Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 13

Hanımlar akşam yemeği için giyinmek üzere odalarına dağılmaya başlayınca Amara da özgürlüğüne kavuşmuştu. Yüzündeki sabit ifadeyi bozmadan sakin sakin odasına yürüyordu. Kapıdan içeriye girdiği anda koşturarak masanın başına geçti. "Çabuk," dedi hizmetkarlarına. "Bana mürekkep hokkası, tüy ve bir parça kağıt verin."

Kızlar prensesin emrini hemen yerine getirdi. Genç kız tüyü, siyah mürekkep hokkasına bastırdığında kısa bir an ne yazması gerektiğini düşündü. Uzun uzun yazmaya vakti yoktu. Hem Vidarr büyük bir kağıdı saklayamazdı. Olabildiğince kısa bir şekilde derdini anlatmalıydı.

Ellerinin mürekkep olmamasına özen göstererek birkaç kelime yazdı. Ardından mürekkepin üzerine kum serpti. Hızla kalkıp ellerini yıkadığı kaba sokup herhangi bir iz var mı diye bakarak iyice fırçaladı. Hizmetçisinin uzattığı havluyla kurulandıktan sonra yazdıklarını bir daha okudu.

"Kırmızı desenli, beyaz tül elbisemi çıkarın," dedi kağıdı küçücük kalana dek katlarken.

Hiç vakit kaybetmeden giyindi, saçları tarandı, önlerine şekil verildi. Pırlanta taçlarından birisini ve elmas küpelerini taktı. Aynadan kendisine bakarken yüzündeki gergin ifadeyi silip tatlı bir gülümseme kondurdu.

Akşam yemeği bol gürültülü ve neşeli geçmişti. Elçiler ertesi sabah erkenden yola çıkacaklarından onları güzel ağırlamak için Leydi Zaria elinden gelenin en iyisini yapmıştı. Arzova'yı barışa zorlamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Danslar edilir, herkes neşeyle sohbet ederken kral ve büyükelçi bir köşede konuşuyorlardı. Vidarr uysal bir yüz ifadesiyle hararetle konuşan Alastair'i dinliyor, bazen başını sallıyordu. Amara oturduğu pencere kenarından dikkatle onları izliyordu.

Amara, Vidarr'ın anlaşma olabilmesi için elinden geleni yapacağını biliyordu. Ancak abisinin dinlemeyeceğini de biliyordu. Ah, keşke babasının ne düşündüğünü bilseydi. Abisini destekliyor muydu?

"Yarın odalarımda bana eşlik etmek ister misiniz prenses?" diye sordu birden Leydi Zaria. Leydinin sorusuyla dikkati dağılan Amara nazikçe gülümsedi. "Gelinliğim için kumaş seçeceğim. Sizin zevkinize de danışmak isterim."

"Bundan pek emin değilim. Zevkli birisi olduğumu düşünmüyorum."

"Ah, kesinlikle öylesiniz," dedi Zaria tatlı bir sesle. "Her daim çok şıksınız. Hem tüm bu meraklı gözler arasında bir tek sizin yanınızda rahat hissediyorum kendimi."

Tam bir sevgi kelebeği gibi diye düşündü içinden Amara. Leydi Zaria her daim güler yüzlü, nazik, sevecen bir kadındı. Yine de saray leydilerinin arasında sözü geçiyordu. Belli bir ağırlığı vardı. Fakat o bile kendisini bu kalabalık içinde rahat hissetmiyordu demek ki. Genç kızın gözleri, leydinin belirgin karnına kaydı. Genç kadının bir eli sürekli karnının üzerindeydi. Sanki onu her şeyden korumak istiyor gibiydi.

"Düğün yakın sanırım," diye mırıldandı.

"Daha belli değil ama hazırlıklara yavaş yavaş başladık."

Amara başını salladı. "Demek ki kral yakın bir tarihte ülkemin kaderini belirleme konusunda kararlı." Sesi istemeden de olsa sert çıkmıştı. Zaria rahatsız bir yüz ifadesiyle başını çevirdi. Kendisini kötü hissetmişti birden. Düğünün olduğu gün büyük ihtimalle Arzova sorunu da çözülmüş olacaktı. Onun için hayatının en mutlu günü prenses için kabus olabilirdi.

"Düşüncesizlik etmek istememiştim, sizi gücendirdiysem bağışlayın," dedi yavaşça.

Amara içini çekti. Zaria'yı üzmek istediği bir şey değildi. Sonuçta savaş da, barış da onun elinde olan bir şey değildi. Onun tek görevi kralına iyi bir kraliçe olmak ve ona bir düzine evlat doğurmaktı.

"Asıl ben sizi gücendirdiysem özür dilerim. Bazen dilimi tutamıyorum."

Zaria beklenmedik bir hareket yaparak genç kızın elinin üzerine kendi elini koydu birden. Mavi gözleri şefkatle parlıyordu. Amara şaşkınlıkla genç kadına baktı.

"Keşke böyle bir şekilde tanışmamış olsaydık. Belki de çok yakın arkadaşlar olabilirdik," dedi hüzünlü bir sesle.

Amara da hüzünle gülümsedi. "Belki," diye mırıldandı gözleri yeniden Alastair ve Vidarr'a kayarken.

Eğlence bitip de herkes odalarına çekilmeye başladığında elçi grubu Amara'nın yanına geldi. Vidarr, prensesin önünde eğildi.

"Sabah çok erken çıkacağız. Muhtemelen sizi göremeyeceğiz majesteleri. O yüzden size şimdi veda etmek istedik."

Alastair uzaktan dikkatle onları izliyordu. Amara'nın sakin, tatlı ifadesinin ötesini görmek istiyordu sanki. Prenses öpmesi için elini Vidarr'a uzattı. Elçi, prensesin elini tutup dudaklarına götürdüğünde küçücük bir kağıdın parmaklarının arasına değdiğini hissetti. Hiçbir şey belli etmeden kağıdı iki parmağının arasına sıkıştırdı.

"Babama ve abime selamlarımı iletin lütfen."

Elçiler başlarını eğip uzaklaştılar. Amara zarifçe başını çevirip Alastair'e döndü yüzünü. Kral gülümseyerek kadehini kaldırdı. Genç kız da kibarca referans etti ve odasına çekilmek üzere salondan çıktı.

🍂

Ertesi sabah Amara, saray leydileri ile birlikte Leydi Zaria'nın odalarında oturmuş çay içiyordu. Diğer kadınlar sohbet ederken o sürekli pencereden dışarıya bakıyordu. Leydi Zaria ise aynanın karşısında terzilerin eline verdiği kumaşları, tülleri üzerine tutuyor, hanımların yorumlarını dinliyor, kendisine bakıp düşünüyordu.

"Siz ne düşünürdünüz majesteleri?" diye sordu sıkılmış bir ifadeyle dışarıya bakan Amara'ya. Amara dalgın bir bakış attı genç kadının elindeki kumaşa.

Terzi araya girme ihtiyacı düşünerek, "Beyaz ipek kumaşın üzerini dantel işlemeleri ile süslemeyi düşünüyoruz," diye açıkladı.

"Kulağa güzel geliyor. Ama ipek değil de şifon kullansanız daha taze bir görünüm olmaz mı?"

Terzi yardımcıları hemen beyaz renkli şifonu çıkardılar kumaşlar arasından. Zaria kumaşı alıp üstüne tuttuğunda yüzü aydınlandı. "Elbette," diye mırıldandı. "Çok daha güzel oldu. Şifon kumaş kullanalım." Terziler kumaşı alıp özenle katladılar.

"O zaman dantel örneklerine bakabiliriz," dedi usta terzi. Hemen önlerine farklı desenlerde dantel parçaları dizildi. Hanımlar tek tek hepsine bakıyor, birer birer yorum yapıyorlardı. Amara da sırf Zaria'nın hatrına bakıyordu önündeki beyaz işlemelere.

"Gül desenli olanı çok hoş," dedi bir tanesini eline alarak. İnce ince işlenmişti. Zaria hemen danteli şifon kumaşın üzerine tuttu. Görüntü hoşuna gitmişti.

"Size çok zevklisiniz demiştim."

"Tamamen benim zevkime göre olduğunu hissettim, sizin de beğendiğiniz bir şey yok muydu?"

Zaria güldü. "Tam olarak beğendiğim şeyleri seçtiniz prenses. Ortak zevklerimiz var."

"Nasıl bir duvak düşünüyorsunuz?" diye araya girdi leydilerden birisi. Zaria yorulduğunu hissetmişti. Kumaş yığınları arasındaki tüllere bakarken koltuğuna oturdu. Aynı anda sırtına küçük yastıklar yerleştirildi.

"Uzun olmasını istiyorum."

"Küçük pırlantalar işlenmiş duvaklar çok güzel oluyorlar," diye içini çekti aralarında yaşı en küçük olan leydi.

Bir diğeri de, "Dantelli duvaklar da yeni moda şu sıralar," dedi.

Zaria oturduğu yerde bir süre düşündü. "Sanırım sade bir duvak tercih edeceğim. Gelinlik zaten dantel işlemeli olacak. Abartı gözükmek istemiyorum."

O sırada aniden kapı açıldı ve bir uşak kralın gelmek üzere olduğunu haber etti. Bütün hanımlar ayağa kalktı. Zaria da şaşkınlıkla ayaklanmıştı. Alastair bu saatlerde yanına gelmezdi. Üstelik hanımlarla çay saati olduğunu da biliyordu. Bakışları prensese kaydı. Amara bembeyaz bir yüzle kapıya bakıyordu.

Kral gelmişti. Yanında da askerlerin kollarına yapışmış bir halde taşıdıkları Vidarr vardı.

Alastair "Dışarı çıkın," dedi odadakilere.

Leydiler korkuyla dışarıya çıkarken Amara kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde kaldı. Gözünü Vidarr'ın kanlı yüzünden çekemiyordu.

"Sen de çık Zaria."

Leydi Zaria şok olmuştu. Ne olduğunu anlamamakla birlikte Amara'yı yalnız bırakmak istemiyordu. Fakat Alastair'in bakışları karşı çıkmamasını emrediyordu. Çaresizce odadan çıktı.

Alastair elindeki küçük kağıdı havaya kaldırarak prensesin yüzüne doğru salladı. "Bunu bana açıklar mısınız prenses?"

"Vidarr'ı bırakırsanız açıklarım."

"Pazarlık yapma hakkınız olduğunu sanmıyorum."

Amara ifadesiz bakışlarını elçiden çekip Alastair'e dikti. "Ben de o notu bensiz okuyabileceğinizi sanmıyorum."

"Misafirperveliğime böyle mi karşılık veriyorsun?"

Alastair'in buz gibi bakışları Amara'nın tüylerini diken diken etmişti ancak geri adım atmadı. "Elçimin bir kusuru yok. Lütfen, gitmesine izin verin."

"Elbette gidecek. Sana verdiğim cezayı babana iletmek için gidecek."

Amara yutkundu. Alastair'in elindeki notu aldı titreyen elleriyle. Sakin olmaya çalışsa da titremekten kendisini alıkoyamıyordu. Küçük notunu açtı ve sadece kendi hanedanlığının bildiği kodla yazılmış satırları okudu.

"Sevgili abim, bu iş çok uzadı," dedi tane tane. "Senin ve majesteleri babamın iznini almak istiyorum. Kral Alastair'e suikast düzenlemem için. Ülkemiz için her şeyi yaparım." Son cümlelerini okurken sesi fısıltı halinde çıktı. "Sonunda ölüm olsa bile."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro