Ö Z E L L E N D I N I Z 3
Herkese meeeeerrhaba!
Nasılsınız?
Sınav haftanız nasıl geçti?
Sizleri çok özlemişim. Bölüm atmak istedim.
900k ❤❤❤
Bu arada Aşk Habercisi'ne de yb geldi❤
Duyurularımı kısaca yapacağım.
Artık yalnızca mizah değil romantizm hikayesi de yazmaya karar verdim. Bana destek olmak isterseniz Aşktan Kaçış ve Kiralık Sevgili adlı kitabıma bir göz atabilirsiniz.
Aynı zamanda LegendsOfDesign tekrardan aktif hâle geliyor. 2. Istek alımları açık. İstek bekliyorum =)
İyi okumalar...
Bu bölüm 15 sene öncesinden yani çocuklar 2 yaşında iken anlatılıyor...
***
15 sene önce... Sarp ve Emir...
"Ulan ne kadar iyi babayım be! Kendimi yerim." Emir'in söylediği şeylere karşılık gözlerimi devirdim. Zavallıya gerçekleri de söyleyemiyordum.
"Emir geçen gün Ela'yı klozete düşürüyordun!" diyerek yakınmaya başladım. Yeğenimin can güvenliği tehlikedeydi. En kısa zamanda Sosyal Hizmetler'e başvurmalıydım.
"Lan! Bacına söylemedin değil mi?" diye sorduğunda başımı olumsuz olacak şekilde salladım. Derin bir oh çekti.
"Kerem bir, sen iki." dediğimde kaşlarını yukarı kaldırdı ve şaşırmış gihi yaptı.
"Ben! Asla! Ben ve hanımcılık! Sarp saçmalama. Kaç yıllık arkadaşım olmasan beni tanımıyorsun diyeceğim!"
"Emir sana nerelisin diye sorulunca daha evlenmedim diyen bir insan evladıydın sen. Kimi kandırıyorsun?!" diyerek yakınmaya başladım. Ve Emir eski defterlerin açılmasından hiç hoşlanmazdı.
"Sussana! Çocuklar duyacak.'' diyerek fısıldadı. Sahiden, çocuklar neredeydi?!
"Lan Emir!" dediğimde hızlıca bana baktı. Semra ve Adem'in alışverişe çıkacaklardı. Çocukları oyun oynasınlar diye parka götürmüştük ama ortada yoklardı!
"He gülüm?"
"Şöyle deme lan. Yoldan geçenler yanlış anlayacak." Konudan saptığımızı anlayarak konuşmama devam ettim. "Çocuklar yok!"
"Hangi çocuklar?" diye sordu kaşlarını çatarak. Hadi bu aptal, ben neden gözümü çocuklardan ayırdım ki?!
"Bizim kaç tane çocuğumuz var?!"
"Tövbe estağfurullah. Valla senin bacından bir kızım var. Aden yengemden de üçlü var. Bizim çocuğumuz değil yani. Lafı yanlış yerlere çekiyorsun."
Size saçma hir haber vereyim. Emir bunu ciddi söylemişti.
"Emir... Seni çok pis döverim." diye mırıldandım. Kertenkele Arizona derdinde, yılan kuyruk derdinde!
Hızlı bir şekilde ayağa kalktım ve salıncakların olduğu yere gittim. Kırmızı ve yeşil renkli salıncaklarda iki tane kız çocuğu oturmuş, sallanıyordu. Kaydıraklarda ise çocuk yoktu! Aden beni öldürecek. Bir yıl eve almayacak. Kapıma yemek bile koymayacak.
"Sarpaşkım sakin ol. Buralardadırlar. En fazla nereye gidecekler ki? Zaten elimiz kadar bacakları var. Merak etme. Çürük bez kokusu alıyorum. Fazla uzaklaşmış olamazlar!" Benim aksime Emir'in bu rahatlıği bende büyük bir sinir oluşturuyordu. Vücutta bilmem kaç milyon sinir hücresi vardı, Emir'in yeteneği ise hepsini aynı anda zıplatabilmekti.
"Emir o bezleri münasip bir yerine monte ederim. Kaç ay pişik gezersin! Elalemin çocuğundan mı bahsediyoruz la?! Benim yeğenim, benim çocuklarım!"
***
"Semra çıldıracak! Boynuma tasma bağlayacak! Ela'yı bir daha bana göstermeyecek! Ayak işi yaptıracak! Evinin hanımı yapacak! Bittim ben!" diyerek yakınmaya başladı. Bir saat olmuştu biz arayalı. Hâlâ bir iz yoktu. Nereye gidebilirlerdi ki?
"Görende alışık olmadığın bir şey zannedecek!"
"Öyle deme! Sen benim tersimin pis olduğunu bilirsin. Ben bir kızarsam millet deprem oldu zanneder. Öyle bi' kükrerim ki ne olduğunuzu şaşırırsınız." Bilin bakalım bugün kim yalan söylüyor?
"Şaşırtacağım ben seni..." diye mırıldandım.
"Anam! Semra arıyor!" diyerek ayağa fırladı Emir. Asıl göt korkusunu şimdi doruklarına kadar yaşıyordu. Tansiyonu yükseliyordu. Hanımcı kişiliği yükleniyordu.
"Hoparlöre al!" dedim telefonu açmadan önce. Emir yavaşça açtı telefonu. Aynı zamanda içinden dua ettiğine yemin edebilirdim.
"Efendim balbokum? Canımın içi. Çocuklarımın anası. Evimin direği. Keyifli alışverişin nasıl geçiyor?" Bu kadar hızlı bir girişi inanın bir tek Emir yapabilirdi.
"Emir sen mal mısın? Bizim bir çocuğunuz var! Ayrıca alışverişin keyifli olduğunu biliyorsan neden nasıl geçtiğini soruyorsun?" Benim zeki kardeşim...
Senin kardeşin zeki olaydı Emir'i almazdı.
Aslında bu da doğruydu.
"Herneyse. Ela'ya versene. Özledim." Emir biraz duraksadı. İkimiz de korkulu dakikalar içerisinde birbirimize baktık. Emir sessiz bir şekilde ne diyeceğim diye sordu.
"At kafadan bir şey." diye mırıldandım.
"Kimin sesi geliyor? Abim de orda mı?" diye soran Semra Emir'e istemeden yardım eli uzatmış oldu. Emir pekte güvenilir olmayan o bakışını attı.
"Tabii burada. Ben hemen veriyorum. Zaten çok özlemiş seni. Konuşmak istiyor." Emir'e bakarak 'hayır' diye fısıldadım. O ise vazgeçmeyecekti. Ben eve gidince sorardım bunun hesabını.
"Emir abim beni neden özlesin?! Arsızlık yapıp adamın üst katına taşınmadık mı? Ayrıca dün yedi saat abimlerdeydik!" Semra acı gerçekleri yüzüme vurur iken Emir gülmeden edemedi. Yatıp dinlenebileceğim bir pazarım yoktu yani. Varol ailesi yavaş yavaş ele geçiriyordu evimizi.
Emir telefonu uzatınca söyleyeceklerimi düşündüm. Boğazımı temizledim ve ilk yalanımı atmak için hazırlandım. "Aradığınız çocuklara şu an ulaşılamıyor. Lütfen sinyal sesinden sonra mesajınızı da bırakmayın. Hadi eyvallah" dedim ve telefonu kapattım. Emir de gözlerini pörtleterek bana baktı.
"La! Ne yaptın? Semra beni mahvedecek!"
"Olan sana olur. Abisiyim ben onun. Beni bağlamaz." dedim omuz silkerek.
"Yaktın beni Sarpaşkım!" diyerek yakınmaya başladı. Banka oturduk ve düşünmeye başladık. Aklımıza polise gitmekten başka bir fikir gelmiyordu. Hatta gitmek için biraz geç kalmıştık.
Emir en sonunda tekrardan ayağa fırladı.
"Lan söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum ama birkaç dakikadır popoma bankın çivisi batıyor!"
"Sessiz olsana! Herkes bize bakıyor!''
Ben Emir'e kızgın bakışlarımı iletirken onun pek umursamadığını söyleyemezdim. Arka taraftan gülüşme sesleri gelince ben de irkildim ve ayağa fırladım.
"Tövbe Sarpaşkım. Arkamızda neler oluyor öyle?!" Uzun yıllar sonra Emir'e ilk defa hak veriyordum. Bankın altından gelen gülüşme seslerinin sahiplerini görünce sözümü geri aldım.
Çocuklar bir saattir bankın altında mıydı?!
"Ulan ne zamandır çocuklar oyun oynuyor seninle hiç arkana bakmayı akıl edemedin mi?!" diyerek Emir'e döndüm. O da şaşkınlık içerisinde yanıtladı.
"Valla çivi popoma batıyor zannetmiştim!"
***
"O olaydan sonra anneniz bir daha sizinle tek başıma dışarı çıkmama izin vermedi zaten." diyerek yemeğime döndüm.
Hera ve Sara kahkaha atarken zavallı Pera muhtemelen IQ seviyesinin bu aile için çokça fazla olduğunu düşünüyordu.
"Soslu makarnalar aşkına! Bu harikaydı!" diyerek heyecanla konuşmaya başlayan Hera oldu. Benim ne kadar korktuğumdan haberi olsaydı eminim böyle demezdi.
"Makarna bu ailede kesinlikle kafa yapıyor baba!" diyen Pera'ya hak verdim. Sara ve Hera'da başıyla onayladı. Ama bunu duyan Aden'im pes etmedi.
"Hey! Kardeşinize kötü örnek oluyorsunuz. Karnımdakine de karbonhidrat sevgisini aşılamazsam mutfak kariyerimin sonuna gelirim!"
***
Bölümü beğenenler?
Emir' nabı10 aq diyenler?
Serinin 4. Kitabını (hera'nın hikayesi) okumayan var mı?
Emir mi Sarp mı?
Evet Aden hamile ;)
Diğer kitapta bahsettim ama bunda söylediğimden emin değildim. Onunla ilgili ayrı bi' yb yazabilirim.
Hadi eyw.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro