1.0
İthaf: kitapsevenkartal yaptığın tüm yorumları okudum.❤
Dmngz6161 çoook sağ ol yorumlar beji eğlendirdi.❤
hikayemendes bu senin kaçıncı ithafin bilmiyorum ama hakettin ❤
nisa2160 - baya old okuyuculardansın seviliyorsun ❤
Syd_gll ❤
trollrick = yağmur ol yağ üstüme ❤
Dediğim gibi tek tek bakıyorum yorumlara. Birkaç kez ithaf alabilirsiniz. Sınırı yok.
Umarım LGS sonuçlarınız iyidir eheh
İyi okumalar 🍀
***
"Oha, çüş. Abimi bastım, çok mutluyum şu an." İçeriye giren sarı saçlı çocuk, Erim'e büyük bir hevesle bakıyordu. Erim'i fırsattan yararlanarak geriye doğru itmiştim. Genç adamın bakışları Erim'den sonra bana döndü. Nazik bir şekilde eğildi ve elimi aldı. Minik bir buse kondurarak nazik bir şekilde mırıldandı.
"Hast du jetzt vieIIeicht zeit?" (Boş zamanınız var mı?) dediğinde ensesine yediği bir tokatla geri çekildi. Ben kıkırdarken o da yakasını düzeltti.
"Abi bir şeklimiz var bozma ya!" dedi yalandan kırılmışçasına. Daha sonra sözlerine devam etti. "Seni merak ettim ama eğmemeliymişim. Rahatsız mı ettim?" dedi ve beni gösterdi. Ben tam itiraz edecekken Erim konuştu.
"Evet, ettin." Kızgın bakışlarımı ona sabitlerken Erim'in tek yaptığı omuz silkmek oldu.
"Yengemiz mi?" diye sorduğunda sarı kafa ne cevap vereceğini düşünürmüş gibiydi. Ben ise hâlâ ne olduğunu çözemiyordum. İçeri giren çocuk onun kardeşi, benim bebemin amcasıydı. Sarı saçları, maci gözleri ve yapılı vücudu ile Erim'in kopyasıydı.
Acaba benim bebem kızıl mı olacak sarı mı?
"Liya ben. Memnun oldum." Artık kendimi tanıtmam gerektiğini anlayarak araya girdim. Genç adam abisini bırakıp bana baktı. Ağzından ufak bir şaşkınlık nidası çıktığında güldüm.
"Türkmüş lan." diye mırıldandı kendi kendine ve yeni çıkan sakallarını sıvazladı. Ne yapması gerektiğini çözemiyor gibiydi.
"Öncelikle merhaba. İlk defa bir ciddi yengem olduğu için biraz heyecanlıyım. Ben Emir. Üniversiteli bir bebeyim. Peki ya sen kimsin?" Şu an oldukça şaşkındım. İlk defa hayatımda benden daha hızlı konuşan bir birey görmüştüm ve o da şu an siyah koltuğun kenarında oturuyordu. Beni test eder gibi bir hâli vardı.
"Ben abinin çevirmeniyim. Yenge falan değilim!" Az önce Erim'in beni kandırmış olmasından dolayı biraz sinirli sayılırdım, onun için bunu sinirle soluyarak söylemiştim. Hele ki doğruyu söylersem Erim'i zor durumda bırakabilirdim. Erim bana hiç ailesinden bahsetmemişti, ailesine de benden bahsetmeme ihtimali yüksekti.
"Gevşek gevşek oturma şurada. Birisi gelebilir." diye uyardı Erim Bey! Emir onu umursamadan oturduğu koltukta oturmaya devam etti. "Nasıl geçti sınavın?" Erim'in sorduğu soruyla Emir yüzünü buruşturdu.
"Bütünleme denilen şeyi bilir misin abi? O öyle güzel bir nimettir ki-" diyemeden Erim sözünü kesti. "Boş yapma, ülkeye it kopukta lazım." Emir yalancı bir kırgınlıkla abisine baktı.
"Abi yengenin yanında ayıp oluyor ama." O an ben de buradayım diye seslenmek istedim ama yapmadım.
Kardeşine dua et Erim Bey, ben sana bunun hesabını sorarım.
***
"Aşkım telefon şifreni versene." diyen Teoman, Rana'yı bir hayli bıktırmış görünüyordu. Rana ise umursamadan elindeki mısıra gömülmeye devam etti.
Emir'e basıldığımız günün üzerinden tam tamına iki gün geçmişti. Her sabah kalktığımda mide bulantısı ile kalkmak sinirimi bozsa bile bebeğim için katlanmak zorundaydım. Ayrıca o otelde daha fazla kalamayacağımı anlayıp kendime yeniden küçük bir daire tutmuştum. Hem Xoxo Des maaşı, hem Ardal nafakası kirayı ödemem için yeterliydi. Aynı zamanda Teo'yla aramızı düzeltmiştik ve bu beni çok sevindiriyordu.
Erim...
Onu bu iki gün içinde bir kez olsun görmedim. Nedense içimde çok büyük bir boşluk hissetmiş gibiydim. Şu sıralar boşladığı işleriyle meşguldü. Emir'e ise amca olacağından bahsetmiş fakat annelerine söylememesi için sıkı bir şekilde tembih etmişti. Erim her ne kadar bana yumuşak davransa bile, normalde çok sert yapılı biri olduğunu biliyordum. Özellikle de konu işi olursa. Bir süre yapacağı lansman için uygun bir mekan arıyordu. Bu saatlerin kesinlikle çok satılacağından emindi. Eğer işler umduğu gibi olmazsa büyük bir hayal kırıklığına uğrardı.
''Şifrem çıkmaya başladığımız tarih." Rana'nın kendinden emin bir şekilde gülümsemesiyle Teo kaskatı kesildi. Yutkunuşunu ben bilr karşı koltuktan duyabiliyordum. Teo, elindeki telefonu önündeki orta sehpaya bıraktı. "Her neyse. Ben sana güveniyorum." Şifreyi bilmeyişi ve geri vitesi beni güldürürken Rana, ona vereceği cezayı düşünüyor gibiydi.
Benim ise aklıma takılan bir soru vardı, bu duygu iki gündür beni yeyip bitiriyordu.
Erim neden ailesine benden bahsetmiyordu?
Ben ona Ardal'dan bahsetmediğim için kıyameti koparmıştı ama o beni saklıyordu. Kendi kardeşine bile utana sıkıla söylemişti. Amacını bazen gerçekten anlamıyordum. Bu hamilelik bana yaramamıştı, gereğinden fazla düşünüyordum.
Telefonumun titremesiyle merakla kaşlarımı çattım. Kimdi bu saatte?
Bebeğimin Babası; Konum atıyorum
Bebeğimin Babası; Bana gelmen gerekiyor.
Siz; Bu saatte dışarı çıkamam, üşeniyorum
Bebeğimin Babası; Sana ihtiyacım var, gel.
Erim'in sık sık bana ihtiyacı olmazdı. Hatta Erim bu kadar ciddi bir konuşma yapmazdı. Bir yanım gitme, iki gündür neredeydi? dese de diğer yanım ısrarla gitmemi söylüyordu. Eğer gidersem alışırdı, gitmezsem ölürdüm meraktan.
"Benim çıkmam lazım." diyerek ayağa fırladım. Koltuğun kenarındaki ceketimi aldım ve terlikleri bir kenara bıraktım. Ne olursa olsun o benim bebemin babasıydı. Ve bana ihtiyacı vardı.
**
Dış cephesi baya bir kasvetli duran eve merakla göz attım. Fazla geniş bir bahçesi yoktu, ki Erim'in bahçeyle uğraşacak vakti yoktu. Siyah kapıyla iki saattir bakıştığımı farkederek artık kapıyı tıklatmam gerektiğini farkettim. Kapıya iki-üç defa vurdum ve beklerken ayaklarımla ritim tutmaya başladım. Açılan kapıyla birlikte şaşkınlığıma engel olamadım.
Erim demeye bin şahit olan bir insan evladı duruyordu karşımda. Gözlerinin etrafi morluklarla doluydu. Muhtemelen hiç uyumamıştı. Gözleri ise kızarmıştı. Sarı saçları birbirine girmiş, üstü başı dağılmış Erim, resmen ayakta durmakta zorlanıyordu. Hızla içeriye bir adım atıp kapıyı kapattım. Elimi alnına koydum ve ateşi olup olmadığına baktım.
"Elinle değilde dudaklarınla daha iyi ateş ölçebilirsin, benden sana tavsiye. Ha bir de ateşim yok." Gevşek gülümsemesiyle bana baktığında cidden sarhoş gibiydi ama alkol kokmuyordu.
Size kitaplardaki gibi naneli sigaralı deniz kokuyordu desem yalan olurdu. Normal bir parfüm işte.
"Şu halinle bile formundasın ya. Helal olsun sana." diye mırıldandım. Az önce gülümsemişti ama mutlu değildi. Eliyle içeriyi gösterdi ve kendini koltuklardan birine attı. Evin içerisi dışının aksine benbeyaz dekore edilmişti.
"Ne oldu sana?" diye sordum. Kaşlarını çattı ve sinirle alnına vurdu. Sehpalardaki kahve çöpleri ve bulaşıklar şu son iki günün onun için berbat geçtiğini belli ediyordu.
"Iki hafta sonra lansman var." dediğinde zerre konuyi anlamamıştım. Bu konunun Erim'i sevindirmesi gerekiyordu. Devam etmesi için başımla işaret verdim. "Ama ortada bir saat yok." dediğinde gözlerimi pörtlettim. Ne demek saat yok?!
"Nasıl yani? Ama her şey hazırdı!" Sinirle burnundan soludu. Bunu dedikten sonra pişman olmuştum. O zaten öfkeliydi ben de moral vermeliydim.
"Taslakları kaybettim. Hem de hepsini. Birden bire nasıl oldu anlamıyorum. Bilgisayarda yok, bellekte yok, hiçbir yerde yok. Üretime geçecekleri tarihe çok az kaldı! Yeni bir tasarım yetişmez, ben bunu yapamam.'' Erim'i ilk defa bu kadar tükenmiş görüyordum. Dokunsan ağlayacak dedikleri bu olsa gerekti. Onun yanına oturdum ve omzuna dokundum. "Sarılabilir misin?'' Sorduğu soru kalbimde ufak kıpırtılara yer vermişti. Şaşkın bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım.
Koltukta yanıma kaydığında bir kolunu belimde hissettim, diğerini ise saçlarımın arasına yerleştirdi. Yaklaşık on saniye öyle durduktan sonra artık karşılık vermem gerektiğini anladım. Kollarımı boynuna sardığımda sanki hiç bırakamayacakmış gibi biraz daha sıktı belimi. Bana gerçekten ihtiyacı varmış gibi hissettim. Özeldi. Sanki hayatımda ilk defa birinin bana ihtiyacı vardı.
"Kızımla konuşabilir miyim?" Belimdeki kollarını geri çektiğinde ben de koynuna sardığım kollarımı indirdim. Kaşlarımı yukarıya kaldırdım. Kızım derken?
"Kız olacağından emin konuştun." dedim tebessüm ederek. Güldü. Ve iki eliyle karnıma dokundu. "Babalar hisseder."
Gülmemeliyim.
Gülmemeliyim.
Gülmemeliyim.
"Konuş bakalım." dedim ve pür dikkat ona odaklandım. Muhtemelen dlaga geçecekti ama ben yine de merak ediyordum. Kısılan sesini düzeltmek istercesine öldürdü ve göbeğime dogru eğildi.
"Merhaba ben sarı kafa! Annen benim hakkımda sana çok şey söylemiş olabilir hatta sövmüş olabilir ama aldırma. Annen bu çocuğu tek başına yapmadı." dediğinde elime hafifçe vurdum. Bir an olsun cidden düzgün bir şey söyleyebilirdi. Bu haliyle bile dalga geçebiliyordu.
"Ne var? Yapımda emeğimin geçtiğini bilmesi gerek!" Omuz silkerek konuşmaya devam etti. Ben ise kendi kendime homurdanıyordum. "Çocuk doğunca ilk cümlesi 'yapımda emeği geçen herkese teşekkürler' demeyecek Erim!" dediğimde Erim geniş bir kahkaha attı.
"Şimdi daha iyiyim, teşekkürler." dediğinde hafif bir tebessüm ettim ve önemli değil dercesine başımı salladım. Erim ellerini karnımdan çekti ve bana baktı. Mavilileri öyle yoğun bakıyordu ki bir an ineklerin neden otlanırken kuzeye baktıklarını buldu zannetmiştim. Belki de atomu nasıl parçalayacağını bulmuştu?
"Buldum!" dedi ve hızla ayağa kalktı. Benim de bileğimden tuttu ve kaldırdı. Ve yeniden aynı şeyi söyleyip durdu. Bu coşkusunu anlamasam bile bir şey demedim. Ne saçmalıyordu?
Belki de saçmalamıyordu. Cidden bulmuştu.
"Neyi?!" dedim. Erim ise kendi halinde havalara uçacaktı. Bu adam delirmiş olmalıydı. İçine bu kadar duyguyu nasıl sığdırabiliyordu?
"Yeni tasarımımı." dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Üretime geçmesi için oldukça az bir zaman kalmıştı ve neredeyse hiç umut yoktu. Nasıl birden bire yeni bir tasarımelde etmeye çalışacaktı?
"Peki ya nerede?" diye sorduğumda bir taslak bulunabilmesini umut etmiştim. Dudaklarını birbirine bastırdı ve işaret parmağıyla beyninin olduğu kısmı gösterdi. "Tam burada!" deyip gülmeye başladı.
"Bomboş bir taslak desene şuna.'' diye mırıldandım kendi kendime.
Bir yandan da yeni fikrin ne olduğunu merak etmiyor değildim ama ona biraz zaman tanımak istedim. Yakında kokusu kesinlikle çıkacaktı.
Ve bu adam gün geçtikçe ilgi çekiyordu.
***
Bölümü beğenenler?
Erim'in fikri ne?
Teo adamsın diyenler?
Emir'e talip aranıyor. Adaylar?
Byü.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro