Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 24 •

Ben içimin acısını bastırmaya çalışırken sürekli karşıma çıkıyordu, artık bir şeylerin mücadelesini vermekten yorulmuştum, yüzüne bile bakmadan cevap verdim;

"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok!"

Kolumu sertçe çekmek için hamle yapsam da başarılı olamamıştım, Ateş dahada sıkıyordu kolumu ve bu canımı acıtıyordu.

"Bilmediğin şeyler var, evet evlendim bunu inkar etmeyeceğim ama kısa süreli bir şeydi zaten boşandım bitti."

Yüzümü ona doğru döndüm gözlerimi gözlerine diktim ne kadar zor olsa da gözlerine bakarak konuştum.

"Artık bir önemi yok çünkü, bizde bittik."

"Elya."

Sabrımı zorluyordu artık, zaten onunla aynı havayı solumak bile canımı acıtırken birde nefesi nefesime değerken içime çekememek dahada zorlaştırıyordu.

"Umurumda değilsin Ateş!"

Kapkara gözleri alev alev yanmaya başlamıştı adeta, birden kolumdan tuttuğu elimden çekiştirdi ve beni kendisi ile duvar arasında bıraktı, aramızda ki mesafe neredeyse yok denecek türdendi, nefesi nefesime karışırken gözlerini gözlerime dikti.

"Ama sen benim umurumdasın!"

"Bu bir şey değiştirmez!"

"Beni seviyorsun!"

"Buda bir şey değiştirmez!"

"Bak Elya 3 senede yaşadığım binlerce kötü hatıram var ve babanın söylediği de o kötü hatıralardan birtanesi."

Alaylı bir şekilde güldüm. Bütün sinir sistemim bozulmuştu artık ne yapacağımı nasıl davranacağımı şaşırmıştım. Bir şey söylemek gelmiyordu içimden, yüzünü bile görmek istemiyordum artık.

"Sana her güvendiğimde arkamdan bıçaklanmaktan yoruldum, elini her tuttuğumda elini çekmenden yoruldum, ben senden yoruldum.."

Bağırarak söylemiştim artık idrak etmesi için, artık beni anlayıp rahat bırakması için ama Ateş sanki karşısında tek kelime etmemişim gibi duruyordu.

"Ben bu yola seninle çıktım, bu yolun sonunda da yine seninle veda edeceğim bu dünyaya."

"Biz birbirimizi beraber yürüdüğümüz bu yolda kaybettik."

Ateşin göğsünün üstüne iki elimi bastırarak ittim ve ondan uzaklaştım olabildiğince hemde. Elini saçlarının arasından geçirip derin bir nefes aldıktan sonra yüzünü bana döndü.

"Bilmediğin o kadar çok şey var ki Elya."

"Bilmek istemiyorum, artık bir önemi yok."

İki elini havaya yavaşça kaldırdı ve kapıya doğru yöneldi, kapıyı açtıktan sonra sırtı dönük bir şekilde;

"Sen bilirsin."

Dedi ve kapıyı kapatıp gitti. Bu kadardı işte Ateş buydu. Hemen pes etmişti, suçlu olmasına rağmen mücadele etmemiş ve öylece çekip gitmişti.

Gücüm kalmamıştı köşede ki tekli koltuğa oturdum dizlerimi karnıma çektim ve ağlamaya başladım, artık tutamıyordum kendimi bu yaşadıklarım bana çok ağır geliyordu.

"Elya."

Didemin sesini duyduğumda başımı kaldırdım ve sıkıca ona sarıldım. Ondan güç almam gerekiyordu buna çok ihtiyacım vardı.

"Neler oluyor anlatır mısın lütfen."

"Evlenmiş."

Didem şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu bense kendimi tutamamıştım, ağlamam dahada şiddetlenmişti. Başımı didemin omzuna gömüp sesim kesilene kadar ağladım.

                                                                           ***

Yaklaşık iki gündür evden çıkmıyordum, zaten babam ve barış etraftayken bu pek iyi olmazdı. Bu iki günde çok düşündüm, artık kendim için bir şeyler yapacaktım bu hayatta kendi kurallarıma ve isteklerime göre yaşayacaktım. Yataktan esneyerek kalkıp banyoya gittim. Didemin işi olduğu için erkenden çıkmıştı bende hazırlanıp iş görüşmesine gidecektim malum artık o şirkette çalışmam söz konusu bile değildi.

Kısa bir süre sonra artık hazırdım ve dışarı çıkabilirdim. Aynadan son kez kendime baktıktan sonra evden çıktım. Yürümeye karar vermiştim iki gündür evden çıkmıyordum biraz hava almam iyi olurdu.

Sokaklardan geçerken küçük tatlı bir kafede iş ilanı gördüm ve şansımı denemek üzere içeriye girdim.

Kasanın arkasında duran tahmini 29-30 yaşlarında ki adama doğru ilerledim.

"Merhaba."

Başını önünde ki kağıtlardan kaldırıp bana uzunca baktı.

"Ben camda asılı olan iş ilanı için gelmiştim."

"Ah evet buyurun siz şöyle geçin ben geliyorum."

Adamın söylediğine uyarak bana gösterdiği masaya geçip oturdum. Küçük yaklaşık 10 masanın bulunduğu pembe, mavi, mor, sarı renklerinin karışımından oluşan dekorasyonuyla fazlasıyla tatlı bir mekandı. Aradan geçen kısa bir aranın ardından adam geldi ve karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Ben Cenk."

"Bende Elya."

Bana uzattığı eli sıktım.İçten bir gülüşle karşılık verdi bana.

"Daha önce böyle bir işte çalıştın mı Elya?"

"Aslında hayır fakat yapabilirim."

"Senin için zor olabilir."

"Hayatımın zor bir döneminden geçiyorum ve bir işe ihtiyacım var eğer bana bir şans verirseniz elimden gelenin en iyisini yapacağımdan emin olabilirsiniz."

Nefes almadan kurduğum cümleden sonra derin bir nefes bırakarak sırtımı sandalyeye yasladım Cenk bana bakıp güldü.

"Bundan eminim, madem sende kendinden eminsin o halde yarın başlayabilirsin."

Bir an duraksadım işi almış mıydım yani? Yüzümde kocaman bir gülüş oluştu son zamanlarda kendimi en iyi hissettiğim gündü bu.

"Çok teşekkür ederim gerçekten."

"Rica ederim, hayırlı olsun. Yarın saat 09.00 buradasın."

"Elbette hiç merak etmeyin."

Kafeden mutlu bir şekilde ayrıldıktan sonra markete uğradım küçük bir alışveriş yaptıktan sonra evime geldim ve huzurla kendimi koltuğa bıraktım. Kafamdan birden babam ve barış beliriverdi neredeyse iki gündür ne aramışlar nede evime uğramışlardı buda beni oldukta tedirgin ediyordu. Ben düşüncelere dalarken kapı çaldı. Kapıyı açmaya gittiğimde gelen Didemdi.

"Hoş geldin."

"Hoş bulduk canım neler yaptın bugün."

"İş buldum."

Dedim birlikte salona geçerken. Didem gözleri parlayarak bana baktı ve bir anda sıkıca sarıldı, bende aynı şefkat ve sıcaklıkla sarıldım.

"Çok sevindim, inan bana her şey çok daha iyi olacak."

Didemden güç alıyordum, o her zaman umutlu ve iyimserdi bu yüzden hayata hep iyi yanından bakardı. Buda bana umut veriyordu.

Birlikte atıştıracak bir şeyler hazırladıktan sonra yemek için salondaki masayı kurduk o sırada bende televizyonu açtım ve kanalları gezmeye başladım. Bir haber programında gördüğüm haber üzerine durdum gözlerim şaşkınlık içerisinde açılmıştı.

"Ünlü iş adamı Halis Sayer ve yakın aile dostları Barış Solmaz adam öldürme suçundan tutuklandı!"
                                                                        🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Babam ve Barışın neden günlerdir peşimde olmadığını dün gece anlamıştım. Avukatlarını aramama rağmen bir bilgi alamamıştım tek bildiğim mühebbet yiyebilecek olmalarıydı. Bütün gece uyuyamamıştım biri her ne olursa olsun babam ve eskiden de olsa dostum dediğim adamdı.

"Günaydın Cenk bey."

"Günaydın Elya."

Kafeye gelmiştim ve heyecanlıydım. Cenk beyin yardımlarıyla neler yapacağımı azda olsa anlamış ve servis işini kavramaya başlamıştım Esra adında bir bayanın daha burada çalıştığını öğrenince çok mutlu olmuştum açıkçası ilk günden iyi anlaşmıştık 23 yaşlarında sıcak kanlı iyi bir kızdı ve bana çok yardımcı oluyordu.

Bir masaya istediği pasta ve portakal suyunu bıraktıktan sonra bana seslenen Esra'ya döndüm bir masanın önünde duruyordu masada ki kişiyi gördüğümde bıkkınlıkla derin bir nefes verdim. Masaya doğru ilerlediğimde Esra'ya "Ben hallederim" diyerek onu masadan uzaklaştırdım.

"Ne işin var burada."

"Pasta yemeye geldim."

"Sen pasta sevmezsin Ateş."

Başını gülerek yere eğdi, hayır niye güldü ki şimdi ne var yani.

"Bakıyorum da benimle ilgili hiçbir şeyi unutmamışsın."

Ah tabi! şimdi belli oluyordu neden güldüğü, her cümleden bir şeyleri cımbız gibi çekip alıyordu hayır yani niye bu kadar dikkat canım!

"Ne istiyorsun."

"Seni."

İki elini masanın üstünde birleştirerek bana doğru yaklaştı beni baştan aşağıya süzdükten sonra tekrar gözlerini gözlerimle birleştirdi.

"Hiç giymeseydin ya o eteği zahmet etmişsin!"

Şöyle bir kendime baktım daha sonra ucundan çekiştirip aşağıya doğru indirmeye çalıştım.

"Hayır amacın katil etmekse direk söyle!"

"Benim hayatım ve benim seçimlerim seni ilgilendirmez!"

"Kimin kararıyla güzelim?"

Yarım ağız gülerek karşımda öylece hiçbir şey yokmuş gibi duran Ateşle daha fazla laf dalaşına girmemek adına hiçbir şey söylemedim. Ta ki Ateş kalkıp bana yaklaşana kadar.

"İlk iş günümde rezillik çıkarmanı istemiyorum gider misin lütfen!"

"Elbette gideceği ama seni de götürerek!"

Bir anda elimi avucunun içine aldı ve sıkıca kavradı, kurtarmaya çalışsam da başarılı olamamıştım kahretsin fazla güçlüydü odun!

"Elya bir sorun mu var?"

Her şey çıkmaza sürükleniyordu resmen! Karşıdan sorgulayan gözlerle gelen Cenk beyi görünce dahada paniklemeye başladım. Ateş ise kendinden emin bir şekilde bize doğru gelen Cenk beye bakıyordu.

"Ah yok hayır!"

Geçiştirmeye çalışsam da bir şeyler olduğunu anladığına imzamı atardım doğrusu!

"Gidiyoruz hadi!"

Ateş sıkıca kavradığı elimden çekiştirerek dışarı çıkarmaya yeltendi ben direnmeye çalışsam da olmuyordu.

"Ateş lütfen gelmeyeceğim!"

Cenk bey söylediğimi duyunca hemen olaya müdahale etmek üzere bize doğru adımlarını hızlandırdı.

"Kız gelmek istemiyor bırak!"

Ateş yavaşça yüzünü Cenk'e döndü çenesini sıktığı belirgenleşen damarlarından anlaşılıyordu, umarım bir şey yapmazdı. Ah Ateş hayatımı alt üst ediyordu ama ben yinede bir şey söyleyemiyordum!

"Yürü Elya!"

"Bırak kolumu Ateş!"

Elimi Ateşin ellerinin arasından kurtararak ovuşturdum, o kadar sert tutmuştu ki elim kızarmıştı. Cenk bir anda yanımda beliriverdi.

"Hemen şimdi benimle geliyorsun!"

Gözlerinden adeta Alevler çıkıyordu sinirle elini yumruk yapışını görmüştüm adımlarını bana doğru atarak üstüme üstüme geliyordu. Cenk ben ve Ateşin arasına girerek önünde durdu.

"Kız gelmek istemediğini söylüyor duymuyor musun! Hemen dükkanımı terket hemen!"

Ateş alev alev yanan gözlerini Cenk'e doğru çevirdi, içimden bir rezillik çıkarmaması adına dua ediyordum.

Ateş sanki Cenk onunla konuşmuyormuş gibi umursamayarak eliyle kenara itti ve bir anda önümde beliriverdi.

"Ya hemen şimdi benimle gelirsin yada olacaklardan ben sorumlu olmam!"

Kısık sesle söylemiş olsa bile alev saçan gözlerini gözlerime dikerek konuşması fazlasıyla beni korkutmuştu, Ateşti dediyse yapardı biliyorum.

"Tamam geleceğim." 

Elimi tekrardan avuçlarının içerisine aldı ve çıkış kapısına doğru yöneldik. Bir anda durdu bana döndü;

"Arabaya geç geleceğim."

Elimi bıraktı ve Cenk'e doğru yöneldi, arabaya gitmek yerine orada beklemeyi tercih ettim.

"Bir daha işime karışırsan bu dükkanı başına yıkarım anladın mı?"

Öyle sert ve otoriter bir dille söylemişti ki cenk bir an ne diyeceğini şaşırmıştı. Ateş cenk'in bir şey söylemesine müsaade etmeden tekrar elimi tuttu ve dükkandan çıktık.

"Zorba!"

Yüzüme baktı, bende ona doğru döndüm ve omuzlarımı dikleştirdim. Onca yaptığı şeye rağmen hayatıma böyle müdahale etme cürretini nereden alıyordu bilmiyordum doğrusu!

"Arabaya bin!"

Derin bir nefes alarak arabaya bindim ve kapıyı sertçe kapattım. Ateşte benim arabaya binmemden sonra şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı.

Yaklaşık bir saat geçmişti en sonunda ormanlık alanda bulunan etrafı ağaçlarla çevrili bir evin önünde durduk. Ateş arabadan inince bende indim.

"Burası neresi."

"Evimiz."

Dedi gülerek, bende alay edercesine karşılık verdim ona.

"BİZ diye bir şey yok ki evimiz olsun Ateş!"

Bana doğru yaklaştı aramızda bir adımlık mesafe vardı, yüzümü avuçlarının içine aldı ve konuştu;

"Biliyorum hala seviyorsun beni, daha fazla zorlaştırma lütfen."

Karşımda sanki az önce ki alev saçan adam yoktu, öyle bir bakıyordu ki bana sanki evrende ikimizden başka kimse yoktu ve ben ömrüm boyunca sadece onun gözlerinde esirdim.

"Ben seni sevmeyi sevmiyorum Ateş.."

Her harfi nefesimi kesiyordu söylediğim cümlenin, her harfi kalbime bir ok gibi saplanıyor bütün gerçeği yüzüme vuruyordu..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro