Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.5


Heeeeerkese Adeleden Hello arkadaşlar.

Satır arası yorum pls

İyi okumalar 💣

***

Genç adam sıkıntı ile derin bir nefes verdi. Evden ayrıldığı için kendini huzursuz hissediyordu. Telefonunu kapatmış, bir süreliğine diğer evine geçmişti. Bazen Liya'nın amacını zerre anlamıyordu. Her şeyden önce onunla bilerek birlikte olması onu daha da kötü duruma sokuyordu.

En sonunda arayan olmuş mu diye telefonunu açmaya karar verdi. Liya iki kez aramıştı, Betül ise on kere. Derin bir nefes verip Betül'ü arası.

"Efend-" demesine kalmadan sinirli bir ses işitti ve telefonu biraz kulağından uzakta tuttu.

"Seni aptal?! Ne bok yiyorsun evinde?!" İlk defa Betül'ün onunla bu denli konuştuğunu duyuyordu, şaşırmıştı. Ne olursa olsun o, onun abisiydi.

"Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?!" diyerek sinirle soludu. Telefonun öbür ucunda kendinden taviz vermeyen bir ses duydu yeniden.

"Depresyona mı giriyorsun, ne yapıyorsan yap! Biz hastaneye gidiyoruz." dediğinde biraz durgunlaştı.

"Kim için?" diye sordu.

"Liya... Liya kaza yapmış, eğer hâlâ onu ve bebeğini düşünüyorsan gel abi. Konum atıyorum." Suratına kapanan telefonla, ne olduğunu şaşırdı. Telefon elinden kayıp giderken Betül'ün dediklerini düşünüyordu. Dedikleri aklında yankılanırken yerde duran telefonu aldı ve evden çıkmak için kalktı.

Ne yapacağını bilmiyordu. Liya'ya kızgındı ama ne olursa olsun ebden ayrılmaması gerekiyordu. Betül'ün konum attığı hastaneye baktı. Bura ile arasında çok fark vardı. Yarım saat içnde anca orada olabilirdi.

Sıkıntı ile derin nefes verdi ve onlara bir şey olmamasını diledi.

***

2012'nin son ayları...

"Anne gitmem gerekiyor!" diyerek yakındı ve elindeki bavulları gösterdi. Kararlıydı. O da Liya'nın peşinden gidecek ve onu bulacaktı. Liya Almanya'da mutlu ise o da orada mutlu olacaktı.

"İki günlük kız için bizi terkediyorsun abi!" Betül gözlerini kısarak abisine baktı. Doğduğundan bu yana abisinin yeri onda çok başkaydı. Onu başka bir kız için terketmesine dayanamazdı.

"Üzgünüm ufaklık." dedi ve elini kız kardeşinin başına koydu. Betül sinirle abisinin elini itti ve yaşlı gözlerini sildi. O gitmek istiyorsa giderdi, bunu çok iyi bildiği için daha fazla itiraz etmesinin de bir manası olmayacaktı.

"Ne zaman geri geleceksin?" diye sordu annesi.

"Liya'yı bulduğum zaman."

***

Erim telaşla hastane koridorunda Betül'ü aradı. Onun yerine yere çökmüş oturan Teoman'ı görünce yanına gitti. Neden bu kadar üzgün görünüyordu. Ayakları geri geri gidiyordu. Duyacağı şey nedeniyle korkuyordu.

"O- O nerede?" diye sordu kısık sesiyle. Teoman sinirli bakışlarını üzerine gölge yapan adama baktı. Hızla ayağa kalktı. Rana ona vurcacağını anladığında ayağa kalkıp Teoman'ın kolunu tuttu. Teo, Rana'nın tuttuğu kolunu kurtardı ve Erim'e bir adım attı.

"Umurunda mı?" Dişlerinin arasından fısıldadı.

Betül abisini görmesiyle bir adım öne çıktı ve onu kolundan sürükleyerek Liya'nın odasının önüne getirdi. Erim ise çok merak ediyordu. Kimse ona bir şey söylemiyordu. Umarım tahmin ettiği şey olmazdı.

"Liya nerede?" diye sordu kardeşinin kızarmış gözlerine bakarak. Betül ise cevap vermek istemiyordu. Abisinin Liya'ya olan aşkını biliyordu ve o bunu duyduğunda yıkılacaktı. Ama abisine de sinirliydi.

"Üzgünüm..." diye mırıldandı. Erim'in boğazında büyük bir yumru oluşurken ne olduğunu bile soramamıştı.
"Suni sancı verdiler, bebekler düşmüş." demesiyle gözünden bir damla yaş düştü.

"Bebekler?" diye sordu şaşkınlık ve korku içinde.

"İkizmiş." Erim hastane duvarının köşesine doğru yavaşça çöktü. O an nefes alamadığını hissetti. İlk başlarda bir hata ile var olduğunu düşündükleri bebekler şimdi yoktu. Liya'nın, onun için umut olduğunu düşündükleri bebekleri artık yoktu. İki eliyle sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu. Liya'yı sormaya korkuyordu. Onun sormasına gerek kalmadan Betül cevap verdi.

"Liya iyi. Birkaç sıyrık var. Umarım o uyanana kadar bekleyebilirsin." dedi ima ile. İlk başta abisini o kadınla paylaşma düşüncesi ona uzak gelse de zamanla hala olacağını düşünüp mutlu olmaya başlamıştı.

"Ben onu altı sene bekledim, altı saat değil. Şimdi de beklerim." dedi ve gözlerini yere doğru indirdi. Hâlâ inanamıyordu. Kalbinde büyük bir acı hissediyordu.

"O artık sırrını biliyor." Betül'ün fısıldadığı şeylerle kız kardeşinin çenesini tutamadığını anladı ama cevap verecek hâli yoktu. Omuz silkti.

Eski Liya, Erim'den nefret ederdi.

Artık yeni Liya da Erim'den nefret ediyordu, Erim buna emindi.

***

1,5 sene önce...

"Onu buldum!" Erim arkadaşına baktı. Neredeyse her ay onu bulmaya çok yaklaştığını söylüyordu ve genç adan bu durumdan bıkmıştı. Bu ülkeye onun için gelmişti ama Liya hariç her şeye sahip olmuştu. Bir işi, parası, dostları...

Neredeyse onun hakkında tek bir iz bile bulamamıştı. Elinde olan tek şey onun fotoğrafları ve kaleme sığdırdığı Liya idi. Arkadaşı Veli de bazen ona yardımcı oluyordu, daha doğrusu olmaya çalışıyordu ama çoğu zaman başarısız oluyordu.

"Sahi mi?! Nerede?! Hangi şehirde? Bilet aldın mı? Yoksa canlı mı gördün?! İyi miymiş, iyi değil mi?" Hızla soruları sıralarken arkadaşının düşen yüzünü gördü. Yoksa iyi değil miydi? Veli'nin bile şu ana kadar mutlu olması gerekirdi.

"Erim artık vazgeç." Arkadaşının umutsuz bir şekilde söylediği şeye karşılık alayla güldü. Bunca senedir bunu yapamamıştı. Aşık olmayı denedi, başka kızlarla kafa dağıtmayı denedi, hiçbirini yapamadı. İlk başta duymaya başladığı nefret bir anda büyük bir aşka dönüşmüştü ve buna engel olamadı. Bunca zamandır yapamadığı şeyi nasıl birden yapmasını söylerdi?

"Saçmalama da söyle!" dediğinde Veli derin bir nefes verdi.

"Ünlü bir iş adamıyla evleniyor."

***

Doktor, Liya'nın uyandığını ve kısa süreliğine ziyaretçi alabileceğini söylediğinde Erim sesini çıkarmadı. Betül abisinin içeriye girmesi için onu dürtükledi. Eğer Erim içeriye girerse Liya'nın ona vereceği tepkiden korkuyordu. Zaten Liya artık Erim'in sırtrnı öğrenmişti. O ne olursa olsun eski kocasını seviyordu ve bunu kimse değiştiremezdi.

"Boşversene Rana. Sen gir. Erim Bey her zamanki gibi babalığını konuşturdu !" Teoman sinirle Erim'e laf sokmaya devam ediyordu. İlk günden beri ondan nefret ediyordu ve arkadaşının bu hâlde olmasından da o sorumluydu. Liya onun kız kardeşi gibiydi ve bu olanlardan Erim'den başka sorumlu yoktu.

"Tamam, gireceğim." diyerek ayağa kaktı. Hâlâ onu görmeye yüzü yoktu. Ne cevap vereceğini bilmiyordu. Kızacak mıydı, vuracak mıydı, hiçbir fikri yoktu.

Derin bir nefes vererek odanın kapısını açtı. Yatağa dağılmış kızıl saçları görünce dudaklarında buruk bir tebessüm oluştu. Liya'nın ise gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Onu boyle görünce Erim'in daha çok canı acıdı. Yüzünde sıyrıklar vardı. Ellerinde yaralar vardı. En önemlisi ise karnında hissedilebilecek kadar büyük bir boşluk vardı.

Erim yatağın yanında duran sandalyeyi çekti ve elini vereceği tepkiden korkarak Liya'nın saçına götürdü. Yavaşça okşadı. Şu an Liya'nın ona aşık olması için neler vermezdi ki.

"Bana kızgınsın, biliyorum..." diyerek konuya girdi. Liya aklına bebekleri gelince elini karnına götürdü ve gözünden yeniden bir damla yaş süzüldü. Onların yokluğuna alışmak zor olacaktı. "Seni ilk orada gördüğümde biraz sarhoştum. Kızıl saçlarını çekiştirip içiyordun. Benim Liya'ma ne kadar da benziyor dedim..." Erim sert bir sekilde yutkundu.

"Ama o sendin, bunu anlamam zaman aldı. Evlendiğin zamana kadar seni aradım, bulamadım ve aramayı kestiğim an bana kendi ayaklarınla geldin." dedi ve gözünden süzülen yaşı sildi. Erim ağlamaktan nefret ederdi.

"Senden lise yıllarında da nefret ettiğimi zannettim. Ama genel olarak senden değil kadınlardan nefret ettim. Gittiğim her yerde ilgi odağı olmaya alışıktım. Sen gelip her şeyi mahvettin. Tüm dengemi alt-üst ettin. Sonra bir gün seni bale yaparken gördüm." Liya, Erim'in o çok sevdiği mavililerine bakamıyordu. Kırgın mıydı, değil miydi, şu an umurunda değildi.

"Melek gibiydin, çok... Çok zariftin. O zaman seni çizmeye başladım. Elimde olan bir şey değildi. Seni tüm okula rezil ettim çünkü hâlâ senden nefret ettiğimi düşünüyordum ama yanılmıştım. Senin başkasına aşık olmanı kaldıramadım." dedi ve genç kadının bir tutam saçını nazik bir şekilde eline doladı.

"Annem, Betüller yeni doğduğunda başka bir adama aşıktı. Bunu babama nasıl yaptı, bilmiyordum. O zaman kadınlardan nefret ettim. Onu görünce aklıma sen geldin. Ben seni deli gibi severken senin başkasına aşık olman bana acı verdi. Ama seni sevmekten vazgeçemedim. Hafızanı kaybettiğinde senden uzaklaşan herkesi öldürmek istedim, sadece ben olayım istedim. Ben... Ben seni çok bekledim Liya." Engelleyemediği göz yaşlarını ve elinin tersiyle sildi. Genç kadın ise hiçbir şey yapmadan dinliyordu.

"Hiçbir zaman bir olamadık. Hiçbir zaman beni sevmedin. Sen ona âşıktın ve ben bunu da kaldıramadım. Ama artık çok yoruldum Liya, anlıyor musun? Beni görmemenden, benden başka herkese güzel bakmanı kaldıramıyorum. Artık anladım. Sen haklıydın her zaman. Bizden olmuyor." Liya konuşmak istedi ama vücudundaki ağrılar mı, yoksa kalbindeki ağrılar mı buna engel oldu bilmiyordu. Canı çok yandı.

Erim ayağa kalktı ve Liya'nın alnına bir öpücük kondurdu. "Artık benden bu kadar Liya." Erim genç kadının saçlarını son bir kez okşadı ve Liya'nın gözlerine baktı.

"Biz anne ve baba olmayı öğrendik ama sevmeyi öğrenemedik..."

***

Eveeeeet.

Bebeklerimizi maalesef kaybettik arkadaşlar. Ve Erim Liyayı terketti.

Bölüm sorusu sormaya klavyem varmıyor açıkçası.

Son bir söz söyleyeyim.

"Ben ne satırlar yazdım sildim attım çöpe, sırf okurlarım efkarlanmasın diye"

Hadi eyW

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro