Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

-12-

"Tamam annecim, dikkat ederim. Evdekilere selam söyle, çok öpüyorum."

Annesinin veda konuşmasından sonra telefonu kapatıp derin bir nefes almıştı. Ailesi iyiydi, durumları iyiydi. Her şey yolundaydı. Bu Hale'yi hem gururlandırmış hem de içinde bulunduğu sıkıntının tekrar farkına varmasını sağlamıştı.

İki gün olmuştu ve evde tek başındaydı. Evin dışında duran birkaç görevli dışında konuştuğu kimse yoktu. Onlarla da alışveriş işi olunca konuşuyordu. Sezgin, iki gündür eve gelmiyordu ve bir haber de vermemişti.

Annesiyle konuşana dek Sezgin'i merak etme duygusu içine hiç girmemişti. 'Kocan nasıl?' diye sormuştu. Birkaç yalan söyleyerek geçiştirmişti. Ama onu en çok utandıran şey ise, annesinin bebek düşünüyor musunuz diye sormasıydı. Öyle ani gelmişti ki bu soru, birkaç dakika sessiz kalıp düşünmüştü. Daha sonra bir şekilde toparlayıp konuyu değiştirmişti.

Ailesinin damatlarını çok sevdikleri belliydi. Tanışmaya geldiklerinde, düğün günü, ardından ettikleri ziyarette Sezgin öyle ustaca oynuyordu ki damat rolünü bir şeyden şüphe etmeleri imkansızdı. Bu rolün gerçekçi görünmesinin asıl nedenini biliyordu. Çünkü ona göre rol falan değildi. Her şey gerçekti Sezgin için.

"Mustafa?" Kapıyı açıp dışarıdaki görevlilerden birine seslendiğinde, takım elbiseli adamın yanına ulaşmasını bekledi.

"Sezgin size haber verdi mi? Yani, ne zaman geleceğine dair?" Çekinerek sormuştu bu soruyu. Onlar asıl gerçeği biliyor muydu, bilmiyordu ama içinde aniden ortaya çıkan merak duygusu birazdan yiyip bitirecekti onu.

"Hayır Hale Hanım, bir sorun mu var?"

"Hayır, teşekkür ederim." Kapıyı kapatıp salona ilerledi.

Geniş salonun ortasında duran spor sehpanın üstündeki telefona çarptı gözü. Telefon numarası Hale'de vardı fakat söylediği ve yaptığı şeylerden sonra çekiniyordu.

Daha fazla dayanamayıp telefona elini uzatmıştı ki, kapı çalmıştı. Oflayarak kapıya ilerledi tekrar.

Sinirli surat ifadesi ile kapıyı açtığında karşısında gördüğü kişi ile kalbinin ritmini dizginleyememişti. Merakı giderken, telefonla aramasına gerek kalmamıştı. Sezgin tam karşısında duruyordu.

Fakat gözlerinden akan yorgunluk Hale'yi tekrar meraklandırmıştı. Tek bir laf etmeden içeri girdi Sezgin. Üzerindeki ceketi çıkardı ve merdivenleri tek tek çıkarken kravatını da aynı şekilde çıkarıp odasına girdi.

Kapı sesini duymasıyla Hale, büyük bir şok geçirmişti. Hiçbir şekilde ne yüzüne bakmış, ne de konuşmuştu. Bu onu büyük bir meraka sürüklemişti. Eve gelmediği zamanlarda ne olmuştu? Bu yorgun halinin sebebi neydi?

Koltukta bu düşüncelerle yarım saat geçti, odasının kapısı bir kere açılmıştı, başka bir odanın kapı sesi de gelmişti ve en sonunda kendi odasının kapısı tekrar açılmıştı. Bunun sonucunda dayanamayıp kalktı ve üst kata, odasına çıktı. Kapıyı çalmadan açtığında karşısında gördüğü manzara ile kendini yerin dibinde hissetti Hale.

Sezgin beline sarmış olduğu havlu ile ayakta durmuş, diğer bir havlu ile saçlarını kurutuyordu. Kapıda duran eşine döndü. Aniden odaya girmesine o da şaşırmıştı. Kapıyı açtığı an, "Sezgin!" diye bağırmıştı çünkü.

Gözlerini kaçırırken odadan çıkmak aklına bile gelmemişti ve sebebsizce orada durmaya devam etti. Bu Sezgin'in gülümsemesine sebep oldu ve aynı yüz ifadesi ile Hale'ye yaklaştı. Hâlâ yüzüne bakamıyordu Hale ve bir hayli sıcaklamıştı.

"Efendim, güzel karım?" Öylesine naif bir tonda söyledi ki Sezgin, Hale buna gülümsemeden edemedi. Daha sonra bu hali kahkahalara dönüştü ve bu kahkahalara Sezgin de ortak oldu.

Ortada komik bir durum yoktu ama içinde biriktirdikleri tüm kahkahayı o anda orada attılar. Daha sonra bu durum yorucu gelmişti ve Hale ayakta duramayacağını hissettiği an istemsizce omzunu tuttu Sezgin'in.

Bu dokunuş Sezgin'in kahkahasının kesilmesine yetti. Vücudu kaskatı kesildi. Fazlasıyla etkilenmişti.

Bu durumu fark ettiğinde Hale de susmuştu. Anında elini çekti. "Ö-özür dilerim." diyerek odadan çıkacağı sırada elini tuttu Sezgin ve gitmesini engelleyerek sımsıkı sarıldı Hale'ye.

Onu itip uzaklaşmasını bekledi, yapmadı. Aksine birkaç dakikanın ardından kollarını kaldırıp omzuna doladı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama kim olursa olsun, sarılmaya ihtiyacı var gibi hissediyordu.

"Seni çok özledim Hale. Benim, sana çok ihtiyacım var. Her zerrene, her bir saç teline." Hale'nin boynuna kafasını gömüp derin bir nefes çekti. "Telefonun başında kaç saatimi geçirdim, bir bilsen. Sadece araman bile yetecekti arabaya atlayıp buraya gelmeme. Neden yapmadın?"

Yavaşça ayrıldı ve gözlerine baktı. Bu soruyu ciddi bir şekilde soruyordu.

"Neden yapmadın Hale?" Tekrar sordu. Gözlerini kaçırdı ve bir adım uzaklaştı Sezgin'den.

Doğru dürüst merak bile etmemişti iki gün içinde. Sadece bugün meraktan ölecek duruma gelmişti. Bunu nasıl söyleyebilirdi ki?

"Yapma, uzaklaşma artık. Yanımda dur bana güç ver, sürdürdüğüm savaşları kazanmam için yanımda ol Hale." Sesi kısılıyordu Sezgin'in. Birkaç damlanın gözünün ucunda beklediğini hissetti.

Hale, kendini kötü hissetse de hiçbir şey demeden çıktı odadan. Sezgin, bu hareketi karşısında sinirden kudurdu. Bağırıp çağırarak odayı dağıttı. Yorgunluğunun üstüne eklenen yorgunluk ile yere çöktü ve bir süre orada ağladı.

Aklından tonla düşünce geçiyordu. Hale'yi kendine bağlamak için bir sürü düşünce, aptalca fikirler. Canı yanıyordu fakat yapacağı her bir hareket onun da canını yakacak diye adım atamıyordu.

Kendi halinde bir şirket sahibiyken aniden düşmanları ortaya çıkmıştı ve onu köşeye sıkıştırmış, tehdit ediyorlardı. Korkuyor muydu? Asla. Sadece ettikleri tehdidin içinde Hale'nin de bulunması korkutuyordu. Evden, sadece Hale'nin hareketleri yüzünden gitmemişti.

Az önce çıktığı odanın kapısından tekrar girdi Hale. Kalbi ağzında atıyor, başı dönüyordu heyecandan. Şuursuzca hareket ettiğini düşünüyordu, geri dönmek istese de yapamıyordu.

Sezgin varlığını hissedince kafasını kaldırıp kapıya bakmıştı. Hale, çıplak vücuduna sardığı havlu ile çekingen bir şekilde kapının ağzında duruyordu, saçları açık omzuna dağılmıştı. Bu tablo Sezgin'e büyük bir sürpriz olmuştu. O, Hale'nin gideceğini düşünürken Hale çok iddialı bir biçimde geri dönmüştü.

"Hale?" Yavaşça kalktı oturduğu yerden Sezgin. Deminden beri belinde asılı duran havlu hala düşmemişti.

Gözlerini kaçırmaya bir son verdi ve derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktı Sezgin'in. Ona doğru birkaç adım attı. "Her şey için özür dilerim." Dudaklarını yaladı ve cesaretini devam ettirdi.

"Karım diyordun ya, bugün gerçekten karın olmaya hazırım." Cümleyi nasıl bitirdiğini hatırlamıyordu bile. Öylesine güçlü bir korku yayıldı ki içine, yüreği bu kez gerçekten göğüs kafesini delip geçecekti.

Sezgin, içinden ettiği şükürleri sürdürürken teşekkür ettiğini belli edercesine gülümsedi ve tekrar sımsıkı sarıldı eşine.

İstediği şey bedeni değildi, sevgisiydi. Ama sevgisini de kazanacağına o an tüm gücüyle inanmıştı.

*
*

Bu durumdan şikayetçi olan var mı?

Neyse, uzun bir bölüm oldu. Düşüncelerinizi alalım? :')

Bir sonraki bölüm final.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro