0.2
Herkese merhaba!
G.K.E #221 ❤❤❤ (gerçi artık iğrenç güncellemeden sonra sıralama kalmadı. Elçilerden de engel yedim -_-)
Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.
İyi okumalar 🌷
***
Bir buçuk ay sonra...
Resmen heyecandan ellerim titriyordu. Evlendiğimden beri hiç çalışmamıştım. Şimdi kendi kendime düşünüyorum da ne kadar aptalmışım. Neden beni kısıtlayan birine aşık olmuştum, hiç bir fikrim yok. Bir buçuk aydır resmen 'yaşayan bir ölüydüm' desem kesinlikle kendime haksızlık edecektim. Ve bu en son isteyeceğim şey idi. Sanki işi iki çikolataya halletmiş gibiydim. En son kafa dağıtmak için yaşadığım talihsizlikten sonra, üzgün olmanın pek de bir yararı olmadığını farkettim. Kendi kendime yüzümü buruşturdum. Aman! O neydi öyle ya?
"Willkommen." (Hoş geldiniz) Danışmana iş görüşmesi için geldiğimi söyleyecektim. Burası gerçekten büyük bir turizim şirketiydi. Ben kendime fazlasıyla güveniyordum ve bu işi kapacağımı da biliyordum. Aksi taktirde evde oturup popomu büyüyecektim. Ve bu bir seçenek bile değildi! Benden daha iyi bir çevirmen bulacaklarını pek zannetmiyordum.
"Vielen dank." (Hoşbuldum) diyerek mırıldandım ve yeniden kendimi etrafı incelerken buldum. İnce ve uzun boylu kız bir an önce söylememi beklercesine bakıyordu. Bense ayağımla ritim tutuyordum.
"Entschuldigung. Ich glaube dass ich mit Ihnen telefoniert habe. Ich bin Liya.
Die Dolmetscherin. Habe ich mich dür das Bewerbungsgespräch verspätet?" (Afedersiniz. Sanırım sizinle telefonda konuşmuştuk. Ben Liya. Hani ş çevirmen olan. İş görüşmesi için geç mi kaldım?)
Benden biraz küçük olduğunu tahmin ettiğim kız hafifçe başını sallarken elini uzun koridora doğru uzattı. Gülerek yanıtladı. "Nein. Kommen sie mit." (Hayır. Benimle gelin.) O önden giderken ben de onu takip ettim. Topuklu ayakkabısının sesi beni fazlasıyla rahatsız ederken, beni süzen elemanlar olmasa kulaklarımı kapatıp homurdanacağıma yemin edebilirdim. Neyse ki hanımefendi kişiliğimi bozmak ve yeni iş arkadaşlarıma kötü bir izlenim bırakmak istemiyordum. Bence ilk izlenimler fazlasıyla önemliydi.
"Warte hier, bitte. Ich werde kommen." (Burada bekle, lütfen. Geleceğim.) Siyah kalem eteğini düzeltti ve yavaşça kapıyı tıklattı. "Komm Herein!" (İçeri gel!) Genç kız olduğu yerde zıpladı korkudan. Hayvan herif daha nazik bir şekilde söyleyemiyordu galiba.
Ayaklarımla ritim tutarak, haber bekledim. Bir süre daha bekleyeceğimi anlayınca telefonumla oyalanmaya başladım. İnternetimi açtığım zaman yığılan bildirimlere bakmak için girdiğim siteden çıktım.
Teoman: Neredesin? Bugün eve geleyim
mi? Ranada gelecek.
Mesajı görünce hafif tebessüm ettim. Rana ve Teoman benim okuldan arkadaşlarımdı. Evlenmeden önce Rana'yla beraber yaşıyordum. Teoman ise yan dairemizde oturuyordu. Bu nedenle güçlü bağlarımız vardı. Türkiye'de yaşayan üç kardeşimin yerini fazla aratmıyorlardı.
Siz: de ayrı.
Teoman: Lanet olsun. Gelmiyorum. Rana hasta olduğunu söyledi. Sadece merak etmiştim.
Bir haftadır biraz kendimi rahatsız hissediyordum ama kesinlikle dert edilecek bir şey değildi. Ben tamamı ile tembelliğe ve halsizliğe veriyordum. Gazetelerde boy boy Ardal Müller fotoğrafı görmek beni pek de iyi etkilemiyordu. Gazeteyi kesip, parçalayasım daha sonra klozete fırlatıp sert bir şekilde sifonu çekesim vardı. Ama yapamıyordum. Ona olan sevgimi unutmam mümkün değildi. Sadece tekrardan sevmem gerekiyordu. Ve bunu bir sene içinde yapamazsam bur çocuk sahibi olamayacaktım.
Siz: Şaka yapıyorum! Şimdi meşgulum, seni sonra arayacağım. Aúf Wiedersehen!
Teoman; Pekâlâ! Aúf Wiedersehen!
Telefonumu kapatıp çantanın ön gözüne koydum. Onların beni çağırmasını beklemek biraz sıkıcı olurdu. Bu nedenle yavaşca koridorda adımlar atmaya başladım. 'WC' yazan yeri görünce oraya yöneldim. Reglim normalde hiç bu kadar gecikmezdi. Bir süredir depresyonda olduğum için pek bir şey yememiştim - abur cubur hariç -
Belki bu nedenle biraz gecikecekti. Midemin bulanmasıyla yavaşça eğildim. Gözlerimi sıkıca yumdum. Midemdekileri çıkardıktan sonra biraz rahatlamıştım. Makyajımın bozulmamasına dikkat ederek yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda yüzümün hafiften solduğunu gördüm. Bu olaydan nefret ediyordum. Şimdi hiç sırası değildi hem de!
'Umarım hamile değilimdir.'
Şu an tek düşündüğüm bu idi. Ya hamileysem? Geçen günlerde Rana bu birçok kez dile getirip dalga geçti. Ben de onunla alay ettim ve konu kapandı. Fakat o hamile olmadığımı düşünerek dalga geçiyordu.
Oysa biz korunmamıştık...
Bunu tekrardan aklıma getirdiğimde alnıma sert bir şekilde vurdum. Burada tek olmanın rahatlığıyla manyak şeyler yapıyordum. Tamam, şu zamanlar benim için pek iyi geçmiyordu. Eşimin beni tek celsede boşaması, sağlık problemlerim, bana küs olan ailem, iş bulma sorunsalım ve bir buçuk ay önce yaptığım hata. Elbette bir çocuk sahibi olmak istiyordum. Hatta yeni bir baba arayışlarına bile girmiştim fakat bu şekilde kesinlikle olmamalıydı. Çocuğum babasını sorduğunda ona net bir cevap vermeliydim. Onun bir gecelik bir hata olduğunu bilmemesini isterdim. Babasını daha ben tanımıyordum, o nasıl tanıyacaktı?
Birkaç kez derin nefesler alıp verdim. Belki de yalnızca aptal şüphelerim beynimi kemiriyordu. Yalnızca kendime tasa arıyordum. Bu kesinlikle saçmalık!
Fakat...
Denemekten de zarar gelmezdi, öyle değil mi? En azından emin olup, yeniden iş aramalıydım. Evet, evet en mantıklısı.
Telefonumdan çantamı çıkardım. Ve hemen Rana'yı aradım. Açmasını beklerken bir yandan da ayağımla ritim tutuyordum.
"Efendim?" Telefonu açınca konuyu fazla uzatmamak adına hızlı bir giriş yaptım.
"Şimdi eve geliyorum. Gelirken gebelik testi alacağım. Eğer hamile değilsem ettim ağzına. Boşuna içime kurt düşürdün!" Benim yakınmama karşılık olarak bir süre yanıt vermedi telefon başında. Gülme seslerini duyduğum zaman orada olduğunu anladım.
"Sen ciddi misin? Öyle bir ihtimal var yani? Çabuk eve gel, bekliyorum!" dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Ben de hızla şirketin koridorunda adımlarımı atmaya başladım. Sanırım bu iş için fazlasıyla talep vardı bu nedenle bana pek sıra geleceğini sanmıyordum. Ki CV'min de pek parlak olduğunu söyleyemezdim.
Kocam için işi bırakmış olmam... Ne aptallık ama!
***
Genç adam kolundaki saate baktı. Asistanına bakarak söylendi. Saat kaç olmuştu fakat hâlâ istediği gibi birini bulamamıştı. Sıradaki adaydan da umudunu kesmişti fakat şansını denemek istedi.
"Tülin, bana yeni adayın CV'sini verebilir misin? Umarım diğerleri gibi sorun çıkmaz!" Erim, imalı bir şekilde asistanına söylendi. Tülin irkildi ve elindeki dosyayı genç adama uzattı. Erim ise olacaklardan habersiz dosyayı açtı.
Liya Açıkel..
Erim, genç kadının resmine baktığında büyük çaplı bir şok geçirdi. Kısa kızıl saçları, mavi gözleri, beyaz teni... Bu kadın bir aydır deli gibi aradığı kadındı! Tüm benliğiyle birlikte olduğu tapılası kadındı. İlgi alanlarını ve diğer temel bilgileri incelemeden genç kadının resmine ve ismine bakıp duruyordu. Bu tesadüfün kaçıncı seviyesiydi? Erim hâlâ odaklanmış bir şekilde Liya'nın resmine bakıyordu. Hiç bir yorum yapmamasından şüphelenen Tülin korkusundan bir şey diyemiyordu. Erim'in çatık kaşları yavaş yavaş eski yerini buluyordu. Bu az da olsa Tülin'i rahatlatmıştı.
"Ben bu kadınla çalışmak istiyorum. Çağır onu."
***
Liya elindeki çubuğu komodinin üzerine koymuş odasında volta atıyordu. Belkide sonuç çoktan çıkmıştı. Fakat bakmaya bir hayli korkuyordu. Onunla beraber Rana da fazlasıyla heyecanlı idi. Eve bir bebek neşe getirebilirdi. Bir teyze olarak görevini üstlenecek ve o bebeğe maddi, manevi tüm yardımları sunacaktı. Liya önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp derin bir nefes verdi.
"Kızım hadisene!" Rana'nın sabırsız tavrıyla birlikte artık bakmasının gerektiğini anladı. İçinden de bir sürü dua ediyordu. Yavaşça çubuğu aldı ve kapalı olan gözlerini açtı.
"O-h-a!" Rana'nın teker teker söylediği şeye karşılık gözlerini tam anlamıyla açtı. Gördüğü sonuçla kalbi göğüs kafesi kırılmışçasına kendini belli ediyordu. Elindeki test parmaklarının arasından kayıp giderken yere doğru çöktü. Ellerini saçının arasından geçirdi.
O anne oluyordu, hem de hiç ummadığı bir anda...
***
Bölümü beğenenler?
Almancamın bittiği yerde bana yardım eden _Selin28 'e teşekkürler.
Erim ve Liya şiplemeye başlayabiliriz.
Hmm...
ErYa?
YaRim?
LiEr?
Hangisi 😉
Byü.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro