6.İrem Bacı
Hepimiz İrem'e donuk bir şekilde bakıyorduk.
Siktir! şimdi sıçtık...
Kendime geldiğimde dudaklarımı araladım. "İ-İrem iyi misin?"
Korkudan kekeleyip, dudaklarımı yemeye başlamıştım. Korktuğum da dudaklarımı yerdim. Sinirlendiğim zamanda tırnaklarıma sarılırdım. İrem bana gözlerini sabitleyerek konuştu.
"Gayet iyiyim." Kalın sesiyle kahkaha attı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes ayaktaydı.
Berkay "Kızım sen kimi kandırıyorsun hele bak şuna bakın bizi keklemeye çalışıyor." Dedi.
İrem gözlerini olabildiğince kocaman açarak bize bakıyordu. Bakışları aklını yitirmiş biri gibiydi ve bu bizi fazlasıyla korkutuyordu. Berk abim, İrem'e yakın bir yerde dururken ben sol yanına sinmiş kolunu tutuyordum, Berkay ise benden daha dik ama ufaktan tırstığını belli eden duruşuyla benim sol koluma sarılmıştı. Üçümüzün de aynı şaşkın bakışlarla İrem'e odaklanmıştık. Bu durumdan kurtulmayı umarak en güzel anılarımızı düşünmeye çalıştım. Beynimin köşelerinde sıkışıp kalmış bir anım bana el sallarken gözümün önüne bir anda pijama partisinde yaptığı saçmalıklar geldi. Gözümün önünde canlanan anıyla o anı tekrar yaşarken kahkahama engel olamamıştım. Sol kolumu Berkay'ın esaretinden kurtarıp kahkahamı dindirmek istercesine, elimi gözlerimin önünde salladım. Bunu yaparken anı bulutları gözümün önünden toz olup gitmişti ancak hala gülümsememi durduramamıştım. Gülmekten yanaklarımla sıkışan gözlerimi nihayet açabildiğimde herkesin bana baktığını farkettim. Bakışlar yüzünden anlık olarak yaşadığım utangaçlığı kesen İrem'in yerinden kalkması olmuştu böylece bakışlar yeniden onu buldu.
"Şaka yaptım ezikler." Diyerek kötü kadın kahkahası atan İrem'e afallamış bir ifadeyle baktım ve "İrem senin ebene kayayım." Dedim.
Gözlerimi devirerek Berk abimin kolunu serbest bırakmıştım o da bunu fırsat bilerek İrem'in kafasına kafasına gelişi güzel bir şekilde vurmuştu. Ne olduğunu anlamayan İrem eliyle kafasını ovuştururken hafifçe inledi.
"Ne yapıyorsun sen?" Der gibi gözlerini Berk'in yüzüne dikmiş bakarken odanın sağ köşesinde gelişi güzel bir şekilde yerde duran yastıklardan bana en yakın olanını kavradığım gibi sert bir şekilde İrem'e fırlatmıştım.
Gözlerim Berkay'a kaydığında onunda ellerinin arasında yeşil küçük bir yastık vardı yapacağı şeyi anlayıp kıkırdarken İrem hala tepkimize şaşırmış şekilde bir bana bir Berkay'a bir abime bakıyordu. Sinsi bir şekilde yaklaşan Berkay arkasında tuttuğu yastığı ani bir hareketle İrem'in yüzüne geçirmişti.
Sert bir şekilde vurmadığı için hafifçe sendeleyen İrem bize ölümcül bakışlar atarken biz kahkahalara boğulmuştuk. İrem de sonunda dayanamayıp bizimle birlikte kahkaha atmaya başlamıştı.
Gülüşlerimizin arasından Berkay tek solukta "Ben demiştim çünkü çok yakışıklıyım." Derken, Uğur kendinden emin bir şekilde "Yakışıklılıkla bunun ne alakası var?" Dedi.
"Kel alaka." Diyen İrem'e bakışlarımızı yeniden çevirdiğimizde bir ona bir ona bakmaktan başımın döndüğünü hissetmiştim.
"Bizi nasıl korkuttuğundan haberin var mı küçük?" Diye çıkışan Berk abiye cevap olarak düz bir sesle "Şaka yaptım moruk." Demişti İrem.
Uğur ve Alper "Moruk" kelimesine gülerken Berk abinin sinirlendiğini değişen soluklarından anlamıştım.
Uğur ve Alper'in kolundan tuttuğu gibi kapıya doğru sürükledi ve "Defolun lan evden." Diyerek bağırdı. Resmen onları evden atıyordu. Buna karşılık aklıma gelen fikirle tereddüte düşsemde İrem'e söylemek için yanına eğildim ve kulağına fısıltıyla "Kanka çok güzel bir fikrim var, gel benle yukarı." Dedim.
Gözlerini dehşetle açarken "Odada ne yapacağız lan yoksa bana tecavüz mü edeceksin?!" Derken gözlerimi abartıyla devirip cevap vermeden ensesine yapışan elimle odaya sürükledim.
"Bak güzel bir fikrim var şimdi." Diyerek planımı hızlıca anlatmaya başladım.
Arada sırada el hareketlerimle gösteriyordum. İrem de beni onayladığını başını tamam anlamında sallayarak göstermişti. İrem'in elini tutarak kimseye görünmeden sessiz adımlarla banyoya ilerledik ve köşe de duran küçük kahverengi kovaları soğuk su ile doldurduk. Sular dolunca banyodan çıkarak pencerenin önüne geldik. İki kapalı olan pencereyi de açarak kovaları pencereye yerleştirdik. Aşağıdan Berk abimin sesi geliyordu.
"Hadi hadi." Deyip kapıyı örtmüştü. Yukarıdan sadece bunları duymuştuk. Yüz ifadesini görememiştik ama sinirli olduğu sesinden belliydi.
Uğur "Yüzümüze kapattı bildiğin diye." Bağırdığında, daha fazla dayanamayıp yukarıdan onlara seslendim.
"Şht yakışıklılar bir bakın." Dediğimde üstlerine alınarak, kafalarını yukarıya kaldırmalarıyla İrem'e bakıp
"Üç" Deyip İrem ile ikimiz elimizdeki soğuk su kovasını üstlerine boşaltık. Üstlerine boşatlmamızla bağırmaları bir olmuştu. Kahkahalarımız odayı inletiyordu. Çığlık atan Alper'e bakarak daha da güldüm.
"Oğlum noluyor? " Diye bağıran bir Alper. Kafasını kaldırarak bize baktı.
"Siktir." Diyerek sinirle soluyan bir Uğur.
"Noldu? " Dedi İrem gülerek.
"Oh ne güzel bir aydır yıkanmıyordunuz. Sayemizde yıkandınız." Dedim.
Alper "Kızım siz bittiniz!" Diyerek evin kapısına doğru adım attığında Uğur kolundan tutup onu durdurdu.
"Hayır pireydik." Diyerek kahkaha attı İrem. Uğur, İrem'in esprisini takmayarak konuştu.
"Berk var şimdi." Bize bakıp devam etti. "Yarın okulda görüşürüz dikkat edin kendinize." Deyip kahkaha attı Uğur. Uğur'un böyle gülmesine tırsmadım değil. Alper de Uğura katılarak kahkaha attılar. Sonra arkasını dönüp hızlıca yürüyerek gözden kayboldular. İçeriden Berk abinin sesi yükselince odadan çıkıp salona geçtik.
"Siz neredesiniz 2 saatir." Deyip sinirli gözlerle bize bakıyordu. Bizi göremeyince endişelenmişti galiba. İrem söze atladı. İp değil ama atladı işte.
"Mutfaktaydık abi." Demesiyle ona baktım. Bu kız hakiki mal biz mutfaktan çıktık değil mi? Berk abi mutfağı gösterdi.
"İremciğim mutfak bu tarafta." Dedi alaycı ifadelerle Berk abi.
Elimde ki telefonu sallayarak "İçeride kalmış bulamıyorduk da onu aradık abi." Diye cevapladım.
"Ona abi deme." Al işte yine başlamıştık. İrem'in sinir olacağını bildiğim için onu taklit ettim.
"Ono obo domo."
"Tamam susun ben ikinizin de abisiyim." Diyerek kolunda ki saate bakarken, İrem'e dönüp ona dil uzattım.
"Saat bir'e geliyor baya geç oldu sabah okul var hadi yatalım." Dediğimde Berkay'ın koltuğa atlayarak yastığa sarılması bir oldu. Berk abim ona bakışlarını döndürdü.
"Senin için dememiştim, hem sen burada kalmayacaksın doğru evine." Dedi.
"Bu saate mi? Dışarıda kızlar benim ham yapar." Dediğinde hepimizde birer kahkaha patlattık.
"Kim seni napsın?"
"Öyle deme Berk." Ayağa kalkarak "Şu yakışıklılığa karizmatikliğe bakar mısın?" Dedi. Kendi etrafında balerin gibi dönerken
Berk abi bize dönerek " Bu hep böyle mi ?" Dedi. Kafalarımızı olumlu yönde salladık.
"Ya bu saate gidemem."
"Çünkü korkar." Diyerek cümlesinin devamını getirdim.
"Hah ben mi korkacağım." Dediğinde "Evet." Dedim.
"Bu konuşma sabaha kadar uzayacak sonra okula geç kalacaksınız. Tamam yerde yatarsın." Dedi.
"Yerde hamam böcekleri bu yakışıklılığımı yerse." Dediğinde kahkaha attım.
Dediğinde kahkaha attım ve onu umursamayarak Berk abiye döndüm.
"Biz üzerimizi değiştirelim." Diyerek İremle odama doğru yürüdüm. Odaya girer girmez el yordamıyla kapının sağında ki düğmeden ışığı açtım ve karşımda duran kıyafet dolabına yaklaştım. İki tane pijama çıkarıp birini İrem'e uzattım.
"Yiğit enişteyle konuştunuz mu?" Unuttuğumu hatırlayınca gözlerimi irice açtım. Eve geldiğimde mesaj atacaktım ama bütün bu olanlar yüzünden aklımdan çıkmıştı.
"Ben unuttum aklıma gelmedi."
"Benim eniştem gibi sevgilim olacak çantama katar gezdiririm." Diye söylenirken telefonumu elime alıp hemen mesaj bölümünü açıp mesaj gönderdim.
İrem'e baktığımda üzerine pijamalarını giydiğini gördüm hızlıca sarı ve pembe karışımı renkte olan pijamalarımı giydim. Odadan çıkıp merdivenlere vardığımızda elektrikler kesilmişti. İremle korku dolu bir çığlık ve birbirinizin elini gelişi güzel kavradık. Alt kattan sesi bize ulaşan Berk abi "Su mum var mı?" Dedi.
Başımı hayır anlamında salladıktan sonra ne yaptığımı düşünerek boşta olan elimi hafifçe alnıma vurdum ve hayır diye bağırdım. Merdivenlerin başında telefonunun flaşını yüzümüze tutan Berkay'a bakmaya çalışırken hem gözümüzü kısmış hem elimizi gözümüze siper etmiştik. Flaşın yakıcı ışınları beynime işlerken "Geri zekalı çek şunu gözümden! " Diye cırladım.
Karşılığında telefonu diğer tarafa çeviren Berkay "Karanlıkta bile çirkinsin" Demişti.
Berkayın aydınlattığı yoldan salona ilerlerken koltuğun üstünden aldığım yastığı kafasına fırlattım. "Sus be ben güzelim tamam mı?!" Dedim içimde ki tüm çirkefliği çıkararak.
"Şeftali tüyleri" Diyip birde bu dediğini komik bulmuştu. Anırırcasına kendi kendine gülerken telefonunun ışığı Berk abinin yüzünü bulmuştu. Berk abinin çatık kaşlarıyla karşılaşınca nefesi boğazında takılmışçasına gülüşü yarıda kesilmişti.
Bu durumdan sıyrılmaya çalışarak sahte bir esnemeyle "Ay ay nasılda uykum gelmiş nasılda yorulmuşum en iyisi uyuyayım ben." Diyip eline geçen yastığa sarıldı.
"Kızlar hadi sizde odanıza gidin uyuyun."
"Ben korkarım." Diye bağırdı kulağımın dibinde İrem.
"Korku filmi izlerken kahkaha atan kız şimdi karanlıktan korkuyor." Diyerek söylendim.
Berkay "Evet şimdi kapı çalacak." Dediğinde karanlıktan yararlanarak yanımdaki masaya vurduğumda hepsi çığlık attıklarında kahkaha attım.
"Ben yaptım ben. Nasıl da korktunuz?"
Berkay ve İrem aynı anda konuşmaya başladılar. Bende onlara yetişmeye çalışırken, masum kedi gibi bizi izleyen berk abi bir kaplana dönüşerek bağırdı.
"Yatın zıbarın sabah okula gideceksiniz. Berkayla ben yerde yatarım sizde koltukta yatarsınız. Yastık falan getir Su." Dediğinde oflaya poflaya telefon ışığımı açarak odaya girdim. Dolaptan yastık, çarşaf falan alıp odaya gittim.
****
Sabah Berkay'ın leş gibi ayak kokusuyla uyandım. Ulan Berkay ulan Berkay! Ayağını ağzıma sokacak neredeyse İrem'i hiç söylemiyorum zaten koala gibi sarılmış bu sıcakta neredeyse üstümde kamp kuracak delirtecekler bunlar beni kafayı yiyeceğim en sonunda.
Söylene söylene yavaşça kalktım uyuduğum yerden. Aklıma gelen sinsi planla koşarak odama gittim çıkmayan siyah kalemi elime aldım. İrem ve Berkay'ın yanına gittim Berkay'ın kaşlarını birleştirdim. Bir yandan domuz sesi çıkartıp gülüyordum bir yandan da kaşlarını boyuyordum. Demek benim güzel burnumun direklerini sızlatmak ha!! Al bakalım o kadar çok sevdiğin yüzün bozulsun da gör gününü.
Berkay'ın kaşlarını boyadıktan sonra sıra İrem'e gelmişti sinsice güldüm ama çok bir şey yapmayacaktım İrem'e malum o iki gerizekalı dalga geçerlerdi kızla koluna büyük harflerle "Ben malım." Yazdım gülüp odama gittim gitarımı getirip tıngırdatmaya başladım.
Çok geçmeden yataklarında dönmeye başladılar onlara baktığım da İrem'in ayağı Berkay'ın burnunda Berkay'ın ayağı İrem'in burnundaydı işin garip tarafı ikisi de birbirlerinin bacaklarına sarılıyorlardı gülmeden edemedim fotoğraflarını çekip İnstagram'a attım.
Beğeniler gelmeye başlamıştı bile ama benim dikkatimi çeken şey Uğur'un yorumu oldu.
"Tabi saplık kötü bir şey böyle birbirinizin ayağına sarılırsınız ancak." Yazmıştı.
Hayvan! Tırrık! Tavuk götü! Sinirle cevap yazdım.
"Kendi adına konuş benim sevgilim var zaten. Ayriyeten beni takip ettiğini bilmiyordum anca takip edersin sadece." Dil çıkartan ve gözünden sidik akan emojiyi gönderdim sinirle telefonu koltuğa fırlattım.
Bizde böyle ağa, o telefonu duvara fırlatanlardan olamayız biz sonra yeni telefon almak için götümüzü yırtıyoruz. Düşüncelerimden ayrılmama yardımcı olan İrem ve Berkay'ın çığlıklarıydı.
"Lan! Senin pis ayaklarının ne işi var benim güzel burnumda! "
"Pis ayak senindir lan! Benim ayaklarıma pis diyene bak tek kaşlı."
"Ne tek kaşlısı kızım, senin gözlerin de kör olmuş."
"Ne kör olması lan, tek kaşlısın işte. "
İrem yastığının altında ki aynayı çıkartıp Berkay'a uzattı ve evet İrem yastığının altın da ayna saklıyor çünkü manyak.
Berkay, aynayı açıp yüzüne bakması ile bayılması bir oldu.
" Lan, çocuk bayıldı !"
İrem telaşla bağırmıştı, bende korkmadım değil kalbine indi çocuğun kendini öyle görünce. Hemen yere çömeldim ve Berkay'a tokat atmaya başladım.
"Berkay."
"Berkay."
"Berkay."
Yüzüne yavaş yavaş tokat atıyordum, uyanmayınca tokatlar git gide hızlandı tabi ki. En sonunda Berkay birden hortlayıp
"Ne var lan, rahat rahat bayıltmıyorsunuz bile."
Sonra tekrar bayıldı, ya da numara yaptı. İrem malı da şarkı söyleyip kıçını sallıyordu.
"Ayılana gazoz bayılana limon oh, oh."
"Ayılana gazoz bayılana limon oh, oh."
Ellerini havaya kaldırmış göbek atacaktı ki kolunda ki, " Ben bir malım." Yazısını görünce gözleri yuvalarından çıkacak gibi oldu ve oda Berkay'ın yanına bayıldı ayakları havada kalmıştı bayılırken.
"Ulan, mezarlığa çevirdiniz burayı bir ayılıyorsunuz bir ölüyorsunuz."
Kendi kendime söylenip duruyordum ki Berk abimin sesi geldi. Gözlerini ovuşturarak yanımıza geldi.
"Bir uyutmadınız, ne boklar dönüyor yine? "
Gözlerini ovuşturmasını bitince İremle Berkay'a baktı.
" Bunlar hala uyuyor mu ? "
" Yok Berk abi, bayıldılar."
" Ne bayılması lan, ben baygınlardan çok korkarım."
Deyip oda onların yanına bayıldı. Hayda al başına belayı. Ama ben sizi bayıltıysam ayıltmasını da bilirim deyip banyoya gittim. Beyaz ve siyah renklerde ki kovalara su doldurdum. İkisini de elime aldım ve yavaş yavaş yürümeye başladım biraz ağır olmuştu ama taşıyabilirdim.
Sonun da odaya vardığım da Bismillah çekip kovaları kafalarından aşağı boşalttım.
Hepsi birden hortladı ve öksürmeye başladılar sanırım genizlerine su kaçmıştı. Berkay ve İrem neyse de Berk abim popomu sopalayacaktı.
"Su, napıyorsun lan sen? "
Bir yandan öksürürken bir yandan da bana cevap yetiştirmeye çalışıyordu Berk abim. Kahkaha atarak konuşmaya başladım.
"Boşuna dememişler suyun kaldırma kuvveti var diye."
Ardından hemen odama koşup kapıyı kilitledim. Hızlıca okul formamı giydim. Saçlarımı da dalgalandırıp yukarıdan topladıktan sonra hafif bir dudak parlatıcısı sürdüm bilekliklerimi takıp okul çantamı aldım korkarak odadan çıkıp etrafı kolaçan ettim. Kimsecikler gözükmüyordu.
Sanırım onlar da üstlerini değiştiriyorlar. Allahtan ki Berkay'ın yedek kıyafetleri var bende İrem'de benim yedek formamı giyer.
Hızlıca onlar gelmeden parmak uçlarıma basa basa kapıya gittim sarı renkteki converslerimi giyip yavaşça kapıyı çektim. Merdivenlerden teker teker indim olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.
Apartmandan çıkıp derin bir nefes aldım. Üstümü düzeltip gidecekken kafama gelen su balonu ile çığlığı bastım sinirle yukarı baktığım da Berkay, İrem ve abimin anırdığını gördüm. İrem yukarıdan bağırdı;
"Su senin pek ayılamadığını düşündük senin de dediğin gibi suyun kaldırma kuvveti vardır. Bizde seni ayıltma da yardımcı olduk teşekküre gerek yok."
"Su benden bile yakışıklı görünüyorsun şuan, ama dur kimse benim kadar yakışıklı olamaz. " deyip kahkahayı patlattı Berkay.
Bu onların son kahkahası olacaktı! Satırı alıp doğrayacaktım onları. Sinirle ayaklarımı yere vura vura kaldırım da yürümeye başladım. Üstümü değiştirmeye zaman yoktu hava da sıcaktı okula gidene kadar kurumasını umdum.
Yukarıdan topladığım saçlarımı açtım ve ıslak saçlarımı elimle kurulamaya başladım. Çok geçmeden şekil almaya başlamıştı. Hızlıca okula doğru yürüdüm çünkü sadece 10 dakika kalmıştı zilin çalmasına.
Yaklaşık 7-8 dakika sonra okula vardım. Okulun içerisine girdim yine klasik sıkıcı bir okul sabahı işte hırsla okul merdivenlerine çıkıp sınıfıma geçtim sınıfta hemen hemen herkes vardı. Sırama oturdum ve hocanın gelmesini bekledim dersimiz edebiyattı. İrem ve benim hiç sevmediğimiz bir ders o kadar sıkıcı ki insanın uykusu geliyor.
2 tane gereksizin gelmesi ile ekip tamamlanmıştı sadece İrem ve Berkay eksikti.
İremle ben yanyana Berkay ise önümüzde oturuyordu. Bir keresin de Berkay bizden kopya çekmek için yazılının ortasında 180 derece dönmüş ve bizim kopyaya karşı olan iyilik meleğimiz İrem ise cırlamıştı "Hocam kopya çekiyor Berkay" Diye.
Evet, prensipleri uğruna babasını bile satabilecek kapasite de bir kızdır kendisi neymiş efendim herkes kendi çalışıp alsınmış, bizde biliyoruz çalışmayı ama çalışmadan alınan iyi not kadar güzel bir şey var mı bu dünyada? İrem ve Berkay'a hala sinirliydim ama özlemiştim onları yerleri belli oluyordu.
Kapıdan bir gölge görünmesiyle ayağa kalktık hepimiz. Sınıfa Berkay girdi.
" Heheyt biliyorum beni çok sevip saygı duyuyorsunuz tabi bu yakışıklıyı kim sevip saygı duymaz. Oturabilirsiniz" Deyip elini rastgele salladı.
Bütün sınıfça gözlerimizi devirip eski halimize geri döndük. Berkay hala sınıfın ortasında bir şeyler saçmalıyordu. Hoca sınıfa girdi ve Berkay'ın arkasına saklandı ben Berkay'ı uyarmak isteyince hoca sertçe bakıp sus işareti yaptı.
"Tabi bizim o sıkıcı keltoş edebiyatçımızı görmekten sizde sıkıldınız biliyorum benim gibi yakışıklıyı görünce gözünüz gönlünüz açıldı." Diye bir şeyler saçmalamaya devam ediyordu Berkay.
Hoca Berkayı yakasından tutup kükredi.
"Sıkıcı keltoş edebiyatçı demek, Berkay ?! İstediğin aksiyon olsun oğlum." Berkayı yakasından tuttu, havaya kaldırıp sınıfta ki koca çiviye taktı Berkayı bir kemermiş gibi.
Ayaklarını sallandırıp deli gibi çığlık atıyordu Berkay.
"45 dakika boyunca orada kal da gör gününü. "
Diye söylendikten sonra hocamız sandalyesine oturmuştu.
Bütün sınıf Berkay'a bakıp gülüyordu özellikle de kızlar. Hoca yoklamayı almaya başlamıştı bile ama İrem hala ortalıklar da gözükmüyordu.
"Su."
"Su burada mı?"
O kadar dalmışım ki hocanın benim adımı okuduğunu bile duymadım. Ayşe'nin dürtmesi ile kendime geldim.
"Ha, buradayım hocam."
"Pesupan Allah! Bunların hepsi bir cins."
Hocamız söylene söylene yoklamayı alıyordu.
"Gamze? "
" Burada."
O çirkin cırtlak sesi ile bütün sınıfı inletmişti gereksiz, gözlerimi devirdim. Yoklama sırası İrem'e geliyordu nerede bu kız. Berkay'a kaş gözle İrem nerede demeye çalışıyordum ama mal Berkay anlamamak için çabalıyordu sonunda dayanamayıp.
"İrem nerede ulan" Diye bağırdım.
Bütün sınıfın bakışlarının bana dönmesiyle yerime geri oturdum.
" Pardon Hocam." Hoca göz devirip kalın sesiyle konuştu.
"İrem? "
Sesinin okunmasıyla kapıyı hayvan gibi açıp sınıfa dalan İrem'e baktım.
"Buradayım hocam." Nefes nefese konuşuyordu.
"Neredesin, kızım sen. Seni yok yazmak durumundayım."
"Ama hocam eğer yok yazarsınız yılın örnek öğrencisi olamam ki. " Deyip dudaklarını büktü.
"Boşuna uğraşma yılın örnek öğrencisi benim, o kadar örneğim ki hoca beni öğrenci görün diye duvara astı bakıp bakıp duygulanıyor adamcağız." Dedi Berkay tüm sınıf gülmeye başlamıştı.
İrem ise parmakları ile oynuyordu streste olduğu zaman böyle yapardı. Hoca sınıfın sessizliğini sağlayıp İrem'e döndü.
"Geç kaldın, cezasını çekeceksin." Diye konuştu İrem yavaşça kahverengi gözlerini hocaya kaldırdı, gözleri dolmuştu.
"Üzgünüm hocam ama beni anlamanız mümkün değil, çünkü erkeksiniz sokaklarda özgürce dolaşabiliyorsunuz. Benim gibi 3-5 serserinin laf atmasıyla okula geç kalmıyorsunuz ve evet cezayı ben çekeyim her zaman ki gibi kadınlar çeksin. Eğer bu yüzden yok yazacaksanız yazın hatta durun sizin yok yazmanızda size yardımcı olayım." Deyip yavaşça sınıftan çıktı.
Hoca şokla etrafa bakıyordu bende ayağa kalktım Berkay'a sinirle baktım kızı nasıl yalnız bırakıp gelebilir ki !? Hadi onu geç Berk abim neredeydi ? Kafamda ki soruları bir kenara bırakıp sinirle sınıftan çıkıp İrem'i aramaya başladım.
Arkamdan sesler geliyordu, arkamı dönüp baktığım da Şirin, Gamze ve Sıla üçlüsü hariç bütün kızlar sınıftan çıkmaya başlamıştı en son ise Berkay'ın sesini duydum.
"Ulan, beni unuttunuz len ?! Bu yakışıklı burada asılı kaldıııı !!! "
Gözlerimi devirip İrem'i aramaya başladım, koridor da yürüyordum bir sınıfın önünden geçerken hıçkırık sesi geldi, anladığım kadarıyla sınıf boştu. Sınıfa girip sınıfa göz gezdirdim masanın üstüne çıkmış pencereye bakarak ağlayan bir İremle karşılaştım. Bu kızı ağlatan o sokukları bulup ağızlarını kıracaktım. Hızlıca yanına yürüdüm.
" İrem ? İyi misin sen bir şey yaptılar mı sana!?"
İrem kafasını bana doğru çevirdi Ela gözlerimin içine bakıyordu. Göz yaşlarını silip burnunu çekti ardından yavaşça konuşmaya başladı.
"Hayır, bir şey yapmadılar sadece laf attılar önümü kestikleri için geç kaldım okula."
"Şerefsizler!" Diye kükredim.
"Sakin ol."
"Berk abimle, Berkay neredeydi ulan ? "
"Sen gittikten sonra bizde çıktık Berk abimin bugün sınavı varmış o yüzden hızlıca gitmek zorunda kaldı. Benle Berkay yürürken poğaça çekti canım pastaneci den dönerken oldu işte." Dedi derin bir nefes alarak.
Tam cevap vereceğim sırada kapının açılmasıyla o tarafa döndüm. Berkay içeriye süperman gibi giriş yapmıştı. Sinirimden yanımda duran tahta silgisini Berkay'ın kafasına fırlatmıştım.
"Oğlum kızı neden yalnız bıraktın lan senin derini yüzeyim mi ?" Diye bağırdım.
"Nereden bilebilirdim İrem bacıma sarkacaklarını orada olsaydım onların ağzını yüzünü kırardım." Dedi Berkay.
"Sen oradan ayaklarını kıçına vura vura kaçardın." Dediğimde İrem de kıkırdamıştı, İrem'in kıkırdamasıyla bende gülmüştüm.
"Hadi gelin kantine gidelim ?" Dediğimde İrem itiraz etse de kolundan tutup kantine sürükledim.
Kantine girdiğimizde sadece Beden Eğitim dersi olanların bazıları kantinde oturuyorlardı. Diğerlerinin hepsi dersteydi. Yeşil renkte olan masanın önüne gelip sandalyeyi çekerek oturdum. Berkay, İrem'i güldürmek için her yönü deniyordu.
"Ayda lahmacun, Marsta döner." Dediğinde ne İrem ne ben gülmüştük. Sen espri yapma bakışları atıyorduk.
"Beğenmediniz mi elim de çok malzeme var."
"Ayağında yok mu?" Deyip kahkaha attığımda İrem bana çak işareti yaptığında elimi kaldırarak eline vurdum.
"Su sen bir daha espri yapma ben ki yılların eskitemediği yakışıklı bile böyle iğrenç espriler yapmadı." Dedi.
"Daha fazla konuşma da kalk bana su al." Dedim.
"Sen zaten susun kendini içsene." Diye iğrenç bir espri yapan Berkay'a bakışlarımı yönlendirdim.
"Tuvalet nerede acaba? Kusacağım da." Dedim Kusar gibi yaparak.
"Tamam tamam." Dedi ve gülerek devam etti.
" 50 kuruş ver lan tirrek." Dedi buda hep fakir hep fakir.
"Fakir misin diyeceğim değilsin. Oğlum beni sömürdün para kalmadı." Diyerek elimi cebime atarak 50 kuruş çıkararak Berkay'a uzattım.
Berkay yerinden kalkarak kantinci adamın yanına giderek kulağına bir şeyler fısıldadı. Yine ne planlar dönüyorsa. Atlı karınca değil ama dönüyor. Kantinci amca suyu verince, Berkay da parayı uzatarak suyu alarak yanımıza gelip sandalyeye oturdu.
"Al benim canım kardeşim, sana feda olsun bu su." Dedi Berkay.
Kafasına falan taş mı düştü diye etrafını yokladım kafasının ama iyiydi. Suyu masaya koyduğunda suyu elime alarak şişenin kapağını açtım. Şişenin kapağını açınca suyu ağzıma götürdüm. Suyu içerken ağzıma tuz gelmesiyle suyu Berkay'ın yüzüne tükürdüm. Elimi ağzıma götürüp ağzımı hızlıca sildim. Ve Berkay'a dönerken gözlerimi kıstım.
"Ulan ! sen kim benim suyuma tuz koymak kim be !? biraz daha beni sinir edecek olursan seni tuz gölünde boğarım." Elimde kalan suyu Berkay'ın başından aşağıya döktüm.
Berkay gözlerini kapatıp, küfür ediyordu. Zar zor gözlerini açıp etrafa baktı.
"Gözüm yanıyor, ulaannn." Deli danalar gibi kantinde koşarken Alper ve Uğur'un tam ortasına çarptı, ne işi var bu 2 gerizekâlının burada ?
"Burası kantin Su bir şeyler almak için gelmiş olabilirler mi ? " Dedi İrem, siktir ben onu sesli mi demiştim aman ne yani kantin diye bütün herkes gelmek zorunda mı sanki ?
Gözlerimi kısıp Uğur ve Alper'e baktım cool adımlarla yanımıza gelecekken Berkay'ın kantin de deli danalar gibi koşarken döktüğü sulara basıp yere çakıldılar.
İrem'le beraber kahkaha attık İrem elini ağzına götürüp kendini frenlemeye çalışıyordu. Kolunda ki "Ben bir malım." Yazısını görünce daha çok gülmeye başladım. Berkay'da okula tek kaşlı gelmişti sabahtan beri kızlar ona gülüyordu.
Uğur ve Alper hiç bozuntuya vermeden yanımıza geldiler. Alper elini masaya vurup İrem'e baktı.
"Kim lan sana laf atan o denyolar ?! " Burnundan soluyordu.
İrem masanın üstüne çıkıp bağırdı.
"Sanane lan, ibiş !? Delirtmeyin ulan beni this is Isparta !!!!"
Hepimiz İrem'e malsın bakışımızı atarken masanın bir ayağı kırıldı ulan mal insan plastik masaya çıkılır mı hiç !? Masanın ayağının kırılması ile İrem dengesini kaybedip yere çakılacakken Alper'in kucağına düştü refleksle ellerini Alper'in boynuna doladı.
Ben öksürmeye başlayınca Alper, İrem'i kucağından indirdi. Hepimiz masaya geri oturup birbirimize bakıyorduk mal mal kimseden çıt çıkmıyordu. Kantinden içeri 2-3 kişi girmesiyle göz devirdim yol geçen hanı sanki.
Sanırım ben yine sesli konuşmuş olacağım ki İrem arkasını dönüp gelenlere baktı. "Siktir." diye mırıldanıp önüne geri döndü.
" Ne oldu ? " Uğur kaşlarını kaldırıp İrem'e baktı.
" Bunlar, sabah ki bana sarkanlar." Sessizce fısıldamıştı benim kaşlarım çatılırken hepimiz kapıya doğru sinirle bakmaya başladık bir kişi hariç oda ellerini sıkan İrem.
Peki şimdi ne olacaktı ?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro