Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bakın bakalım

"Eylül ? " dedi Pars. 'Ne var' anlamında ona baktım.

"Ateşle oynuyorsun ve ateşle oynamayı istiyorsan yanmayı göze almalısın sarı." Sarı mı?

"Ben yanmayı da göze aldım,  yakmayı da." Alayla bir kahkaha attıktan sonra tek kaşını kaldırdı.

"O nasıl olacakmış?" dediğinde sırada ona doğru eğildim ve yüzlerimizin arasında milimle varken konuştum.

"Yakarken bende yanacağım." deyip ondan uzaklaştım. O ise biraz durdu sonra ise konuşmaya başladı.

"Bu acıya dayanabilir misin?" dediğinde bu sefer ben alayla güldüm ama ne gülmek herkes bize bakmaya başlamıştı.

"Yakmak istiyorsan, yanmayı da göze almalısın, eğer bir karara varmışsam, dayanmaya gücümde vardır."

"Bir şeyi unutuyorsun sarı. " iki oldu Atasoy.

"Neyi?" dedim tek kaşımı kaldırırken.

"Su ateşi yakamaz, söndürür."

"Su söndürürse barut paramparça eder ve senin unuttuğun bir şey var."

"Ne?"

"Su çoktan baruta döndü bile."

Konuşmamız burada sona erdi, hocanın sesiyle. Ben Pars'tan intikam alırken çok acı çekip ona daha fazla bağlanacaktım fakat canını yakmak istiyorsam bunu yapacaktım. Eskiden bir su gibi, temiz ve saftım ama şimdi barut gibi kızgın ve acımasızdım. Beyazdan siyaha dönmüştüm ve bu Pars sayesinde olmuştu. Teşekkürler Pars beni de kendin için yaptığın için..

En son ne diyorduk? Hoca ile konuşmamız bölünmüştü.

"Bugün sizinle bir söz hakkında konuşmak istiyorum. Hepiniz on yedi ya da on sekiz yaşında gençlersiniz. Hepiniz şimdiye kadar birisini sevmişsinizdir diye düşünüyorum. Neyse arkadaşlar, Şems-i Tebrizi'nin söylediği ;
'Ya tam açacaksın yüreğini ya da hiç yeltenmeyeceksin, grisi yoktur aşkın ya siyahı ya beyazı seçeceksin. ' bu söylediği sözü doğru buluyor musunuz?" dedi hoca. Hemen Şeyda atladı ordan.

"Tabiki de hocam. Sonuçta ya olsun ya da olmasın, ben kesinlikle katılıyorum. " bunun gibi sınıftan olumlu sesler çıkmaya başladığında Şule bana döndü çünkü benin böyle düşünmediğimi biliyordu.

"Herkes doğru buluyor o zaman.' dediğinde,

"Hayır. " dedim. Pars da dahil herkes bana baktı.

"Neden?" diye sordu hoca.

"Beyaz ve siyah iki ayrı karakterdir ve aşkta iki ayrı karaktere yer yoktur." dediğimde herkes dikkatle beni dinliyordu. Ben ise kaldığım yerden devam ettim.

"Aşkta bir tercih zorunlu olmamalıdır. Yani beyazın içinde siyah bir noktanın ya da siyahın içinde beyaz bir noktanın vâr olduğuna inanmıyorum çünkü beyazın içinde siyah siyahlığını koruyamaz, siyahın içindeki beyaz da beyazlığını koruyamaz. İşte bu yüzden aşkın ne siyahı vardır ne de beyazı. İşte bu yüzden gridir aşkın rengi."

"Ben anlamadım." dedi Olcay.

"Yani demek istediğim şu, Mesela; masum bir kız acımasız bir erkeğe sevmeye başlar ve git gide acımasız olmaya başlar, acımasız erkek de masum bir kıza sevmeye başlar ve git gide şefkatli birisine dönüşür. İşte bu yüzden gri oluşmuştur. Ne siyah artık siyahtır ne de beyaz artık beyazdır. Bunun adı ise aşktır. Bu aşkın ta kendisidir. Beyaz'ın Siyah'la harmanlanmış gri yolculuğudur..." dediğimde sınıfta bir alkış tufanı oluştu.

"Peki aşkın tek bir rengi mi vardır? " diye sordu, ancak bu soruyu soran hoca değildi, Pars'ın ta kendisiydi.

"Hayır. Mesela aşkın umudu mavidir, çekiciliği kırmızı, doğallığı yeşil, masumluğu beyaz, acısı da siyahtır. Fakat aşkın ta kendisi gridir." 

Değişen , Ruhlar ve Bedenler .

Beyza 'nın  benim için  favori hikayesi .  Göz atmalısınız  .    beyzaakbag

Benim yeni başladım Yakışıklı Hödük adlı hikayeye göz atmamış iseniz bekliyorum efenim. 

"S-sen iyi değilsin . "

"Bırak beni .!" Ayağa kalktığımda kolumdan tutarak sarstı beni . 

"Su  kendine gel , şu anda iyi değilsin . Seni eve götüreceğim ."

"Hayır,  hayır.  "  Onu dinlemeden sokaklara girdim , koştum,  edis'e koştum . Uraz' ın  beni durdurmaması için daha da hızlı koştum . Sevdiğim çocuğa koştum.  Ona bir kez daha sarılabilmek için.   

Oradaydı işte  ! Güzel yüzünü , zihnimden biran atamadığım o yüzü bana doğru dönüktü . Üstelik gülümsüyordu . 

Hayal değildi  o ,ama , ama peki nasıl bu kadar mutluydu . O nasıl  buradaydı . ? Beni bırakmıştı o . Gözümün önünde hàla o yüzü ,  soluk yüzü, mosmor dudakları ..  elimi tutan buz gibi elleri .. 

Tek bir saniye düşünmeden son bir kaç adım atıp boynuna sarıldım . Öyle sık sarıldım ki ,özlem içeriyordu bu sarılma , yoğun hisler içeriyordu, lise yıllarımın özetini içeriyordu , onu görmeden geçirdiğim her günümü içeriyordu .

"Sen , seni ne kadar özlediğimi  bilemezsin . B-biliyordum ölmedigini biliyordum "

"Birisiyle karıştırdınız galiba , hanımefendi ." Kolumdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Işte o an içimden bir şeyler  koptu , o gözleri farklıydı , çok farklı . O bana her zaman sıcacık ve içtenlikle bakardı ama şimdi .. buz kütlesine benziyordu,  soğuk..

"Hayır, kendine gel . Neredeydin sen? Neden bizi kandırdın . "

"Neyden bahsettiğiniz anlamıyorum."

"Su!" 

Bir adım daha attım göz yaşlarım akarken karşımdaki iki kişi beni şokla dinliyordu .

"Sen ama ellerimde... ben dokundum o an sana buz gibi ellerin vardı,  yüzün çok soluktu , bana sadece bir kaç kelime edebildin,  sonra ama sonra kapanmıştı gözlerin daha gelen ambulansa bile binemeden  ellerimi tuttuğun  ellerin kaymıştı elimden . -"

"Su!" Dedi uraz yine .

"Anla-"

"Sonra geldi ambulans na-nabzın atmıyordu!. Çok değil sadece 10  dakika sonra yaptıkları tüm müdahalelere rağmen geri gelmedin! Seni daha hastaneye yetiştiremeden sirenler kapandı." Bağırmam ile edis'in gözünde biraz kırıntılar , biraz üzüntü geçerken devam ettim . Ellerimle göz yaşlarını silip gözlerinin içine baktım . 

"Sen o uçurumda benim ellerimde öldün edis!" 

Işte gözlerinde öyle bişey oldu ki yaşlar biranda hücum etti , ama akmadı , öyle belliydi ki kendini  sıktığı  , omuzları düşmüştü , teni buz kesmişti . 

"Ben-ben edis değilim ,  kimden bahsettiğini bilmiyorum . " 

Beğeneceğinizi umdugum  iki  hikaye yorumlarinizi Tam da buraya bekliyorum .

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro