Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 10 •

Döndü barış bana alev alev yanan gözlerini dikti gözlerime.

"Bu ne demek oluyor Elya!"

Belki farkında değildi ama bağırıyordu o böyle sinirliyken ben onunla konuşmayacaktım neyse ki vale arabayı gelirmiş ti ki bende ona cevap vermekten kurtulmuştum. Barış hiçbir şey söylemedi arabaya bindi bende arkasından koltuğa yerleştim ve hızla uzaklaştık restorandan. Yaklaşık on dakika sonra sahil kenarında durdu.

"Niye durduk."

"İn aşağıya konuşacağız."

"Konuşacak bir şeyimizin olduğunu sanmıyorum."

"İn arabadan Elya!"

Dedi sert bir şekilde arabadan indi sahil kenarında ki kayalıkların olduğu bölüme doğru ilerledi. Dediğini yapacaktım neden bu kadar sinirlendiğini öğrenmek için en azından. Onun bulunduğu bölüme doğru ilerledim. Bir anda sinirle döndü yüzüme baktı ona doğru atacağım adımdan vazgeçtim ve olduğum yerde kaldım.

"Nasıl söylemezsin bana."

"Neyi Barış ? neden bu kadar sinirlisin anlam veremiyorum!"

"Ateşin evinde ne işin vardı Elya!"

"Seninle kavga ettiği günün akşamı kapının önündeydi zorla konuşmak istediğini söyledi hepsi bu!"

"Lanet olsun neden ben o adamdan öğreniyorum o zaman!"

Bağırıyordu ve yoldan geçen insanlar bize bakıyordu. Şu an sağlıklı düşünemiyordu Barış.

"Bağırmayı kes! neden bu kadar sinirleniyorsun anlamıyorum! Ne var yani gittiysem neden büyütüyorsun bu kadar anlamıyorum!"

Güldü ama öyle bir gülüş değildi bu başkaydı çözemediğim bir şeydi anlam veremediğim bir şeydi.

"Sen hiçbir zaman anlamadın ki zaten boş versene!"

Dedi onun dışında hiçbir şey söylemeden arabasına bindi ve gitti. Ben anlamıyordum gerçekten Hayat nerede başlıyordu, ne zaman bitiyordu anlamıyordum. İnsanlar neden bu kadar acımasız neden bu kadar bencil anlamıyordum anlamak istemiyordum.

Fazla yoruldum oradan oraya savrulmaktan bir şeyleri yoluna sokmaya sonra birilerin gelip o düzenimi yıkmasından yok yoruldum.

Ben sadece çok sevdim bir insanı hiç sevmemem gerektiği kadar çok sevdim. Gök yüzüm olsun istedim, onda güneş açmak istedim ama her seferinde söndürdü ışığımı karanlığımla baş başa bıraktı beni ve ben bir daha hiç doğamadım..
🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Salonda oturmuş Didem'le dertleşiyordum. Hayat bazen o kadar zor oluyordu ki. Hiçbir şey yapmadan da yorulabiliyordu insan düşündükleri ağır geliyordu mesela.

"Yani ben gerçekten anlayamıyorum Didem elimi neye atsam ters gidiyor elimi neye atsam yıkıyorum."

"Saçmalama artık Elya üzülmeyi de bırak artık lütfen her şey olacağına varır tamam mı kendini üzdüğünde bir şeyler düzelmez ayağa kalkıp mücadele etmelisin."

"Mücadele etmeye gücüm kalmadı herkes bana sırt dönüyor."

Didem bana yaklaştı ve sıkıca sarıldı. Başımı koydum omuzuna bir nebze olsun geçmişti canımın acısı..

"Ben hep buradayım iyi gününde de kötü günün de de tamam mı hep her zaman."

"Hep her zaman."

Gülümsedik birbirimize tekrar sarıldım kocaman bir insan bir insanı kan bağı olmasa bile kardeş bile biliyor. Çok şükür. Didem birden ayrıldı benden. Mahçup bir ifadeyle yüzüme baktı tam bir şey söyleyecekken kapı çaldı.

"Artık çok geç galiba."

Dedi ve koşarak kapıyı açmaya gitti bense arkasından "Ne diyorsun yine hiçbir şey anlamadım." desem de duymamıştı yada en doğrusu duymamazlıktan gelmişti.

İki dakika sonra içeri Barışla birlikte girdiler barışın elinde pizza kutuları vardı. Evet tabi ki de en sevdiğim şeyin pizza olduğunu biliyordu.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum."

İkimizde birbirimize trip atıyorduk ama ben geri adım atmayacaktım beni o sahil kenarında bırakıp giden oydu.

"Acıkmışsınızdır diye pizza getirdim."

"Sen bitanesin ya."

Deyip Barışın elinden pizza kutularını aldı Didem ve neşeyle mutfağa doğru ilerledi. Barışta salonda bir iki gidip geldi ilk adımı atmayacağımı anlayınca gelip yanıma oturdu bir elini omuzuma attı.

"Küsmüyüz ?"

"Elbette."

"Kendimi nasıl affettirebilirim."

"Aa bunun pek mümkün olduğunu sanmıyorum."

Dedim burun kıvırtarak Barış ise bu hareketlerim karşısında gülerek karşılık veriyordu. Bu çocuk çok güzel gülüyordu yahu.

"Hım peki seni sinemaya götüreceğimi söylersem. Sinema çıkışında da sıcak bir çikolata ikram etsem."

"Hamburger de."

Ufak bir kahkaha attı Barış.

"Tamam hamburger de."

"Anlaştık o zaman."

Elimi uzattım Barışa doğru o da elimi tuttu ve kendine doğru çekti. Sıkıca sarıldı bende ona biz küs kalamıyorduk ki.

"Özür dilerim biraz sert çıkmış olabilirim."

"Bende özür dilerim sana söylemeliydim."

Saçlarıma bir öpücük bıraktı o sırada mutfaktan elinde tabaklarla Didem geldi bizim barışmış olduğumuzu görünce elindeki tabakları masanın üstüne koydu ve o da gelip bize sarıldı.

"Allah'ım ne kadar da güzel bir arabulucuyum ya."

Güldük evet güldüm acıları bir kenara atıp güldüm.

Pizzalarımızı afiyetle yedikten sonra koltuğa yayılmış öylece oturuyorduk.

"Hadi Elya hazırlan gidelim."

"Nereye?"

"Sinemaya."

"Şimdi mi? Hadi gidelim."

Dedim neşeyle Barışın teklifine karşı hemen odama koştum üstümü değiştirdikten sonra heyecanla salona geldim.

Elbette ilk kez gitmiyordum ama uzun zaman olmuştu sinemaya gitmeyeli şu aralar çok ihtiyacım vardı doğrusu.

"Hazırım çıkalım."

"Heey peki ben?"

Diye atıldı Didem oradan yüzünde mağdur ve mağrur bir ifadeyle bize bakıyordu ama Barışın onu götürmeye pek niyeti yoktu.

"Çocuk bakmakla uğraşamayacağım otur oturduğun yerde."

Barışın dediği Dideme dokunmuştu galiba arkasını yasladığı yastığı aldı ve Barışa fırlattı.

"Defolun hayın dostlar ne biçim arkadaşsınız siz!"

Didemin isyanlarına karşılık gülerek evden çıktık. Birlikte asansöre binmek yerine merdivenlerden inmeyi tercih ettik.

"Şimdi sen bana pamuk şekerde alırsın."

"Acaba gerçek bebek sen misin ya?"

"Yaa çok kötüsün."

Deyip koluna bir tane vurdum tabi bu onun kaslı kollarında pek etkili olmamıştı.

Birlikte sinemaya gitmek üzere arabaya bindik. Yol boyunca radyoyu son ses açmış çalan şarkıya eşlik ediyordum. Sinema salonunda seansımız 19:30 henüz 45 dakikamız vardı bizde onu değerlendirmek için mağazaları dolaşmaya karar verdik.

Son girdiğimiz onuncu mağazadan sonra Barış isyan etmişti artık.

"Elya lütfen yeter bende devreler yanmaya başlıyor bak."

"Bir şey olmaz olmaz hadi gel."

Dedim elinden tutup en yakın mağazaya doğru çekiştirdim yazık ya nasılda yorulmuştu fazlasıyla da sıkılmıştı ama olsun erkeklere müstahak acımayın onlara.

"Hadi tamam artık yeter filmin başlamasına on beş dakika kalmış yürü."

Deyip bu sefer elimden tutup zorla da olsa mağazadan çıkardı ve sinema salonunun bulunduğu yere doğru ilerledik.

"Patlamış mısır alır mıyız ?"

"Alırız."

"Meyve suyu?"

"Onuda alırız."

"Ya da kola alalım."

"Tamam kola alalım."

"Aslında çikolatalı sütte olur. Ama yok ya kola daha iyi demi."

Bir an durdu yavaşça yüzünü bana döndü.

"Biraz daha konuşmaya devam edersen çok kötü olur."

"Beni tehdit edemezsin sen."

Dedim omuz silkerek. Evet fazla şımarıktım bugün belki ama bir daha Barışı böyle istediğim her şeyi yaparken bulmak zor olabilirdi ve bende bu anın tadını çıkarıyordum.

"Bana bakın küçük hanım şu an çok eğlendiğinizin farkındayım ama benimde sabrım bir yere kadar öyle değil mi şimdi uslu bir çocuk olun ve beni takip edin."

Başka bir şey söylemeden ellerini ceplerine koydu ve yürümeye başladı. Güldüm onunlayken çok eğleniyordum evet gerçekten çok eğleniyordum. Bende onu takip etmeye başladım birlikte koltuklarımıza oturduk bu arada ben kola mı meyve suyu mu içeceğime bir türlü karar veremeyince ikisini de almış sinema salonuna girmişti. Bugün sabrını fazla zormalıştım bana katlanmıştı madalya falan vermek gerekiyordu gerçekten.

Yaklaşık iki buçuk saat süren filmin sonunda salondan çıkmıştık birlikte sahile gitmeye karar verdik.

Sahil AVM'ye yakın olduğu için yürümeye karar vermiştik. Sahile geldiğimizde derin bir nefes çektim sanki yeniden hayat buluyormuş gibi.

"Bugün bana katlandığın için çok teşekkür ederim."

"Bir an çıldıracakmış gibi oldum ama yine de güzel bir gündü. İntikamını aldın galiba ha."

"Birazcık."

Güldü başını iki yana salladı. O gülünce bende güldüm. Her şeye rağmen hayat yaşamaya değerdi. Nefes almaya aşık olmaya ve gülmeye..

Barış ilerde pamuk şeker satan yaşlı amcadan 2 tane pamuk şeker aldı ve yanıma geldi birini bana uzattı.

"Al bakalım küçük hanım."

"Teşekkür ederim."

"Elya."

Bir an durdu ve yüzüme baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Ne oldu Barış?"

"Sana söylemem gereken şeyler var.."

Yeni bir şey daha kaldırmaya hiç gücüm yoktu doğrusu. Tedirgin olmuştum Barışın cümlesinden sonra. Bakalım şimdi ne gelecekti başıma.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro