Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 21 •


Öylece yerde duran gelinliğe baktım, daha sonrada öfke dolu olan Barışın yüzüne, bir çıkmazın içindeydim ve yolun sonu karanlıktı..

Öfke dolu gözlerle bana bakan barış daha fazla bir şey söylemeden odadan çıktı ne yapacağımı bilmez halde odanın içinde dolanıyordum. Çaresizdim ve bu çaresizlik beni deli ediyordu ! Yerde duran gelinliği öfkeyle duvara doğru savurdum gözümden akan yaşlar sakinleşmeme izin vermiyordu yarın evlenecektim ve elimden gelen hiçbir şey yoktu. Yapabileceğim tek şey Ateşi beklemekti.

Nasıl akşam olduğunu anlayamamıştım hava kararmış ve ben 4 duvar arasında sıkışıp kalmıştım. Aklımda bin bir tilki dolanırken kendimi dizginlemem pek kolay olmuyordu. Ama kendimi dizginlemem ve sakin olmam gerekiyordu. Ateşe güveniyordum ve o ben hallederim diyorsa hallederdi onu beklemem gerekiyordu ve bende öyle yapacaktım.

                                                                                 ***

Etrafımda bir sürü makyöz ve kuaför vardı. Biri saçımdan çekiştiriyor biri tırnağıma oje sürüyor biri makyajımı yapmaya çalışıyor bense koltukta öylece kalakalmış onları izliyordum. Birazdan "Yeter!" diye bağıracaktım doğrusu fazlasıyla bunalmıştım. İçeriye birden barış girince kendimi onun karşısında güçlü durmak açısından toparladım.

"Bitmedi mi?"

"Bitti barış bey."

Diyen adam saçıma bir toka daha taktıktan sonra benden uzaklaştı etrafında ki adamlara göz işareti yaparak hareket etti ve birlikte odadan dışarıya çıktılar bense yerimden kalkmadan öylece aynadan arkamda duran barışa bakıyordum. Yavaşça bana doğru yaklaştı.

"Melek gibisin.."

Hiçbir tepki vermeden öylece yüzüne baktım. Elini omzuma koyduktan sora geceliğimin askısını yavaşça indirdi. Hızla kendimi ileriye doğru attım ve oturduğum yerden kalktım.

"Kes şunu!"

Öfkeyle yüzüne bakıyordum bana bir 1 santim dahi yaklaşsa midem bulanıyordu bana dokunması beni çıldırtıyordu!

"Eminim gelinliğinde sana çok yakışacaktır."

"Asla giymeyeceğim!"

Sessiz bir kahkaha atarak adımlarını bana doğru hareket ettirdi.

"Elbette giyeceksin."

O bana yaklaştıkça ben kendimi ondan uzaklaştırıyordum. Ellerim arkamdaki duvarı hissedince içimden ağız dolusu küfürler ettim neden hep duvar yahu !

"Giymeyeceğim!"

Bir anda büyük bir adım atarak önümde beliriverdi nefesini nefesimle karıştırırken vücudum adeta kilitlenmişti. Bir anda eli boğazıma sarıldı ve sıkmaya başladı nefes almam güçleşmişti. Elimle sıkmasını engellemeye çalışsam da gücüm pek etkili olmuyordu.

"O gelinliği giyecek ve benimle el ele o salona ineceksin!"

"Giy..me..ye..ce..ğim."

Kısık ve kesik bir sesle zorda olsa söylemiştim. Giymeyecektim eğer hayatımda gelinlik giyeceksem bu Ateşle düğünümüzde olacaktı! Ama barışla asla!

"Biliyor musun fazla güzelsin üzerimde etkin çok fazla ama istediklerimi yapmazsan kötü bir adama dönüşebilirim o yüzden uslu bir kız ol bende senin canını bağışlayayım."

Elini sertçe boğazımdan ayırdı ve beni duvara yapıştırdı. yüzünü yüzüme değdirdi yüzümü sağ tarafa yatırdım ve ona bakmamak için çabaladım.

"Yarım saat sonra seni almaya geleceğim, üzerinde ki gelinlik ile.."

Benden ayrıldı ve odadan çıktı elimle boğazımı ovuştururken derin nefesler alıp vermeye çalışıyordum yere çöktüm ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım gözüm dolapta asılı duran gelinliğe gitti, sonra aklımın bir köşesinde Ateş beliriverdi bir anda dünden beridir haber yoktu ondan ve ben çaresizce onun gelmesini ve beni bu cehennemden alıp götürmesini bekliyordum.

"Lütfen gel.."

Çaresizdim tıpkı bundan seneler önce Ateşi kaybettiğim gibi çaresizdim ve çıkmazdaydım aklım olanları idrak edemiyordu artık. Yolun sonu görünmüyordu, bir labirentteydim ve çıkış yolunu bir türlü bulamıyordum. Neler olacağı ile ilgili en ufak bir tahminim yoktu tek bildiğim şey bu olanlara daha fazla dayanamayacağımdı.

Odama yaklaşık on beş dakika sonra tekrardan barış girdi. Karşımda beni kısa beyaz bir elbise ile görünce adeta gözünden ateş çıkmıştı. Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı şu an içinden kendine sakin olması ile ilgili telkinler verdiğine emindim.

"Sözümü hiç dinlemiyorsun prenses."

Aramızda bir adımlık bir mesafe kalmıştı elini elbisenin askı kısmına doğru götürdü, parmağı ile ince bir çizgi çizdikten sonra gözlerini gözlerime dikti.

"Zaten seninle evleniyorum! Daha fazla bir şey isteme benden barış!"

Hafif bir tebessüm ettikten sonra eliyle saçlarımı savurdu arkasını döndü bir iki adım attıktan sonra gelinliğin asılı olduğu dolabın önünde durdu gelinliği askılığından tutarak eline aldı ve tekrar bana doğru yaklaştı, vazgeçmeyecekti!

"Biliyor musun aslında gece bittikten sonra benim olacaksan bu gelinliğin pekte önemi yok."

En pis gülüşünden birini yollamıştı bana. Şu an olduğum durumu idrak edemiyordum 1-2 hafta önce dostum deyip omzunda ağladığım adam şimdi bana onun olacağımı söylüyordu. Anlamıyordum hayat nerede başlıyordu nerede bitiyordu gerçekten anlamıyordum. Kime güvenecektim bu dünyada, dostum dediğim insana bile güvenemiyorsam ne anlamı vardı yaşamın!

"İğrençsin! Yani nasıl böyle bir adama dönüşürsün dostumdun sen benim, omzunda ağladığım herşeyimi paylaştığım adamdın, şimdi karşımda başka bir adam var benim tanıdığım senelerce kardeş bildiğim insan sen değilsin."

Gelinliği yere doğru fırlattıktan sonra aramızdaki mesafeyi eriterek bana daha da yaklaştı korkuyordum ama ne olursa olsun onun neden böyle olduğunu böyle davrandığını bilmem gerekiyordu. Yani bir anda bir insan bu kadar acımasız olamazdı.

"Sana beni kardeşin gibi görmeni söylediğimi hatırlamıyorum doğrusu. Dost demişken, bunu müstakbel kocanın sana bir öğüdü olarak al 'Kimse gerçek dost değildir.' bak ben Barış Solmaz karşındayım ve bundan sonra hep karşında olacağım kocan olarak!"

Bir iki adım geri attım, karşımdaki adam başka biriydi konuşulası değildi bir şeyler anlatası değildi o yüzden susmayı tercih ettim. Ateşi bekleyecektim ve biliyordum gelecekti. Masanın üzerinde duran gelin çiçeğini elime aldım ve kapıya doğru yöneldim hiçbir şey söylemeden tek bir söz bile etmeden..

Arkamdan gelen barış sıkıca elimi tuttu ve beni yönlendirerek merdivene doğru ilerletti. Merdivenin başında bizi gören salonda ki kalabalık alkışlamaya ve oturduğu yerden kalkmaya başladı. Barış ve ben el ele yavaşça merdivenlerden inip kalabalığa doğru ilerlerken salondaki insanların yüzlerine ezberlercesine baktım önce babam ve barış daha sonrada bu salondaki insanları hayatım boyunca affetmeyecektim.

"Gülümse."

Barışın kelimesine karşılık sadece yüzüne bakmakla yetindim merdivenleri bitirip nikah masasının bulunduğu bölüme doğru ilerledikçe gözlerim Ateşin gözleri ile birleşmek istercesine onu arıyordu her yerde nefesini hissetmek istiyordu şu an buradaki hiçbir koku onun kokusu gibi olmayacaktı sanki o gelmez ise ben nefessiz kalarak ölecektim.

Barış sandalyemi çekti ve kaşlarıyla oturmamı işaret etti ben ise sadece gözlerimle Ateşi arıyordum. Barışın kısık sesle "Otur şu lanet koltuğa!" demesinden sonra çaresizce koltuğa sindim. İnsanlar gülüyor birbirlerine bir şeyler anlatıyor babam ise en ön sırada gözlerini gözlerime dikmiş beni izliyordu. Yazık etmişti hem kendine hem bana, o belkide hiç sahiplenmediği kızını bulmadan kaybetmiş ben ise daha önce varlığından bile haberdar olmadığım babamı bugün gömmüştüm. Artık baba kelimesi hiçbir anlam ifade etmeyecek sonsuza dek bana bu günleri hatırlatacaktı. Belki zor olacaktı ama bunları da atlatacaktım bütün kalbimle inanıyordum buna, güzel günlerin geleceğine ve doğuşun birazdan gelip beni kurtaracağına ..

Boş bakışlarla insanlara bakarken gözlerim bir anda tanıdık bir gözle birleşti. Bu didemdi dostum buradaydı ve buruk bir gülümsemeyle bana bakıyordu onu görünce içimden bir şeyler kopup gitti sanki gözlerim kızarmıştı ama ağlamam gerekiyordu zorda olsa kendimi tutmaya çalıştım. Didem geldiyse emindim ki doğuşta burada olacak ve beni bu cehennemden kurtaracaktı.

Bir anda nikah memurunun konuşmaya başlaması ile gerçekle karşılaştım artık yolun sonuna doğru geliyordum ve elim kolum bağlıyı. Gelin çiçeğini elimde kavramış sertçe tutuyordum şimdi ne yapacağımla ilgili hiçbir fikrim yoktu ..

"Siz Barış Solmaz hiçbir baskı altında kalmadan Elya Soykanı eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Barış önce bana baktı daha sonra sanki 'ben kazandım' dercesine yüzüme güldü. İçimden ne kadar bir mucize olsun diye dua etsem de içimden bir ses her şeyin sonuna geldiğimi söylüyordu. Boşluktaydım dört duvar üstüme geliyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Bir anda Didemle göz göze geldik, öyle bir bakıyordu ki bana o bakışı her şeyi cevaplıyordu ..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro