ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 15 •
Adamlar bana doğru geldiklerinde ikilemde kalmıştım bir an arkamı dönüp uçağa binmek gelmişti aklıma ve tabi ben aklımdan ilk geçeni uygulamış uçağa binmek üzere harekete geçmiştim fakat bu girişimim adamın tekrar seslenmesiyle son bulmuştu.
"Ben olsam gitmezdim!"
Tekrar yüzümü adamlara doğru döndüm bu sefer fazla yaklaşmışlardı yüz yüze bakıyorduk artık.
"Kimsiniz?"
"Gidiyoruz!"
Bir an gülümsedim hayır bu bir kamera şakası falan mıydı diye etrafa bakındım ama güvenlik kameralarının dışında bir şey gözükmüyordu.
"Ben gidiyorum sizde beni ilgilendirmiyorsunuz açıkçası!"
Alaylı bir tavırla cümlemi söyledikten sonra valizimin sapından tuttum arkamı dönmüş gidiyordum ki sırtımda sert bir cisim hissettim ve o an içimden bir ses durmam gerektiğini söyledi.
Bir silahtı sırtımda şu an bir silah vardı ve ben hiçbir şey yapamıyordum.
"Şimdi sus ve bizimle gel!"
Bağırsam belimdeki silah muhtemelen içimden geçip beni öldürecekti bağırmasam bu adamların dediklerini yapmak zorunda olacaktım üstelik kim olduklarını, ne istediklerini bile bilmiyordum!
"Kimsiniz!"
"Baban seni görmek istediğini söyledi küçük hanım şimdi uslu bir kız ol ve bizimle gel."
Baba kelimesini ilk duyduğumda bir an yabancılık çektim fakat daha sonra dün Ateşin bana anlattıklarını hatırlayınca aslında baba kelimesinin bana bir şey çağrıştırdığını farkettim; Acı.
"Benim babam yok! Rahat bırakın beni!"
"Teorik olarak bakıldığında bir baban var çünkü sen şu an hayattasın öyle değil mi!"
İğrenç seslerinden yükselen alaycı kahkahalar dayanma gücümü azaltmıştı zaten silahı belime doğru o kadar çok bastırıyordu ki canımın acısını içimde hissediyordum.
"Daha fazla sabrımızı zorlama yürü!"
Silahı belime doğru sert bir şekilde bastırdığında bağırmamak için kendimi zor tutmuştum.
"Şimdi silahı çekeceğim ve sende bizimle geleceksin tamam mı!"
Hiç tepki vermemiştim ama adamların dediklerini yapmak zorunda olduğumu biliyordum. Sırtımdaki sert cisim kalkınca acım hafiflemişti yavaşça yüzümü adama doğru döndüm arkasında ki iki kişi bana doğru gelip valizimi aldılar silahı sırtıma dayayan adam gözleriyle yürümemi işaret etti bende dediğini yaptım ve önünden yürümeye başladım.
Babam olacak adamı görecektim. İlk kez ama onca öğrendiğim ve yaşadıklarımdan sonra karşımda iyi birini beklemiyordum zaten hem eşine hemde çocuğuna böyle şeyler yaşatan adam iyi olamazdı. Hiçbir mecburiyet hiçbir yaşam şartı bir babanım kızını yarım bırakmasına onu koca dünyada tek başına bırakmasına bir sebep olamazdı!
Hava alanından dışarıya çıktığımızda bizi kapının önünde siyah bir araba bekliyordu adamın omzumdan itmesiyle arabaya bindim.
Yol boyunca tek laf etmedi ne adamlar nede ben o kadar çok sıkılmıştım ki zaten son paramı da bilete vermiştim üstelik oda yanmıştı!
Araba ani fren yapınca ileriye doğru savruldum. Kendimi düzeltip camdan dışarı baktığımda fazlasıyla büyük bir evin önünde durmuştuk. Dışı beyaz ara ara altın rengi bulunan bu eve doğru yürümeye başladık, kapıyı hizmetli olduğunu düşündüğüm bir bayan açtı bizi içeriye davet ettikten sonra salona doğru ilerledi koca evde kimse yoktu.
Salona geçip adamların komutuyla koltuğa oturdum. Adamlardan birisi oradan ayrıldı bense evi inceliyordum. Fazla modern dizayn edilmiş evde siyah renk ağırlıktaydı. Neden bir insan evini siyaha boyar ki onca renk dururken. Tercih meselesi işte.
Arkamdan ayak sesleri gelmeye başladığında rahatsız bir şekilde omuzlarımı dikleştirdim oturduğum yerden. başımı yere eğdim şu an o adamın yüzünü o kadar çok görmek istemiyordum ki.
Fakat önümde duran bir çift ayaktan çıkan ses başımı kaldırmama sebep olmuştu.
"Kaldır başını!"
Gür bir ses işitmişti kulaklarım. Oysa ki ben hep babamın geleceği ve bana "kızım" diyeceği günün inancıyla yaşamıştım.
Ağır adımlarla kaldırdım başımı. Yüzüm yüzüne değdiğinde içimdeki bütün acılar kat kat artsın yüzüne çarpsın istemiştim.
"Demek benim kızım sensin!"
"Ben senin kızın falan değilim!"
Karşımda 40-45 yaşlarında saçları hafif beyazlamış olsa da yüzü hala genç olan bir adam duruyordu. Benim babamdı ama ben ona baba diyemiyordum!
"Evet benim kızımsın güzelliğinden belli."
Hiçbir şey demedim ayağa kalktım karşısında dikildim oda omuzlarını dikleştirip karşımda durdu.
"Biliyor musun keşke senin kızın olmasaydım! Keşke seni tanımasaydım, kim olduğunu, yaşayıp yaşamadığını hiç bilmeseydim ölü olarak kalsaydın bende en azından daha az yakardın canımı!"
"Üzülme benim babamda beni çok üzmüştü ama bak büyüdüm geçti!"
Güldüm en alaycı gülümsememi sundum ona.
"Geçmemiş! Bak babanın intikamını benden alıyorsun halen!"
"Ben senden intikam almıyorum sadece bana lazımsın!"
Lazım mı? Hangi kız babasına lazım olabilirdi! Eşya mıydık biz? İçtikleri su muyduk? Yedikleri yemek miydik!
Bir babanın değil bir kızın babasına ihtiyacı vardır! Ama sevgi için, şefkat için, huzur için!
"Rahat bırak beni artık hayatımı yeterince mahvettin zaten!"
"Dur daha yeni başlıyoruz. Seni bulmak için çok uğraştım öyle kolay bırakmam!"
"Ne istiyorsun!"
"Ateşten vazgeçeceksin!"
"Ateşten zaten vazgeçtim ben! Gidiyorum ben herkesten her şeyden gidiyorum ama sen izin vermiyorsun!"
Bana doğru yaklaştı parmağıyla başımı işaret etti;
"Burası vazgeçti peki ya burası?"
Deyip bu sefer de parmağını kalbime doğru götürdü.
"Buradan da atacaksın onu!"
"Niye seni niye ilgilendiriyor!"
"Ateşten vazgeçeceksin!"
Deyip bağırdı yüzüme doğru korkmuştum ve başımı yere eğmiştim ayaklarım ise bir adım geriye doğru gitmişti.
"Ve benim senin için seçtiğim adamla evleneceksin!"
Yere eğdiğim yüzümü hızla ona döndüm neyden bahsediyordu hangi devirde yaşıyorduk!
"Saçma! Asla böyle bir şey yapmayacağım!"
"Yapacaksın!"
"Yapmak zorunda değilim helede sen söyledin diye hiç!"
"Yanılıyorsun küçük ben söyledim diye yapmak zorundasın!"
"Yeter artık!"
Deyip hızla arkamı döndüm ve koşmaya başladım fakat çok ilerlemeden babam denen o adam kolumdan tutmuş ve kaçmamı engellemişti.
Beni hızla köşedeki koltuğun üzerine fırlattı. Açık olan saçlarım yüzüme doğru savrulmuş ve görüş alanımı kapatmıştı ellerimle saçlarımı yüzümden ayırdım ve tekrar onun yüzüyle karşılaştım.
Bana doğru eğildi gözlerini gözlerime dikti kaşları çatıktı yüzünde ise gayet ciddi ve sinirli bir ifade vardı.
"Yapacaksın! Ateşten ayrılacaksın benim seçtiğim adamla evleneceksin!"
Cümlesini bitirdikten sonra kendini dikleştirdi ve benden iki - üç adım uzaklaştı. Masanın üzerinden aldığı bardaktaki viski'yi yudumlarken devam etti;
"Ateşin canını yakacaksın o kadar çok yakacaksın ki yaşarken ölecek tıpkı babasının bana yaptığı gibi! Benim intikamımı sen alacaksın!"
Duyduklarım karşısında şok olmuştum hiçbir tepki veremiyordum ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum sadece beynimde yapbozları birleştirmeye çalışıyordum babamın Ateşin babasıyla ne gibi bir geçmişi olabilirdi!
Peki ya intikam! Daha üç sene önce ölmüş bir adamla yaşadığı şey neydi de halen kin duyuyordu halen intikam peşindeydi.
Peki ya kendi acısı ve kendi çıkarı için kızının hayatını mahvetmesine onun canının yanmasına göz göre göre sebep olmasına ne demeliydi!
Anne - Baba sadece dünyaya getirmekle olmuyordu işte bunu anlıyordum..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro