Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

❄ 37. BÖLÜM ❄

Saliseler sonra kapanan duvarın arkasından dehşet içinde bakan Kira, "Vay be!" demekten kendini alamamıştı. Doğrularak ayağa kalktığında kendisi ile birlikte ayaklanan genç adamlara baktı ve kendisine bağıran bir adam daha...

"Bir canavarla bile tek başınıza baş edemiyorsunuz! O, siz bencillerle uğraşmak yerine Mehir'e yardım edebilseydi, şu an Mehir bu halde olmayacaktı."

Kira'yı, susmak nedir bilmeden paylayan Ian'nın kahve rengi gözleri sinirle öfke saçıyordu. Duvarın dibine bıraktığı Mehir'in yanına oturmuş, bir yandan da kanayan yarayı inceliyordu. Alnından akan terleri umursamadan Mehir'in pantolonunu ucundan tutarak yukarı çekecekken Nolan'ın sesi duyuldu. Diğerleri şok olmuş, oturan ikili izliyorlardı.

"Hey. Hey. Hey. Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Mehir'in yanına bir çırpıda geldi ve Ian'ın elini uzaklaştırdı. "Sana bu hakkı kim veriyor?"

Gözlerini deviren Ian, yeniden öfke içinde baktı arkadaşına. "Ne hakkı? Salak salak konuşma. Takım kaptanıyım ve grup arkadaşım ölüyor. Şimdi elini çek. Dizine bakmam gerek. Morarıyorsa işimiz çok zor. Dayanamaz."

Öfkesini dindiremeyerek bakan Nolan'a, sinirle soludu. "Yaşamak için üzerindeki bile çıkarmış. Sence umurunda mı?"

İfadesi değişmeyen Nolan'ın cevabı gecikmedi. "Benim umurumda."

Yavaş yavaş nefes alan Mehir, tartışmalarına daha fazla dayanamayarak söylendi. Gözleri hala kapalıydı. "Kes sesini, Nolan. Bir an önce çıkalım şuradan." Mehir'in çıkışı ile sinirleri bozulan genç adam ayağa kalkarak birkaç adım uzaklaştı.

Nolan'ın yanından kalkması ile, genç kızın pantolonu biraz yukarıya çekti ve morarmış dizini inceledi, Ian. Yüzünü yana çevirip nefes aldığında yine bir lanet okumuştu. Morarmayı geçti, kararmıştı.

"Ne durumda?" diyen genç kızın tavana bakışını ve acı içinde soluklanışını izleyerek konuştuğunda, ilk defa zorlanmıştı. "Tuhaf..." dedi, genç adam. "Morarma gibi değil bu. Kararmış. Bu melet nasıl bu hale gelmiş olabilir? Ne saplandı buraya?"

Nefesini düzenleyen Mehir, elini dizinden çekmeden konuştuğunda, Nolan yeniden arkadaşının yanına gelmişti. "Ayağım..." Boğazı kuruyunca durdu ve sesli bir şekilde yutkundu. "Ayağıma bak. Eğer o da siyahsa sorun yok."

Ian, hızlı bir şekilde siyah botları çıkardı ve ayağını görünce dehşet içinde başını kaldırdı. "Kızım kangren falan mı bu? Ne bu ayağının hali?" Yeniden aşağı inen başını, koyu mora çalan tırnaklarından çekip Mehir'in açtığı gözlere dikti.

"Geri çekilin." Kızın dediklerini anlamayan Nolan ve Ian, birbirlerine bakarken Kira şokunu halen üzerinden atamamıştı. Arden, Kira'yı dürterek kenara çekti. O da oldukça şaşırmıştı ancak Oyuncu'nun dediği bir söz vardı ki, iradesini onunla kamçılıyordu.

Duygusal davranmak yoktu.

"Geri çıkın." Mehir'in sert sesi ile ayağa kalktıklarında "Neden?" demişti, Nolan. Fakat cevabını alamadan uzaklaşmıştı. Arkadaşının düzensiz olarak aldığı nefesleri, zor durumda olduğunu adeta bağırıyordu.

"Yarayı dağlamam lazım." Mehir'in, kesik kesik kurduğu cümleye şaşkınca karşılık verdiler. "Ateş yok." diyen Kira, kendine yeni yeni gelmişti. Mehir'in bitik halini görünce kendini suçlu hissetmişti bir an. Ama şu vardı ki herkes kendisini korumaya çalışıyordu. Belki bencilceydi düşüncesi ama korunması lazımdı.

"Ateş benim, aptal." Sözleri bıçak gibi ezmişti, Kira'yı. Her fırsatta kendisi ile dalga geçen bu bencil kızın yaşadıkları belki de yeriydi. Hatta tam da şu anda, hak ettiğini bile düşünüyordu. Azdı bile. Suratını ekşitip kenara döndüğünde sarı ışıkta parlayan bir ışık halkası dikkatini çekmişti. Yeniden başını Mehir'e döndü ve gördükleri ile çığlık atarak geriye kaçtı.

Mehir yerine, karşısında çirkin bir canavar vardı ve cayır cayır yanıyordu!

Kira'nın silahını kaldırdığını fark eden genç adam, namlunun ucunda Mehir olduğunu görünce dehşete düştü. Arden, önüne atlayıp tüfeği kenara kaydırmasaydı bu salak kız, Mehir'i vuracaktı. "Manyak mısın?! Ne yapıyorsun ha?!" Tüfek büyük bir gürültü ile sağ duvara çarpıp patladığında deli gibi bağırmıştı, Arden. Titreyerek yere çöken Kira umurunda değildi. Silahını kenara fırlatmış ve ağlamaya başlamıştı. Yanına ulaşarak kendini sarsan Nolan'ı bile gözü görmüyordu. Hıçkırmadan bocalıyordu yaşlar.

"O... O... O... O Mehir'i... O... Mehir'i... Mehir'i yedi."

Nolan, kekeleyen Kira'nın yüzüne vurarak kendisine bakmasını sağladı. "Mehir'e bir şey olmadı. Mary, kendini yakıyor. Ölmemek için vücut ısısını düzenlemesi lazım. Şimdi sakin ol." Yutkunarak göz yaşlarını silen genç kız, başını salladı ve silahını alarak ayağa kalktı. Mehir haklıydı. O koca bir aptaldı ve o, az önce onun hakkında neler düşünmüştü. 

Kısa bir süre sonra parıltılar söndüğünde, Mehir ısısını düşürdü ve toparlanan bedeninden güç alarak elini dizine attı. Ardından üzerindeki kemerle bezi çıkarıp yanına koydu. Herkesi şaşırtacak o şeyi yaparak elini açtığında alevi derisine bastı. Yanık et kokusu koridoru alaşağı etmişti. Gözlerini yumarak bir süre yaranın üzerinde duran elini çekti ve kabuk tutan derisinin üzerine bezi bağladı. Akabinde, duvardan destek alarak ayağa kalktı. Şaşkın bakışlar normale döndüğünde dizini tutarak Ian'nın yanına sürüdü kendini.

"Kemer için sağ ol."

Mehir'in uzattığı kemerini alıp omuz silkti, genç adam. Yürümeye başlarken arkasında kalan kıza hitaben konuşmuştu. "Dua et ki geçitlerde kamera yok. Başımı yeterince belaya soktun, bücür." Yüzüne geçirdiği çarpık gülüşle ilerlerken arkasından homurdanan kızla daha bir keyif alıyordu. Belki istemese de buraya, bu insanlara gereğinden fazla bağlanmıştı ve şu da bir gerçekti, tıpkı kınadığı kız gibi kendisi de yalancının tekiydi.

Yanında yürüyen Arden, tam konuşacakken koridorun içinden bir ses yankılanarak birkaç taşın aşınmasına neden oldu. Ağzı açık kalan Arden, kılıcını kınından çekmek için hazırda bekliyordu. Mehir, bir dizini tutarak diğer elindeki kırbacı sıkarken Kira, namluyu bir sağa bir sola çevirmekle meşguldü. Nolan, elindeki hançeri havaya kaldırıp beklediğinde, ses daha net duyuldu.

"Tebrikler! İkinci etaba geçmeye hak kazandınız. Oyunun devamı ve iyi vakitler için lütfen elinizi mührünüzün üzerine koyunuz."

Sesi gülerek dinleyen Arden, korkunç bir nida kopardı ağzından. Yanında yürüyen Kira ürkmüştü. "Bu kaçık kadının derdi ne? Az kalsın geberiyorduk!"Kendini toparlayan Kira, hak vererek başını salladı. Sonrasında ise tıpkı diğerleri gibi ellerini mührüne götürdü. Doğru geçide girmiş olmaları gerekti. Yoksa çoktan burada sıkışmış olurlardı.

"Kilit açıldı. Anılar inceleniyor. İnceleme başarıyla tamamlandı. Kapılar kapanıyor. Anılarınızla hoş vakitler geçirmeniz dileğiyle..."

Tiz sesli kadının dört bir yandan yükselen sesinin hemen ardından büyük bir sarsılma yaşandı. Duvarlardan çöken toprak önlerini görmelerini zorlaştırıyordu. Gençler duvarlardan tutunmaya bile korkar hale gelmişlerdi. Ayakta dengede kalmaya çalıştıkları sırada zemin kaydı ve parça parça kırıldı. Dengelerini kaybettiklerinde ise, çığlıklar eşliğinde kendilerini çoktan boşluğa bırakmışlardı. İşin tuhaf yanı, karanlığa değil, aydınlığa düşüyorlardı.

Kolları ve bacakları havada, bedenleri aşağı çekilirken bir soğuk dalgası derilerini germişti. Ve en çok acıyı şüphesiz Mehir çekiyordu. Dizlerini tutamaması ve üşürken bilincini de kaybediyor olması cabasıydı. Utanmasa, en son 21. yüzyılın sonlarında görülen karın yeniden yağdığını falan düşünecekti ama şu an yaşadıkları kuraklık, bu fikrini siyah bir kalemle çiziyordu. 

Elini, dizine değdirecekken aydınlanan hava ile yüzünü tuttu ve nefesini düzenlemeye çalıştı. Gözünü kamaştıran bir beyazlık, bütün hücrelerini esir almıştı. Teni soğuktan adeta yanıyordu. Eti çekilip bacağına saplandığında yumuşak bir şeyin içine gömüldü. Ellerini oynatmaya çalıştı önce. Fakat soğuk o kadar fazlaydı ki kımıldayamıyordu. Tırnak diplerinden başlayan üşüme hissi önce parmaklarında bulunan kemikleri, ardındansa dirseğini esir almıştı. Dizlerini oynatamadığı için ağzını araladı ve birbirine çarpan dişlerinin düzenli rutinini bozdu. Diline değen buz gibi bir tane yavaş yavaş eridi ve dişlerine tutundu. İçi buz kesen kız, gözlerini açmaya çalıştığında ise kirpiklerinin arasından gözlerine kayan kar tanelerinin görüş alanını tıkayışını izlemişti, saniye saniye.

Bir kış ormanına düşmüşlerdi. 

Çenesinin titreyişini engelleyemeyerek inlediğinde yanına yaklaşan Kira'yı fark edememişti. Kira, Mehir'in yanına gelerek genç kızın üstünde birikmiş karları itekledi. Elinden tutarak doğrulttuğunda ise Mehir bir çığlık atmıştı. Kira, arkadaşının dizinin üstündeki karı çekerken eline bulaşan kanlarla bir süre hareket edememiş, hemen ardındansa hızlı bir şekilde işini hallederek başını kaldırmıştı. Sırılsıklam olan kızın yüzündeki kızarıklığın aynısının kendisinde de olduğunu düşündü. O da en az Mehir kadar titriyordu. Tek fark, o bir yerlerini kırmamıştı.

"Sanırım kırıldı. " diyen Mehir, oynadığı oyuna lanet okuyordu. Kira, üşüyen elleri ile Mehir'in kahkülünü geriye attı ve kendisine bakmasını sağladı. "Yaran açık olduğu için sadece uyuştu. Soğuk, kırılmış hissi veriyor." 

Mehir, yerinden kıpırdamadan kaşlarını kaldırdı ve "Sen nereden biliyorsun ki?"  dedi. Sesi soğuktan titriyordu. Kira'nın cevabı gecikmeden ulaştığında bir yandan da bacağını inceliyordu. "1. Bölge'ye halen kar yağıyor." 

Başını sallayan genç kız ellerini dizinden çekti ve ayağa kalkmaya çalıştı. Şaşırmamıştı. 1. Bölge diğer bölgelerden kat kat zengin bir bölgeydi ve nerede ise Asperatus kadar verimliydi. Eski Türklerin yerleşim alanlarından birisinin olduğunu duymuştu. Kendilerinin olması gereken yeri ataları Çinlilere bırakmasaydı, onlarda refah bir şekilde yaşıyor olabilirlerdi. Dedesinin anlattığı hikayeleri aklından çıkardı. Çünkü bu anlatılanların evrim geçirdiğinin farkında olabilecek kadar yaşamıştı.

"Diğerleri nerede?" diyerek ayağa kalktığında soğuğa adapte olmaya çalıştı. Biraz daha rahatladığında arkasından duyulan sert adım sesleri ile başını çevirmişti. Arden ve Nolan, yanlarına ulaştığında, Kira "Ian, nerede?" dedi. Genç adamlar başlarını sallayarak birbirlerine baktılar. Oflayan Kira'nın sesine boğuk bir ses eşlik etmeden önce "Çıkar birazdan." demişti, Arden.

"Buradayım. Çıkarın beni şu lanet olası kar yığınından." Boğuk boğuk söylenmelerin yükseldiği yere ağır adımlarla koşan Nolan, kar yüzünden arada bir tökezliyordu. Ardından giden Arden ile karları eşelemeye başladılar. Kafası görünen Ian'ın ayaklarındaki karları da çektiklerinde sesli bir şekilde küfretti, genç adam. İnim inim titremesi yetmiyor gibi, bir de kar yutmuştu. Destek alarak ayağa kalktıklarında Kira'nın mırıldanmaları duyuldu. Mehir, donmuş bir şekilde arkadaşını izliyordu.

"Ben yapmadım... Ben yapmadım! Ben öldürmedim, anne! Yemin ediyorum babamı ben öldürmedim."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro