Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

15. Bölüm- İlk Öpücük

Pelin'in babası yapmacık bir şekilde öksürdüğünde hemen sarılmayı kesti. Ve yavaşça odasına çıktı genç kız. Tüm ev halkı arkasından bakarken Mira'da arkasından koştu. Selin gözünden süzülen yaşlara engel olamadı. Tüm gençler ailelerinin yanında yer aldı.

*****

"Allahım lütfen bu bir rüya olsun!"diye bağırdı Pelin merdivenlerden çıkarken. Şu an kendisini öldürmek istiyordu. Dağ evinde tokat attığı adama sarılmıştı. Genç adamın ceketi sigaranın en güzel tonunu anımsatıyordu. Sigara kokusuna karışmış kaliteli parfüm kokusu onu büyülüyordu. Ama henüz 3 saat önce tokat attığı adamdı o.

Yavaşça kapısını açtı ve odasına girdi. Boy aynasının önüne geçerek görümüne baktı. Ağlamasından dolayı akmış makyajı onu bir çizgifilm canavarı gibi gösteriyordu. Masadan bir peçete alarak gözündeki yaşları ve makyajını temizledi.
"Lanet olsun, nefret ediyorum küçük olmaktan!"diye bağırdı birisi. Pelin hızlıca odasından çıkarak salona indi.

Bağıran kişi Mira'ydı. Gözlerini Aras'tan kaçırarak Mira'nın yanına gitti. Ona onu susturacak birşeyler fısıldadı ve sakinleşmesini sağladı. Mira babasının yanına oturarak küçük bir kız çocuğu gibi ağladı. Zaten küçük sayılırdı ama neyse.

"Faruk bu gün ki balo iptal mi?"dedi Kerem bey gür sesiyle. Faruk bey gözlerini kısarak etrafa bakındı gözü Kerem beyi bulunca konuştu. "Hayır, hiç birşey bitmiş sayılmaz!"dedi, Pelin o anda babasına dönerek şaşkın gözlerle ona baktı.

"Bu gün balo mu, var?"dedi Selin sorgulayıcı ses tonuyla. "Taşpınar ve Aykaç holdinginin ortaklığa imza attığını bilmiyor muydunuz?"dedi Selim -Pelin'in dayısı-

Gençler şaşkın gözlerle olayı çözmeye çalıştılar. "O yüzden ortaklık gününü bir baloyla taçlandıracağız."dedi Selim bey. Herkes başını olumlu bir şekilde salladı.

"O zaman biz kalkalım."dediler ve ayağa kalktı tüm konuklar. Sırayla baş sağlığı dileyerek çıktılar. Herkes evden çıktıktan sonra. Kimse birbiriyle konuşmadan odalara dağıldı. Yorucu bir günün ardından uyumaya karar verdi Pelin. Şahsen uyumak onun için çok değerli bir düşünceydi. Onsuz yapamaz.

*****

"Kızım uyansana!"diye tekrarlıyordu genç kızın babası. Genç kız babasının sesini duysada duymamazlıktan geliyordu. "Ya ne var be!"diye çıkıştı Pelin sert bir sesle. Babası kırılgan bir şekilde kızına baktı. "Seni uyandırmama böyle kızmış olamazsın."dedi babası tedirgin bir şekilde. "Baba baloya felan gelmeyeceğim."

"Hayır küçük hanım ayağa kalk ve hazırlan çünkü birazdan baloya gideceğiz." dedi odadan çıkarak genç kızı sessizliğe bıraktı. Genç kız ayağa kalkarak dolabına yöneldi. Pudra renginde tasarlanmış üzerinde hafif taşlar bulunan bir elbise seçti, ayrıca elbisenin topuklardan başlayan ve baldıra kadar uzanan bir yırtmacı vardı.

Elbisesine uygun bir makyaj yaparak aşağı indi. Mira rengi beyaz olan kısa dantelli bir elbise giymişti. "Hanımlar çok şıksınız"dedi babası gülümseyerek. Kimse cevap vermeyince kapıya yöneldi. Faruk lacivert ve beyazın hakim olduğu bir takım elbise giymişti. Hızlıca evden çıkarak arabaya yöneldiler.

Her zaman yaptıkları 'ben öne bineceğim' kavgasını yapmamışlardı bu kez çünkü; ikiside arkaya binmişti. Faruk bey arabayı çalıştırarak gaza yüklendi. Neden hayat onlara acımamıştı ki? Onlar daha küçükler. Pelin küçük olmasa da annesizliği kaldıramaz. Annesiyle her gün kavga etmesi onun bir fobisiydi. Annesinden izin almalar felan hepsi onun için bir anne sevgisiydi.

Annesi yoksa kimle eğlenecek ki? Babasıyla mı? Babası çocuklarını ihmal etmez ama çok yoğun ilerleyen bir işi var. Babasız, annesiz bir hayat. Bu onlara fazla değil miydi?

Faruk bey arabayı sarsmadan durdurdu ve arabdan indi. Pelin ve Mira'da arabadan inince salona doğru yürüdüler. Salonun dış cephesi çok özenle yapılmıştı. İçine girdiklerinde baştan sona kadar ortada duran ince bir kırmızı halı vardı. Hemen girişte ise kameramanlar vardı. Pelin'den birkaç poz aldılar ve yeni gelenleri çekmeye başladılar.

Pelin gözlerini büyük salonda gezdirirken gözü Selin'leri buldu. Yavaş adımlarla -istesede hızlı olamaz- onların yanına gitti. Selin, kırmızı arkası açık çok şık uzun bir elbise giymişti. Emre ise çok sportif ve havalı bir görünüme sahipti. Genç kızın gözü Oğuz'u görmek istemediği için ona bakmaya bile zahmet etmedi. Pelin ağızından dökülen kelimelere engel olamadı

"Aras, nerede bilen var mı?"

"Hayır daha gelmedi sanırım"dedi Selin kararsız bir şekilde. Olumlu bir şekilde başını salladı genç kız. "Siz barıştınız mı, yani arkadaş olarak?"dedi Emre. Pelin etrafına bakınırken gözlerini Emre'ye döndürdü. "Evet, sanırım"dedi Pelin gözlerini irileştirerek. "Kanka bu gün sarıldığınızda herkes size baktı"dedi Pınar varlığını belli ederek.

"Baksın hiçbiri umrumda değil!"dedi bağırarak. "Geldiler."diye mırıldandı Selin ve Pelin'in arka hizasına büyülenmiş gibi baktı. "Kim geldi?"dedi gençler. Pelin dayanamayıp arkasına döndü. Can Serezoğlu, Aras Serezoğlu ve Kerem bey çok şık gözüküyorlardı. Pelin herkes gibi büyülenmişçesine bakmamak için kendini zor tuttu.

"Selam!"dedi Can mutlu bir şekilde. "Selam"dedi Pınar tekrar kendini belli ederek. Can herkesle selamlaştıktan sonra biraz sohbet edip yanlarından ayrıldı. "Ben bahçeye çıkıyorum."dedi ve bahçeye yöneldi genç kız.

Bahçeye çıktığında bahçe çok kalabalıktı. O yüzden kimsenin olmadığı bir köşeye giderek banka oturdu. Ellerini kollarına sürterek soğuğu engellemeye çalışıyordu. Derin bir nefes alınca sigara kokusu geldi burnuna. Kokunun geldiği tarafa döndüğünde şaşkın bir şekilde baktı. "Ne öyle bakıyorsun? Beni hiç görmedin mi?"dedi Aras. Ve hızlı adımlarla genç kızın yanına oturdu.

"Benden izin aldığını hatırlamıyorum."

"Hatırlıyor musun, bu soruyu bende sana arabama bindiğinde söylemiştim sende zaten almadım demiştin sıra bende."
"Zaten almadım."diyip kahkahalara boğuldu genç adam. Aras yüzünü Pelin'e çevirince üşümüş olduğunu anladı. Üzerindeki ceketi çıkararak onun omzuna sardı. Sıcaklığı değil Aras'ın kokusunu çekmişti içine. Genç kız.
Sigara.
Kaliteli erkek parfümü.
Aras'ın kendi kokusu.
"Teşekkür ederim."dedi Pelin masum bir şekilde. "Daha iyi misin, sabah iyi gözükmüyordun?"dedi genç adam. "Kötüyüm desem birşey değişecek mi?"dedi umursamaz bir şekilde. "Birini kaybetmek çocukken yere düşmeye benzer hani düştüğümüzde dizimiz kanarya 1-2 gün sonra kabuk tutar."dedi kısık sesi ile adam. "Bu yara çok derin kabuk tutacağını sanmıyorum."dedi Pelin olayı kapatmak istercesine. "Hem biraz sen anlat, senin karanlığının nedeni karanlık olmak istemen değildir?"dedi genç kız.

Genç adam elindeki sigarayı bir kez daha içine çekti. Ve birikmiş dumanı dışarı saldı. Genç kız sigarayı adamın elinden aldı ve tam ağızına alıcakken "Ne yapıyorsun, senin sigara içmediğini biliyorum."dedi ama çok geçti genç kız sigarayı çoktan ağızına almıştı. Sigarayı ona uzatıp ağızındaki dumanı dışarı bıraktı ama hemen öksürmeye başladı.

"Kabul et sen karanlık değilsin. Sen beyaz'ın en parlak tonusun."dedi adam genç kızı üzmemek istercesine. "Ya karanlık olmak istersem."dedi genç kız. Genç adam biraz durduktan sonra genç kıza yaklaştı ve kulağına fısıldadı.

"Sen karanlık değil gri bile olamazsın. O kadar tatlı ve güzel bir yüzün varken kim senin karanlık olduğuna inanır ki?"dedi ve gözlerini genç kızın dudaklarına indirdi. Genç kız utançla gözlerini Aras'ın grilerine hapsetti. Genç adam ellerini Pelin'in saçlarının arasına sokarak yavaşça okşadı. "İlla bir şey olmak istiyorsan karanlığın içine saklanmak isteyen küçük bir kız çocuğu olma." fısıldadı genç adam.

Genç kızında gözleri Aras'ın dudaklarına kaydı. Aras genç kıza doğru yaklaşıyordu. Genç adam genç kızın saçının arasında olan eli genç kızın beline götürerek onu kendisine doğru yaklaştırdı. Onlar konuşmuyordu gözleri fısıldaşıyordu. Adam yüzünü genç kıza yaklaştırınca dudakları arasında santimler kalmıştı.

"Ya onuda başaramazsam."dedi genç kız. İçinde bir korku birikmişti ya onuda başaramazsa. Adam biraz daha yaklaşınca aralarında mesafe diye birşey kalmamıştı. Dudakları birbirine sürtünürken genç adam dilini genç kızın dudaklarının üstünde gezdirdi. Genç kız istemsizce karşılık vermeye başlamıştı. Genç adam bu tada doyamayıp daha sert öpmeye başladı.

Genç kız yaptığı şeye anlam veremiyordu. Şu an neden öpüşüyorlardı ki? Amaç neydi, sevgili değiller, veya bir ilişkileri yok. Genç adam öpüşlerini yavaşlatarak genç kızın nefes almasına izin verdi. Son bir kez dudağını genç kızın diline sürttü ve öpmeyi bıraktı. Birbirilerine şaşkınca bakıyorlardı. Adam elini genç kızın yanağına götürdü ve zarifçe okşadı.

Genç kız düzenli bir şekilde nefes almaya başlamıştı. "Bu geceyi gerçekten bana lütf eder misin?"dedi adam zarif sesiyle.

Arkadaşlar Aras bu sefer neyin peşinde sizce? Diğer gece oyundu peki bu, bir oyun için bu kadar ileri gider mi sizce? Bakalım neler olucak.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro