27. Bölüm- Gerçekler
Aras
Pelin
"Ya teyzem bu güne kadar buraya gelmemiş. Ki en önemlisi kardeşinin annemin cenazesine bile gelmemişken neden şimdi ortaya çıkmaya çalışıyor?"
Genç kız ayağa kalktı ve babasına doğru yürüdü. Bağırmaya devam etti. Annesi ölmüştü. Cenazesine annesinin kardeşiyim diye kimse gelmemişti ama şimdi ise bir kadın ben teyzesiyim diye ortaya çıkıyordu.
"Kızım lütfen bağırma. Başına vuracak sonra bak,"dedi genç kızın babası masum sesiyle. "Teyzen Hollanda'daydı ve kimse ona annenin öldüğünü söylememişti. Bu gün onunla telefonla konuşuyorduk ve bana annenin ne yaptığını sorunca... Orada anladım henüz haberinin olmadığını."
Genç kız babasına baktı ve "Bu teyzemi haklı çıkarmaz. Kardeşi öldü. O ise Hollanda'da çılgınlıklar peşindeydi."dedi genç kız ve yerine oturdu hızlıca. Üzerinde kırmızı bol kesimli bir gömlek ve siyah dar bir pantolon vardı. Saçları dağılmıştı.
"Pelin! Yeter. Teyzen birazdan eve gelir artık senin saçmalıklarınla uğraşmak istemiyorum!"dedi adam sert ve gür bir sesle. "Saçmalıklar ha... Tamam Faruk bey! Tamam..." Kız gözlerini kapatıp göz yaşlarını serbest bıraktı. Babası ise eski anılara bıraktı kendini.
22 Yıl Önce...
(Unutanlar içindir- Belgin Pelin'in annesidir.)
Belgin oturduğu makyaj masasındaki kozmetik ürünlerini elleriyel dağıtırken çığlıklı bir sesle birliktr ayağa kalktı. Ender -Belgin'in ablası- Belgin'e acımsar bir tavırla baktı.
"B-bu yaptığın... Bu yaptığının bir adı yok! Birkaç ay önce enişte dediğin adama şimdi ise elindeki hamilelik testi ile bakıyorsun! Ne istedin benim olan adamdan? He ne, ne?"
Ender fazlasıyla sinirliydi. Faruk'la birlikteliği vardı ve kız kardeşi Belgin, bu gün, bu özel günü mahvetmek istercesine çıkmıştı karşılarına. Ender ve Faruk evlenecekti ama kız kardeşi Ender'i her zaman kıskanmıştı. Ender montunu aldı ve koşarak düğünü terk etti.
"Baba yeter artık neye daldın? Bana herşeyi amlatmani istiyorum! Herşeyi ama herseyi! Ender denilen kadın kim?"
Adam duraksadı... Kızına hiç birşey anlatamazdı. Genç kız babasının cevap vermeye niyeti olmadığını görünce kapıya ilerledi ve dışarı çıkıp arabasına ilerledi.
O sırada genç bir bayan onların bahçesine girdi. Annesine cok benziyordu bu kadın. Teyzesiydi. Bunu anlamayacak kadar aptal degildi. Karşısında duran kadin onun tanımadığı teyzesiydi.
Kadın, Pelin'i görmeden eve ilerlemeye başladı. Pelin'in de onu umursamaya niyeti yoktu zaten. Genç kız arabasına binip Aras'ı ararken arabanın gazına yüklendi.
"Efendim, Pelin?"dedi genç adam, sert ve soğuk bir sesle. Genç kız olanlara anlam veremiyordu. Neydi bu soğukluğun nedeni? Daha henüz sabah genç kızdan özür dileyen Aras gitmiş, yerine eski; sert, kötü, umursamaz, ukala Aras gelmişti.
"Eee... Şey sen meşgulsen ben seni s-sonra arayabilirim."dedi genç kız. Arabayı sürmeye devam etsede ayağı her an frene basmak için tetikteydi.
"Hayır, yanıma geleceksen bir bar-kafedeyim. Sana konumumu atarım." Aras tekrar soğuk bir sesle genç kızın kalbinde buz parcaları bıraktı.
"Pekii. Bekliyorum."
Biraz sonra Aras konumunu genç kıza attı. Genç kızın bulunduğu yerin oraya çok yakın olması üzerine genç kız arabadan inip mavi desenli beyaz kafeye ilerledi.
İçerisi dışarının aksine turuncu bir renkle tasarlanmıştı. Çok kalabalik bir kafe değildi. İki katlıydı ve 2. katı üst taraftaydı. Genç kızın gözleri beyaz ahşap masalarda gezinirken gözü Aras'in grilerine yakalandı.
Genç kız saçını kulağının arkasına iterken yürümeye başladı. Sandalyeyi çekip oturduktan sonra masumca ellerini masanın altında birleştirdi. Sessizlik ortama hakimken genç kız gözlerini adama kaydırdı.
Sinir. Sinir hissi genç adamı tutsak etmişti, bu gün. "Neden artık takım elbise giymiyorsun? Yoksa Bay Ciddi, artık ciddi birisi değil mi? Ha yok, aslında sana ukala ve sinir bozucu demem lazımdı. Hani o beni zorla işe alan adamsın sen canım."dedi Pelin gülerek.
Genç adam öfkeli gözlerini genç kıza yöneltince genç kız "Sadece ortama farklı bir hava katmak istedim."demekle yetindi. Adam gözünü başka yerlerde gezdirirken papyon takmış beyaz gömlekli bir adam masaya geldi.
"Efendim menüleriniz, buyrun."deyip elindeki uzun olsada eni küçük olan defterden ince olan tatlı pembe menüleri onlara uzattı. Hava yavaş-yavaş kararmaya başlıyordu.
Genç adam menüye bakmadan Pelin'in isteyeceklerini bekledi. "Ben bir... Limonata alıyım." Genç kız konuşmasını bitirip Aras'a yöneltti bakışlarını.
Aras kaşlarını çatmıştı. "Ben sadece bir su alıyım. Pelin sen aç değil misin?"dedi genç adam hala garsona bakarak. Genç kız gözlerini olumsuz bir şekilde kaldırdığında adam garsona bakıp gitmesi için onay verdi.
"Canın neden sıkkın, Aras? Bak farkındaysan canın sıkkın mı demiyorum çünkü sıkkın olduğu bir kilometre uzaktan bile anlaşılabiliyor. Canını sıkan şeyi anlatmak ister misin?"dedi genç kız, genç adama.
Biliyordu aslında, genç adamın bir sıkıntısı olsaydı bile bunu genç kızla paylaşmazdı. Ama şansını denedi nasıl olsa. "Ne sıkıntım olabilir ki,"dedi adam aslında sıkkın olduğunu belli ederek. "Ya tamam. Bilirsin yalan söylemeyi sevmem. Ama gerçekten şimdi sıkıntımı sanada anlatarak, seninde içine kurt düşürmek istemiyorum."
"Bu benle bile paylaşamayacağın kadar büyük birşey mi?"dedi genç kız. Genç adam gözlerini kapatıp, başını kollarının arasına aldı. İç çekti. Saçları gözlerinin önüne düşmüş onun görmesine engel olurken, genç kız masada yükselip genç adamın saçına doğru uzandı.
Genç kız artık genç adamın saçının yanına vardığında eliyle genç adamın saçlarını yukarı doğru ittirdi. Genç adam, kızın bileğini tutup onu kendine yaklaştırırken iç çekti.
"Beyefendi? Müsade ederseniz siparişlerinizi masaya koyacağım?"dedi garson bu özel anı mahvetmenin verdiği mutlulukla. Genç adam geriye doğru yaslanıp garsona ölümcül bakışlar atarken garson, içecekleri masaya yerleştirip yanlarından ayrıldı.
"Gerçekten bu ölümcül hayatın benden ne istediğini anlayamıyorum! Tam mutluyum artık diyeceğim sırada boktan birşey karşıma çıkıyor ve beni tekrar sinir ediyor."dedi adam.
Genç kız biraz durgunlaşıp, "Olayları analiz ederken yaptığın küçük bir hata bile ömür boyu seni mutsuz edebiliyor. Bazen. O yüzden bu gün her ne yaşadın bilmesemde bu olayı tekrar analiz etmeni sana tercih edebilirim. Okulların açılmasınada az kaldı ve bu bizim belki de en önemli yıllarımızdan birisi."dedi genç kız gülümseyerek.
Genç adam genç kızın elini tutup ona baktı. "Teşekkür ederim,"dedi adam. Genç kız kaşlarını çattığında adam, "Benim yanımda olduğun için."diye ekledi.
Genç kız adam yaklaşıp dudağını öptükten sonra tekrar yerine doğru kaydı. "Annem. Annem ölmedi yaşıyor. Tamam biliyorum şu an çok şaşkınsın ama annem hiçbir zaman ölmemişti zaten. Babamla kavga etmişlerdi. Küçüktüm. Bahçedeydim ve oyuncak arabamla oynuyordum. Evden bağrışmalar geldiğinde korkmuştum. Ve biraz sonra annem gözlerimin önünde balkondan aşağı doğru düştü. Sonrası ise sizin bildiğiniz gibi..."
Aras'ın biraz önce genç kızla paylaştığı büyük sırrın üzerine genç kızın gözü büyüdü. "Defne Hanım, ölmedi mi?"
Aras kaşını yukarı kaldırıp genç kıza baktı. "Bu ikimizin arasında. Bu olayı kimsenin bilmesini istemiyorum. Anlaştık mı?"
Genç kız, "Tamam,"diye yanıtlayıp gülümsedi. "Pekii anen şu an nerede?"
"Orasını boş ver."dedi genç adam gözlerini kapatıp, önündeki içecekten bir yudum aldıktan sonra.
Can'dan (Aras'ın kuzeni)
"Bunu kabul etmemi bekleme, Mira. Sen Pelin'in kardeşisin. Beni sevmen umrumda değil. Seni tanırım, çocukluk arkadaşıyız ama sadece arkadaşız."dedim Mira'ya bakıp.
Bu olmaması gereken birşeydi. Sinemadaydık, bana aşık odluğunu söylemişti ama bu bana hiçte samimi gelmemişti. Yanımda oturuyordu. Ben ona her zaman iyi bir arkadaş gözüyle bakmıştım. Bu ani duygularına inanmıyordum.
Filmin son sahnesinde herkes büyük bir kahkaha atarken Mira bana bakıyordu. Ne yapmamı bekliyordu onu öpmemi falan mı? Ayağa kalkıp onu beklediğimde oda peşimden kalktı ve yürümeye başladı.
Doğru söylüyor da olabilirdi. Onu kırmamalıydım. Onunla sık-sık gezeriz ama ondan böyle bir davranış beklemezdim, doğrusu. Pelin'den sadece 1 yaş küçüktü ama zaten sorun olan yaş değildi.
Alış-veriş merkezinin en alt katına indiğimizde sadece yürüdük. Sessizce yürüdük. Otoparktaydık. Sanırım arabayı nereye park ettiğimi unutmuştum. Yürümeye devam ederken güçsüz bir kız kolu bileğimi kavrayıp beni kendine çevirdiğinde Mira'nın yüzüyle karşılaştım.
"İnanmadığını biliyorum. Zaten bunu her halinden belli edebilen bir kapasiteye sahipsin. Ben senden hoşlandığımı laf olsun diye söylemedim. Benim ile ilgili ne düşündüğünü bilmiyorum ama ne olursa olsun senden hoşlanıyorum."dedi tekrar.
"Boş versene..."deyip arkamı döndükten sonra tekrar yürümeye başladım. Ondan biraz uzaklaştığımda küçük bir hıçkırık sesi işittim. Ani bir karar değişikliğiyle arkamı dönüp onun yanına gittikten sonra onu duvara yasladım ve dudağımı dudağına bastırdım.
"Ne yapıyorsun?"dedi nefes-nefeseyken. "Senin istediğini."deyip öpmeye devam ettim. Yarım dakika sonra dudaklarımız ayrıldığında nefes-nefese kalmıştık. Hiç birşey olmamış gibi yürümeye devam edip arabaya bindikten sonra gaza yüklendim.
Yol boyunca hiç konuşmadık. Onu eve bıraktım ve amcamlara doğru sürdüm. Annem ile babam o lanet kaza sonucu öldüklerinden beri amcamlarda yani Araslar'da kalıyordum. Birkaç kez ayrı eve çıkmak istesemde amcam babamın yerini sahiplenmiş bana engel olmuştu.
Aras'la da kardeş gibiydik zaten. Bu güne kadar hiçbir zaman bir sorun yaşamamıştık. Tabi küçükken yoldan geçen kızları keserken ettiğimiz kavgalardan başka. Arabayı durdurduğumda Aras'ın da eve yeni geldiğini fark ettim. Hızla arabadan inip Aras'a yetiştiğimde sinirli olduğunu gördüm.
'Ne oldu?'diye sormama kalmadan "Birşey sorma can. Tek istediğim güzel bir uyku."dediğinde gözlerimi kıstım ve bizi balkondan izleyen amcama baktım. Bana ne olduğunu sorar gibi başını salladığında bende bilmiyorum der gibi ellerimi havaya kaldırdım.
Merhaba! Size güzel ve durgun bir bölüm yazmak istedim. Evet sanırım yeni bir aşk doğacak. Can ve Mira aşkı. Gelecek bölümlerde birkaç bölümler onlar için olcak.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro