Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.8


Merhaba arkadaşlar ben DJ diggggat.

Diğer kitabım Görüldü'ye de bakarsanız sevinirim 🦎🍁🦎
Karne sonrası mood;

Her neyse 😁

İthaf hikayemendes ve veca45

İyi okumalar ♥

***

  Ağrıyan başımı ovuşturdum ve bana doğru gelen Rana'ya sarılmak için ayağa kalktım. Normal olarak yeterince üzgün ve yorgun görünüyordu. Siyah gözlerinin etrafında hafif kırmızılıklar oluşmuştu. Şoktan çıkmak için az da olsa zamana ihtiyacımız vardı. Benden ayrıldıktan sonra eliyle yüzünü ovuşturdu.

"Teoman nerede?" diye sordum. Etrafa bakındı.

"Gelecek. İfadesi bitmişti." Başımla onayladım ve tekrardan oturdum.

Sanırım size olanları kısa bir şekilde anlatmalıyım.

Gecenin bir saati mükemmellik uykumdan kalkmamı sağlayan ufak pürüz, bizi karakola sürüklemişti! Evde bazı şeylerin kırıldığını duyan Rana,  ilk olarak polisi aramıştı. Şu zamana kadar tek bir hırsızlık olayı yaşanmayan mütevazı apartman için bir ilk olmayı başarmıştık. Evdeki zararları henüz kontrol etmemiştik. İlk fırsatta kendimizi karakolda bulduk.

"Teoman!" Rana,  Teo'yu görür görmez ayağı kalktı ve sarıldı.

"Tamam, sorun yok. Arayacaklar. O zamana kadar benim dairede kalacaksınız." Teoman bizim yan dairede kalıyordu. Her zaman birlikteydik ve Almanya'da fazla yazkın arkadaşım da yoktu. Orada kesinlikle yabancılık çekmezdik.

Rana ve Teoman'ın konuşmasının bitmesini beklerken siyah üniformalı Alman polislerinin koridordan gelip geçmesini bekliyordum. Duyduğum sesle birlikte şaşkınlığım kat kat arttı.

"Liya!" Aniden sağıma döndüğümde spor kıyafetleri,  taranmamış saçları, spor ayakkabıları ve dizine kadar uzanan salaş şortuyla bana yaklaşan endişeli Erim'i görmem bir oldu. Bulunduğumuz yeri unutacak olsam,  bu görünüşüne katıla katıla gülerdim. Şu an nazik bir Berlin Beyefendisi değil de uykusundan uyandırılmış bir Erim vardı karşımda.

"Erim, senin ne işin var burada?" diye sordum merakla. Rana da Erim'i görünce ufak bir baş selamı verdi. Teoman'ın bakışı ise daha çok 'bu kim' der gibiydi. Erim aslında internette görüldüğünden daha değişik duruyordu. Bu nedenle tanıyamaması normaldi.

Hoş, tanısa bile ondan pek haz etmiyor.

"Boşver bunu. İyi misin?" Nefes nefese kaldığı belliydi. O soluklanırken ben de ona cevap verdim.

"İyiyim. Sorun yok." Hâlâ ayılamadığım için aşırı bir tepki veremiyordum. Ama evdeki değerli eşyaların çalınması durumu beni biraz tedirgin ediyordu.

"Şimdi eve uğra. Birkaç parça eşya al, benim evi-" derken beklenen kişi Erim'in sözünü kesti. Teoman kaşlarını çattı ve gözlerini Erim'e dikti.

"Gerek yok. Bende kalacaklar!" Teomam doğal olarak ona zerre güvenmiyordu. Fakat Erim her zamanki
rahatlığını konuşturacaktı ve ben buna emindim. Her zaman kim ne derse desin yüzünde minik oynamıyordu. Tabii geçen gün nazik bir beyefendinin iç dünyasından fışkıran anakondayı görmezden gelmek kaçınılmaz oldu.

"Ah, merhaba. Böyle tanışmak istemezdim. Ben Erim Ayvaz." Erim kendinden öncelikle Teoman'a elini uzattı. Ve her zamanki o sahte ama gerçekçi gülümsemesini yüzümden eksik etmedi.

Teoman öncelikle Erim'in ona uzattığı eline, daha sonra da yüzüne baktı. Yaklaşık otuz saniyedir mal mal bakışıyorlardı ve bir an benim mi yoksa Teo'nun mu Erim'den  hamile kaldığını anlamakta zorlandım. Rana, Teo'nun sinirli bakışlarını düzeltmesini istercesine karnına dirseğiyle hafiften (!) geçirdi.

  Karşılık alamayacağını anlayan Erim elini indirdi.

"Tanımadığım bir adama, üstelik nasıl biri olduğunu bildiğim bir adama dostumu emanet edebileceğimi zannediyorsanız, çok yanılıyorsunuz Erim Bey." Teoman'ın söylediklerine karşılık Erim'in yüzünde hiçbir değişiklik olmamıştı. Ne düşündüğünü anlamak zordu.

Belki de içten içe sövüyordu.

Teo'nun aksine Erim sesini yükseltmek için zerre zahmete girmedi. "Aslına bakarsanız hırsızlık yapılan bir evin, güvenlik önlemleri alınmadan yeniden kullanılması yanlış. Bu evin güvenlik önlemleri zayıf olduğu için hırsızlık olayı yaşandı. Bu olaydan sonra o evin yan dairesinde kalmak size akıl kârı geliyorsa orada kalabilirsiniz zira ben bebeğimi ve onun annesini riske atacak kadar kör bir insan değilim. İyi günler."
Erim'in uzun ve net konuşmasının ardından unutulduğumu düşündüm. Onlar tartışırken ben uyuklamakla meşguldüm.

Erim'in konuşmasının özeti tek cümleydi. 'Ben bebeğimi riske atamam, sen ne bok yersen ye.'

"Ne idüğü belirsiz bir adama güveneceğimi sanmayın." Teoman bunu derken alayla gülümsedi. Tartışma uzayacak gibiydi ve ben araya giremeyecek kadar halsizdim. 'Tartışma bitince haber verin' deyip uyumak istemem normal miydi?

"Afedersiniz, nasıl biri olduğumu sizin bilmenize gerek yok. Liya biliyor, o da yeter."

Valla bilmiyorum ama ortalığı karıştırmanın da luzumu yok.

"Hadi ya!" dedi ve güldü Teoman. Kollarını birbirine bağladı. "Liya'yı kandırırken maalesef ki Liya sizi tanımıyordu.'' Erim bu zamana kadar büyük bir özenle koruduğu yüz ifadesini bozdu. İçindeki anakondayı çıkarma vakti gelmişti. Yavaş yavaş kaşlarını çattı ve iki saniyeliğine seğiren gözlerini görmüştüm.

"Teoman yeter!" Rana kızgın bir biçimde Teo'ya baktı fakat bu onun pek umru değildi.

Erim aniden sesli bir şekilde güldü. Bu adam cidden manyağın tekiydi! "Teoman Bey, yine şu aynı konular. Sanıyorum ki bir bebeğin tek başına yapılamayacağını bilmiyorsunuz. Yanılıyor muyum?" Bu saçma sorunun cevabını merak ettim. Konuyu nereye bağlayacağı merak konusuydu.

"Ne saçmalıyorsun?!" Sinirle dişlerinin arasından fısıldadı. Erim yeniden gülümsedi. "Ne de olsa bu bebeğin bir babası var ve ne olursa olsun onu güvende tutmak zorunda. Hoş, bunu bilmemenizin başka bir açıklaması olamaz." Tam Teoman, Erim'e karşı bir adım atmıştı ki elimle durdurdum.

"Çocuk gibi davranmayı kesin. Şu an acayip bir biçimde midem dönüyor ve başım bulanıyor!" Kendimden geçmiş bir biçimde kurduğum cümlenin saçmalığı zerre umurumda değildi.

"Gidelim." Teoman, Rana'nın elini tuttu ve tabiri caizse onu sürükleyerek götürdü.

***

  Uyanmak bana hamile olduktan sonra bir hayli zor gelmeye başlamıştı. Tamam, bebek daha çok ufaktı fakat etkisini fazlasıyla büyüktü.

Ayrıca o yaşadığımız talihsiz olayın üstünden tam tamına bir hafta geçmişti. Teoman'a gidersem Erim bozulacak ve bebeğin güvenliğinden söz edecekti. Bunu istemezdim çünkü Erim konu bebek olunca çenesini kapatmıyordu. Erim'e gidersem Teoman benimle asla konuşmazdı. O kaç yıllık dostumdu. Erim ile ise daha yeni tanışmıştıkve pek iyi bir tanışma olmamıştı.

Bu nedenle zeki kız Liya ne yaptı? Elbette otelde kalıyor. Erim'in dır dırı yok, Teo'nun tribi yok. Rahat!

Hızla üzerime mavi bir pantalon ve kırmızı bir bluz geçirdim. Bugün doktor randevumuz vardı ve ben heyecanlıydım. Ne olursa olsun bu çocuk benim tek umudumdu.

Bu çocuk bazı insanların sevgilerinin doğruluğuny ispatladı.

Tokaya bir koala misali yapışan saçlarımı zor da olsa tokadan kurtardım. Omzuma zar zor uzanan saçlarımı taradım ve perçemimi elimle düzelttim. Komodinde bulunan saati taktım ve azıcık bir makyaj yaptım. Normalde daha erken kalkıp daha çok hazırlanacaktım ama uykumun bölünmesini istememiştim. Çantamı aldım ve odanın kapısını açtım. Telefonumun çaldığını duyunca çantamdan telefonumu çıkarttım.

Rana'm...

Rana'nın beni araması için olağanüstü bir şey olması gerekliydi. Bu nedenle biraz şaşırmıştım. Onu daha sonra arayacağımı bildiren bir mesaj attım. Ve asansöre bindim. Giriş katın tuşuna bastığımda aklıma gelen şeyle kalbimin ritiminde ufak bozukluklar hissettim.

"Sana hiçbir şey açıklamak zoru-" diyemeden dudaklarımın üzerinde hissettiğim baskıyla dona kaldım. Ateş adeta tüm vücudumu, her bir hücreme kadar sararken, belimde duran elleri ensemi bulmuştu.

"Tasarruf etmemiz gerekti."

Aklıma gelen şeyle başımı sağa sola salladım. Bunu yaptığı zaman kıçına tekmeyi basmak istemiştim! Tasarruf edecekmiş! Resmen benimle dalga geçmişti ve hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Ukala, pislik, sarı kafa! Resmen asansörden soğuma sebebi.

Oda kartımı giriş katta bıraktıktan sonra dönen kapıdan geçtim. Arabama yönelmek isterken çalan telefonum buna engel oldu. Kapının önünde durduğumu farkedip biraz kenara çekildim.

"Efendim Rana?" diyerek telefonu kulağıma tuttum. Rana coşkulu bir sesle cevap verdi.

"Liyaşkım! Seni çok merak ettim. İyi misin? Hamişlik nasıl?" Bana şunu demesinden nefret ediyordum ve beni sinir etmek için diyordu.

"Şu aptal kelimeyi söylemekten vazgeç!" diyerek yakındım. Daha sonra konuşmama devam ettim. "İyiyim. Birazdan hastaneye gideceğim Erim'le. Bebeğin kontrolü var." dedim.

"Oha! Cinsiyeti mi öğreneceksiniz?" dediğinde güldüm. "Hayır daha çok küçük. Sadece kalp atışları duyulabilir." dediğimde bıkkınlıkla nefes verdi.

"Annelik sana çok yakışacak. Kendimi durduramıyorum. Şimdiden bebek bezi almaya başladım." Bu dediğine gözlerini devirdim. Böyle bir arkadaşım olduğu için şanslıyım ama sanki biraz...

Erken!

"Şimdi kapatmam lazım Ranaşkım. Geç kalıyorum." dediğimde 'hı hı' gibisinden mırıldandı.

"Erim'i görmek istiyorum demiyor da..." gibisinden. mırıldandı. Aklıma Erim ve asansör gelince telefonu Rana'nın yüzüne kapattım.

"Nur mein Baby und ich." (Sadece bebeğim ve ben.) Erim yok. Bebeğim ve ben varız. Bunu söylerken göbeğimi ovuşturdum. Zaten fazla kilolarım sinirimi bozuyordu. Onun da gerginliği bir haftadır üzerimdeydi. Hamile kalalı ne kadar olmuştu. Ama benim göbek şimdiden çıkmıştı!

Kitaplara inanmayın. Dokuz aylık hamile kızlar hiç hamile değil gibi görünüyor orada. Tanrım, ne yalan ama! Size üzücü haberi vereyim. Şişeceksiniz. Yapacak bir şey yok.

"Liya..." duyduğum sesle ovuşturmakta olan göbeğimden ellerimi çektim ve bana büyük bir merak ve şaşkınlıkla bakan bir çift lanet mavilere gözlerimi çevirdim.

Sıç!

***

Sizce gelen kim?

Bölümü beğendiniz mi?

Siz olsanız kimi seçerdiniz? Erim mi Teo mu?

En sevdiğiniz karakter kim?

B
Y
Ü.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro