0.1
Herkese Adele'den Helllllooooooo!
İlk bölümü nasıl buldunuz?
Ehehehhheeh
Genç Kız Edebiyatı #573 ❤
İyi okumalar efenim :3
***
Sabah başımdaki keskin ağrıyla gözlerimi araladım. Ellerimi yavaşça yukarıya kaldırarak esnedim. Gözüme giren kahkülerim beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Derin bir nefes vererek doğruldum. Gözlerimi bir kere daha birbirine bastırarak etrafa bakındım. Burası da neresiydi? Ve benim bu hâlim neydi?!
Hızla yanıma baktığımda dün gece tanıştığım adam olduğunu farkettim. Kahretsin! Dün fazlasıyla içmiştim ve zerre bir şey hatırlamıyordum. Hemen yanımda duran elbisemi giydim. Lanet kafam! Nasıl böyle bir hatayı yapabilmiştim?!
Kapı kolunda asılı duran çantamı aldım ve odadan çıktım. Derin bir nefes verdim. Ve düşünmeye başladım. En son Teoman ve Rana birine selam vermek için gitmişti. Ben ise Ardal'ı görüp küplere binmiştim. Hangi akla hizmet içiyordum ki?!
"Allah kahretsin!" diyerek ayağımı yere vurdum.
***
Anahtarla eve girdiğimde Teoman ve Rana'nın holde volta attığını gördüm. Şimdi onlara da açıklama yapmak zorunda kalacaktım. Sanırım bu konuyu Rana'yla özel olarak dertleşmeliydim.
"Neredesin sen?! Seni kaç defa aradık haberin var mı?!" Rana'nın gözlerini kısarak yönelttiği soruya karşılık olarak gözlerimi kaçırdım. Topuklu ayaklarımı komodinin yanına fırlatarak kapıyı kapattım. Ayaklarım sızlıyordu. Hiçbir zaman bu kadar uzun süre topuklu ayakkabı giytiğimi kesinlikle hatırlamıyorum. Ve uzun bir zaman boyunca giymekte istemiyorum.
"Biraz içmiştim. Evin yolunu unuttum ve bir otelde kaldım." Bazı gereksiz cümleleri çıkarırsak bu dediğim yalan değildi. Gayet doğru söylüyordum. Sadece biraz eklemeler yapılabilirdi. Ama ne gerek vardı, öyle değil mi? Tadımız kaçmasın.
"Bu kadar basit mi? Aklımız çıktı seni beklerken." Teoman kaşlarını çattı ve uzun bir diyaloğa girmek için hazırlandı. Ne tesadüf ki benim hiç öyle bir havam yoktu. Kendimi direkt kanepeye doğru serbest bir şekilde bıraktım. Rana'ya beni kurtarması gereken bakışlar attım.
"İçkini ortalık yerde bırakan sensin Teo. Yalnızca otelde kaldım." Rana bana pek inanmamış gibi bakışlar atınca güldüm.
Teoman'ın anlamaması için Türkçe ve Almanca konuşmamalıydım.
"Ayúdame por favor!" Rana durumu anlamışçasına gülümsedi. İspanyolca pek iyi bildiğim söylenemezdi. En azından derdimi anlatacak kadar biliyordum. Rana'ya bana yardım etmesini söylediğimde Teoman gözlerini devirdi.
"Hadi Teoman. Evine git. Liya'nın fabrika ayarlarına dönmesi için bir kız arkadaşa ihtiyacı var." diyerek Teoman'ı sırtından ittiren Rana kapıya doğru Teo'ya eşlik etti. Teoman gitmemek için ısrar etse de Rana onu orada parçalayabilirdi. Bu yüzden gitmekten başka çaresi olmadığını anladı.
Kapının çarpma sesiyle ayılmış gibi hissettim ve yerimde doğruldum.
"İllegal bir durum yoksa kahve yapıp geliyorum. Sen de üzerini değiştir." dedi ve mutfağa yöneldi. Ben de onun gitmesini bekledim.
***
"Anlat bakalım." Yatağımda gergin bir şekilde uzanırken tepsiyle getirdiği kahveleri görünce doğruldum. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve derin bir nefes verdim. Utançtan kafamı yatak başlığına sokmak istedim ama yatağın gıcırdamasıyla bu isteğim son buldu. Kısıtlı bir nafakam vardı ve bunu boşa harcamak pek akıl kârı değildi.
"Dün gece Ardal'ı gördüm. Gayet eğleniyordu kendi arkadaş masasında." Onunla göz teması kurmadım. Çünkü bundan bahsetmek bile benim için bir hayal kırıklığı idi. Bu evliliğin bu şekilde biteceği aklıma gelmezdi. Kitaplardaki gibi futbol takımı kurarız zannetmiştim.
"Peki ya bundan sana ne?" dediğinde kaşlarımı çattım ve ona dik dik baktım. "Ne demek sana ne? Ardal benim kocam! Neredeyse bir yılımı verdim ben ona! O benim ilk aşkım!" diyerek yakınmaya devam ettim.
"Herneyse! Dün geceden bahsetsene. Neler oldu?" Gözyaşlarım birden bire geri çekilirken dudağımı ısırmaya başladım. Gel de anlat şimdi. Yalandan vakit kazanmak için mırın kırın ettim. Fakat daha fazla zaman kazanamayacağımı anlayınca anlatmak için hazırlandım.
"Dün gece başka bir adamla birlikte oldum." dediğimde tam kahvesini içiyordu ki yeniden püskürttü. Bana doğru iki saniyeliğine baktı ve öksürmeye devam etti. Kalbini tutarak bana bakmaya başladı.
"Yuh!"
"Bu isteyerek olmadı, tamam mı? Sadece fazla sinirliydim ve biraz fazla içtim. Hiçbir şey hatırlamıyorum." O hâlâ şaşkınlıktan eliyle ağzını kapatırken ben açıklama yapmak zorunda hissediyordum. Şu an içinde bulunduğum durum çok utanç vericiydi. Daha açıklama yapmam gereken bir ailem de vardı! Zaten onlarla aram pek iyi değildi. Daha da bozulacaktı.
"Neden üzülüyorsun ki? Sen artık Ardal Müller'in karısı Liya değilsin! Sen gencecik bir kızsın ya! Daha tavalaman gereken daha çok kişi olabilir."
"Doğru. Ben artık bir Müller değilim. Ama ne olursa olsun bunların hiçbiri o yaptığım evliliği geri getirmeyecek."
"Adamın adı neydi?" Konuyu değiştirmek adına sorduğu soru beni düşündürdü. Sahi ya! Bu adamın adı neydi? Onu bike sormayı akıl edememiştim. Kızıyorum falan ama bazen gerçekten hakediyorum! Belki de ailem haklıydı. Buraya, Berlin'e taşınmam için pek hevesli değillerdi. İlk kavganın kıvılcımlanması da bu nedenden dolayıydı. Evlenmemi istemediler. Üzgünüm ama bu konuda da haklıydılar. Hayatımın aşkını bulduğumu zannetmiştim, bulmaz olaydım! İntikam almak istedim. Almaz olaydım!
"Bilmiyorum! Kahretsin ki hiç bir bok bilmiyorum! Sormayı akıl edemedim!" diyerek yakınmaya devam ettim. Kahvesini sehpaya bıraktı. Ve yanıma uzandı. Sırtımı sıvazladı.
"Tamam. Şimdi geriye yalnızca silmek kalıyor. Sadece fazla üzgündün ve bir hata yaptın. Ötesi yok."
Hafif bir şekilde gülerek Rana'ya sarıldım.
Her şey daha güzel olacaktı.
***
Bölümü beğenenler?
Sarı Kafa için isim önerileri? İsmi belli ama sizden üretici şeyler bekliyorum dkskdksjsksknx
Teoman/ Rana mı?
Ehehehehe
Hadi eyw.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro