day 1
Şimdi başta bir şey açıklama gerek. Tony sürekili Renk, koku ve tad söylüyor aralarda. Bu bende de var bir huy bu hatta aslında hastalık aakdkdkd Mesela şöyle bir kişinin ona hangi rengi hangi kokuyu hangi tadı çağrıştırdığını söylüyor hep. Hani açıklamadan saçma duruyor. O yüzden neyse iyi okumalar. Beğenirseniz hikayeyi beğendim falan diyin sdkdkej
------------
Tony'nin uçağı indi ve Milan'a ayak bastığı gibi farklı gelen kokuyu aldı. Belirgin, farklı, Amerika gibi değil. Aklında yeşilimsi sarı bir tonu anımsattı.
Burda olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu, o yüzden uçakta yazılı olan Stark Industries logosunun üstünü boyatmıştı. Saçı ve sakalı uzamıştı. Üstünde gri bir tshirt,mavi keten bir pantolon ve canvas ayakkabılar vardı. Omzuna spor çantası almıştı.
Güneş çok parlaktı güneş gözlüğünün altından bile onu rahatsız ediyordu.
Havalimanının havası ağzında bir tad bırakmıştı. Onda tükürme isteği uyandırıyordu.
Arabaya doğru yürüdü. Pepper onun için ayarlamıştı, kişisel bir istek olarak bunu istememesi gerekirdi.
Onu karşılayan genç kadına gülümsedi, ismi Chiara'ydı. Ona arabanın anahtarlarının torpido gözünde olduğunu söyledi. Ayrıca eğer bir sorun olursa araması için Tony'e telefon numarası yazılı bir kart verdi ve Tony, bunun yararlı olabileceğine dair aklına yedi farklı seneryo geldi.
Kadın profesyonel ve kibardı. Kolunda kedisinin yapmış olduğu bir çizik vardı. Bu sıcak havada bile kırmızı ruju hiç bozulmamış, kusursuz görünüyordu. Tony'den 10cm kadar uzundu ve düz ayakkabılar giyiyordu.
Çantasını arabanın arka koltuğuna koydu, kapıyı gereksiz şekilde sert kapattı. Kadına teşekkür edip arabaya bindi ve kapıyı kapattı.
Tony, ellerini direksiyona koydu. Normal insan arabası. Fazla ya da az değildi. Alışkın olduğu bir araba değildi. Ama sorun değildi, şuan gösterişli olmasına gerek yoktu. BMW X1 yeterliydi. Bir çok insanda vardı göze batmıyordu.
Yeni kokuyordu.
Telefonunu kontrol edip Pepper'a vardığını mesaj attı. Rhodey'e sana hemen prosciutto di cinta (bir yemek) yollayacağım yazdı. Emniyet kemerini taktı, arabayı çalıştırıp uzaklaştı.
Yani, uzaklaşmak istedi.
Ama yapamadı.
Çünkü.
Steve Rogers, arabasının önündeydi.
Steve lanet Rogers, Tony'nin lanet arabasının önündeydi.
Onu ezip geçeceğim aklına gelen ilk düşünceydi Tony'nin.
Tekrar bana zarar vermesine izin vermeyeceğim.ikincisiydi.
Üçüncü de vardı, ama Tony bütün düşünceler aklını ele geçirmeden önce kendini tuttu. Kendini tutamadığı şey hissettikleriydi ve ardından gelen kendinden nefret etme hissi.
Nefes alamadığını hissetti ve hayır, hava sıcak olduğundan değildi.
Bileklerine baktı. Tek bir düşünce yeterliydi.
Tony'nin telefonu titredi. Eğer pecorino'yu unutursan seninle bir daha konuşmam.
Evet, tabi.
bende seni seviyorum.
Tamam, panik olmaya gerek yoktu. Tony debriyajı serbest bıraktı, vitesi boşa aldı ve frene bastı. Steve'a baktı. Yorgun görünüyordu, sanki bir süredir iyi uyuyamamış gibiydi.
İyi, diye düşündü Tony ama kendisini kötü hissetti.
Sakalını uzatmıştı. Saçları daha uzundu, ilk buzdan çıktığındaki gibiydi, ama şimdi geriye taramıştı. Üstünde siyah tshirt, siyah kot, siyah hoodie ve siyah botlar vardı. Yanına Tony'ninkine benzer bir çanta almıştı.
Her zaman çok dramatikti.
Steve, kaşları çatık arabaya doğru bakıyordu.
Tony, birinin kapıyı açtığını bile fark etmeden T'Challa yanındaki koltuğa oturmuştu bile.
Orkide kokusu. Koyu mor. Portakal tadı gibi.
''Onu sana geri getirdim.'' dedi T'Challa muhtemelen Tony'nin hiç sıkılmayacağı sakin bir sesle. Kulağa asil ve klişe gelen bir ses.
''Bizi duyabileceğini biliyorsun.'' dedi Tony, Steve'i kast ederek.
''Hayır duyamaz.'' dedi T'Challa kolundaki bilekliği göstererek. Bu Tony'nin anlamasına yetmişti.
''Sana onu bana getirmeni istemedim. İstemiyorum onu.''
Eğer Tony bunu yeterince çok tekrarlarsa kendisi de inanabilirdi buna.
''Bilmelisin ki politik durum değişti. Artık Amerika'ya geri dönebilirler.'' dedi T'Challa gereksizce, Tony biliyordu çünkü. Tabii biliyordu.
''Bunu sen mi sağladın ?''
''Wakanda dahil oldu, ama tam olarak ben değil.'' dedi basitçe, belliydi.
Bunu alçakça olduğunu mu düşünüyordu, Tony merak etti ve kendisi evet diye düşündü. T'Challa muhtemelen öyle düşünüyordur. Tony gülümsedi. Tony kendisi için de öyle olduğunu düşündü, son bir kaç ayını atölyesinde dış dünyadan uzakta geçirmişti.
Yani, bir kaç başka sebepte vardı.
''Neden burda? Neden onu buraya getirdin ?''
''Buraya geleceğini biliyorduk--hayır başka kimse bilmiyor merak etme--ve seni görmek istedi. Bana bunu ayarlayabilir miyim diye sordu.''
Steve sormuştu.
''Onunla ne yapacağımı bilmiyorum. Buraya çok kişisel sebeplerle geldim. Ben..Ben onu burda istemiyorum.''
''Bu onunla tartışman gereken bir mesele. Onu ve arkadaşlarını daha fazla Wakanda'da tutamam. Benim halkım onları istemiyor.''
''Diğerleri nerde?'' Tony bunu sormamış olmayı istedi.
''Nerde olmak istiyorlarsa orda,'' dedi T'Challa, bu kadarı adildi.
''Ve Barnes?'' Tony'nin sesi titremedi.
''O Wakanda'da. Onu güvende tutacağım. Bu kadarını borçluyum.'' T'Challa bunu Tony' bakmadan söyledi, Tony anlıyordu.
Barnes'ın suçu değildi.
''Biliyorum seni incitti.'' T'Challa Steve'den bahsederek, sözlerini seçerek konuşuyordu, ve kibarlığı Tony'nin ona saygı duymasını sağladı. ''Ama umarım kendinde senden özür dilemesine izin verecek kadar güç bulursun. Hiç değilse, dene. Sana yaptığı doğruydu demeyeceğim, çünkü öyle olduğuna inanmıyorum. Ama pişman. Onu dinle. Biraz zaman geçirin. Buna değecek. Kendin içi değilse bile, Yenilmezler için.''
Tony başını salladı, başını sallamak istememişti ama salladı.
''Burda işiniz bittiğinde birlikte Amerika'ya dönebilirsiniz.''
''Ben gerçekten ve gerçekten yanlız olmayı tercih ederdim gerçi.''
''Her zaman istediğimizi alamayız, Tony Stark.''
''Bu sana tuhaf gelebilir ama biliyorum, Damisa-Sarki.''
T'Challa, Tony'nin bunu bilmesine şaşırmıştı ve telaffuzu karşısında dehşete düşmüştü.
''dedi Milyarder Kral'a.'' T'Challa arabadan indi. ''İyi şanslar, arkadaşım.'' dedi kapıyı tutarken. Arkadaş olduklarından emin değildi, ama Tony bir şey söylemedi.
''Bunu ödeyeceksin, öcümü alacağım.'' dedi Tony, şaka yapıyordu.
T'Challa sırıttı, ''Başka bir diplomatik sorun olursa hazır ol o zaman.''
T'Challa kapıyı kapatıp Steve'e doğru yürüdü, el sıkıştılar. Tony, Steve ''Bizim için yaptıkların için teşekkürler.'' dediğinde dudaklarını okudu.
Biz.
Steve arabaya yürüdü, çantasını arka koltuğa koydu. Ve az önce T'Challa'nın oturduğu yere oturdu.
Güller. Her zaman güllerdi Steve için. Aklında maviydi. Doğada var olmayan, bir adamın bilimle yapması gerektiği bir renk. Doğalından daha az ya da çok güzel görünmeyen bir çiçek.
Bir keresinde 3 mavi gül almıştı. Onlara bir süre bakmak istemişti, Pepper görmüştü.
Ve ''Biliyor musun'' dedi kibar ve biraz üzgünce ''mavi güller ulaşılmazın arzusunu temsil ediyor.''
''O zaman harikalar.'' dedi Tony ona ve Pepper gelip yanına oturdu.
Tony'nin hassas burnundan kokular geçti, kokular renge dönüştü, ve renk tada. Tatlı, kirazlar gibi.
''Merhaba, Tony,'' dedi Steve.
Tony arabayı çalıştırdı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro