Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5. Bölüm: Ben James Potter'ım, Ben Yaparım

Sirius gözlerine vuran ışıkla uyandı. Madam Pomfrey'nin ısrarlarına rağmen James'i tek bırakmamış, Peter'ı odaya tek göndermişti. Dün akşamki pozisyonunda uyuyan James'e baktı.

Sakince nefes alıyor ama sanki o farklı gözüküyordu. Canlı değilmiş gibi. Sirius aniden yüzünü buruşturdu. Düşüncesine bile katlanamadı. James, onun şimdiye kadar edindiği en iyi arkadaşıydı. Onu kaybetmeyi göze bile alamazdı. Korkunç düşünceleri kapının sertçe açılmasıyla bölündü.

Remus koşarak içeri girerken kendini daha pişman hissedebileceğini düşünmüyordu. Merlin'in donu aşkına, ne yapmıştı o? Ne demek James ve Sirius'a saldırmak? Korkunç bir arkadaş olması yetmezmiş gibi bir de iğrenç sorununu saklamayı bile becerememişti. Dumbledore kesinlikle onu okulda tutmayacaktı. Aklındaki düşünceleri uzaklaştırmak adına kafasını iki yana salladı. Şimdi James'in durumu önemliydi, kendisininki değil.

Koşarak yüzünü kendisine acıyla çevirmiş Sirius'a yöneltti. Hemen hızla yanına oturdu. Ne diyeceğini bilemez bir halde gözlerini James'e dikti. Ne kadar halsiz gözüküyordu. James'in karnındaki sargıyı görünce gözleri pörtledi. Ne yapmıştı o?

"Remus. Umar--"

"Açıklama yapma Sirius. Ne kadar iğrenç bir durum olduğunu ben de farkındayım. Merak etme, James iyileştikten sonra yanınıza dahi yaklaşmayacağım. Ama lütfen bu korkunç şeyi kimseye yaymayın. Farkındayım sebep olduğum onca şeyden sonra bir şey isteme durumum yok ancak lütfen."

"Remus, komik mi olmaya çalışıyorsun dostum? Çünkü şu an hiç sırası değil. Saçmalağın dibine vurdun. James adına konuşmak istemem ama net olarak onun da benimle aynı fikirde olacağını biliyorum. Durumun her ne kadar boktan olursa olsun, senin küçük tüylü problemin bizim arkadaşlığımızı etkilemiyor."

"Ama Sirius, yaptığımı görmüyor musun? Onu öldürebilirdim."

"Evet ama öldürmedin Remus. Ona bakarsan ben de şuracıkta seni öldürebilirim."

"Siri--"

"Saçmalıklarını daha fazla duymadan da yaşayabilirim Remus. Bir kurtadam olmak senin suçun değil. Cidden ineklemediğin zamanlarda çok saçmalıyorsun."

Sirius hala üzgün görünen arkadaşına uzanarak saçlarını karıştırdı.

Farklı bir kafadan çıkan sesle irkildiler:

"Haydi ama! Hem gaysiniz hem de benim haberim yok? Çok ayıp."

Sirius, James'in istemsizce çatallanan sesiyle ona döndü. Elalarını görmek onu tahmin etmeyeceği kadar rahatlatmıştı.

Ellerini kuzguni saçlara çevirerek, onları da Remus'a yaptığı gibi dağıttı.

"James, Remus kendisini bizden uzak tutması gerektiğini düşünüyor."

James buruk bir kahkaha attı.

"Hadi ama Remus. Bir ineğe göre daha iyi espriler bulman gerekir diye düşünürdüm."

"James, dinle ben çok üzgünüm. Ne diyebileceğimi bilmiyoru--"

"Ne diyeceğini bilmiyorsan, bir şey deme Remus. Elinde olmayan şeylerin sorumluluklarını almamalısın. Ben özrünü kabul etmeyeceğim çünkü özür dilenecek bir şey yapmadığına inanıyorum. Bu kadar. Kurt adam olmak dünyanın sonu değil. Bunu hep beraber geçireceğiz Remus. Senin problemin bizim problemimiz. Dolunaylarda sana yardımcı olacak bir şey bulacağız. Ama benim istediim tek şey kurt adam olma öykün."

Remus derin bir nefes çekti. Pekala dedi içinden. Madem James istiyor, ona anlatacaktı. O sırada Peter içeriye girip rahatlayarak yanlarına oturdu. Sirius'un kulağına bir şeyler fısıldamasıyla Remus'a gözlerini merakla dikti. Şimdi tam zamanı dedi Remus ve başladı:

"Ben 5 yaşıma gireceğim doğum günümde babamla hava almak amacıyla dışarı çıkmıştım. O günü hatırlıyorum. Ev bahçesinden gelen bir ulama sesiyle babam beni eve süreklemeye başladı. Çok hızlı koşuyordu. Bir anda omzumda bir ağrı hissettim. Kurt adam pençesi. Babam asasını çıkararak kurt adama doğrulttu ve sanırım bir sersemlet büyüsü gönderdi. Nasıl olduğunu bilmesem de kurt adam etkilenmeden beni tutup koşmaya başladı. Babam hızla arkamdan konuşarak bağırıyor, çığlıklarıyla yardım çağırıyordu. Omzumun çok ağrıdığını ve korktuğumu hatırlıyorum. O sırada evden çıkan annemi görüp beni kenara fırlatan kurt adam anneme yaklaşınca kendimi hiçbir şey düşünmeden onun önüne tam zamanında atmıştım. Tam zamanıydı çünkü kurt adam araya girmemle, annem yerine beni ısırmıştı. İşte o gündendir, böyle bir haldeyim. Babam asla beni okula gönderme yanlısı olmadı. Annem bir Muggle olduğundan, babam bin kere de anlatsa işin ciddiyetini çözememiş, babamın beni evde tutma kararına hep karşı çıkmıştı. Dumbledore beni Hogwarts'da görmekten zevk duyacağını belirttiği bir mektup gönderene kadar evde okudum. Şimdi bu benim tek şansım. Yayılırsa, Dumbledore'un işi tehlikeye girer ben de okuldan olurum. Lütfen yayılmasına izin vermeyin." Diye bitirdi Remus.

Peter, James ve Sirius gözlerini hala ona dikmişlerdi. Sirius şokundan kurtularak bir iki kelime etmeyi denedi:

"Asla dostum, asla Remus."

Remus bu sözlerle rahatladığını hissetti. Arkadaşları ona gerçekten değer veriyor olmalıydı.

Düşüncelerini kafasının içinde kovalayarak mutluluğa odaklandı.

🍀

James gün geçtikçe iyileşirken, Remus arkadaşlarını her geçen gün daha fazla seviyor, hala onun kurt adam olmasıyla ilgili bir sorunları olmadığına şaşıyor, Sirius daha fazla muziplik peşinde koşuyor, Peter ise her zamanki gibi James ve Sirius ne yaparsa onların yanında hayranlıkla dikiliyordu.

Koridorda yürürken, James, iki çocuğun Quidditch ile ilgili konuştuklarını duydu. Gerçi çocuklar Ravenclaw takımıyla ilgili konuşuyorlardı ancak Quidditch James'in dikkatini çekmeye yeterdi. Bir anda olduğu yerde durup, üç en yakın arkadaşının yüzlerine yavaşça ve tek tek baktıktan sonra konuşmaya başladı:

"Ben Quidditch seçmelerine katılacağım. Takımda yer almak istiyorum."

Remus arkadaşını üzmek istemese de ona gerçeği bildirmesi gerektiğini düşünüp hüzünlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

"James. Sanırım Quidditch seçmelerine 1.sınıfları dahil etmiyorlar. Ve tabi bir de şey var. Hımmm sanırım gözlüklüleri de almamaya özen gösteriyorlar."

James kararlığını belirtmek amacıyla dimdik durarak Remus'a döndü.

"Ah, Remus. Onlar daha ben ve cazibemle tanışmadı ki."

Yanlarında oturan Jenna, Ariel ve Lily üçlüsü kıkırdadı.

Lily, James'in gözlerine bakarak alaycı bir biçimde konuşmaya başladı.

"Sanırım egonla tanışmadılar demek istedin Potter."

"Sen öyle diyorsan öyledir, Zambağım."

Lily kıpkırmızı olmuş suratıyla devam etti.

"Ben asla senin Zambağın olmadım ve asla da olmayacağım Potter! Şunu o kalın kafana sokmayı öğrenmelisin."

James, kızıl saçlı cadının sözlerine alınsa da bozuntuya vermeden devam etti.

"Sen benim Zambağım olduğunda bunu sana hatırlatacağım Evans. Sadece zaman meselesi."

Sirius olayların kızışacağını anladığında James'i Quidditch seçmelerine katılmasını bahane ederek bahçeye çıkardı.

James, Sirius'un Quidditch seçmelerini bahane olarak kullandığını anlamadan hevesle bahçeye yönelip, seçmeleri yapan Gryffindor Quidditch takımı başkanı Allison Ally adlı esmer 5.sınıf kızın yanına özgüvenle yürüdü.

Allison gözlerini, gözüklü çocuğa dikti. Çocuk istediğini yaptıramazsa onu dövecekmiş gibi bakıyordu. Çocuk Allison'ın yanında durup aniden konuşmaya başladı:

"Selam. Ben James Potter. Quidditch seçmelerine katılacağım."

Allison çocuğu sertlikle yanıtladı:

"Merhaba James Potter. Ben Allison Ally. Üzgünüm ama gözlüklerin ve 1. sınıf oluşun takım adına oynamana engel. O yüzden başka bir yerde görüşmek üzere."

James, Allison'un umursamaz tavrına aldanmadan devam etti. Seçmelere katılmalıydı:

"Ben de üzgünüm Allison çünkü seçmelere katılmadan buradan ayrılmayacağım. Beni gözlüklerim ve yaşım yüzünden Quidditch oynamaktan uzak tutamazsınız. Bu gözlüklerle şu anda, takımınızdaki oyuncuların yarısından daha iyi oynayacağıma eminim."

"Zamanını boşa harcama James. Seçmelere katılmazsın."

"Ah Allison. Anlamadın değil mi? Seçmelere katılacağım. Ben James Potter'ım istersem elimde bir tepsi dolu bardakla bile Quidditch'te başarılı olabilirim."

Allison, çocuğun özgüvenine hayran kalmıştı. Hafifçe gülümseyerek devam etti:

"Pekala James Potter. Seni şu an seçmelere alacağım. Öncellikle hangi Quidditch konumu için buradasın?"

James gururla yanıtladı.

"Arayıcı."

Allison arayıcı adayına bir süpürge uzattı. Çocuk süpürgeye oturunca elindeki Snitch'i serbest bıraktı ve zaman tutmaya başlarken Snitch'in arkasından süpürgeyle havaya hızlıca karışan çocuğun arkasından bağırdı:

"Göster bakalım kendini James Potter!"

🍀

James'in Snitch'i yakaladığı efsane süreyi görünce Sirius'un gözleri 3 kat birden büyüdü. Kimse şans eseri olup olmadığını bilmiyordu ancak Allison açıkça James'in yakalayışından etkilenmiş gözüküyordu. Allison karşısında bir şeyler söylemesini bekleyen James'e döndü. Profesyonelce konuşmalıydı. Ancak ne kadar başarabildiğinden emin değildi:

"Evet, James Potter söylediğin kadar yeteneğin varmış. Rekor sürelerden biriyle yakaladın Snitch'i. Bunun bir tesadüf olup olmadığından emin değilim ancak beni asıl etkileyen yakaladıın süre değildi. Hayır, siz hepiniz bana öyle baksanız da, etkilendiğim şey o değildi. Merlin'in donu aşkına Sirius Black, sana öyle olmadığını söyledim! Her neyse, James beni asıl etkileyen şey, kullandığın teknikler. Her halinden çalışma yapmadığın belli oluyor, ancak buna rağmen yeteneğin görmezden gelinemeyecek boyutta. Evet James, gülümsemene devam edebilirsin. Takımdasın!"

Remus'un ağzı, James kutlama yaparcasına zıplarken açık kaldı. 1.sınıf bir gözlüklü öğrenci takıma alınmıştı. Remus güldü. O da James'in nasıl oynadığını fark etmişti. Onun tek yeteneği herkesin sandığı üzerine muziplik yapıp ceza alırken bile Lily'nin peşinde dolaşmak değildi. Remus, James'le beraber kutlama yapan Peter ve Sirius'a katılarak onların yanında zıplamaya, herkes onlara bakana kadar bağırmaya devam etti.

🍀

Sirius yatağında uzanırken kafasını oda arkadaşlarına çevirip onları izlemeye başladı.

James ve Peter, James'in "Zambağımı Benim Zambağım Yapmanın Formülü" adlı planı üzerinde çalışıyordu. Sirius, dikkatlice Peter'ı inceledi. Çapucular ile birlikteyken içine kapanık olmasa da başkaları ile birlikteyken içine kapanık olmasını anlamdıramıyordu. O çocukla ile bilmediği şeylerin çok olduğunu farkındaydı. Peter Bitki Bilim dersinde cidden çok iyiydi. Sirius, Peter'ın geçmişinde Bitki Bilim ile ilgili bir şeyler olduğunu düşünüyordu.

Gözleri yavaşça, kahkahalarıyla odayı neşelendiren James'e kaydı.

Sirius, James'i keşfederken kendini de keşfettiğini düşünüyordu. James'in özgüveni, duruşu, asaleti, yetenekleri bir Black üyesini korkutacak şekilde anımsatıyordu. Sirius, James'in annesinin bir Black olduğunu biliyordu ancak bu sadece genler ile olacak bir benzerlik değildi. James Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde çok iyiydi. Hayır, cidden iyiydi. Fazlasıyla bir Black'miş gibi. James zekiydi. Kurnazca düşünebiliyordu. Evans'ı elde etmek için kullandığı bütün yöntemler bir deha örneğiydi. Aynı hepsi Slytherin olan Black'ler gibi. Hatta, Sirius keçileri kaçırıp kaçırmadığını bilmiyordu ancak James'in bakışları da Black'lere benziyordu bazen. Bunların hepsi Sirius'u ciddi derecede korkutan detaylardı. Sirius, James'in geçmişinde Black ailesi ile beraber olduğunu düşünüyordu. Bu konuyu James'le konuşmaya çalıştığı birkaç seferde James'in gözlerinde hissettiği ve gördüğü acı, hüzün ve özlem duyguları onu korkutuyordu. Bu çocuğun geçmişinde ne olduğunu öğrenmek için eve gitmek istiyordu. James'in annesini araştıracaktı. Olivia Black. Bu ismi her gün unutmamak adına tekrar edip duruyordu.

Gözleri derin düşünceler içinde, yatağında kitap okuyan Remus'a kaydı. Remus'un yaşadıkları asla Sirius'un taşıyabileceği gibi değildi. Bir kurt adam olmak. Hayır, Sirius kaldıramazdı. Remus'un güçlü olduğunu biliyordu ancak böylesi onu şaşırtmıştı. Sirius, Remus'un neden bu kadar çalışmaya tutkulu olduğunu fark edebiliyordu. Remus, asla, durumundan dolayı, bir okula gideceğini düşünmemişti. Sirius'un beyni çığlık attı. Nasıl, nasıl katlanılabilecek bir olaydı bu? Ne demek, ASLA okula gidememek? Remus'un, şu aralar, elindeki tek fırsatı kaçırmamak adına bu kadar çok çalıştığını biliyordu. Her derste, yüksek bir başarı çıtası vardı. Sirius, bunun sırrını, Remus'un sırrı ile çözmüştü. Ona yardımcı olmak istiyordu. Koca yürekli, hayatı boyunca bu kocaman yükü sırtında taşıyacak olan arkadaşına yardım etmeliydi. Ama nasıl bilmiyordu. Gözleri, Remus'un yüzündeki çiziklere kaydığında içinin acıdığını hissetti. O çizikler ona başkasından hediye değildi. Remus'un lanetli günlerinde kendine sonsuza kadar taşıyacağı çizikler yapmasıyla, pençesini acısından dolayı yüzüne sürttüğünde oluştuğunu biliyordu. Sirius, bakanlıktan nefret ediyordu. Remus'u bir canavar olarak tanıtan ders kitaplarından iğreniyordu. Hatta kurt adamları işledikleri bir derste, Sirius ve James'in canavar olarak nitelendirilen kurt adamların yanında yer almasıyla bütün sınıf, profesörle iki çocuğun kavgasını izlemişti. Olay, James ve Sirius'un disipline gönderilmesi ve bir aylık ceza almasıyla sonlandırılmıştı. Herkes böyle biliyordu. Ama Sirius her haliyle, sürekli bu meselenin bitmediğini belirtiyordu.

Remus'un gözlerini kendi gözlerine dikmesiyle, Sirius irkildi ve bozuntuya vermemeye çalıştı:

"Ne oldu Aylak? İnekliğin şizofreni falan yarattı da mı öyle anormalce bakıyorsun?"

"Sana kaç kere bana 'Aylak' dememeni söyleyeceğim? Bu isim dolunaydan geliyor ve beni rahatsız ediyor."

"Sen ne kadar istersen söyle Aylak'cığım biz söylemeye devam edeceğiz, değil mi James?"

James, tartışma ona dönünce cevap verecek gibi ağzını açtı ancak ani bir karar değişikliğiyle ağzını kapatıp gözlerini kocaman olacak şekilde açtı:

"Bir saniye! Sirius, kavga ettiğimiz kurt adam dersinde, profesör olacak o gerizekalı kurt adamların hayvanlarla iyi anlaştığını söyledi değil mi?"

"Eve--"

"O zaman neden Mcgonagall gibi animagus olmuyoruz ki? Aylak'a başka türlü yardım edemeyiz!"

Sirius bir iki saniye durduktan sonra yanıtladı:

"Evet!"

Remus kızgınca araya girdi:

"Hayır! Yasal olmadan animagus olmanın cezasını biliyor musunuz? Hadi anladım siz takmıyorsunuz ancak bir de Patronus büyüsü yapamadan nasıl animagus olacaksınız. Patronus büyüsü 5.sınıfta öğretiliyor. Siz animagus olana kadar biz mezun olmuş olacağız! Ayrıca ben benim için böyle bir şey yapılmasına asla müsaade etmiyorum!"

James muzip gülümsemesiyle araya girdi:

"Aylak, kimse sana müsaade edip etmediğini sormadı! Ayrıca kim bana seneye Patronus öğrenemeyeceğimi söyleyebilir? Göreceksin Aylak; ben, Sirius ve Peter 3.sınıfın sonuna kadar Animagus olacağız."

Diğer ikisinin kafa sallayıp onaylamasıyla sinirlenen Remus gözlerini sinirle devirerek yanıtladı:

"Asla yapamazsınız James. Vazgeçmeyi dene!"

James kahkaha attı. Dudakları yukarı kıvrılırken sinirli Remus'u yanıtladı:

"İstersen hatırlatayım Aylak. Ben James Potter'ım, ben yaparım!"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro