Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.4

Adeleden Hello herkeseeeeeeeeğ

Bir süre ortalarda olmayabilirim diye bu bölümü atıyorum.

Ithaf AllahSeniAlsin-

İyi okumalar 🌊

***

  Gözlerimi yavaşça araladım. Başımın ağrısı yüzünden biraz zorlansam da ses etmedim. Bulanık gördüğüm için birkaç kez gözümü kırpıştırdım. Elimdeki baskıyla elime baktığımda, bana destek olurcasına elimi sıkan Erim'e baktım. Sahi, en son neler oldu?

"Erim kalk! Acele et!" Yanımda oturan Erim'i dürtüklediğimde aniden irkildi. Bana baktığında gözlerinde bir rahatlama gördüm. Bebeğime bir şey olursa ben ne yapardım!?

"Bebek iyi mi?" diye sorduğumda kötü ihtimal beni çok korkutuyordu. Onu düşürmüş olamazdım değil mi? O kadar sert düşmemiştim. Sadece popişimi kırmıştım o kadar.

"O iyi! Asıl sen iyi misin?'' dediğinde başımı hızlıca salladım. O ise bunu duyduktan sonra sözlerine devam etti. "Bazı hamileliklerde olabiliyormuş. Ve haberlerini aldım, doğru düzgün yemek yemiyormuşsun! Ayrıca kanaman olduğu sürece fazla hareket etmemen gerekiyormuş, daha fazla kanaman olursa bebekte bağırsak parlaması olabilirmiş. Düşük riskin olduğu için ani hareketler yapmaman gerekiyormuş. Rana mezarlığa gittiğinde çok ağladığını söyledi. Kanama olunca kanı görüp bayılmışsın. Belki de onun için de fazla sinir stres yapmışsındır." Erim nefes almadan tüm diyeceklerini derken içlerinden sadece sinir stres yapmamam gerektiğini anladım. Erim çok bir şey anlamadığımı farketmiş olacaktı.

Yeniden elimi tuttu. Bu kalp ritmimi bozuyordu, galiba ben de Ferhat'ın hastalığına yakalanmıştım.

"Ne zaman taburcu olacağım?" dediğimde iyi olup olmadığımı kontrol etmek istercesine bana baktı. "İyice dinlendiysen şimdi çıkabiliriz." Hemen kabul ettim.

Erim odadan çıkarken iki elimle karnımı ovuşturdum. Bebeğimin orada olduğunu bilmek beni iyi hissettirmişti. Orada hâlâ Erim ve benden bir parça vardı. Bu beni sevindirse bile ona bir şey olacak düşüncesi  içimi kemiriyordu.

***

Erim arabasına binerken bana da kapıyı açmıştı. Normalde böyle hareketler görmek biraz zordu, hem de Erim'den. Sanırım birinin başına bir şey gelince o değerli oluyordu. Bunun şimdi farkına varmıştım.

"Bugün fotoğraf attığın kadın kimdi?'' Bunu sormak için yaklaşık on dakika beklemiştim. Eğer o Ardal'ı merak ediyorsa, ben de onu merak ediyordum. Onun bana karışmaya hakkı varsa, ben de ona karışırdım. Bu işler böyle gidiyordu.

"Neden sordun?" dedi. Nasıl bir cevap bekliyordu, bilmiyorum. Ne diyecektim? Çok kıskandım, kudurdum, ağladım.

"Öylesine merak ettim." diye mırıldandım. Kaşlarını  emin misin dercesine kaldırdı. Hiç düşünmeden aşağı yukarı salladım. Erim'e farklı bir cevap verirsem benimle dalga geçerdi.

"Sevgilim." dediğinde tükürüğüm boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. O da güldü ve bir eliyle sırtıma vurmaya başladı. Erim yavaş, ciğerimi söktün!

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!" Dalga geçtiğini bile bile bunu sormam da ayrı bir aptallıktı ama umursamadım. Ne dememi bekliyordu? Çok kıskandım onun için sordum falan mı demeliydim.

"Ablamdı. Eski bir fotoğraf."

"Ya sen bana toptan aileni tanıtsana! Birini tanıdıkça diğeri çıkıyor!" Sahte bir sinirle söylediğim şeyler sonrasında arabayı onun kahkaha sesi doldurdu. Ne yani? Ben boş boşuna mı bu kadar strese girmiştim?

Camdan dışarıyı izlerken benim evimi çoktan geçtiğimizi farkettim. Kaşlarını çattım. "Erim benim evimi geçtik!" diye yakındığımda o sanki bunu biliyormuş gibi başını salladı. Bu adamı bazen gerçekten hiç anlamıyordum. Ne hissettini, ne dediğini, ne yaptığını, hiçbirini...

"Benim evime gidiyoruz." dediğinde mümkünmüş gibi gözlerimi daha çok açtım. Benim onun evinde ne işim vardı?!

"Ne alâka?" diye sordum. Nedense fazla itiraz etmek istemiyordum. Onun ev yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmak, güzel olabilirdi. Ama dünden razı gibi de görünmemeliydim. Bir süre evinde misafirlik edersem, eve kimin gelip gittiğini de gözlemleyebilirdim.

"Çünkü... Öyle işte!" Erim'e bu detaylı açıklamasından sonra bir teşekkür borcum olduğunu düşünüyordum. Daha sonra aklıma telefonum gelmişti. Mutlaka bir ara onu almalıydım veya Rana'ya söylerdim.

"Ha, bu arada. Bu yeni telefonun" dedi ve bana yeni bir telefon uzattı. Ben onun ne yapmaya çalıştığını anlamazken o da anlamadığımı farketmiş olacaktı. O telefonda değerli şeyler vardı. Özellikle de Teo'yu tehdit edebileceğim ss dosyaları vardı.

"Evdekini kırdım, afedersin." Vereceğim tepkiden dolayı gergin görünüyordu. Benim ise neden böyle bir şey yaptığına aklım ermiyordu. "Mesajlarını okudum ve çok sinirlendim. O konuşma grubunun seni üzmesine izin verme. Elimde değildi. Allah rahmet eylesin iyi telefondu." Bir de dalga geçiyordu! Araba kullanmasa yapacağımı biliyordum. Yanında hat almayı da akıl etmesi gözümden kaçmamıştı. Bıkkınlıkla nefes vererek telefonu çantama koydum.

Araba kullanırken çok yakışıklı görünüyordu.

***

"Ayh Erim! Yeter!" En sonunda cidden bıkmıştım. Erim gelir gelmez beni kanepeye yatırmış ayaklarımın altına yastık koymuştu. Dakika başı gelip kontrol ediyor, iyi olup olmadığımı soruyordu. Bu ilgisi hoşuma gitse de bazen abarttığı da oluyordu.

"Tamam afedersin." dedi ve telefonunda gezinmeye devam etti. Ben de yeni telefonumu kurcalamak için açmıştım. Rehberde sadece bir tane kaydedilmiş numara vardı.

"Erim 'aşkım' kim?!" Kaşlarımı havalandırarak sorduğum soruya karşılık güldü. Kendini öyle kaydettiğini biliyordum, neden kaydettiğini bilmiyordum.

"Şimdi Liyacığım. Başına bir şey geldiği takdirde ilk olarak telefonuna bakacaklardır. Eğer öyle kaydedersem ilk önce beni ararlar." Doğru mu söylüyordu, pek emin değilim. Belki de Asena gibi kıvırıyordu. Ben de pek üstelemedim.

"Erim şu geçen gün hakkında-" diye devam edemeden sözümü kesti. Ne zaman bundan bahsetmek istesem sözümü kesiyordu ve bıkmıştım. Artık onunla konuşup, bunu halletmeliydim. Hâlâ Ardal'a aşık olduğumu sanıyordu ve bu beni rahatsız ediyordu. Ona gerçeği söylemeliydim.

"Kendini yormanı istemiyorum." Derin bir nefes verdim. Beni böyle geçiştirmesini istemiyordum. O ayağa kalkıp gidecekken oturduğum yerde duruşumu dikleştirdim ve ayağa kalktım. Bileğini tutup gitmesini engelledim.

"B-Ben sana kanıtlamak istiyorum!" Coşkulu bir şekilde söylemiş olduğum şeye karşılık olarak merak dolu mavilerini gördüm. Resmen iki ayağım bir pabuca girmişti. Birden bire hiç düşünmeden söylemiştim bunu. O da devam etmemi bekliyordu.

"Yani şeyi... Ardal'ı sevmediğimi. Sen bana bakınca ne görüyorsun bilmiyorum ama... Ben onu değil..." Kesik kesik kurduğum cümleler bir türlü birleşmiyordu. Cesaretimi toplayıp şu lanet cümleyi kurmalıydım. Onun mavileri büyük bir heyecanla devam etmemi bekliyordu.
"... bebeğimin babasını sevmek istiyorum." dediğimde gözleri parladı. Bir an ne dediğimi idrak edememiş gibi duruyordu.

Bunu dememle birlikte hızla arkasını döndü. Ne yani?! Onun istediği de bu değil miydi? Ona at ağızlıyı sevmediğimi gösterecektim, kendime inanıyordum. Ama her şeyden önce onun bana inanmasına ihtiyacım vardı. Bana böyle sırtını dönerse, elimden hiçbir şey gelmezdi.

"Şöyle şeyleri söyleyeceksen önceden haber ver." Bana sırtını döndüğünü sandığım Erim tek eliyle ağzını kapatıyor ve tabiri caizse ağzının içinden konuşuyordu. Ne kadar beklersem bekleyeyim bana bakmıyordu. Yoksa bu fikirden hoşlanmamış mıydı?

  Düşündüğüm şey olamazdı değil mi?

"Sen utandın mı?" Sorduğum sorudan sonra geniş bir kahkaha attım. Şu an çok şirin görünüyordu. O her ne kadar yakalanmanın verdiği hisle kaşlarını çatsa da dayanamayıp yanaklarını sıkmaya başladım. Bundan hoşlanmamış olacaktı ki başını farklı yöne çevirdi.

"Liya." dedi. Neden hâlâ bakmadığını anlamıyordum. Sanki vereceğim cevaptan çekiniyor gibiydi. Onu bu denli geren şey neydi?

"Hı?" Bir an önce söylemesini istiyordum.

"Evlensek ya."

***

Eveeeeet. Gitmeden önce bombamı patlatayım dedim. Bir sürü de bölüm attım, artık rahat ölebilirim. Tşk.

Bölüm sonu tepkiniz?

Liya akıllandı/ hâlâ mal?

Liya ne cevap verecek?

Bir ay önce aklımda bebeği düşürmek vardı ama kıyamadım ldkskdksk

Byü.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro