Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3.Tepki

Hemen ardından İrem'e uçan tekme attı. İrem yatağa baygın bir şekilde düşmüştü. Ben ve Uğur, Su'ya senin beynine sıçayım bakışları atıyorduk.

"Ne bakıyorsunuz lan! Siz hiç film izlemediniz mi!? Filmlerde tekrar vurunca hafızası yerine gelir şimdi İrem'in hafızası yerine gelecek."

Bu yaşta bu zeka inanılmaz..

Uğur'un ağzından

Karşımda İrem'e uçan tekme atmasıyla ağzım iki metre aralanmıştı. Yuh! Kız eğer bu tekmeyi de kaldıramazsa kesin ölürdü. Umarım bir şey olmazdı.

"Bu yaşta bu zeka inanılmaz," dememle sinirlenip koltuğa oturdu.

"Aferin sana geri zekalı hafızasını kaybetti daha da kötü olursa gösteririm," diye çıkıştı Alper.

Su'yun gözleri tekrar dolmaya başlamıştı. Oturduğu yerden kalkarak odadan kapıyı çarparak çıktı.

Ayşe Teyze "Geri zekalı mısın oğlum kızı daha da üzüyorsun böyle yaparak zaten gözü mosmor olmuş," dedi.

Alper oflayıp dururken ben de odadan kapıyı çarparak çıktım. Sana ne İrem'den Alper. Daha kötü olursa gösterirmiş. O kim bilir kaç yıllık arkadaşı ve üzüyordu. Hastanenin koridorunda ilerleyip köşeden döndüm. Merdivenlerinden birilerine çarpa çarpa iniyordum. Şu an hiç birinden özür dileyecek zaman yoktu. Merdivenlerden inince bahçeye çıktım. Etraftaki banklarda göz gezdirdim. Ağaçların arkasındaki bank gözüme takılınca o tarafa doğru yürüdüm. Bankta ağlayan Koca kafagillerden Su'yu görmemle yavaş adımlarla yanına gittim.

"Ağlama." Beni hiç umursamayarak ağlamaya devam etti.

Yanına oturarak Su'yun çenesinden hafifçe tutup kendime döndürdüm.

"Zaten kısa sürelik bir hafıza sorunuymuş bu kadar üzülmene değmeyecek ve emin ol İrem senin yerinde olsaydı ve o ağlasaydı sen onun ağlamasını mı yoksa ağlamamasını mı isterdin?"

Nefes alıp devam ettim. "Tabii ki de ağlamamasını."

İlk defa bu kadar uzun konuşmuştum normalde hiç bir zaman bu kadar çok konuşmazdım. Oturduğum banktan ayağa kalkıp elimi uzattım.

"Ve şimdi kalkarak yanına gidiyoruz."

Elimi tutmayıp ayağa kalktı. O önde ben arkada hastaneye giriş yapmıştık. Odaya girerken camdan İrem'in babasını görünce ilk önce bilerek ben odaya giriş yaptım ardından da Su girmişti. Alper İrem'in babasına her şeyi anlatmıştı. Biraz kızgın duruyordu bizi görmesiyle odadan çıkması bir olmuştu. Su'da gidip Ayşe teyzenin yanına oturdu. Ayşe teyze, Su'ya moral veriyordu.

İrem'in ağzından

Kendime geldiğim de gözlerimi araladım. Burası da neresi?

Iyk..Hastane havasından nefret ederdim de kim hasta? Yerimden doğrulup etrafta göz gezdirdim. Koltukta oturan Su, Uğur ve angut Alper'e baktım.

"Bizim ne işimiz var burada?" deyip üstüme baktım. Hastane önlüğü vardı üzerimde göz devirdim.

Alper'in, Su'yun yerinden fırlaması bir oldu.

Alper "İyi misin?" Diyerek meraklı bakışlarını bana yönlendirdi.

"Sana ne lan! Senin ne işin var burada?" Deyince Su'yun kıkırdaması bir oldu. Uğur yerinden cool bir şekilde kalkıp yanımıza geldi yavaşça.

"Su ilk defa yaptığın bir şeyi düzelttin." Gülerek söylendi Uğur.

"Hahaha Çok komik."

Su bana doğru adım atıp bana sarılınca bende ona sarıldım. Kulağına fısıldadım.

"Neler oldu her şeyi bana anlatacaksın,"

"Neler olmadı ki," diye sorumu cevapladı can yoldaşım olan Su.

Su'ya dikkatlice baktığımda gözünün mor olduğu görünce ona kızgınca bakmaya başladım.

"Bana ağladığını söyleme," deyince başını önüne eğdi.

O anda babamın içeri girmesiyle yaşadıklarım bir bir aklıma gelmeye başlamıştı.

"Kızım iyi misin?" Babam bana doğru geldiğinde bana sarıldı.

"İyim baba," deyip bende sarılmasına karşılık olarak babama sarıldım.

Su'yun ağzından

"Şey hocam.." dememle herkesin bana dönmesiyle devam ettim.

"İrem bugün bizde kalabilir mi? Ne olur?" diye yalvarmaya başladığımda.

"Tekme olayı." Söze başladığında, İrem babasının konuşmasını bölerek devam etti.

"Burada birazda benim suçum var deyince." Herkes ona döndü.

İrem "Su'ya biri arkadan sarılınca her zaman panik olduğu için."

"Tamam kalabilir o zaman şimdi benim gitmem lazım." Dedi İrem'in babası ardından Alper'le Uğur'a dönüp konuştu.

"Eve bırakırsanız sevinirim çıkış işlemini de ben hallettim." Dediğinde kafa salladılar.

Odadan çıkmaları için Alper'le uğura çıkın işareti yaptım. İki malda anlamayınca "Çıkın!!" Diye bağırmamla odadan çıkmaları bir oldu.

Benim bağırmamla İrem'in hunlarca gülmesi bir oldu.

"Üzerindeki şu pis şeyi çıkarda gidelim."

İrem üzerindekini çıkarınca Ayşe Teyzeye de veda edip odadan çıktık.

Odanın kapısını açmamla Alper'in ve Uğurun yere düşmesiyle hunlarca gülmeye başladım. İrem'in anırmasıyla güvenlik gelip bizi tabi ki de hastaneden atmadılar saçmalamayın.

Hastaneden zorla çıkarılınca yere oturdum. Ve ağzıma geleni söylemeye başladım. İrem ağzıma vurmasıyla durdum ve ayağa kalktım.

Alper "İrem'i ben götüreyim Uğur sende Suyu sen götür." Demesiyle elimi havaya kaldırıp tek kaşımı kaldırdım.

"Birincisi İrem'i niye sen götürüyorsun ikincisi, ben bu egoistle gitmem."

Uğur "Egoist...Hım haklısın teşekkürler bebek." Demesiyle ona kızgınca bakıp koluna vurdum.

Alper'in telefonu çalınca yanımızdan uzaklaşmalar falan lan baban arıyor baban gelirken ekmek al diyecek esprisini yapmadım tabii ki de.

İrem'in anırması üzerine Uğur'un 'Sen espri yapma bir daha' bakışı atması bir oldu.

O anda karşımdan gelen sevgilimi görünce gülümseyerek ona doğru yürüdüm ve sarıldım. Yanağını öperek "Hoş geldin sevgilim." Dedim

İrem'in "Hoş geldin Enişteciğim. " Diye söylenmesi üzerine Yiğit'in "Bu çocuk kim?" Demesiyle Uğur'a döndüm.

"Sınıftan arkadaşım," Demekle yetindim.

Uğur, "Sonra görüşürüz," diyerek yanımızdan gitmesi bir oldu.

Alper'in yanımıza geldiğin bir bana bir Yiğit'e baktıktan sonra "Sizi bu çocuk bıraksın." Dedi ve yanımızdan ayrılmasıyla Yiğit'e döndüm.

"Sevgilim, siz tanışıyor musunuz?"

"Yok. "Dediğinde koluna girdim ve biz önden ilerlemeye başladığımızda İrem "Hıh pis aşıklar." Söylenmesine kıkırdamadan edemedik. Arabaya bindiğimizde ben Yiğit'in yanına binemedim.

Neden mi çünkü benden önce yanına İrem binip, "Enişteciğim yeni araban çok güzel." Diye söylenmişti. Tabi ki de sinir olmadım.

"Benden önce öne biniyor " Diyerek kollarını bağladım. İrem üzgünce "Sen sevgilisisin geri zekalı her zaman binersin öne ama şimdi bende dimi Enişteciğim?"

Yiğit kafa sallayınca "İyi." diyerek trip atmaya başladım.

Normal şartlar da trip atardım ama çok yorgun olduğumdan dolayı bu işlemi sonraya ertelemeye karar verip arka koltuğa geçtim. Hava oldukça soğuktu içi cayır cayır yanan biri için bile soğuktu.. Gökyüzüne bakıp iç çekmem bir oldu bazen hayat anlamsız geliyordu fazlasıyla anlamsız.. Derin düşüncelere dalmışken İrem'in

"Hey dalgın water geldik." Dediğini duymayacak kadar derin düşünceler..

İrem'in Ağzından

Su gökyüzüne bakıp melül melül düşünüyordu bende en iyi arkadaşı olarak Su'yun yüzüne soğuk su fırlattım çünkü en iyi arkadaş olmak bunu gerektirir. Su'yun yüz ifadesini görmemle kahkaha patlatmam bir olmuştu, dünya kaç bucakmış görsün bakalım.

"İrem ebene kaydım İrem." Deyip üstüme atlamasıyla eniştem Yiğit bize ben bunları hak edecek ne yaptım bakışları atıyordu.

Biz Böyleyiz işte iki tane birbirini seven çatlak bizim ilişkimiz biraz farklıdır.

"Kızlar inip sevişmenize evde devam etseniz?" Dedi Yiğit enişte.

Su ise ona dil çıkartıp arabadan indi.

Ben mi ne yaptım ?

Tabii ki de kornaya basıp bütün mahalleyi uyandırdım ettikleri küfürleri buradan duyabiliyorum bir İrem olmak bunu gerektirir. Daha sonra cool cool ilerleyip Apartmanın içine girdim.

Su ile eve girer girmez :

"Pijama partisi." Diye bağırıp oradan oraya koşuşturmaya başladık ta ki Su'yun kafası duvara benim ise serçe parmağım sehpaya çarpana kadar..

Serçe parmak aşkına! Ne bokuna çarpıyor ki..

Su ile birbirimize bakıp anıra anıra güldük.

Pijama listemizde ne mi var ?

- En komik pijamaları giy.

- Tulumlarını al zıplayarak bahçeye çık.

- Hayvan gibi abur cubur ye.

- Birbirinizin saçlarını en ilginç modellere sok.

- Dünyanın en saçma makyajını yap.

- İğrenç bir moda gösterisi yap.

Ve günü duygusal film izleyerek sonlandır..

Klasik Suİr pijama partisine hoş geldiniz bayanlar baylar.

Su tulumları bahçeye çıkarırken bende abur cuburları hazırlıyordum ta ki ding dong kapı sesi gelene kadar.

Hayır yani saat olmuş ondu. Kim bu gecenin yarısında gelen münasebetsiz dingil sinir ile kapıyı açıp

" Ne var? " Diye bağırdım.

Karşımda Şaşkın şaşkın bana bakan Bir adet Alper ve Bir adet Uğur ile karşılaştım.

"Kimmiş?" Diyerek yanımıza geldi Su.

Su ile aynı anda pijamalarımıza bakıp 'Has siktir bakışı' attık sonunda Su kendini toparladı.

"Ne bok yiyorsunuz gecenin bu saatinde evimde!" Diyerek çemkirdi.

Uğur ise en az onun kadar sert bir ses tonunda "Ceketini unutmuşsun. "

Ceketi Su'yun yüzüne fırlattı. Hayır vermedi resmen ceketi yüzüne fırlattı.

Alper ise bana bakıp bakıp gülüyordu.

"Ceketi verdiğine göre siktirip gidebilirsiniz." Dedim en sonunda dayanamayarak.

"O burada mı?" Diye sordu Uğur.

" Ne? " Dedim.

"Sizi şu arabasıyla götüren bebe," dedi Uğur.

"Ona şu deme yada bebe onun bir adı var Yiğit," diyerek bağırdı Su.

"Şu işte bebe şu! " Dedi Uğur.

"Evet burada ben de tam onunla baş başa kalmak üzereydim ta ki siz aptallar gelene kadar! "

Buna sinirlenen Uğur arkasına bakmadan gittiğinden arkasından Alper yakışmış diyerek gülerek gittiğinde Suyla içeri geçtik.

"Fırtlatı hayvan," deyince onu yatıştırmaya çalışmak için.

"Boş ver dingileri gel hadi devam edelim." Deyip mutfağa girdim abur cuburları alıp, Suyun yanına bahçeye geçtim. Su yere yatmış şekilde yıldızları izliyordu bir tarafa abur cuburları koyup yıldızları izlemeye başladım.

"Hadi kalk abur cubur yiyelim." Oturduğum yerde kalkarak.

Su oturduğunda ağzıma sıkıştıra bildiğim kadar sıkıştırdım.

Suyun telefonun flaşı patlayınca gözümü açıp

"Boton son." Diyerek üzerine atladım.

Su'yun kafası yere vurduğunda kıkırdadım. Ve elinden telefonu alıp fotoğrafı sildim, üstünden kalkıp onu oturturdum, yemeye devam ettim ayı ben.

Su'yun ağzından

Abur cuburları ağzıma tıkadım....Abur cuburlar bittiğinde odaya çıktık.

"Ne yapalım? "Dediğinde İrem'e döndüm.

"Yastık savaşı."

"Ne ile?"

"Pencere sandalye kapı seç beğen al bir lira." Dediğimde İrem kafama vurup kıkırdadı.

Elime sarı yastığı aldığımda pembe yastığı İrem eline aldı kafama vurmasıyla onun kafasına vurmamla inledi.

Kahkaha atıp birbirimize vurmaya başladık. Sağa ilerleyip sola doğru dönmemle kafamı duvara çarptım. Kafamı tutum ah diye inliyordum. Rol yapıyordum.

İrem de inanıp "İyi misin?" Dedi elindeki yastığı atıp yastığı atmasıyla kafasına kafasına vurmaya başladım.

İrem çığlık atıp " Hain."

Biraz daha savaştıktan sonra sıkılıp bir taraf attım yastığı.

"Makyaj sırası." Diye çığlık atıp, ayağa kalktı makyaj malzemelerini getirip koydu.

"İlk ben seni yapacağım. " Kıs kıs gülerek.

Kafa sallayınca makyaj malzemelerini elime alıp ona dünyanın en saçma makyajını yapmaya başladım. Dudağını yarısını siyaha diğer yarısını mora boyamaya başladım. Bir gözünü mora diğerini yeşile boyamaya başladım. Ardından saçını saçma salak şekle soktum. Arada gülüyordum. Hepsi bitince

Aynayı getirip "Tatata" Dediğimde aynaya bakıp güldü.

"Cidden çok saçma olmuş." Dedi gülerek sıra bende dedi.

Topuzumu açarak İrem'in önüne oturdum. İlk baş saçımı yaptı, ardından ruju alıp sürmeye başladı. Ardından gözlerimi boyayarak bana aynayı tutu.

Kendimi incelemeye başladım. Siyah yeşil bir ruj, gözümde ise sarı ve kahverengi boya sürmüştü gerçekten çok iğrenç gözüküyordu yani saçma. Kahkaha attım.

"Senin zevkine edeyim." Dediğimde

"Seninkinden güzel bir kere tamamı tamı?" Demeye başladı.

Ayağa kalktım heyecanla "Şimdi sıra elbiseleri giymekte." Dememle İrem'in benden önce dolabıma atılmasıyla göz devirdim.

İrem'in dolabı açıp elbiselerin içine daldı, elinde bir elbiseyle geri çıktı.

"Yiğit Eniştem sana bunu giydiriyor mu?"

"İzin isteyen kim cicim."

"Yani şimdi elbise çok kapalı ya ondan sordum."

"Şimdi çarpılacaksın." Dedim gülerek.

İrem dolaptan kendine uygun kıyafetler seçince bende kendime seçtim.

Ve en beğendiğim kırmızı renkte arkası ful açık olan elbisemi üzerime geçirdim.

İrem'e baktığımda ise üzerine siyah bir mini elbise giymişti. Tam fiziğini ortaya koymuştu.

Islık çalıp "Bu ne güzellik hanımefendi? "Dememle hunlarca gülen İrem. Bende güldüm.

Hadi başlayalım deyip ayağa kalktım.

Son ses müzik açıp defileye başladık... Onuncu elbisemi de elime alıp giydim...Ve artık yeter Yoruldum deyip yere kendimi atmıştım ki uyuya kalmışım...

****

Göz kapaklarım açılmaya başlamıştı ve ta tatam bugünde ölmemişim... Yanımda camış gibi yatan İrem'e baktım. Gene başlıyoruz işte en az otuz dakika boyunca İrem'i uyandırmaya çalışacağım sonra kahvaltı yapamayacağız okula geç kalacağız sonra ise İrem bütün gün açım diye böğürecek.

Allah'tan, İrem'in tikini biliyorum yoksa değil otuz dakika üç yüz dakika'da bile uyandıramam. Tikiyle oynamamı her ne kadar sevmese de bugün geç kalıp o iki ayı yogiye rezil olmak ve Gıcık Hayriye hocanın muşmula gibi bakan suratını görmek istemiyorum.

Elimi İrem'in göbeğinde dolaştırdım ve çok geçmeden Su ebene selamlar diye yerinden fırlayan İrem. Kahkaha atarak İrem'e baktım.

"Hadi geç kalıyoruz" Deyip odama çıktım.

On dakika sonra İrem'le aynı anda odalarımızdan çıkıp birbirimizi süzüp sırıtık.

Ben Okul formamın üstüne Deri ceketimi giymiş saçlarımı ise yukarıdan dağınık topuz yapmıştım.

İrem ise klasik İrem, okul formasını giymeyip tayt ve üstüne bol bir tişört giyip saçlarını düzleştirmişti.

Her ne kadar öğretmenler ve babası kıyafetlerine karşı çıksalar da İrem'i vazgeçirebilmek ne mümkün huyu kurusun arkadaşım diye demiyorum çok inatçıdır.

Çok oyalanmamaya çalışarak, kahvaltımızı yapıp evden çıktık ben her zaman ki nesquik yedim İrem ise bir kase dolusu zeytin. Bu kız zeytin ile fantazi yaşıyor da biz bilmiyoruz bence. Oysaki ben hiç sevmem.

Gül'e gül'e okulun yolunu tuttuk. Ve beklenen olmuştu biz gene geç kalmıştık hem de İrem'i uyandırmama rağmen hızlıca müdürün bizi görmemesini dileyip casus edasıyla sınıfa geldik.

Ya Allah Bismillah deyip kapıyı tıklattım.

Ve bom, Hayriye hoca muşmula suratı ile kızgın bakışlarını kapıya yöneltti kim geldi diye.

"Geç kaldığımız için özür dileriz hocam," dedi İrem

Yavaş adımlarla sınıfa giriyorduk ki ;

"Size geçin dediğimi hatırlamıyorum...İrem Ve Güneş," dedi.

"Su," diye düzelttim.

" Ne fark eder ikisi de Bitkiler için gerekli şeyler işte," deyip geçiştirmeye çalıştı. İrem ise araya girerek;

"Aslında aynı şeyler değil Hocam bitkiye su vermezsen ölür ama bitkiye güneş yerine yapay ışık versen de bir şey olmaz."

İrem vurdu gol oldu işte benim yavrum be.

Alper'in İrem'e kocaman güldüğünü gördüm.

"Madem bu kadar çok biliyorsunuz küçük hanım dersi siz işleyin bugün," dedi Muşmula surat pardon Hayriye Hoca.

"Yani hoca olmamı istiyorsunuz? " dedi İrem.

"Evet," diye karşılık verdi muşmula surat.

"O zaman sıranıza geçin sizi sözlü yapacağım," deyince bütün sınıfta kahkaha sesleri yükseldi.

"Bu ne terbiyesizlik doğru müdürün odasına!" Diye böğürdü muşmula surat.

Ben geri kalır mıyım ;

"Bende İrem ile gideyim özlemiştik Müdürcüğümüzü,"

Sınıftan iki ses yükseldi.

"Ee o zaman bizde gidelim hem müdür ile tanışmış oluruz."

Dediler kim olabilir ?

Tabi ki ayı yogiler.

Ama bu sefer onlara kızmayacağım çünkü Hoca mosmor olmuştu.

Aslında İrem'de bende hiçbir hocaya saygısızlık yapmayı sevmeyiz ama sanırım ters tarafımıza gelmiştik.

"Sizde defolun." Diye bağırdı Hoca.

Ardından hep birlikte sınıftan çıktık. İrem arkamızdan geliyordu biz ise önde ilerliyorduk

İrem'in;

"Ah önüne baksana ayı! " diye böğürmesiyle hepimiz merakla arkamıza döndük.

İrem'in Ağzından

Yine ben ve bok şansım niye o iki tane dengesiz varken bana çarptılar ki. Önüne bakmam ile şok olmam bir oldu çünkü iki yıl önce ayrıldığımız biricik Berk abim duruyordu karşımda, gerçek abim değildi belki ama olmayan abim olmuştu o benim .

Bütün saçmalıkları mı çekerdi o ve Su , bana katlanan insan sayısı beş parmağı geçmez emin olun bu yüzden onları çok seviyorum ne yaparsam yapayım hep yanımdalar. Ee zaten dostlukta bu demek değil miydi?

"Görmeyeli daha da kaba olmuşsun, küçük." Dedi Moruk abim.

Ben ona hep moruk derim benden büyük ve olgun davrandığı için.

Ona laf yetiştirmek yerine sıkıca sarılmayı tercih ettim, ardından ;

"Bekle beni geri zekalı, müdürcüğümüzü ziyaret edip geleceğiz." Dedim kahkahalarımın arasından.

Başını onaylamakla yetindi sadece çünkü Alper ile bakışıyorlardı bir şey demeden müdürün yanına gittim diğerleri de peşimden geldi.

" Yine mi siz?" Dedi müdür bıkmış bir şekilde.

"Ne zamandan beri sizi ziyaret etmek suç oldu Müdür Bey." Dedi Su.

"Günde üç kere ziyaret ediyorsunuz zaten." Dedi müdür ters ters bakarak ardından devam etti.

"Ya size ne demeli? Geleli üç gün oldu daha bu kızlardan uzak durmazsanız daha çok uğrayacaksınız buraya." Dedi.

Ay biz onlara çok bayılıyoruz sanki..

" Ama durun ben size vereceğim cezayı biliyorum, bir süredir sizi takip ediyorum anlaşılan pek iyi anlaştığınız söylenemez size verilebilecek en güzel cezayı veriyorum, yakın bir zamanda okullar arası dans yarışması var iki çift istiyorlar ve bilin bakalım kim olacak onlar."

Lütfen biz olmayalım diye yalvarıyordum ki..

" Sizi seçtim pikaçular." 

Ne diyor bu keltoşunu yediğim adam ? ..

****

Yorumlarınızı bekliyoruz

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro