62. Bölüm: Kiminle Uğraştığını Bilmiyorsun
* Minik aradan sonra devam ediyoruz haftada bir bölüm ile, buyurunuz.
Bir de şey, yorumlara cevap veremiyor olabilirim, çünkü bunu yazacak zamanı bile zor buluyorum. Sorry. *
🍀
Lily aynadaki görüntüsünden hiç hoşlanmamıştı.
Bu aralar olan hiçbir şeyden de hoşnut değildi zaten.
Dün Sirius'la yakınlaşıp, kavga etmeden konuşmayı başardıktan sonra yapamayacağı bir şeyin olmadığından emin olmuştu bir kez daha, tereddütsüzce.
Lily küçüklüğünden beri duygularıyla baş edemeyen, yaşadığı tüm her şeye duygusal açıdan bakan, hayatına duygularıyla hükmeden bir kişiliğe sahipti.
Duyguları keserdi onu bilenmiş bir bıçak gibi. Her seferinde daha da acırdı, aynı kişiler, olaylar ona zarar verdikçe.
Bunun en büyük örneğiydi kız kardeşi, Petunia Evans, kendisini her seferinde biraz daha derinden kesmişti keskin hançeriyle.
Petunia'nın karşısında bu kadar zavallı ve acınası olmak Lily'nin hatasıydı. Kız kardeşi her zaman adil oynamıştı, Lily her seferinde Petunia'nın hançerini kaldırışını, yaralı bölgesine savuruşunu izlemiş ancak asla kalkanını kaldıracak kadar güçlü duramamıştı.
Bilinçaltındaki minik bir parça hala inanıyordu Petunia'nın onu her şeye karşı her türlü koruyacağına.
Lily de istemlice itaat ediyordu. Peri masallarına alışmış bünyesi istiyordu çünkü.
Ancak bu sefer farklı olacaktı.
Tüm gece uykusundan feragat edip düşünmüştü ne yapıp, ne edeceğini. Kesin bir karara vardığında, yeryüzünün umudu tekrar beyan etmişti gökyüzündeki krallığını. Sarımsı turunculuk ele geçirirken siyahlarını kuşanmış göğü bir kez daha, Lily kapatmıştı uykusuzluktan şişmiş gözlerini.
Şimdi ise, ayna karşısında fark ediyordu ki, uykuya aç olan gözleri, tatmin olmamıştı birkaç saatlik dinlenişten.
Netti kararı, bir daha asla zayıf olmayacaktı hayata karşı, kalkanını kaldıramıyor bile olsa, zırhını çıkarmayacaktı ömrü boyunca.
Senenin başında omuzlarına gelen kızılları şimdi dönemin sonlarına doğru göğüslerine erişmişti. Ortadan ayırdığı saçlarını tarayarak hacim kazandırdı hafifçe. Muggle makyajıyla kirpiklerini gürleştirip, dolgun dudaklarını koyu kırmızıya boyadı. Gözlerinin altını da ablasından gördüğü şekilde kapattığında derince iç çekip kendini incelemeye başladı aynada.
Gördüğü kız, kendisi değildi. Aynadaki Lily Evans değildi, bundan kesinlikle emindi.
Kaşlarını çatarak yaklaştı aynaya daha da.
Tanıdıktı gördüğü şahsiyet, her zaman istediği görünümdü kendisini. Yan döndü aynasının karşısında. Tek elini göğüslerinden indirip kalçasını kavradı.
İkisi de istediği boyutlara ulaşmaktan uzaktı. Daha dolgun istiyordu hatlarını, daha keskin.
Dudakları daha büyük olmalıydı, gözleri daha büyük, yanakları daha az yer kaplamalıydı yüzünde.
Çocuksu renkteki saçları daha koyu olmalıydı, belki siyah daha güzel gösterirdi kendisini.
Lily aklındaki izlenimi yansıtmaya çalıştı karşısındaki aynaya.
Korkuyla çarpıldı gördüğü kişiliği tanıyınca. Aynadan uzaklaştı geri geri adımlarken.
Monica Martinez'di karşısındaki.
Monica Martinez'in görünüşüydü istediği.
Zihnindekilerden korktuğu gibi uzaklaştı banyodan.
Bulması gereken bir James Potter vardı.
🍀
James Potter kaşlarını arşa çıkararak karşısındaki kumrala baktı uzunca. Ellerini göğsünde birleştirmiş, inatçı bakışlarını kendisine dikmişti.
Korkutucuydu.
Hafifçe temizledi boğazını. "Demek, Regulus Black."
Jenna alaycı gülümsemesini takındı. "Demek Monica Martinez."
James ne diyeceğini kestiremeyince ellerini saçlarından geçirerek zaman kazandırdı kendisine. Kafasını sağa yatırdı, gözlerini kızdan kaçırarak kaşlarını indirdi.
Jenna'yı suçlamaktı planı, neden kendisine Regulus Black ile olan ilişkisinden bahsetmediğini soracaktı, ancak karşısında duran kız aynı durumu kendisine yansıtıyor, durumdan kaçıyordu.
"Sana söyleyecektim zaten, ama söyleyemeyeceğim kadar hızlı oldu--"
"Ben de sana söyleyecektim, sonuçta benim olayım da ağır çekimde gerçekleşmedi James."
James gözlerini devirdi. Jenna karşısındayken asla haklı çıkamayacağını en başından bilmeliydi.
Bakışlarını karşıya çevirip tartışan üç siületi seçmeye çalışırken Jenna'ya verecek karşılık arıyordu beyninde.
"Belki--" Bakışları yoğunlaşırken kısa bir sessizlik oldu. "Monica, Hayley ve Evans mı?"
Jenna aniden arkasını dönüp gözlerini kamaştıran ışığa doğru baktı.
Hararetle tartışan Monica, Hayley ve Lily üçlüsüne.
Asasını elinde hissettiği gibi adımlarını sıklaştırdı olaya doğru.
🍀
Monica Martinez siyah saçlarını savurarak ilerledi, ileride çevresine bakınmakta olan Lily Evans'a doğru.
Kırmızıdan tiksindiren saçları özenle taranmıştı, dudakları uzaktan bile çekiyordu dikkati.
"Hey!" diye seslendi karşısındaki kıza doğru. Dikkatini çektikten sonra gözlerini soğuk bir ifadeye bürüdü.
Uzun zaman sonra kazanmıştı uzun asırlardır dilediğini. Şimdi basit bir kızın basit dilekleri yüzünden kaybedecek değildi. O Monica Martinez idi, yakaladığını bırakmayacaktı.
Lily Evans çevreyi kolaçan eden bakışlarını kendisine çevirdiğinde, Monica istemsizce durdu olduğu yerde. Kızın bakışlarında çekingenlik arıyordu, utanç ve korku.
Listesinde kesinlikle nefret ve öfke yoktu.
Kızın kafasını hafifçe sağa sola salladığını, daha sonra ise tiksindirici duygularına ev sahipliği yapan gözlerinin yapmacık sevinç olarak adlandırılan yeni duygulara ev sahipliğini yapmaya başladığını fark etti.
"Martinez," kız yumuşakça seslendi kendisine. "Yardımcı olabilir misin, sevgilini arıyordum."
Monica kaşlarını çatarak yaklaştı kendisinden kısa kıza doğru. Oynamaya çalıştığı oyunu biliyordu, kurallarını yazan kendisiydi zaten.
"Ne için arıyorsun güzelim, ben ileteyim."
Lily omuz silkti. "Konuşacak özel meselelerimiz var, seni ilgilendirmiyor sanırsam."
Monica dilini ısırırken yüzüne acı dolu bir tebessüm yerleştirdi. Koca Hogwarts kalesinde, en sevmediği şahsiyet duruyordu karşısında. Katlanamadığı tek kişi.
Sinirleniyordu, ancak anormal olan bu değildi, yaşadığı duygunun seviyesiydi. Bir süre sonra kendisini kontrol edebileceğinden emin değildi.
"Bir sorun mu vardı tatlım? Rengin soldu biraz da."
Monica, karşısında zevkten morarmış bir yüz göreceğinden emindi, yüzünü kaldırdığında.
Ellerini ceplerine sokup siyah gözlerini yere dikti. Birbirine geçirilmiş dişlerinden tek bir cümle sızdı.
"Kiminle uğraştığını bilmiyorsun."
"Pardon?" Lily kızın yere çevrilmiş gözlerine yetişmek için kafasını kaldırdı.
Monica kafasını kaldırıp kızın üstüne atlamamak için kendini zor tutarken üstüne düşen ek gölgeyle merakı bilincini bastırdı.
Kafası havaya kalkarken mavi gözlerle karşılaştı. Omuzlarda salınan sarılar, kulakların arkasına tutturulmuştu. Dudakları düz bir çizgi halini almıştı, bakışları buz gibi soğuktu, Lily'nin tenine eşlenebilecek kadar açık olan renkli eli kızın omuzlarına dayanmış, kızılları kesiyordu.
"Asıl sen," dedi Hayley Tate, "Kiminle uğraştığını bilmiyorsun."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro