Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 25 •


Söylediğim cümleden sonra Ateş hiçbir şey söylemeden elimden sıkıca tutmuş ve eve doğru yönelmişti. O kadar çok sıkıyordu ki elimi hem acıdan hemde korkudan bir şey diyemiyordum. Eve girdiğimizde Ateş hiçbir şey olmamış gibi  gözlerini gözlerime dikmişti sanki koca ev gözlerinin içine hapsolmuştu. Ellerimi yaşça ellerinin arasından sıyırdıktan sonra arkamı dönerek salona doğru ilerledim, cam kenarında duran tekli koltuğa sindim yavaşça. Ateşte beni takip ederek salona geldi, elleri ceplerinde öylece yüzüme bakıyordu.

"Aç mısın?"

"Hayır."

Gözlerinin devirdi, bir iki adım atarak bana doğru yaklaştı bende kendimi koltuğa dahada gömerek sabitledim.

"Sabahtan beri hiçbir şey yemediğine bahse girerim."

"Kumar oynamam."

Birden ağız dolusu bir kahkaha patlattı, bense ağzım iki metre açık aval aval onun o muhteşem gülüşüne bakıyordum. Kendimi toparlamam ve Ateşin eğilip gözlerini dudaklarıma çevirmesi bir oldu.

"Aşıkken çok daha güzelsin!"

Koltuğun kollarından destek alarak geriye doğru kendimi dikleştirip Ateşten uzaklaşmaya çalışsam da Ateşin bana daha da yaklaşması bunu engelliyordu.

"Hiçte bile aşık falan değilim ben!"

Yine gülümsedi, gülümseyince göz kenarlarında beliren iki çizgi bütün kusursuzluğuyla gülüşüyle birleşti.

"Hem yaklaşmaz mısın lütfen! Ne bu samimiyet!"

"Benimsin!"

Ateşin kolunun altından ani ve hızlı bir hareketle indim ve onu koltukla baş başa bıraktım.

"Rüyanda görürsün!"

Bana çevrilmiş sırtını döndü ve gözlerini gözlerime sabitledi. Adımlarını büyük bir o kadar da sakin atarak bana doğru yaklaştı.

"Gördüklerimin rüya olduğunu düşünmüyorum."

Dedi kinayeli bir ses tonuyla, beni zayıf noktamdan vurmaya çalışıyordu ama yemezler! Ona bu sefer teslim olmayacaktım!

"Niye geldik buraya!"

"Her şeyi konuşmak için."

Ateş bana yaklaşırken bende adımlarımı geriye doğru atıp ondan uzaklaşmaya çalışıyordum, Ateşin aramızda ki mesafeyi kapatıp yanıma yaklaşmasıyla nefeslerimiz birbirine çarpmaya başladı. Panikle ne yapacağımı bilemezken bir anda dengemi kaybetmemle birlikte kendimi 3'lü koltuğun üstünde buldum.

Her şey normaldi ta ki üzerimde Ateşin varlığını hissedene kadar! Ah kalbim ağzımdan fırlayacaktı şimdi! Kapkara gözlerini gözlerime dikmişken kalbimin nasıl normal ritminde atması beklenebilirdi ki zaten!

"Kalk üstümden!"

"Ben halimden gayet memnunum doğrusu!"

"Ama ben değilim kalk!"

Diye sitem ederek onu üstümden kaldırmak için ellerimi göğsüne koydum ve itmeye başladım, neyse ki fazla direnmemiş ve üstümden kalkmıştı.

Ellerini uzatarak tutmam için gözleriyle komut verdi. Bense omzumu olumsuz anlamda aşağıya ve yukarıya doğru hareket ettirdim.

Bir anda eliyle kolumdan tuttu ve ani hareketle beni kendine doğru çekti. Az önce uzandığım koltuktan kalmış ve şu an Ateşle burun burunaydım.

Gözlerini dudağımda gezdirdikten sonra gözlerimin içine baktı, O kadar keskin bakıyordu ki sanki gözleri kalbime bir ok gibi saplanıyordu.

"Seviyorum seni, bir gün aşkından eriyip gideceğim bak, öyle seviyorum!"

"Bırakır mısın beni.."

Kendimi ondan kurtarmaya çalışıyordum. Ama beni iki koluyla öyle sıkı sarmıştı ki neredeyse kıpırdayamıyordum bile.

"Biliyorum bana kızgınsın.."

"Ben sana kızgın değilim, ben sana kırgınım, hiç kimseye olmadığım kadar kırgınım."

Derin bir nefes aldı gözlerini gözlerimden bir saniye dahi olsa ayırmadan öylece durdu.

"Kalbim milyon kere kırıldı, ama hiçbiri senin beni kırdığın kadar acıtmadı canımı anlıyor musun?"

Sakindim, ama sakinliğim canımın acısını bastırmıyordu. Ben artık onunla kavga etmek istemiyor sakince konuşup her şeyi bitirmek istiyordum. Başımı çaresizce yere eğdim. Ne Ateş bir şey söyledi ne ben, sadece saçlarımdan kokulu ve uzun bir öpücük aldı ve bana sardığı kollarını benden ayırdı.

Bende bunun üzerine yüzüne bile bakmadan koridorun sonunda ki odanın birine girdim. Neyse ki yatak odasıydı kendimi hemen yatağın üzerine atarak gözlerimde ki yaşları sildim .

🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Gözlerimi açtığımda saat neredeyse gece 03.00'dı. Midemin gurultusundan başka hiç bir şey duyamaz hale gelince çareyi kalkıp bir şeyler yemekte buldum. Odamın kapısını yavaşça açtığımda etraf karanlıktı. Dikkat ederek ve bir sakarlık yapmamaya çalışarak mutfağa doğru yöneldim. Dolabın kapısını büyük bir iştahla açtığımda resmen hayal kırıklığına uğramıştım. Peynir domates ve bir kaç yumurtadan başka hiçbir şey yoktu dolapta.

"Aç kaldık!"

Kendi kendime söylenirken birden mutfağın ışığı açıldı, arkamı döndüğümde ışığı açan Ateşten başkası değildi.

"Bir kedi gördüm sanki, hemde aç bir kedi!"

Hiç bir şey söylemeden dolabı kapatıp köşede ki tezgahın üzerine oturdum.

"Sayende, dolapta hiçbir şey yok!"

Yönünü değiştirip bana doğru ilerleyen Ateşi farkedince bana bir terleme geldi tabi, ne yapacağımı bilemez halde tedirginliğimi ve heyecanımı gizlemeye çalışırken bana yaklaştı ve iki elini tezgahın üzerine koyarak gözlerini gözlerime dikti.

"İnatçısın!"

"Sende öküzsün ben sana bir şey diyor muyum!?"

"Şu an bu koca evde tek olduğumuzu ve sana istersem her şeyi yapabileceğimi unutma istersen küçük hanım!"

Burun kıvırarak gözlerimi gözlerinden ayırdım ve omuz büktüm.

"Hiçbir şey yapamazsın Ateş Yılmaz!"

Sağ elini tezgahtan kaldırdı ve çenemi tuttu, yüzümü yüzüne döndürdü. Nefeslerimiz bir birine değerken pek sağlıklı düşünemiyordum!

"Elbette hiçbir şey yapmam, çünkü seni seviyorum."

Şu an eriyip can verebilirdim çok mükemmel ve kusursuz bir adamdı. Ama bu ona olan kırgınlığımı gölgeleyemezdi! Yüzümü hızla çevirdim ve çenemi elinden kurtardım. Alayla yüzüne gülünce kaşlarını çattı derin bir nefes aldı ve benden ayrıldı. Dolaba doğru ilerleyip kapağı açtıktan sonra bir domates ve kasenin içinde bulunan peynirlerle dolabın kapağını kapatıp tezgaha yöneldi.

Hiçbir şey söylemeden öylece onu izliyordum, gayet seri ve pratik bir şekilde sandviç hazırladı yanına bir bardak portakal suyu da doldurduktan sonra hemen yanıma bıraktı, daha sonra karşıma geçti ve tezgaha yaslanarak beni izlemeye başladı. Ben onun varlığına aldırış etmeden sandviçten bir ısırık alıp yemeye başladım.

"Kaç gündür yemek yemiyorsun Allah aşkına."

"Bütün gün hiçbir şey yemedim."

"Seni doyurabilmek için çok çalışmam gerekecek anlaşılan."

"Sana ihtiyacım yok."

Başını yere eğdi ve sessiz bir şekilde gülümsedi. Yüzünü kaldırıp gözlerini gözlerime dikince bir şey söyleyeceğini anladım bende elimde ki portakal suyunu tezgaha bıraktım. Yaslandığı tezgahtan ayrıldı ve tekrar bana doğru yaklaştı.

"Bensiz yapamasın."

"Üç sene boyunca sensiz nasıl yaptıysam bundan sonrada yaparım!"

Derin bir nefes alarak karşımda dikildi bende ona meydan okurcasına başımı kaldırdım ve gözlerimi gözlerine diktim.

"Sana kendimi savunmayacağım."

"Savunulacak bir tarafın yok zaten Ateş!"

"Tamam. Bak buraya seninle tartışmaya değil her şeyi konuşmaya geldim."

Oturduğum tezgahın üzerinden kalktım "Benim seninle konuşacak bir şeyim yok!" diyerek salona doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan gelen Ateş kolumdan sertçe tutup kendine çekti belimi öyle büyük bir kuvvetle sarmıştı ki kıpırdayamıyordum resmen.

"Beni delirtme!"

"Delisin zaten benim delirtmeme ne gerek var!"

"Biliyor musun sabrım taşıyor Elya."

"Biliyor musun, umurumda değil Ateş!"

Hızlı bir hareketle kendimi Ateşin kollarından kurtardım ve kapıya doğru ilerledim. Arkamdan gelen ayak seslerinin Ateşe ait olduğunu tahmin etmek pekte zor değildi.

"Nereye?"

"Evime tabi ki de nereye olacak!"

"Senin evin bur..."

Cümlesini bitirmesine izin vermeden kapıdan çıktım ve ardımdan sertçe kapattım. Evet gecenin 3'ünde nereye nasıl gidecektim bende pek bilmiyordum ya neyse .. Hemen telefonu mu çıkarıp Didem'in numarasını çevirdim.

"Alo Elya."

"Didem sana bir konum atacağım gelip beni alır mısın?"

Didem'in onayından sonra biraz yürüdüm ve küçük bir çorbacı buldum bir müddet bekledikten sonra kapıda Didem'in arabasını görünce hızla çorbacından çıktım.

"Oh be!"

Deyip dideme sarıldım, arabaya binip eve doğru yola koyulduk. Yol boyunca Didem'in yüzlerce sorusuna maruz kalmıştım, bende çözümü her şeyi anlatıp kurtulmakta buldum.

"Öyle kapıyı çekip çıktın yani."

"Evet öyle yaptım."

"Ateş ise arkandan gelmedi öyle mi."

"Hayır."

"İlginç."

Neredeyse eve gelene kadar ikimiz de hiç susmamıştık. Didem arabayı park ettikten sonra indik ve apartmandan içeri girerek eve çıktık. Kendimi koltuğa derin bir soluk alarak attım.

"Eee şimdi ne yapacaksın?"

"Hiçbir şey hayatıma kaldığım yerden Ateşsiz devam edeceğim."

"Bu mümkün mü Elyacığım?"

Evet belki zor görünüyordu ama mümkün kılacaktım. Bunu yapmak zorundaydım kendim için. Artık Ateşle sonumuzu görmek benim için çok zordu.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro