Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.9

Medyaya bakınca aşırı tadım kaçtı.

Nyysssss

Herkese Adeleden Hellllooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo

Gagaşqm yeni eve geçmiş, bana da hayırlı olsun demek düşer. Umarım abinler seni orada da bulmaz gagacım.

Bölümler mölümler coştum.

Bu arada yeni karakterimizin adı
Ayşegül olacak.

İthaf Dmngz6161 senavardar92 Caparsila zeyno12321 soniacharm fsltn___ nisa2160 ZelihaTikencili

İyi okumalaaaaaaaaaaaaaaaar 🦎🦎

***

  Erim'le olan konuşmamızın üzerinden bir gün geçmişti. Bu konuşmayı yapmak ve mide bulantılarımın yavaş yavaş geçmesi üzerimdeki yükün kalkmasına neden oluyordu. Önümde duran cips pakedinden bir cips daha aldım ve göbeğimi ovuşturdum.

"Neden belgesel izliyorsun?" Bugün günlerden pazar. Erim'in evde, doğal olarak benim de evde olduğum gün. Erim'in yanıma oturduğunu yana doğru çöken koltukla anladım. Elimdeki cips pakedinden bir cipste o aldı.

"Seni daha iyi anlamak için." dediğimde güldü. Hamilelik laf sokma potansiyelimi geliştiriyordu. Ama Erim de gram alınma yoktu.

Erim'i yeterince anladığımı farkedip kanalı değiştirdiğimde bir bebe bisküvisi reklamında durdum. Altın sarısı saçları, simsiyah gözleriy ve boklu beziyle bebek arabasında oturan bebeği görmemle dudaklarımda istemsiz bir tebessüm oldu. Annesi bebe bisküvisinin yanına sütte koydu. Bir an bebek 'sütün de bir adabı vardır' deyip kafaya dikecek sandım. Bebek yeni çıkmaya başlayan ön iki dışını göstererek güldü ve bisküvilere hayranlıkla baktı. O sırada bir tane kel adam çıkageldi ve bebeğin önündeki bisküviyi yedi.

"Ne oldu, neden ağlıyorsun?!" Erim'in endişeyle çıkan sesine karşılık vermedim. Gözyaşlarım kendiliğinden kayıp giderken, hıçkırıklarımı durdurmaya çalışıyordum. Erim elindeki telefonu bıraktı ve bana baktı. Ben ise bitmiş olan reklamın ardından ağlıyordum.

"B-Bebek onu yiyecekti! Allah'ın at ağızlı sineği aldı bebeğin önünden bisküviyi." derken gözyaşlarımı sildim elimle. Erim ise ciddi olup olmadığımı anlamak istercesine baa bakıyordu. Sahi, ne boktan bir nedendi böyle.

"Sen ciddi misin?" dediğinde sinirle kaşlarımı çattım.

"Ayh! Keyfimden böyle değilim ben de Erim! Senin beben yaptırıyor bana bunları." dediğimde gür sesiyle kahkaha attı. Komik miydi şimdi bu?

"Ulan doğmamış bebeme suç atma bari." dedi ve ellerini karnımda birleştirdi. Göbüşümü yayarak oturmak çok hoşuma gitmeye başlıyordu. Şimdiden dört almıştım ve doktorum bunu duyarsa ağzıma sıçardı.

"Aşırı derecede kız olacakmış gibi hissediyorum." diye mırıldandı kendi kendine. Bana nedense oğlan gibi geliyordu.

"Ayrım falan yaparsan ağzına kertenkele sokarım Erim." dediğimde kaşlarını çattı.

"Ne alâka? Erkek ya da kız, benim çocuğum."

"Aferin, yola gel." dedim tatmin olmuşçasına. Götümün altında bir titreşim hissettiğimde telefonumy aradım. Ama gelen bildirim bana değildi, Erim'e idi. Kaşlarım merakla havalandı. Kim olduğunu aşırı merak ediyordum. Ama tabii ki belli etmedim. Bir gözüm Erim'in telefonuna kayıyordu. Kimin mesaj attığını görebilmiştim.

Ayşegül...

"Kimmiş?" diye sordum merakla. Aynı zamanda televizyon kanallarını değiştiriyordum. Bilerek onunla göz teması kurmamaya dikkat ettim.

"Hiç. Önemsiz." dediğinde kaşlarım olabildiğince çatıldı. Ne demek önemsiz? Ne demek hiç?

Telefonumun titremesiyle ben de elime aldım.

Teo: Yarın bize gelsene.

Teo: Ranada var.

Siz: da ayrı

Teo: Rana davar.

Yazdığı şeye güldüm. Muhtemelen Rana görse onu mahvederdi. Geleceğimi bildiren bir mesaj attım ve sosyal medya hesaplarımda gezinmeye başladım.

"Kimmiş?" diye sordu Erim benim taklidimi yaparak. Alayla güldüm ve onun mavililerine baktım. "Hiç. Önemsiz." dedim sesimi kalınlaştırarak.

  Kapının çalması ile konuşmamız yarıda kesildi. Kapıya bakmak için ayağa kalkacaktım ki beni durdurdu. "Ben bakarım." dedi ve gitti. İçeride duyduğum yüksek seslere aldanmadan televizyon izlemeye devam ettim. Erim'in telefonundan gelen mesaj sesi ile ekran aydınlandı. Gözlerim kendiliğinden telefon ekranına kayarken, bir anda telefon kendiliğinden (!) elimde belirdi.

Ayşegül: Seni özledim oğlum, lütfen gel.

  Oğlum derken? Acaba annesi miydi? Ama annesi ise neden ismiyle kaydetmişti? Merakla önceki mesajlara göz attım.

Ayşegül: Gerekirse o kadını ve çocuğu da kabullenirim, gel.

Erim'in cevapları ise her zaman sert bir şekilde reddetmek olmuştu. Yükselen adım seslerini duyduğumda telefonu elimden bıraktım.

"Yengeeee! Özledin mi beni?! Oha abi, görmeyeli evin ne kadar büyümüş." Gelen kişiyi görünce gülümsedim. Erim ise pek memnun olmamış görünüyordu. Emir bunun farkındaydı ama umursuyor gibi de görünmüyordu.

"Neyini özleyecek ulan?!" Ben cevap veremeden Erim'in cevap vermesiyle gözlerimi devirdim. Emir kendini karşı koltuğa atarken üzerindeki mavi, şişme yeleği ise salonun bir köşesine fırlattı.

''Bir hafta sonra yeniden buluşacağız ama yine de özlerim diye geldim." deyince merakla Erim'e baktım. Buluşacak isek benim neden bundan haberim yoktu? Erim'in Emir'e yaptığı kaş göz hareketlerini anlayabiliyordum. Emir olayı çakmış olacaktı ki güldü.

"Şimdi anladım olayı yengeciğim. Şu abim olacak zırtapoz sana hiçbir şey dememiş." dediğinde Erim yanında duran yastığı sert bir şekilde Emir'e fırlattı. Bu güzel (!) ilişkileri gözümü yaşartıyordu.

"Sana kapat çeneni dedim!" Erim'in sinirli sesi kulaklarıma ulaşınca Emir dinlemek istemediğini belli edercesine kulaklarını kapattı.

"Biri bana ne olduğunu anlatsın!" dediğimde Erim, okun yayından çıkmış olduğunu anlayacaktı ki derin bir nefes verdi. Emir ise zafer dolu bir şekilde güldü.

"Haftaya annem seni görmek istiyor. Anlaşılan abim bahsetmemiş." dedi Emir. Demek Ayşegül denen kadın benim kaynanamdı.

Erim'e gelen mesajları şimdi daha iyi anlıyordum.

"Gitmek zorunda değiliz. Gitmek istemiyorum." diyen Erim'e baktım.

"Gideceğiz!"

***

"Gitmeden seni Teoman'lara bırakayım mı?" Erim'in gitmesini beklediğim için ona kapıya kadar eşlik ettim. O ayna kravatını düzeltirken içimdeki hanım Liya'nın sen uğraşma bey, ben yapayım  diyen çığlıklarını durdurmak zorunda kaldım. Dün gece büyük ısrarlarla da olsa haftaya Münih'e iki bilet almıştık. Ne olursa olsun, ölmek var dönmek yok! Tanışıp kurtulacaktım.

"Hayır. Teo daha işten çıkmamıştır." dediğimde başıyla onayladı. Erim bugün çok durgun görünüyordu ve bu durum canımı sıkıyordu. Ben eski Erim'i görmek istiyordum.

"Ben çıkıyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa ara." Kapıyı açtım ve gidişini izledim. O kapıyı çekip gidecekken ona seslendim. Şimdi ne yapacağımı bilmiyordum! Neden durdurmuştum?!

"Bir sorun mu var?" diye sordu. Al işte Liya. Ne diyeceksin adama? Canım sıkıldı işte, dur dedim falan mı?!

"Şey... Sen de kendine iyi bak." dedim ve gergince gülümsedim. O da gülünce hastalığım yeniden kendini belli etti. Karnımdaki kasılmalar artarken ona sarılma isteğini bastırmaya çalışıyordum. Eğer ona sarılırsam onun ne tepki vereceğini bilmiyordum ve ilk adımı atmak yürek istiyordu.

Ne ilk adımı Liya? Çocuk yapmışsın, adımı mı kaldı?!

"Yoksa bana şans öpücüğü falan mı vermek istedin?" Erim'in kademe kademe kıvrılan dudakları bana soğuk terler arttırıyordu. Ne cevap vereceğimi  bilmiyordum. Hayatım boyunca hep hazır cevap biri olmuştum ama konu Erim olunca durum değişiyordu.

"Yani hayır, sen nereden uydu-" dememe kalmadan bana bir adım yaklaştı. O bana yaklaşınca refleks olarak bir adım geriye gittim. Sahiden, burada öpecek miydi? Sırtım soğuk duvara yaslandığında yutkundum ve gözlerimi kapadım. Alnımda hissettiğim sıcaklıkla, Erim'in güzel kokusu burnuma hücum etmeye başladı.

"Şans için senin bu evdeki varlığına ihtiyacım var, illa öpücük olmasına gerek yoktu.'' dediği şey zihnimde dolanıp duruyordu. Bir de öpeceğini sanıp gözlerimi kapattım! Ve o da bunu gördü.

Siz bayım. Manyak bir adamsınız.

***

"Selam! Ben geldim! Bu evin en mükemmel annesi geldi, bir diğer adıyla Liya geldi. Hani harika olan!" Büyük bir coşkuyla baba evime dönmüşüm gibi sevindim. Bu evi cidden özlemiştim. Rana ve ben dekore ettik diye söylemiyorum, bence çok tatlı bir evdi.

"Bu evde senden başka anne yok Liya." Rana'nın her zamanki iğrenç espri anlayışıyla birlikte yüzümü buruşturdum.

"Bütün sırrı bozdun ya." Teo alay eder gibi Rana'ya baktı. Teo beni kolunun altına aldı ve saçlarımı karıştırdı.

"Şu sarı çiyan ile nasıl gidiyor?" Teoman yeşil gözlerini kıstı ve ima ile sordu. Derin bir nefes verdim. Teoman'ın içinde hep bir sıkıntı vardı. Erim'e zerre güvenmiyordu ve içi hiçbir zaman rahat değildi. Rana onun aksine fazlasıyla rahat ve umursamazdı. Ve ben bu iki gerizekalıyı gario bir şekilde yakıştırıyordum.

"Gidiyor işte Teo. Sen beni sık sık evine davet etmezsin. Genellikle baskın yapmayı seversin. Şimdi ne değişti, merak ettim doğrusu." diyerek mırıldandım. Bunu yapmamla Rana sıkıntı ile derin bir nefes verdi. Bu yaptığına anlam veremedim. Karşıdaki berjerde oturan Rana ayaklarını yere vura vura diğer odaya gitti. Bunu yaparken Teo'ya ölümcül bakışlar yolluyordu.

"Seninle konuşmam gerekiyor Liya." dedi ve ruh hâli aniden değişti. Diyeceği şey beni ne kadar alâkadar ediyordu, fazlasıyla merak ediyordum.

"Hastanede diğer hemşireler dedikodu yaparken duydum. Şu bizim hastaneden üç ay önce ayrılan doktor, senin doktorun. Hatırlıyor musun?" dediğinde başımla onayladım. Teoman özel bir hastanede hemşirdi. O hastanede ne olup, ne biterse ondan sorulurdu. Bahsettiği doktor ise bana kötü haberi veren doktordu.

Eğer bir sene içinde hamile kalmazsam bir daha çocuğum olmayacağı gerçeğini yüzüme tokat misali vurdu.

"O doktorun, bu konuyla ne alakası var?" dedim merakla. Teoman söylemekte zorlanıyor gibiydi ama kalbim gümbür gümbür geliyordu. Neden söyleyemiyordu?

"Ben onun neden hastaneden ayrıldığını öğrendim, daha doğrusu neden kovulduğunu..." dediğinde sinirle soludum.

"Söyle artık!"

"Eski kocandan rüşvet aldığı için. Sana sahte bir rapor hazırladığı için."

***

Ekşınnnn

Bölümü beğenenler?

Olayı çakanlar?

Erim ham ham diyenler?

Byü.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro