Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

❄ 29. BÖLÜM ❄

Bu öneriye sinir, öfke ve delilikle gülmekle kalmayıp kahkaha atan Hannah'ta, Mehir'in yanından kalktı ve "Dalga mı geçiyorsun, sen?" dedi. Ancak Poyraz'ın yüzünde beliren ifade oldukça ciddi görünüyordu. Şaşkınlıkla arkasını dönen Hannah, bir elini başına koyarak delirmiş bir nida kopardı ağzından. "Delirmiş olmasın. " dediğinde, içerideki herkes ona hak veriyordu.

Ancak Poyraz pes etmedi ve devam etti.

"Eğer, Asperatus'u ele geçirirsek onu Mehir'e bağlar ve ruhları serbest bırakırız. Böylece iki beladan da aynı anda kurtuluruz. Euryale ve Mary'i yok edebilirsek Mavris'de ortadan kaldırabiliriz. Düşünsenize. Dünya'nın üzerinden üç belada çekilecek. Ayrıca Asperatus'tan doğan elementler gezegenimizi yeniden yaşanılır kılacak. Böylece hakimimiz olan bu lanet olası distopyadan kurtulacağız. " 

Poyraz yaslandığı duvardan doğrulup kendisine inanmayarak bakanlara doğru daha kararlı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Dinleyin. Belki duydunuz, belki duymadınız. Güneyde... Ruh Çarkı dedikleri gizemli bir bölge var. Geçmişi ve geleceği birbirine bağlayan binlerce kuşağı bir arada topluyor. Yani ölenlerin ruhları farklı bir bedende farklı bir kuşağa geçiyor. Mary'nin ya da Mehir'in, her kimse işte, öldürdüğü bu insanlar, şu anda tıpkı Mary gibi iki boyutta sıkışmış. Onları kurtarmanın tek yolu da bu çarkı yeniden çalışır hale getirmek. Anlayacağınız, Asperatus'u ele geçirip Mehir ile bir bağ kurmasını sağlayacağız.  Ardından da güçlenen Mehir'i kuşakları açması için Ruh Çarkı'na yollayacağız. Bu uğurda ölsek bile yeniden farklı bir kuşakta yaşamak gibi bir şansımız var."

Başını, eski grup arkadaşı Nolan'a çevirdi. Gözlerinin içine kararlılıkla bakarken konuşmaya yeniden başladı. 

"Mehir'i kurtarabiliriz... Dünya'yı kurtarabiliriz."

Poyraz'ın söyledikleri Nolan'ın gözlerinde farklı parıltılara yol açmıştı. Eğer söylediklerinde haklıysa sadece Nehir'i değil, evreni de kurtarabilirlerdi. Düşmanlıkları yıkabilirlerdi. Eğer... Bunları birebir gerçekleştirebilirlerse ruhları da, paralel evren benzeri kuşaklara dağıtabilirlerdi.

Başını kararlıkla yerden kaldırdı ve Poyraz'ın gözlerine bakarak "Kabul." dedi. "Ne gerekiyorsa yapalım." Nolan'ın bakışları Arden'i bulduğunda cevabı tartıyor gibiydi. Arden, iki elini açıp "Dünden razıyım." dediğinde, Nolan'ın yüzünde dostunun yaşayacağına dair muzip mimikler belirmişti. Bu tabloya ne cevap vereceklerini bilemeyen kızlar bir süre birbirlerine baktılar. Kararsız bakışları yüzlerinde gezinirken Kira, Mehir'in baş ucuna geldi ve başını Nolan'a çevirerek konuşmaya başladı. 

"Her ne kadar sinir bozucu olsa da..." Bakışları arkadaşlarını bulmuştu. "...benim için savaşan bir kızı yüz üstü bırakmam." Başını tekrardan Nolan'a çevirdi ve çekik gözlerini mavi gözlere dikti. Dudakları zafer ve kararlılıkla aralanırken "Varım." dedi.

Birbirlerine baka kalan Doris ve Hannah'tan, önce konuşan Doris olmuştu. "O vahşi hayvanın çığlıklarını duymak için sabırsızlanıyorum." Sarı saçlarına ahenk katan balımsı kahverengi gözleri alayla parıldamıştı. "Yıllarımızı almasının bir cezası olmalı, değil mi?"

Doris'in kızgın ve intikam alır tavırlarına gözlerini deviren Hannah, bakışların kendisine çevrildiğini fark ederek "Ne? Sizin yanınızda olmadığımı mı düşünüyorsunuz?" dediğinde sesi kızgın çıkmıştı. "Sizi bencil herifler." diyerek yanlarına bir iki adım yaklaştı. "Elbette arkanızdayım."

Birbirlerine bakarak gülümseyen ifadeler Mehir'den yükselen birkaç mırıltı ile son buldu. Nolan, hızlı bir şekilde Mehir'in yanına oturmuş ve ne dediğini dinlemeye koyulmuştu.

"O sana ait, Lilith. Benim yapamadığımı yap ve uzaklaştır onu benden."

Oldukça sessiz çıkan mırıldanmaları duyduğunda başta bir şey anlamadı ancak yine bir kabus olduğunu düşünerek üstelemedi, Nolan. Canının acısından kıvranarak yan dönen arkadaşı, bu sefer biraz daha yüksek bir sesle konuşmuştu. Ayılmıştı sanki uykusundan. Ya da hiç uyumamıştı? Bu düşünce ile gözlerini büyüten genç adam, grup arkadaşlarına çevirdi başını. Onlarda şaşırmıştı elbette.

"Planınızın canı cehenneme. Defolun odadan."

Hıh gibi bir ses çıkaran Kira sinirle yatağına döndü. Diğerleri ise halen, kendisi gibi Nehir'i dinliyordu. Nolan daha fazla dayanamayarak "Nehir..." dediğinde Mehir'in huysuz sesi yine tüm ihtişamı ile odayı doldurdu.

"Kimseye bağlanmıyorum. Çıkın odamdan."

Gözlerini açmamış, kendi kendine içeridekileri paylıyordu. Mehir'in huysuzluğuna gülen Arden, bakışlarını Doris'e çevirdi. Alayla gülümseyerek "Üstün yeteneğinizi görelim..." dediğinde Doris kızgın bakışlarla kendisine başını çevirmiş, Mehir ise yine homurdanmıştı.

"Ağabeyin olacak o şerefsizi öldürmeliydim."

Bu seferki gülme seremonisine katılan Poyraz'ın önünden hışımla geçti Hannah. Aceleci hareketleri Mehir'i bulduğunda genç kızın tüm uzlaşmaz tavırlarına rağmen, onu kendisine çevirdi ve mühürü inceledi. Başını kaldırdığında Nolan, soru sorar gibiydi.

"Mühür eski haline dönüyor." 

"Ama huysuzluğu nedense geçmiyor." diyerek, yattığı yerde homurdandı, Kira. Her zamanki gibi yastığını kucağına almış kendisine çevrilen bakışları inceliyordu. "Ne?" dedi. Ardından da usulca Mehir'i işaret etti ve endişelendiğini fark ettirmemeye çalışarak devam etti. "Ateşi var mı hala?"

Bu haline gülümseyen Doris, tam bir şeyler söyleyerek Kira'nın sinirlerini bozacakken Mehir'in sesi yeniden duyuldu. Ters dönerek yüzünü yastığa gömdüğü için sesi anlaşılmaz çıkıyordu. Ne dediğini anlamayan Nolan, kulağını yastığa yaklaştırırken Mehir aniden doğruldu ve diğer tarafa dönerek derin bir nefes aldı. Bu hızlı ve atik hareketi Nolan'ı ürkütmüştü. Yüzünü buruşturup morarmış gözlerini açtı.

Oflayarak kurduğu cümle ise şu olmuştu.

"Mühür kaşınıyor."

Daha çok kendisi ile konuşuyor gibiydi. Mehir'in bu sözüne karşılık Doris kıkırdayarak "Kaşı o zaman. " dedi. Mehir ise kaşlarını çatmış ve gözlerini sarı saçlı kıza dikmişti. Bir şeyler söyleyecekken yeniden sakin haline bürünüp yatağın içine girdi ve umursamayarak konuştu.

"Kimse ile konuşmak istemiyorum. Dışarı çıkın."

Nolan, bu tutarsız davranışlarına ses etmezken Kira homurdanmıştı. Yine de uzlaşmak amaçlı bir şeyler konuşmak istedi.

"Bak. Nolan'ın bize anlattıklarını duydun. Yani Dünya'nın kaderi senin elinde eğer bu huysuzluğundan vazgeç-"

"Tamam." 

"Her defasında böyle yapıyorsun. Neden sadece kendini- Bir dakika... Az önce nedin sen?" Kira'nın şaşkın bakışlarına aldırmadan gözlerini kapalı tutmaya devam etti, Mehir. 

"Yani şimdi planı kabul ettin, öyle mi?" diyerek ayağa kalktığında meraklı bakışlarla, Mehir'i süzüyordu. Gözlerini açmadan konuşmaya çalıştı, Mehir. Elbette, yine, Kira ve yüksek sinirlerini ziyaret etmeyi unutmamıştı.

"Lez ve aptal."

Mehir'in kendi kendi ile konuşur gibi kurduğu cümle ile pancara dönen Kira, yumruklarını sıkarak yanlarındaki üç erkeğe baktı. Şaşkın ve hayalet görmüş bir ifade vardı gözlerinde. Bu daha da kızarmasına sebep olurken olduğu yerden Mehir'e bağırdı.

"Ben lez değilim!"

Şaşkın ifadeler, yüzleri terk etmezken Kira sinirle kapıya yöneldi ve kendisini hızla dışarı attı. Bu haline kıkırdamakla yetinen Doris ve Hannah'ı şaşırtmayarak yeniden kapıyı açtı ve "Ayrıca aptal hiç değilim!" diyerek sertçe çarptı.

Kira'nın dışarı çıkmasının ardından Arden ve Poyraz'da odayı terk etti. Mehir'in ateşini ölçen Hannah ile birlikte Doris'in de dışarı çıkması üzerine odada yalnızca Nolan ve Mehir kalmıştı. Yatağın kenarında oturan Nolan, arkadaşının huysuzlanmamasına sevinerek konuşmaya başladığında rahatlamıştı da. Çünkü Nehir, kendisinden önce davranarak sözü devralmıştı.

"Asperatus'u başkaları da istiyor, Nolan."

Arkadaşına başını çevirmeden konuşan Mehir'in sesi ifadesiz çıkmıştı.

Nolan'ın konuşmasına fırsat tanımadan umutsuzca konuşmaya devam etti. "Bir kız var..." Derince bir nefesi içine çekti. "Benim olanı benden aldın, diyerek kabuslarımı süslüyor." Sesindeki hüznü fark eden Nolan, arkadaşının kendisine bakmayacağına kanaat getirerek diğer tarafa geçti ve gözlerini kapamış arkadaşını izlemeye koyuldu. 

"Sadece o da değil. Belki şimdi itiraf edemem ama... " Yeşil gözlerini açıp bakışlarını Nolan'a kaldırdı. "Başkaları da onu istiyor ve ben, sanırım öyle büyük bir güçle baş edemem. Ben..." Kuruyan dudaklarını ıslatırken yanar gibi olan mühürden dolayı yüzünü buruşturdu ve devam etti. "Ben o kadar güçlü değilim."

"Bunu bana, içinde bir hayaleti yaşatan kız mı söylüyor?"

Mehir'in itirazına aldırmadan ellerini yumuşacık saçlara götürdü ve yavaşça okşadı.

"Tüm huysuzluğuna, tüm gıcıklığına, tüm öfkene rağmen," derken mavi gözleri, yeşil gözlere karışmak istercesine geziniyordu, yağmur kokan doğada. "Her şeyim olduğunu unutma. Sen çok güçlü bir kızsın, Nehir. Eğer yengem seni seçtiyse mutlaka bir sebebi vardır. Belli ki laneti okurken amacı yalnızca yeniden doğmak değildi. Ve... generalin ve ağabeyimin de o kuşu istediğini biliyorsan, bil ki o bizim." 

Kararlılıkla ayağa kalktığında eğilip arkadaşının alnından öptü.

"Ölmene izin vermeyeceğim," diyerek kulağına doğru fısıldadığında doğrulup "Şimdi dinlen. Yarış esnasında güçsüz olmanı istemeyiz." dedi. Hafif bir tebessümle odadan çıkan Nolan'ın yüzündeki öfke, yeniden harlanırken kararlı ve nefret dolu adımları çoktan ağabeyinin odasını bulmuştu.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro