Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 7 •

Kalbim ve beynim arasında verdiğim savaşta gururum ön plana çıkmıştı. Ona her yaklaşmak istediğimde gururum bir adım öne çıkıp beni engelliyordu.

Yüreğimle vereceğim her karar beni yıkacak üzecekti ben onunla üzülecektim kırışacaktım incinecektim evet aşk fedakarlıktır belki üzülmek ve kırılmaktır ama ben onun için hayatımı mahvetmiştim. Onun sevmiştim evet çok sevmiştim çok mutlu günler yaşamıştım onunla büyümüştüm ben. Ama bana acılarından başka hiçbir şey bırakmamıştı.

"Ateş konuşmak istemiyorum."

"Hadi Elya gidelim."

Deyip elimi tuttu Barış. Ateş ise bir hayli sert ifadesiyle sadece bana odaklanmıştı sanki 'gelmezsen çok kötü şeyler olacak' der gibi bakıyordu yüzüme. Onun yüzünde ki ifade bendim bana ihtiyacı vardı. Ona gitmem gerekiyordu ama gidemiyordum. Yapamıyordum aklım ve beynim arasında verdiğim savaşta aklım hep galip çıkıyordu.

Barışla birlikte arabaya yöneldik barış şoför koltuğuna geçmişti bende tam kapıyı açmış arabaya biniyordum ki bir el açtığım kapıyı sertçe kapattı korkuyla arkamı döndüğümde Ateşle burun buruna gelmiştik neredeyse.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!"

"Sabrımı fazla zorladın yürü gidiyoruz!"

"Ben seninle hiçbir yere gelmek istemiyorum!"

"Elya yeter artık yürü!"

Sesi o kadar gür ve kuvvetli çıkmıştı ki bir an irkilmiştim. Yüzünde daha önce hiç görmediğim bir öfke vardı adeta yıllarımı  verdiğim adam gitmişti başka bir adam gelmişti yerine.

Barış öfkeyle arabadan indi ve o hızla Ateşe bir yumruk attı. Ateş yumruğun etkisiyle geriye doğru savrulmuştu. Barış bir yumruk daha atmak için harekete geçmişti ki hemen önüne geçtim.

"Kendine gel Barış ne yapıyorsun sen!"

Barışı durdurmayı başarmıştım fakat arkadan Ateş öfkeyle gelip eliyle beni kenara savurmuştu. Ben o hızla sırtımı arabaya yaslayarak durabilmiştim. kendime gelmem 1-2 saniyemi almıştı ve karşımda ki manzara karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım. Ateş Barışı feci şekilde dövüyordu Allah'ım ne yapacaktım ben!

Hemen Ateşin elinden tuttum ve Barışa bir yumruk daha atmasını engelledim yüzünü bana döndüğünde anlında oluşan damar gözüme çarpmıştı fazla sinirliydi onu ilk defa öyle görüyordum.

"Kendinize gelin ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz! Yeter artık Ateş uzak dur benden hayatıma müdahale etme yeter!"

Bağırmıştım, boğazımda oluşan o acıyı hissedecek kadar bağırmıştım. Artık canımı acıtıyordu fazlasıyla yormuştu beni yorulmuştum artık. Hemen Barışın yanına gidip onu dikleştirdim yüzünde yara vardı ve kanıyordu.

"Burnun kanıyor."

"İyim ben merak etme. hadi bin arabaya."

"Sen?"

"Geliyorum Elya lütfen bin arabaya."

Barışın dediğini yapıp arabaya binmiştim camı sonuna kadar açmış ve barışın ateşin yanına giderek söylediklerini duymak için kafamı arabanın camından çıkarmıştım.

"O kız senin hiçbir şeyin değil. Ondan uzak dur bir derdin varsa benle hallet o kıza karışma seni istemiyor artık bunu o kafana sok!"

"Sen de şunu o kafana sok. O kız benim, O kız hep benim, o kız her şeyiyle benim!"

"İyi o zaman şu an kimin arabasında olduğuna bak."

Ateş Barışa hiçbir karşılık vermemişti sadece alaycı bir gülümsemeyle yüzüne bakmıştı daha sonra benim olduğum yöne döndü. Bense o panikle hemen kafamı arabanın içine soktum. Gözlerini dikti gözlerime sadece baktı, öylece baktı sonra hiçbir şey söylemeden arkasını döndü arabasına bindi ve gitti.

Barış arabaya bindi ve son sürat arabayı kullanmaya başladı fazla tedirgin olmaya başlamıştım fazla hızlı kullanıyordu arabayı.

"Barış lütfen yavaşla!"

Beni duymuyordu bile. En sonunda korkunun verdiği panikle bağırmaya başladım önümüze çıkan arabaya çarpmaktan son anda kurtulmuştuk.

"Lanet olsun dur artık derdin ne senin!"

Sonunda beni duymuş korkumu hissetmiş ve arabayı sahil kenarına bir yere çekmişti. Nefesim kesilmeye başlamıştı nefes alamıyordum arabadan inip deniz kenarına doğru yürüdüm halen panik halindeydim ve ellerim titriyordu.

"Ne yapmaya çalışıyorsun anlamıyorum derdin ne senin ölecektik!"

Barışta halimden etkilenmiş olacaktı ki yanıma geldi korku hakimdi yüzünde. Omuzlarımdan tuttu.

"Özür dilerim kendimi kaybettim bir an."

Üzülmüştüm onun için ve burnu kanıyordu. Arabaya ilerleyip çantamın içinden ıslak mendil çıkardım ve Barışın yanına ilerledim.

Canı acıyordu bende yüzünü silerken olduğunca yavaş ve dikkatli olmaya çalışıyordum.

"Özür dilerim benim yüzümden oldu."

"Saçmalama Elya birinin o adama haddini bildirmesi gerekiyordu."

"İyi ama ortaksınız bundan sonra birlikte çalışacaksınız sonuçta."

"Sen bunları düşünme tamam mı gel buraya.."

Ellerimden tuttu ve bana sarıldı bende ona o çok iyi biriydi ve bana çok iyi geliyordu benim yüzümden bunları yaşamış olması beni ne kadar üzse de bana kırılmadığını bilmek rahatlatıyordu.

Yol boyunca hiç konuşmadık barış beni eve bıraktı onu eve davet etsem de gitmesi gerektiğini söyledi. Bende günün verdiği yorgunlukla ağır ağır çıkarken merdivenleri Ateşin dairesinin önünde beni beklediğini gördüm. Gözlerini bana kilitlemiş öylece bakıyordu. Belki görmezden gelirsem konuşmaya mecbur kalmazdım diye düşünerek bir şey söylemeden kendi daireme çıkmak için bir adım daha attım fakat ne mümkün Ateş kollarımdan tuttu ve kendine çevirdi. Açık olan evinin kapısını göstererek;

"İçeri gir!"

"Sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun bırak kolumu!"

Diyerek tepki verdim. Ellerinde hapsolmuş kolumu sertçe çekerek kurtarmaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Daha sert bir şekilde kolumdan tutarak eve girdi ve kapıyı sertçe kapattı resmen arkasında sürükleniyordum!

"Ne yapıyorsun sen ya oyuncağın mıyım ben senin oradan oraya savurup duruyorsun?!"

Bağırmıştım ve bu onu hiç memnun etmemişti. Ağır adımlarla yaklaştı bana yüzümü avuçlarının içine aldı eğdi yüzünü boynuma doğru derin bir nefes çekti. Sanki yeniden hayat buluyordu sanki daha yeni yaşamaya başlıyordu.

"Sen benim Işığımsın, sen yoksan ben hep karanlıktayım Elya."

"Kendini o karanlığa atan sensin."

Eğdi başını hiçbir şey söylemedi öylece kaldı. Bir adım geriye doğru attım ondan uzaklaşmam gerekiyordu ona bu kadar yakınken nefes alamıyordum.

"Mecburdum Elya."

"Söz vermiştin ne olursa olsun beni hiç bırakmayacaktın."

"MECBURDUM."

Fazlasıyla sıkılmıştım bu mecburdum kelimesinden evet gerçekten sıkılmıştım. Kafamda binlerce soru dönüp dururken onun tek söylediği MECBURDUM oluyordu.

"Umurumda değilsin Ateş gerçekten!"

Güldü ama acıyla güldü böyle sanki içi acıyordu ama bunu belli etmek istemiyor gibiydi. Yine yaklaştı bana bu sefer daha da yaklaşıyordu ve durmuyordu o yaklaştıkça ben geriye doğru adım atıyordum ta ki sırtım sert ve soğuk kapıya çarpıncaya kadar işte şimdi kaçacak bir yerim kalmamıştı. Nefesi yüzümde can verirken kalbim hızla atıyordu.

"Beni seviyorsun. İstediğini yap istediğinle birlikte ol.."

Elini kalbimin üstüne koydu ve konuşmaya devam etti;

"Ben buradayım ve hiç kimse beni buradan çıkaramaz."

Haklıydı her zaman ki gibi yine o haklıydı ben onu hiçbir zaman kalbimden silememiştim ki o hep orada olacaktı canımı ne kadar yakarsa yaksın tek bir bakışıyla girdiği kalbimden hiçbir güç onu çıkaramayacaktı. Belki acı verecekti ama o hep orada olacaktı..

"Üzdüm, kırdım, yıktım, dağıttım evet ama seni sevmekten vazgeçmedim Elya."

"Bizden vazgeçtin ama hayallerimizden, mutluluğumuzdan vazgeçtin.."

Anlıma bir öpücük bıraktı ve işte ben o zaman dünyanın en huzurlu ama en çok acı veren yerindeydim araftaydım..

"Gitmedim bak buradayım yine yanındayım."

"Ben seni göremiyorum hissedemiyorum artık bana acından başka hiçbir şey vermiyorsun Ateş."

"Gidelim buradan gelir misin benimle her şeyi herkesi arkamızda bırakıp gidelim.."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro