturma odasına geçmiştik.

"Hoşgeldiniz kızlar ve biz de hoşbuklduk."

James coşkulu sesi ile konuştuğunda bizimle içeri aynı zamanda giren üçlüyü gördüm. İlk göz göze geldiğim suratla birlikte nazikçe gülümseyerek onun gibi kafamla selam verdim. Yanına oturduğum kıza selam verirken gözlerimi Jungkook üzerinden geriye çekmiştim. "Baksana tam zamanında gelmişiz, aşağısı bok gibiydi." Noah konuşmaya devam ederek karşı koltuğa oturmuştu, Jungkook da onun yanına.

"İçkilileri karıştırarak shot yaptıklarını gördün değil mi sen de, iğrençti." June her zamanki enerjisi ile konuşurken Jungkook gözlerini kısıp ikimize bakıyordu. June da bunu farketmiş olacak ki "Bu ateş parçası neden bize havuz problemi çözermişcesine bakıyor?" diye sadece Rue ve benim duyacağım şekilde fısıldadı.

Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki Jungkook yüzündeki aydınlanma ifadesi ile kaşlarını yukarı kaldırıp büyükçe gülümsedi. "Kız arkadaşın değil mi? Elbiseleriniz de benzer." Gözleri ile ikimizi de süzdüğünde başımı olumlu anlamda salladım. "Evet, kız arkadaşım."

"Selam. Ben June." June elini öne doğru uzatarak beyaz dişlerini gösterip sevimli bir şekilde gülümsedi. Jungkook'un yüzünde ise etkileyici olduğunu düşündüğü -yalan yok oldukça etkileyiciydi- bir gülümseme vardı.

"Ben de Jungkook. Memnun oldum."

Aynı şekilde dövme ile kaplanmış olan kolunu öne uzatarak ona uzatılan eli sıkmıştı. June kaşlarını şaşkınlıkla havalandırıp yüzünü bana döndürdüğünde 'ne var' dercesine kaşlarımı oynattım.

"Eski sevgilin Koreliymiş."

"Az önce ismini duyduğunda anlamamış mıydın?" Rue anlamsız bir şekilde yüzünü buruşturduğunda June omuz silkti. "O an konunun orası ile ilgilenmemiştim ama seni takdir ediyorum çok yakışıklıymış." Susması için dirseğimle onu hafifçe dürttüğümde yeniden önüne dönmüştü.

Sevgilimin eski sevgilime iltifat etmesi biraz garipti.

Ama Jungkook aynı zamanda arkadaşımdı da, bu yüzden bu konudan uzaklaşıp ikisinin samimi bir şekilde sohbetine kulak verdim. "Seninle tanışmak istediğimi geçen gün de Lisa'ya söylemiştim. Birbirinizi şu tatlı enerjinizle çok güzel tamamlamışsınız." Parmağı ile ikimizi gösterip konuştuğunda alt dudağımı ısırarak içkimden yudumlamaya başladım suskun bir şekilde.

Eski sevgilimin de yeni sevgilime iltifat etmesi biraz garipti. Üstelik onun üzerinden ilişkimize de iltifat ediyordu, yeniden ve yeniden garip.

Görünen o ki Jungkook bu konuyu baya aşmıştı çünkü oldukça destekleyici davranıyordu. Halbuki ona iki sene önce artık erkeklere ilgi duyamıyorum sebebi ile ayrılmak istediğimi söylediğim zaman bu kadar anlayışlı değildi. Ama üzerinden uzun zaman geçmişti ve belki de benim bunları düşündüğüm kadar kafasına bile takmıyordu.

"Oyun oynayalım mı artık?" James bitirdiği şişeni orta sehpaya koyarak herkesi susturduğunda birkaç olumsuz sesi dinlemeden şişeyi çevirmişti. Şişenin ucu yanımızdakı kumral kıza geldiğinde cesareti seçmiş ve göğüsleri arasına sıkıştırdığı minik bardaktan Noah'ın shot atmasına izin vermişti. Şişe birkaç çevirmeden sonra June üzerine geldiğinde Noah sinsi şekilde sırıtmıştı ama 'doğruluk' dediğinde sırıtması yüzünden silinmiş ve hevesi yarım kalmıştı.

"Pekii..." Düşünerek sakalını kaşıdığında arkasına yaslandı. "Hiç mi erkeklere karşı ilgin yok?"

Duyduğum sorunun cevabının değişkenlik teşkil ettiğini biliyordum. Ama benim için neredeyse iki seneden fazladır aynıydı; sadece kızlar.

"Sanırım biraz var ama artık erkekler konusunda çok seçiciyim." Düşünür gibi yaparak ardından omuz silkti. "Beğenmen zor yani?" Sorulan soru ile kafasını salladığında ardından bana doğru yaslanmıştı. Elimi elbiseden dolayı boylu boyunca açılmış bacağına yerleştirip şişenin yeniden dönmesini seyrettim.

Bu sefer ben de durması ile cesareti seçmiştim ve June'dan duyduğum soru etraftakıları biraz şaşırtmış ama aynı zamanda hoşlarına da gitmişti. Özellikle Jungkook oturduğu yerde hafifçe dikelmiş ve dudağının kenarındakı piercing ile dili yardımı ile oynarken gözlerini üzerime dikmişti.

"Benim dışımda burdan istediğin birisini öp."

June'dan gelen bu istek beni şaşırtmamıştı çünkü biz erkekler gibi aşırı kıskanç olan çiftlerden değildik. Sadece minik bir öpücüktü ve bu eğlencesine yapılan anlamsız bir eylemdi.

Herkes gözlerini üzerime dikkat ve merakla dikmiş bakarken ben de sırası ile koltukta oturan kişilere baktım. Rue üzerinden gözlerimi erkeklere çevirdiğimde Noah sarı olan saçlarına çeki düzen verip etkileyici olduğunu sandığı bir şekilde gülümsüyordu. Onun üzerinde iki saniye durmadan Jungkook üzerine çevirdiğimde gözlerinde gördüğüm sakin ifade ile gözlerimin içerisine bakıyordu.

Yeniden arkasına yaslanmıştı, bakışları meraklıydı ama sanki aynı zamanda kendinden emin de gibiydi. Gözlerimi dudaklarına sürüklediğimde pembemsi dudağına bakarak hafifçe dişimi alt dudağıma sürttüm.

O piercing yeni yaptırılmıştı ve ben daha önce onunla dudağındakı metal parçası varken öpüşmemiştim.

"Millie, izninle."

Jungkook'un dudaklarına bakan gözlerimle söylediğim isim bir anlık bakışlarının değişmesine ve kaşlarının çatılmasına yol açmıştı. Ama saniyesinde kendini toparlayıp eski haline dönmüş ve bana aynı gülümsemesi ile bakmıştı. Şu kendini beğenmiş gülümsemesinden bahsediyordum; dudağının bir kenarı kıvrılır, tek kaşı hafifçe yukarı çıkar ve gözleri o kendinden emin duruşu ile bakardı.

Gözlerimi onun üzerinden uzaklaştırıp yanımdakı Millie'nin dudakları üzerine öpücük kondurdum. Ardından yine oyuna devam ettiğimizde bir süre sonra telefonum çalmış ve konuşmak için balkona çıkmak zorunda kalmıştım. Annemle kısa bir telefon görüşmesi ardından içeri geçecekken yanıma gelen ve demirlere yaslanan bedenle ayaklarım durmuştu.

Sessizce dudakları arasındakı sigarayı ateşlerken yanına düşen siyah saç tutamlarına müdahile etmemiş ve dilini saniyelik bir alışkanlıkla dudakları üzerinden geçirmişti.

"Elbisen çok yakışmış." Sigarasından bir duman alarak üzerimi işaret ettiğinde nazik bir şekilde gülümsedim. "Teşekkür ederim."

"Sana daha fazla yakışmış."

June ile aynı elbisenin farklı rengini giydiğimiz için yeniden ettiği iltifat ile bir anlık duraksayıp yeniden "Teşekkür ederim." diye tekrarlayarak mırıldanmıştım.

Bence June'a da oldukça yakışmıştı ama ben onlar gibi yeni sevgilimi eski sevgilime övme gibi saçma bir paradoksa girmeyecektim.

"Kaşındakı ve kulaklarındakı vardı ama dudaklarındakını yeni geldiğinde görmüştüm. O da sana yakışmış."

Eli kendiliğinden dudağındakı demir parçasına giderek oynarken sigarasını dışarı attı ve alaycı bir tını dudakları arasından kaçtı. "Demek beğendin." Başımı yavaşça olumlu anlamda salladığımda alnına gelen saç tutamlarını geriye yatırarak bir elini demire yaslayıp hafifçe üzerime eğildi.

"O zaman neden öpmedin?"

Duyduğum soru beni gafil avlamayı kesinlikle başarmıştı. Ondan böyle bir çıkış beklemiyordum ve gözündeki o oyuncu, flörtöz bakışları ile bana bakmasını da beklemiyordum. Sorusunun ani şaşkınlığından çıkıp "Neden seni öpeyim ki?" diye sordum.

Dudakları üzerinde o çok bilmiş gülümsemesi oluştu ve hafifçe omuz silkti. "Oradakı en çok öpmek istediğin kişi ben olduğum için."

Kaşlarım bu ukalalığı ile yukarı doğru kalkarken istifini bozmadan aynı şekilde bakmaya devam etti. "Kız arkadaşından mı çekindin? Ama bence o da benim üzerimden seni yoklamak istemişti."

June bunu yapmış olabilirdi ama Jungkook önümde bu kadar kendinden emin bir şekilde konuşurken kesinlikle gözüme sinir bozucu geliyordu. Farkındaydım eğlenmek istiyordu, o her zaman böyle bir çocuk olmuştu. Laf atmayı, şakalar yapmayı, flört etmeyi severdi ama nedense bunu artık benim üzerimde yapması hoşuma gitmemişti.

"Aslında sana yaklaşık iki sene önce de söylemiştim ama bir daha tekrar edeyim." Elimi kaldırıp saçlarına uzattığımda gözleri haraketlerimi takip etmiş ve saçının bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırmıştım. Yüzümdeki ifadeyi incelerken merakla gözlerini yeniden gözlerime sabitlemişti.

"Artık erkeklerle ilgilenmiyorum, buna sen de dahil."

Ona sevimsiz bir şekilde gülümseyip içeri geçerken o ise bana aksi bir şekilde tatlıca gülümsemişti.

İçimden bir ses bu oyunların devam edeceğini söylüyordu.

~~~
Hadi okuyan herkes biraz destek olsun ve yorum yapsın🥺

Lisa


Jungkook

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro