Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Özel Bölüm Bayram

Bayram Özel Bölüm.

Arkadaşlar bu Bayram için hazırlanmış özel bir bölümdür. 4 . Bölümle bir ilgisi yoktur ona göre okuyup oy verirseniz seviniriz.

İrem'in Ağzından

"Bugün bayram erken kalkın çocuklar nırırı, nırınırı bugün bayram meme açın çocuklar, nırırı nırı nırı, bugün bayram harçlık toplayın çocuklar nırırırı," diye şarkı söylerken kafama yediğim terlik ile tövbe bismillah oldum.

"Bugün bayram İrem'i dövün çocuklar (!)"

Yerinden kalkarak huysuzlandı Su.

Kıskanç Su güzel sesime dayanamadığı için terlik atar anca. Oysa ki ben şurada mükemmel sesim ile sabah sabah bülbül gibi şakırdıyordum. Para vermesi lazımken terlik atıyor. Su'yu takmayıp Michael Jackson dansımı yapıp banyoya doğru ilerledim.

Su'yun banyosuna girdiğimde etrafı inceledim. Duvarın rengi diğer odalardan farklı odanın rengi sarıydı. Normal de sarıyı pek sevmezdim ama yakışmıştı banyoya. Banyoyu incelemeyi bırakıp bayramlıklarımı giydim. Daha saat sabahın yedisiydi. İnanması zor ama benim gibi biri bile bayram da erken kalkıyor aramızda kalsın ama bayram da insanları sinir etmek çok hoş oluyor da. Banyodan çıkıp Salona girdim.

Apartmanın dışından gelen davul sesiyle bağırıp

"Çal keke çal." Halay çeke çeke kapıya gittim.

Kapıyı açıp davulcu ile de halay çektikten sonra Su gelip ters ters baktı ardından gülmeye başladı.

"Paramı isterim ablalarım."

"Abla sensin be otuz beş yaşında ki adam bana abla diyor," Dedi kaşları çatık olan benim huysuzum. Bayramda bile huysuz.

İçeriden masanın üzerinde olan cüzdanımı alıp kapıya yöneldim. Kahverengi yeni aldığım süslü cüzdanımda yirmi TL çıkarttım.

"Dansöz gibi kıvır bakalım."

Adam yirmi lira'yı görünce oynamaya başladı. Tabi yirmi lira önemli. Bende parayı alnına yapıştırdım.

Davulu çala çala gitti adam.

"Ulan ben istesem param yok dersin köpek ama adama 20 TL verdin." Sinirle bakan huysuz.

"Ayıpsın peder sence bende 20 TL verecek göz var mı? Sahte o para."

"Helal kankama bak benim."

Kahkaha seslerimiz apartmanı inletti tabi. Davulcunun paranın sahte olduğunu öğrendiğinde ki suratını merak ediyorduk ikimizde...

Su'yun ben lavabodayken, hazırladığı kahvaltıya bakıp sandalyeye oturdum. Masayı süzüp ellerimi birbirine vurdum.

"Kanka sen evde kaldın."

"Kıçını kaldırıp ta sen yapsaydın bebeğim." Umursamaz bir şekilde.

Kahvaltımızı ettikten sonra masayı topladık. Çok geçmeden zilimiz çalmıştı bile heyecanla kapıya koştum karşımda ki çocukları hep bir ağızdan

"Bayramın kutlu olsun abla," diye hönkürdüler.

"Sizin de bayramınız kutlu olsun ponçikler." Gülümsedim.

Çocukları çok severdim böyle onların yanaklarını sıkacaksın böyle çok tatlılar. Bayram şekerlerini çocuklara uzattım. Arkalarından memeli günler efendim demeyi de ihmal etmedim. Su arkamdan kafama vurduğunda

"Ne!"

"Yavrucaklara kötü örnek oluyorsun," dediğinde güldüm.

Berkay'ın Ağzından

Alarmın çalmasıyla ayağa fırladım. Bugün bayramdı. Oh be gelsin şekerler, paralar. Hemen odamdan çıkıp odamın yanındaki mavi banyoya girdim. Musluğu açıp elimi yüzümü yıkadım. Ardından odama geçtim. Dolabımdan Cadılar bayramı için aldığım kostümü giydim. Tamam belki bugün cadılar bayramı olmayabilir ama sonuçta bayram ve istediğimizi giyebiliriz. Ve bizimkileri korkutmakta fena olmaz yani. Kendi kıyafetlerimi de bir poşete koydum. Onları korkuttuktan sonra üzerimdeki kıyafetleri çıkartabilirim. Odadan çıkıp mutfağa girdim. Masaya baktım boş annem uyuyordu sanırım. O inanılmaz güzel sesimle şarkı söylemeye başladım.

"Bugün bayram erken kalkın çocuklar."

Dolaptan yiyecek bir şeyler çıkartıp atıştırmaya başladım.

Annem "Deliye her gün bayram laylalay," deyip bana eşlik etmeye başlayınca tam devam edecektim ki deli dediği aklıma dank etti. Hemen ellerimi birbirine bağlayıp mutfaktan oturma odasına gelen anneme bakış attım. Tabii görmedi. Deli miyim ben! Hıh.

"Giyelim en güzel giysileri elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi," diye bağıra bağıra söylemeye devam ettim.

"Sen beni hep üzüyorsun," dediğinde son lokmayı da ağzıma attım. Annemin sözüyle ölüyordum.

"Aa benim şeker anneciğim," diyerek mutfaktan çıktım az yağ yakalım dimi ama? Annemin beni görüp çığlık atmasıyla bende çığlık attım. Ben attıkça annemde atıyordu. Sonra çığlık atmayı kestim.

"Ne oldu anneciğim?" dedim.

"Bu hal ne Berkay?" Ne var benim halimde üstüme baktım. Haa..Kostüm normal kadının çığlık atması.

"Kostüm."

"Çocuğum yavrum biz seni babanla doğururken nerede hata yaptık acaba? Bugün cadılar bayramı mı çocuğum?"

"Yok değil anne, Su ve İrem'i korkutacağım," dedim.

Anneme elimle para işareti hareketi yaptım. Annem anlamamazlıktan geldi.

"Para para! "demeye başladım.

"Her gün veriyoruz zaten." Her gün ile bugün bir mi ? Sorarım size sayın seyirciler.

"Bugün bayram ama."

Kadın daha fazla konuşmama dayanamayıp elini cebine attı.

"Yüz lira mı vereceksin balım, çiçeğim, böceğim," deyip yanına ilerledim.

"Böcek deme bana."

Evet annenin fobisi vardı böceklere. Annem cebinden parayı çıkartırken

"Elime ne gelirse o," deyip 50 lira uzattı.

"Dilenciye para mı veriyorsun aney! "diye yakınmaya başladım.

"İstemiyorsan vermem," deyip cebin atıyordu ki aldım.

Bu 50 lira boru mu da almayacağım.

"Hadi anne ben kaçıyorum," deyip evden çıkacaktım ki.

"Karıya mı kaçıyorsun?"

"He anne sana gelin getiriyorum," deyip kapıyı kapattım.

Sanki hazır da gelin bekliyordu. Tamam bu yakışıklı için kızlar kapıda sıra oluyordu ama gelin için daha var. Evimize en yakın olan durağa doğru ilerledim. Durakta otobüs beklemeye başladım. Yanımdan geçenler tip tip bakıyordu. Sanki hiç insan görmediler. Yani şimdi bu yakışıklılığa bakıyorlar ben olsam bende bakarım bu yakışıklılığa. Bakarım tekrar bakarım yani. Teyzenin biri yanımdan geçerken konuştu.

"Tövbe tövbe bismillah," demesiyle "Bir şey mi oldu teyzeciğim," demekten alı koyamadım kendimi.

"Sen konuşabiliyor muydun? bak bide teyze diyor!" dedi. Ne anormal insanlar var.

"Yok teyze ben konuşmuyorum ben uzaylıyım ya konuşamıyorum. Teyzeden başka ne diyeceğim ablamı diyeyim tövbe tövbe!" deyip gelen otobüse binip Su'yun evinin yolunu tuttum. Su'yun evine gelince otobüsü durdurdum. Otobüsten inip kapıyı çaldım. İrem'in kapıyı açmasıyla çığlık atması bir oldu.

Su'yun içeriden "Çeken mi var ne bağırıyorsun?" dedi.

İrem'in ağızından

Su'ya ters ters bakıp Berkay'a böbrekleri çıkana kadar sarıldım. Çünkü o benim idolümdür. Allah aşkına kaçınızın Browniyle evlenmek isteyen kankası oluyor?

"Zırdeli anlıyorum bu yakışıklı kankanı özlüyorsun hak veriyorum sana da benim gibi yakışıklıyı herkes özler ama biraz daha sarılırsan böbreklerim tost olacak."

İçeriden bir anırma sesi geldi tabi ki Su, huysuz şirinim bayramlar da hep böyle olur.

O değilde Berkay bana zırdeli mi dedi? Ben mi yanlış duydum.

Evet evet ! Zırdeli dedi. Yüzümü şekilden şekile sokup sırtına atladım ve kafasına vurmaya başladım. Pis çelimsiz hemen yere çakılı verdi. Bunu üzülerek söylüyorum ki Berkay benden zayıf arkadaşlar, bir kız olarak her ne kadar üzücü olsa da iskelet yani. Berkay düşünce otomatik olarak bende düştüm ve kolum acıdı. Su ise bize şeytani gülüşünü sergiledikten sonra üstümüze atlattı. Berkay ve Ben söylenirken kendisi hayvan gibi gülüyordu.

Berkay ile birbirimize bakıp şeytanca sırıttık elimle bir, iki, üç yaptıktan sonra ikimiz bir olup Su'yu üstümüzden ittik ve kahkaha atmaya başladık. Boşuna dememişler bir elin nesi var iki elin sesi var diye.. Günlük İrem öğütlerini de tamamlamış olduk böylece.

Yerden kalkıp Berkay'ın elini tutup kaldırdım.

" İyi işti ortak."

"Tabi iyi iş olacak lan! Çünkü ben yaptım." Ego ve Berkay tam birbirleriydi böyle giderse Berkay evde kalacak ve egosuyla evlenecekti.

Göz devirip Michael Jackson dansı yapmaya başladım. "Buddy you 're a boy make a big nose"

"Playin'in the street gonna be a big man some day" "You got mud on yo' face"

"You big disgrace " " Kicking your can all over the place" " We will , we will rock you" " We will, we will rock you"

Ben dansımı yapıp şarkımı söylerken Berkay malı da tempo tutuyordu Su ise kollarını dolayıp sert sert bakıyordu huysuz şirine. Her zaman ki Su işte.

Siz şimdi diyeceksiniz Queen'in şarkısıyla Michael Jackson dansı ne alaka diye?

Kel alaka yani benden mantıklı bir şey beklemeyin çünkü İrem malı yurdun malı herkes bunu kulanmalı..

Huysuz şirine ve Berkay malı da dansa kaldırdıktan sonra deli gibi dans ettik. Ta ki Berkay'ın dans ede ede gidip kırdığı reçel kavanozu düşene kadar. Ne ara masanın yanına gittin ne ara masanın üzerinde ki reçeli yere düşürdün sen mal.

Su anında bağırmaya başladı tabi ben boşuna huysuz demiyorum buna. Aslında haksız da sayılmaz iki gün önce annelerimiz gelip affedersiniz ama götümüzü yırtana kadar temizlik yaptırmıştı bize. En son götümüzden damlalar akıyordu resmen..

"Ulan geri zekalı oraya kadar nasıl gittin sen? Hadi gittin ne diye kavanozu düşürüyorsun? Hadi düşürdün ne diye reçel gibi yapışkan bir şeyin kavanozunu düşürüyorsun?"

"Öyle deme Sucuk, unutma! "

"Ayakların seni sağa sola götürür, halay ise her yere!" Diye bağırdık Berkay ve Ben

Sonra Berkay'ın dediği gibi Sucuğu ortamıza alıp halay çekmeye başladık. Ortamı ısıtmaya çalışıyorduk. Niye bu klima mı?

Su ise bizden kurtulmayı başarıp ne haliniz varsa görün edasıyla yürümeye başladı ve birden durup arkasını döndü.

"Madem halay her yere götürüyor sizi bir zahmet yapışkan reçelin oraya da götürsün! Hemen temizleyin ben bayramlıklarımı giyip geliyorum."

Berkay ile birbirimize baktık.

"Tabi ki sen temizleyeceksin kankacığım."

"Yok ya? Banane hem sen kızsın sen temizle."

"Sıçarım senin erkekliğine ulan ne alakası var erkeğin kızın hem sen düşürdün! "

" Tamam ben düşürdüm sen de temizle o zaman! "

"Kafanı kopartırım oğlum senin!"

"Saçlarını yolarım kızım senin pis sidikli."

"Sen kim köpek ? Tekrar sünnet ettiririm seni mal."

"Kaşlarını tek tek yolarım senin zilli."

Biz böyle sinirli sinirli konuşurken Sucuğun sesi yükseldi.

"Eğer ben çıkana kadar o pislik silinmezse saydıklarınızı ben size uygulayacağım!"

Berkay ile birlikte oflayarak kaplığa uzanıp oradaki beyaz bezi elimize aldım. Anlaşma yapmıştık o ıslak bezle ıslatacaktı bende arkasında kurulayacaktım.

"Ne dökelim lan üstüne temiz olması için? "

"Ne bileyim lan ben dök işte bir şeyler."

Kafasını sallayıp dolabın altından aldığı şeyi yere döktü ardından silmeye başladı ben de arkasından kuruladım.

"Lan çok pis kokmaya başladı bu?" deyip panik olmaya başlamıştım. Çok pis kokuyordu yetmez gibi.

"Sen döktün lan nereden bileyim ben? "

"Ne yapacağız şimdi? "

Birden çığlık atıp Berkay'a baktım.

"Lan fayans eriyor! "

"Siktir! "

"Kandom beyinli mal! Ne döktün lan fayansa? "

"Ne bileyim lan şu dolapta ki şeyden döktüm."

Koşarak dolabı açıp bağırmam bir oldu geri zekalı tuz ruhunu fayansa dökmüş! İşte şimdi kelimenin tam anlamı ile hapa oturmuştuk.

"Kalk lan kalk çabuk şunun üstüne bir bez mez bir şey ört kapıyı da örtüp gidelim!"

"Sucuk görürse ne olacak?"

"Görmeyecek ben duygu sömürüsü yapacağım hadi dikkat çekmeyelim sen televizyon izle bende cicişlerimi giyeceğim."

"Ne giycen ne giycen çiş mi giycen? "

"Yok Berkay! Don giyeceğim don!"

"O zaman? Bu don kimin donu beyimin donu."

Şarkısını söylemeye başladı orada ki teyze bizim Berkay ile idolümüz. Berkay'a ters ters bakıp odama giyip bayramlıklarımı giydim. Sucukta odasından çıkmıştı. Hazretlerimiz anca hazırlandı. Berkay da gidip kostümlü kıyafetini çıkarmıştı.

"Sildiniz mi? "

"Tabii ki bal döküp yalamalık oldu! "

Su bana inanmamış olacak ki şüpheyle bakıp mutfağa doğru yürümeye başladı, birden bağırıp ağlamaya başladım.

"Lan ne oluyor? "

"Küstüm ben sana! "

" Ne yaptım ben şimdi? "

" Bana inanma zaten İrem kim ki !?"

" Ne alaka? "

" Ben sana diyorum ki temiz oldu inanmıyorsun, gidip bakıyorsun ben yalancıyım ya zaten her gün yalan söylüyorum ya zaten sana !? "

Berkay da göbeğini kaşıyıp yanımıza geldi. Geğirdikten sonra

" İrem haklı Sucuk sana yalan borcumuz mu var? "

Su duygu sömürüme dayanamayıp gelip sarıldı bende ellerimi boynuna dolayıp Berkay'a göz kırpıp kıs kıs güldüm. Su geri çekilince hemen bakışlarım küçük Emrah pozu aldı tabi.

" Annemler bekliyor hadi gidelim artık."

Gülümseyip yerden kalktım. Cici olan babetlerimi ayağıma giydim. Berkay ise aynadan kendine bakıp çok yakışıklıyım be diye şarkı mırıldanıyordu.

Sucuk'da çantasını aldıktan sonra hep beraber evden çıkıp Yağmur teyzeciğimin evine doğru yürümeye başladık. Evet isimleri çok manalıdır. Anne, kız isim olarak çok uyumlular

Sonun da Yağmur Teyzenin evine varabilmiştik. Hepimizin yorgun olduğu nefes alış verişlerimizden belli oluyordu. Tabiri caiz hayvan gibi havayı soluyorduk.

Yağmur Teyzenin kapıyı açmasıyla sırıtması bir oldu içinde ki mutluluk yüzüne yansımış neşeyle bize bakıyordu.

"Hoş geldiniz ayol bende bizim eşekler nerede kaldı diyordum."

"Yağmur Teyze, senin bu kızın yok mu bu kızın hep onun yüzünden vallaha iki saat hazırlanamadı."

Su, Berkay'a ters ters bakıp ayakkabılarını çıkartıp rastgele bir yere fırlattı. Yağmur Teyze ise haklı olarak arkasından söylenmeden edemedi.

Hepimiz içeri girdikten sonra bayram kutlama merasimi başladı ilk olarak Su dedesinin, nenesinin, babasının ve annesinin ellerini öptü. Berkay ve bende kurbanlık kesimi sırasını bekleyen sığırlar gibi sırada bekliyorduk.

Nihayet sıra bana gelmişti bende ellerini öptükten sonra Berkay çıktı sahneye her elini öptüğünden para istiyordu.

"Hayırlı bayramlar efendim!"

"Senin de bayramın kutlu olsun evladım."

Kimse Berkay'a para vermeyince Sucukla beraber kıs kıs gülmeye başladık.

Yağmur Teyzenin hazırladığı Bayram yemeğimizi de yiyince mükemmel üçlü olarak şeker ve ya bayram harçlığı toplamak için dışarı çıktık. Evet belki on yedi yaşındayız ama kalbimiz çocuk bizim her yıl klasik olarak bayramlar da çıkar ev ev dolaşıp bayram kutlardık. Hatta geçen sene Berkay'a bir amca yüz TL vermişti de çocuk sevinçten havale geçirmişti.

Nihayet bir apartmana geldik. Üç katlı triplex bir daireydi baya güzeldi doğrusu dış cephesi Turkuaz renkteydi.

"Oo, buradan iyi para çıkar acaba biraz twerk yapsam iki yüz Tl ateşlerler mi bana?"

Bu çocuk salak sanırım içinden düşündüğünü sanıyor olmalı! Sucukla birbirimize bakıp aynı anda Berkay'ın ensesine yapıştırdık. Suratını asıp sinirle bize baktı.

Apartmanın içine girip katları dolaşmaya başladık ve işte ilk kapımız! Berkay zile bastı çok geçmeden kapı açıldı.

"Bayramınız kutlu olsun!"

Diye bağırdık aynı anda. Kapıyı açan yaşlı sevimli bir kadındı bize içten bir şekilde gülümsedi.

"Sizin de bayramınız kutlu olsun güzel şeyler."

Elini öptükten sonra yaşlı kadın içeri girip elinde şeker ve çikolatalarla dolu bir kap ile geri geldi. Ben ve Sucuk bir, iki tane aldık Angus Berkay ise avuç avuç alıp

"Teyze, lokum yok mu yaaa?" Dedi.

Teyze yine gülümseyip Berkay'ın başını okşadı. "Lokum yok ama harçlık var," dedi.

Cebinden on lira çıkartarak Berkay'a uzattı.

Normal şartlar da olsak Berkay bu parayı hayatta kabul etmezdi ama para paradır öyle değil mi? Teyzeye teşekkür edip ikinci kata çıktık.

"Peh, birde buradan iyi para çıkar diyorduk."

Suyla beraber Berkay'a ters ters baktıktan sonra zili çaldık ve bakışlarımız tekrardan melek kız bakışlarını aldı. Çok geçmeden kapıyı taş çatlasa dokuz yaşında ki minik bir kız açtı. Bize bir süre baktı.

"Anne, davulcular gelmiş," diyerek bağırdı.

"Şey, güzelim biz davulcu değiliz," dedi Su

" Nesiniz o zaman ?"

Birden gözlerini kocaman açarak bakışları Berkay'da gidip geldi.

" Anne! Uzaylılar geldi hem de birisinin yüzünde kafam kadar sivilceleri var! "

" Hey! Onlar sivilce değil bir kere, benim gibi yakışıklıya ne diyorsun sen bücür !? "

Şuan sanırım hayatımızın en saçma diyaloğunu yapıyorduk doğrusu bu kızın zekasına da hayran kalmıştım Allah aşkınıza bayram da ne için gelinmiş olabilir ? Bu sorunun cevabının çok zor olduğunu sanmıyorum. Su duruma el atmak istercesine konuştu.

" Güzel kız biz buraya bayram kutlamak, eh biraz da şeker almak için geldik."

"Şeker mi !? Onlar benim şekerlerim mülteci gibi gelmişsiniz bir de utanmadan şeker istiyorsunuz? Çabuk gidin yoksa Abim'i çağırırım poponuza şaplak atar! Pis hırsızlar."

Açıkçası hangi kısma kızacağımı şaşırmıştım , bizi mülteciye benzetmesine mi , küçümser bakışlar atmasına mı Abimin poponuza şaplak atar demesine mi yoksa bizi bu kadar aşağılayan çocuğun en fazla dokuz yaşında olmasına mı? ...

Berkay ona sivilceli dediğinden beri kin tutmuştu zaten ama başından beri onla düzgün bir şekilde konuşmak isteyen Su bile kızmıştı. Kız kulakları sağır edecek şekilde cırladı.

" Abiii! "

Çok geçmeden kapıya iki tane bizim yaşlarımızda çocuk geldi. Ne kadar da bizim angutlara benziyorlar bir dakika, bir dakika! Bunlar zaten bizim angutlar!

" Abi! Bunlar benim şekerleri mi istiyor! Popolarına şaplak at! "

Hiçbirimiz küçük ukala kızın dediklerine odaklanamıyorduk. Su Uğur'a Ben Alper'e , Alper bana Uğur da Su'ya bakıyordu. Berkay ise ukala çocukla bakışıyordu.

"Sizin burada ne işiniz var! "

Küstahça gülümseyip Su'ya baktı Uğur.

" Kendi evimiz de ne işimiz mi var? Cidden çok zekisin."

" Aa durun yoksa siz bayram kutlamak için mi geldiniz? "

Elinde ki şeker kutusunu uzattı. Hiçbirimiz ukala kızın bağırmasına odaklanamıyorduk çünkü gözlerimizle birbirimizi öldürüyorduk adeta. Berkay elini uzatıp şekerleri alacaktı ki ikimizde aynı anda Berkay'a tısladık.

" Eğer o şekerlerden alırsan popona pamuk tıkarız 9 ay pamuk sıçarsın Berkay ! "

" Hmm demek şeker istemiyorsunuz o zaman elimizi öpün para verelim," deyip ellerini uzattılar.

" O ellerinizi münasip bir yerinize montelemeden çıkartın," dedi Su.

Aramızda ki öldürücü bakışları Berkay böldü ani bir atakla hem Alper'in hem Uğurun ellerini öptü.

" Paraları sökülün."

Alper ve Uğur birbirlerine bakıp sırıttılar. Ardından her biri İki yüz lirayı verdiler. Berkay'ın gözleri anında fal taşı oldu. Su ve bana baktı daha sonra ise paraları aldığı gibi poposunu sallaya sallaya bir tavşan misali gitti.

Kuşkusuz buradan çıktıktan sonra Berkayı öldürecektik ama şuan öldürmemiz gereken iki tane angus var.

" Keşke arkadaşınız kadar zeki olsanız bak ne güzel alıp gitti parasını," dedi Alper.

Kahkaha atarak

"Ne demişler kaz buldun mu yolacaksın. Berkay da sizin gibi kazları bulunca yoldu ama malum kurban bayramın da değiliz kendinizi kurban bayramına saklarsanız seve seve yolarız," dedim.
Su ağzı açık güldükten sonra Su, Uğur'un bende Alper'in yanağından makas aldı.

" İki orta bir sade hadi bize müsaade enayiler," deyip merdivenlerden inmeye başladık.

Şimdi bu lafları hazmetmeleri baya zaman alacaktır.

Su'yun ağzından

Merdivenlerden hızlıca aşağı indik. Berkay'ı bulup dövecektik. Apartmanın dışına çıktığımız da apartmanın önünde parayı öpen ve koklayan bir Berkay'ı görmemle elimi ensesine koydum.

"Aaa Su bir tanem," Yağ yakmaya başlamıştı, biliyordu dayak yiyeceğini.

"Oğlum sen mal mısın? Neden onlardan para alıyorsun," diye cırladım.

"Oğlum İki yüz lira ondan iki yüz lira ondan ben onlara neler alırım neler alırım."

İrem dayanamayınca ellerini Berkay'ın en değerli olan saçlarına götürdü ve tek tek çekmeye başladı.

İrem, "Seni selenada ki aslı gibi tek tek rencide etmemi istiyor musun?"

"Yok sidiklim kalsın." Gülmemek için kendimi zor tuttum. Şurada ciddi olmaya çalışıyoruz.

Kafasına iki kez vurduğumda Berkay bağırmıştı.

"Tamam yeter ama uzatmayın hem bakın dört yüz lirayı üç'e böleriz" Elindeki parayı bölecekti ki İrem ile aynı anda bağırdık. Bu çocuk İrem'in dediği gibi hakiki maldı. Kardeşim ama bazen cidden mal olabiliyordu.

"Mal mısın sen?"

Berkay alınmış gibi elindeki parayı siyah pantolonunun cebine sıkıştırdı.

"Yok size para falan!" Elini kollarına bağlayarak şuan bize trip atmış oluyor.

Bizim ona trip atmamız lazım aslında. O iki maldan para aldığı için. Daha fazla dayanamadım. Böyle triplere katlanamazdım. İrem'e baktım.

"Affedelim mi?"

"Tabi bu yakışıklılığa dayanamadınız dimi?"

Sizce bunu kim dedi?

Tabi ki de Berkay.

Dayanamayıp kahkaha patlattım ve Berkay'ın koluna girdim.

"Evet yakışıklım öyle oldu biraz," dediğimde İrem de Berkay'ın diğer koluna girmişti.

Alper, " İki kızı birden götürüyor sidikli," diye bir ses duyduğumda Berkay'ın kolundan ayrılıp arkama döndüm. Şuan atar damarım küt küt diye atıyordu. O kim ki benim kardeşime laf atıyor ulan!

"Sen ne diyorsun lan sen kimin kardeşine laf atıyorsun?" diye bağırdım.

Bağırmamla balkonda ki Uğur ile Alper bana döndü. İrem ve Berkay ise, "Sakin ol" der gibi.

Berkay, "Ne oluyor?" dedi.

Alper, "Ben gördüklerimi söylüyorum" dedi.

"O ağzınla burnunun yer değiştirmesini istemiyorsun kapa o çeneni." Sinirlice arkamı döndüm. Berkay ve İrem duymamıştı. Duysalardı şuan susuyor olamazdılar.

"Kapatalım konuyu," dedim gülümsedim. Berkay'ın koluna girerek yanağını öptüm. Biraz yürüdükten sonra lüx bir ev gördük dışı mavi ve kırmızı karışım renginde bir evdi. Oldukça şık, güzel bir evdi.

İrem, "Şu eve de gidelim mi?" dediğinde "Olur," deyip kapısına doğru ilerledik.

Bal köpüğü renginde olan kapının önüne gelince Berkay zili çaldı.

Kapıyı birinin açmasıyla "İYİ BAYRAMLAR!" diye bağırdık.

Bağırmaz olaydık diye geçirdim içimden. Karşımızda elinde sopayla bekleyen Huriye hoca vardı "Has," diye fısıldadım. Bayramda bile elinden düşürmediği sopa..

"Oo çocuklar," dedi elinde sopası Nuri'yi tutan hocamız...

"İyi bayramlar hocam. Biz şeker ve para almaya gelmiştik," dedi Berkay. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Birazdan bizi sopalamazsa şaşmam.

"Ne bu samimiyet çocuklar bak sözlü notlarınızdan kırarım," dediğinde

"Tamam hocacığım" dedi Berkay.

İrem "Kırarsanız kırın ulan bizi neyle tehdit ediyorsunuz?" dedi tabi kızın babası öğretmen öz güven bin aferin benim küçük farem.

Öyle yani eline sopayı alıp popomuza birer tane vurdu. Demiştim size deli diye.

Berkay "Kaç kaç," diye bağırıp ayaklarını kıçına vura vura koşmaya başlayınca bende İrem'in elinden tutup koşmaya başladık.

İrem "Eteğim uçuyor," diye bağırsa da koşmaya devamdı. Huriye hocada arkamızdan elinde sopayla koşuyordu.

Etraftaki insanlar bize bunlar deli bakışları atarken bizim umrumuzda mıydı? Tabi ki de hayır.

Eve kadar koştuk resmen emin olun bir kilo dan fazla vermişimdir. Evimize yaklaştığımda arkama baktım. Sokakta yürüyen çiftler dışında kimse yoktu.

"Durun," diyerek elimi dizlerime koyup nefes alıp vermeye başladım hızlıca. Şuan götümüzden soluyorduk resmen.. Nefes alıp verişimizi düzene soktuktan sonra benim eve yaklaştığımız için benim evime gittik. Eve girdiğimizde tuz ruhunun yere döküldüğünü gördüm.. O kadar büyük bir çığlık attım ki Berkay ve İrem kulaklarını kapatmıştı...

Sonrada ne oldu mu?

İrem ve Berkay benden güzel bir dayak yediler ve odamı ve mutfağı temizlettim..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro