Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.6

Medya: Yks Türkçe sorularına tepki;

Öncelikle Adeleden hello!

İthaf: kitapgamzekitap Dmngz6161 trollrick senavardar92

Yb 11k olunca gelir

300k okunan kitabımı yeniden yazmaya başladım.

İyi okumalar.

**

Hiç konuşmadan bekliyor, ayaklarımla ritim tutuyordum. Adeta Almanca konuşmayı unutmuştum. Şu an burada nasıl bulunduğumu merak ediyor olmalısınız. Anlatayım.

Tüm masum duygularımla biricik arkadaşlarımı ziyaret etmek için yola çıkmıştım. Akşam onlar işten gelince de beraber yemek yedik. Erim beni arabayla almayı teklif etti ama reddettim. Biraz yürümek, spor yapmak iyi olur diye düşündüm.

Taa ki yolda aklımı çelen bir manav görene kadar.

Orada tüm güzelliği ile adeta ye beni diye bağrışan kasa kasa çilekleri gördüm. Yememek için yeniden yürümeye devam ettim ama ayaklarım kendiliğinden o çilek kasasının önünde bulmuştu kendini. Ama benim kesinlikle bir suçum yoktu! Ayaklarım kendiliğinden gitmişti.

İki dakika içinde bir kasa yemişim.

Tabii manav amca durur mu? Parasını ödeyeceğime ve hamile olduğuma inanmayınca şikayet etmişti beni! Şimdi de oturmuş Erim'i bekliyordum.

"Avukatımı istiyorum ben." dedim mırıldanarak. Polis Bey elbette hiçbir şey anlamamıştı ama ben yine de kendi kendime mırıldanmayı seviyordum. O an görüş açıma sarı bir kafa girdiğinde umutla gülümsedim.

"Erim! Kocam geldi işte. Bebemin babası!" dediğimde manav amca bana ters bir bakış atmayı ihmal etmedi. Onun gözü önünde çok cazgır bir kadına bürünmüştüm, yapacak bir şey yoktu.

Aynı zamanda Erim'in bu sert bakışlarından bu haberi pek hoş karşılamayacağını anlamıştım. Ee yani, kim olsa hoş karşılamazdı. Gözünüzden kaçmadı ise, işime geldiği için Erim'e yalakalık yapmaktan gocunmadım.

Polis amca Erim'e durumu anlatırken, Erim ara ara bana kötü bakışlar atıyordu ama o bana her kötü bakış attığında ona tatlı tatlı gülümsüyordum. Hem, Erim bana kıyamazdı. Öyle değil mi?

Kıyardı.

"Bir hırsız olmadığın kalmıştı!" demesiyle 'kalp hırsızıyım' deyip kıro olmayı çok istemiştim. Ama yine bulunduğum ortamı hatırlayıp vazgeçtim. Ben hırsız değildim, tamamı ile masum duygularla yapmıştım bunu ama insanlık bitmiş. Manavlık bitmiş! Çileklik bitmiş! Ve her şeyden önemlisi Erim'lik bitmiş!

Erim adamın tüm şikayetlerini dinledi. "Schauen Sie, es liegt bestimmt ein Missverständnis vor." (Bakın bir yanlışlık olmalı.)

Kesinlikle bir yanlışlık vardı zaten!

Erim beni savunurken ona gaz vermeyi ihmal etmedim. "Helal be reis. Erim diye yazılır adam diye okunur!" dediğimde bana susmam için öyle bir bakış atmıştı ki kaynanası ile tanışan gelin suskunluğu an itibarı ile üzerime sinmişti.

"So sieht es nicht aus. Die Dame hat Diebstahl begangen. " (Öyle görünmüyor hanımefendi. Hırsızlık yapmış.) O an polis son bombayı patlamıştı. Tamam, aptal gibi parayı ödemeden yemem kötü idi. Ama onu öyle görünce bir an evvel yemek istedim ve kendimi kaybettim. Benim minnak göbüşüm manav bey amcayı da pek alâkadar etmiyordu sanırım.

"İki üç tane yedim." dedim yalan söyleyerek. Erim dediklerimi çevirmen gibi manav bey amcaya çevirirken, manav sinirli bakışlarını bana çevirdi. "Sie lügt, die Frau hat eine Kiste fertig gegessen!" (Yalan söylüyor! Bir kasa yedi!"

Erim'in gözleri seğirmeye başlarken, tedirgin bir şekilde güldüm. "Ama Erimciğim, önemli olan hissetmek değil mi? Ben iki üç hissetmiştim."

Adam hâlâ bana hırsız muamelesi yaparken dayanamadım.

"Ich wollte es zahlen, ich bin Scwanger! " (Ödeyecektim, hamileyim ben! Hem, almam için önce yemem gerek!) dememle Erim nihayet bana inanmış görünüyordu. Ama şu an ki duruşundan ona da hiç güvenmemem gerektiğini anlamıştım. Ben bebemi hapislerde büyütemezdim.

Ya beni şişlerlerse?

Kollarımdan tutulmasıyla, kolumu tutan polis memuruna hamile bir bakış attım. Nasıl hamile bakılırdı bilmiyorum ama hamile bakmıştım yani!

"Çok sıkıyorsun kolumu!" diyerek yakınmaya başladım. Almanca söylerdim ama yemedi.

"Werden sie heute Nacht unserer Gast. (Bu gece misafir olun.)

"Aman polis bey, tadımız kaçmasın. "

***

"Mapushanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım..
Mapushanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım.." diye mırıldanırken çıkan gürültü ile ayağa fırlamam bir oldu. Erim bu gece daha mı yakışıklıydı ne, ay çok hoş.

Çünkü birazdan beni kurtaracak.

Sevinçle ellerimi çırptım.

"Erim kurtar beni buradan!" deyip yakınmaya başladım. Erim ise parmaklıklar ardından bana bakıp pişkince sırıtıyordu. Ona sinirle bir adım atmıştım ki eliyle gardiyanı işaret etti.

"Fazla asileşme karıcığım. Böyle giderse müebbet yersin." diyerek benimle alay etmeye başladı. Allahım, ben Liya Açıkel, bu hallere düşecek insan mıydım?

Şuradan bir çıkayım ettim belana Erim.

"Erim ne müebbeti çıldırtma beni! Benimki tamamen masum duygularla manavdaki meyveleri yemekti!" Hayatımda ilk defa bir şey aşeriyordum, tatmak isterken neredeyse tamamını yemiştim.

"Karıcığım, zaten suçun hırsızlık değil ki. Müebbeti hain planlarla kocanı öldürmeyi planlamaktan yiyeceksin" demesiyle gözlerimi devirdim. Cidden bu hallere düşeceğimi hiç tahmin etmezdim.

"Ya Erim üç beş tane attım ağzıma! Çıkar beni buradan!" dediğimde alayla güldü. "Bir kasa yemişsin!"

Ağzımdan kaçıverdi, yanlışlıkla bir kasa yemişim.

Erim omuz silkerek orayı terketmeye başladığında ben de arkasından bağırıyordum. Biliyordum, Erim bir karşılığı olmadan beni buradan asla çıkarmazdı. "Erim! Bebemi burada mı doğurayım?! Senin beben bu Erim! Bizim bebemiz. Bir de ne olur ne olmaz don atlet getir!"

***

Bu yerden çıktığımız an kollarımı iki yana açtım ve derin bir nefes aldım. Temiz hava almayalı uzun zaman olmuştu...

"Erim karar verdim! Kitap yazacağım. Hücre anılarımı anlatacağım." dedim derin derin önüme bakarak. Ama kararlıydım. Çok zor zamanlar geçirmiştim o küçük hücrede. Bunu mutlaka yazıya dökmeliydim.

"Ne hücresi Liya?! Sadece bir gece nezarethanede kaldın!" demesiyle kaşlarımı çattım. Ne demek nezarethane? Basbaya hücreydi. Derinliklere gömülmüş, ne kader mahkumları görmüş bir hücreydi işte, bana ne!

"Erim saçmalama. Duvarlarda çetele tablosu bile tuttum. Orada çok kader ortağı tanıdım ben, ne dertli insanlar gördüm, çok pis işlere bulaştım ben hamile halimle Erim, deme öyle." Sahiden ben bu işi çok mu ciddiye alıyordum, bence haklıydım.

"Bir gece kaldın ulan. Neyin çetele tablosunu tuttun! Zaten gece vaktiydi. Dört saat kaldın içeride. Üstelik yanında sadece bir kişi vardı, o da yanlış anlaşılmadan içerideydi. Hangi kader mahkumuyla tanıştın dört saatte?"

"Dört saat değildi, dört saat beş dakika!" Lütfen, beş dakika önemli.

"Peki öyle olsun, arada bir hobi olarak bir kasa çilek gömersin Liya." demesiyle güldüm. Tamam, dalga geçiyordum. O dört saat boyunca uyumuştum. Erim Bey sağ olsun saat erkenden almaya gelmişti. Erim'in şu sıralar çok sık binmek zorunda kaldığım arabasına bindim. Arabaya sinen Erim'in parfüm kokusu yüzümde bir tebessüme neden oldu.

"Erim." diye seslendim. O da arabayı çalıştırıyordu.

"Hı?"

"Yalnız bizim bebe, erkekte olabilir kız da olabilir, ciddiyim." dememle merakla kaşlarını çattı. Evet, biraz anlaşılması zor bir cümle kurmuştum.

"Nasıl ya? Unisex gibi bir şey mi oluyor?" Gerizekalılığına karşılık büyük bir kahkaha attım. Daha da komik olan bunu ciddi söylemesiydi.

"Ya benim annem abilerim ve ablamı üçüz doğurmuş, benim de ikizim var. Ee malûm senin de Emir ve Betül var. Bizimkiler seri üretime geçmiş." dememle düşünürmüş gibi yaptı. Bu zamana kadar bu ihtimal hiç aklımıza gelmemişti ama hücre hayatı beni daha olgun birisi yaptığı için akıl edebilmiştim.

"Harbi. Hiç düşünmemiştim ben onu." Erim'in aklını başka yöne çektiğimde aklıma Rana ile konuştuklarım geldi.

***

Birkaç saat öncesi... (Liya Baba hayatın karanlık tarafinı görmeden...)

"Erim bana 'seni anamın gelini yapayım' dedi." dememle birlikte Rana içtiği kolayı püskürttü. Tamam, Erim öyle dememişti ama biraz abartmanın zararı olmazdı.

"Oha! Oha! Oha! Sen ne dedin? Ne olur kabul etmiş ol!" demesiyle yüzümü astım. Bunu düşünmek için vaktim olmamıştı. Erim iyi bir adamdı ama... Bilmiyordum işte.

"Ben cevap veremeden unutmamı söyledi." Rana'nın tüm heyecanı yok olmuş gibiydi. Muhtemelen Erim'in dizler üzerine çökmesini falan bekliyordu.

"Sen neden 'sor bakayım anana gelin lazımsa yollayayım bir tane' demedin?!" demesiyle güldüm. Sahiden hangi aptal böyle bir teklif yapardı?

**

(Şimdiki Zaman)

"Erim, sana bir şey diyeceğim ama gülme." Evet, ben de Rana'nın izinden gidecektim. Erim devam etmemi istercesine mırıldandı. Sert bir şekilde yutkundum.

"Sor anana gelin lazım mı Erim?''

Hücre beni çok değiştirmişti...

***

Eveeet.

Bölümü beğenenler?

En sevdiğiniz yer neresi oldu bu bölüm?

Erim'in tepkisi ne olacak?

Byü.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro