Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

4. Bölüm: Evet, Biz Çapulcuyuz!

Sabah alarmın kulakları sağır edecek şekilde çalmasıyla beraber zıplayan James, ellerini saçlarından geçirerek odaya göz attı. Remus'un yatağı toplanmıştı. Peter ve Sirius ise öküz gibi uyuyorlardı. James gözlüklerini eline alıp banyoya yöneldi. Soğuk suyu yüzüne çarpıp derin bir nefes aldı. Gözlüklerini elalarına yerleştirip aynaya dikti bakışlarını. Şimdi daha iyi gözüküyordu. Gözleri saçlarına takılınca ellerini ıslatıp saçlarına şekil vermeye çalıştı. İşe yaramayacağını bilse de bir umut daha çok bir şeye benzer diye düşünüyordu. Ellerini saçlarından geçiriyor ve onları 30 saniye boyunca yerinde tutabiliyordu ancak daha sonra kuzguni saçlarındaki dalgalar tekrar asi havalarıyla alakasız yerlerine dönüyorlardı. James iç geçirerek elleriyle saçlarını iyice dağıtıp banyodan çıktı. Odada Sirius'u uyandırmaya çalışan bir Remus, yatağında uykulu gözlerle oturan bir Peter gördü. Remus gözlerini sinirle James'e dikerek konuştu:

"Yardım et de şu öküzü kaldırayım. İlk dersimiz Hufflepuff ile ortak ve Mcgonagall'a. İlk geç kaldığımız dersin onunki olmasını istemiyorum."

James hak vererek güldü. O cadı gerçekten korkunç bakıyordu.

Sirius'un yanına yaklaşıp sertçe dürttü. Uyanmadığını ve uyanmayacağını fark edip daha etkili yöntemler bulmak adına odada göz gezdirdi.

Yatağının yanında duran asasına uzanınca ela gözleri muziplikle parladı. Asasını Sirius'a doğrulturken Remus'un gözleri endişeyle büyüdü.

"James?! Ne yapıyor--?"

James sakinlikle yanıtladı.

"Sabret Remus."

Asasını sıkıca kavrayarak güldü ve büyüyü bağırdı:

"Aguamenti!"

James'in asasından gelen tazyikli su ile ıslanan Sirius ayağa fırlayarak gözlerini kıkırdayan çocuğa çevirdi.

Gözlerindeki muziplik ona cesaret verirken gülmeden konuşmaya çalışıyordu:

"Vaaay. Demek böyle oynayacağız ha? İyiymiş."

James kahkahasını durdurup Sirius'a döndü:

"Bence çok harika bir şey yaptığımı olduğunu kabul etmezsen haksızlık etmiş olacaksın Sirius."

Peter yanlarına gelerek gözlerini ovuşturdu.

"Sen ne ara büyü yapmayı öğrendin?"

"Ah Peter. Ben öğrenirim bir şekilde sen rahat ol." Derken Sirius'la beraber gülüyorlardı.

🍀
(Aynı anda kızlar yatakhanesinde)

"Haydi ama Jenna!"

"Ama uykum var!"

"Ders Profesör Mcgonagall'ın! Bence uyku ile ilk derse geç kalma arasında bir seçim yapmalısın."

"Ariel lütfen!!! Hadi ama Ari anlaman lazım! Uykuluyken kalkamam ki ben."

Ariel öfkeyle mavi gözlerini devirdi. Sinirlenmeye başlıyordu ve kendisi bile bazen sinirli halinden çekinirdi.

"Bana bak Jenna! Kalkmıyorsan kalkmıyorum de çünkü ben bir yarım saat daha seni şu aptal uykundan ayıracağım diye burada bekleyemem! 11 yaşındaki bir kızın ne kadar uykuya ihtiyacı varsa sen onun 3 katı uyuyorsun! Ya şimdi kalkarsın ya da Mcgonagall'ın dersine geç kalırsın, umrumda da olmaz! Şimdi yap terchini!"

Jenna karşısında duran Ariel'in ciddiyetiyle yatakta oturur pozisyona geçti hemencecik. Öfkeyle parıldayan mavi gözler, her ne kadar gözlük arkasında saklansa da onu korkutuyordu.

"Pekala Ari, sen kazandın. Kalkıyorum."

Lily bir anda ortamdaki ciddiyeti bölerek kahkaha attı. Ariel yüzünü hiddetle Lily'ye döndü:

"Ben komik bir şey göremedim Lils!"

Lily gülüşünü bozmadan Ariel'e dikti gözlerini:

"Oh hadi ama Ariel! Annemden beter bi halin vardı."

"Ha-ha-ha" diye tane tane gülerek cevap verdi Ariel.

Jenna ise o sırada yatağından çıkıp yüzünü yıkamış, cübbelerini üzerine geçirmekteydi. Dinlemeyi gerekli görmediği birkaç tane daha Lily-Ariel atışmasından sonra araya girerek 'Artık gitmeleri gerektiğini belirtti.' Lily ve Ariel ona gözlerini pörtlerek baksa da aldırmadan kahvaltı için Büyük Salona yöneldi.

🍀
(15 dakika sonra Büyük Salonda)

Lily, Ariel unuttuğu kitabını almak için odalarına döndüğü için boş kalan karşısına, dün tanıştığı kuzguni saçlı çocuk oturunca hafifçe şaşırdı ve kızardı. Çocukla dün tanıştığına özgüveni dikkatini çekmişti. Ela gözlerinin parıldaması, dağınık saçları ve kendisine büyük, yuvarlak çerçeveli gözlükleri ona başka bir hava katıyordu.

Çocuk genişçe gülümseyerek, kızıl saçlı cadıya baktı.

"Günaydın!"

Lily cevapladı:

"Günaydın."

Çocuk Lily'nin hafif soğukça olan ifadesine anlam kazandırma çabası içinde sordu:

"Benimle tanıştığını hatırlıyorsun değil mi?"

Lily, zümrüt gözlerini parıldatacak şekilde attığı yumuşak kahkahayla yanıtladı:

"Ah evet, seninle tanıştığımı hatırlıyorum James Potter."

James, Lily'nin adını söylerkenki vurgusunu beğenerek taklit etti.

"Hatırlamana sevindim Lily Evans. Sana ufacık bir şey sormak istiyordum."

Lily ağzındaki yutarak merakla James'e döndü ve sordu:

"Evet?"

"Benimle çıkar mısın Lily?"

Lily saçları kadar kızarıp çocuğun küstahlığına sinirlenirken, Jenna kahkalara boğuluyordu.

"Sen manyak mısın, yoksa tipin mi öyle? Hayır, Merlin aşkına, tabiki hayır!"

James hafif bir buruk ifadeyle baktı birkaç saniye boyunca. Daha sonra tekrar gamzelerini ortaya çıkararak gülümsedi.

"Pekala. Demek şimdilik böyle oynayacağız. Sen ne istersen o olsun. Ben sana uyum sağlarım Zambağım."

James, Lily'nin bir şey demesine izin vermeden ayaklandı ve 'Afiyet olsun' diyerek arkadaşlarının yanına döndü.

Sirius, James'in terslenişine kahkahalarla gülüyor, Remus hafifçe sırıtarak 'Ben sana o kıza bulaşma demiştim' bakışıyla bakıyor, Peter ise nasıl birinin James'i reddebileceğini düşünüyordu.

James masaya oturup gözlerini tabağa dikti. Çatalıyla tabağındaki zeytinleri hareket ettiriyordu. Sirius onun bu efkarlı halini görünce dalga geçmek istedi ancak durumuna üzülüp arkadaşının kafasını dağıtmaya karar verdi.

"Haydi ama James! Sana kız mı yok?"

James gözlerini devirdi ve hepsine sırayla baktı.

"Sakın bana ciddi anlamda vazgeçtiğimi düşündüğünüzü falan söylemeyin. Biraz zor olacak ama Lily bir gün benim Zambağım olacak. Hepiniz göreceksiniz."

Remus şok olarak konuşma çabasına girişti:

"Ama James. O kızla uğ--"

"Ah Remus. Biliyorum daha yeni tanıyorsunuz beni ama şimdiye biraz alışmanız lazım diye düşünüyordum. Ben James Potter'ım. O kadar kolay mı vazgeçeceğim sizce?"

Remus, James'in vazgeçmeyeceğini bildiğinden kafasını iki yana salladı. Daha sonra etrafına bakınıp kimse kalmadığını fark etti ve stresle ayağa kalktı.

"Aha! İlk dersten geç kaldık! Kalkın kalkın! Bu ders Mcgonagall'ın."

Dört telaşlı çocuk koşarak sınıfa ulaştı. Kapının ardında nefeslenerek, içerden gelen seslerle Mcgonagall'ın sınıfta olduğunu fark ettiler ve Peter'ı hafifçe öne iterek kapıyı çalmasını söylediler.

Kapıyı korkakça çalan Peter, ilk vuruşunda kapı ardına kadar açıldı ve dört çocuk kendilerine ceza verecek olan Mcgonagall'la yüz yüze durdular.

Kadın profesör çocukların üstünde gözlerini gezdirip yavaşça ve tane tane konuşmaya başladı.

"Mr. Potter, Mr.Black, Mr. Lupin ve Mr. Pettigrew. İlk günden ilk derse geç kalmak? Özel bir yetenek olsa gerek. Derse 15 dakika geçiktiniz. Ve hayır Mr. Black, ağzınızı açmayınız çünkü açıklama isteyecek olsam en başta sorardım. Şimdi gün sonunda cezalarınız için yanıma bekliyor olacağım. Şimdi yerlerinize geçebilirsiniz."

Kadın sert bir yüzle sınıfa döndü ve dersini anlatmaya devam etti.

Dört çocuk boş yerleri belleyerek oralara yöneldiler. James, Lily ve Ariel'in yan yana oturmasıyla tek kalan Jenna'nın yanına, Sirius, Michael isimli bir esmerin yanına, Remus ve Peter'sa en öndeki sıraya yerleşti.

🍀

Dört çocuk, gün sonunda Profesörlerinin kapısını yavaşça çalarak içeriye süzüldü.

"Ah, Mr. Black, Potter, Pettigrew ve Lupin. Hoş geldiniz. Şimdi yerleşmenize gerek yok o yüzden hemen cezalarınızı anlatıp sizi cezalarınızla baş başa bırakacağım. Mr. Potter ve Lupin. Sizler kütüphanede olup, rafların tozlarını alacaksınız. Mr.Black ve Pettigrew, sizlerse aynı işi okulumuzun ödülleri, kupalarıyla gerçekleştiriyor olacaksınız. Şimdi, ailelerinize dersin yarısını kaçırmanızla ilgili bir mektup göndermeyeceğim ancak bir dahaki tekrarınızda ne olur bilemem. Haydi bakalım sorusu olan yoksa cezalarınıza! Ah önce, asalarınızı teslim alıp ceza sonunda size iade edeceğim. Evet, asalar masaya."

Dört çocuk bıkkınlıkla asalarını teslim edip cezalarına yöneldiler.

🍀
(Sirius cezayı mahvettikten ve tüm Gryffindor binası olayı öğrendikten sonra "Ortak Salonda")

Sirius, yapmayı başardığı şeyi düşünerek Şişko Leydiye parolayı söyleyip diğerler 4 kızgın çocukla içeriye girdi. Gryffindor ortak salonu alkışla karşıladı onları. 5.sınıf gibi gözüken bir çocuk konuşmaya başladı:

"Vaay, yağmacılarımıza bakın! Cidden mi yani, okula gelişinin 2.gününde bütün okulun ödül salonunu tamamen nasıl karıştırdın?"

"Öncelikle biz yağmacı değiliz--" Sirius'un yanıtı kesildi.

"Ah, siz kesinlikle yağmacısınız."

Peter fısıldadı:

"Kulağa bile hoş gelmiyor."

James Peter'ı duyarak araya girdi.

"Pekala. Madem kulağa hoş gelmiyor Peter, ben sana hoş bir tane bulayım. 'Çapulcular'. Aynı anlama geliyor zaten."

Sirius gülümsedi ve özgüvenle 5.sınıf çocuğun önünde dikildi.

"Evet biz Çapulcuyuz! Herkes bizi böyle bilsin" dedi ve odaya çıkan Çapulculara eşlik ederek odalarına çıktı.

🍀

Günler böyle geçip gidiyordu. James düzenli olarak her gün Lily'ye teklif ediyor, düzenli olarak sürekli reddediliyordu. Noel tatiline yaklaşan günlerde James, Lily'nin Severus Snape'e olan yakınlığına sinir olmaktaydı.

Çapulcular Ortak Salonda otururken Lily'nin 'Biricik Severus'u' ile neler yaptığını arkadaşlarına anlatmasına kulak misafiri oluyordu. Sirius James'in yüzünün giderek kızarmasını izlemekten sıkılmış ve gücenmişti. Bir anda ayağa kalkıp Çapulculara bağırmaya başladı:

"Remus, yeter okudun. Anladık ineksin. Peter, sen tam olarak ne yapıyorsun bilemedim ama sana da yeter, aaaa geriyorsunuz beni! James sen de kafanı kaldır, bu konuyu halledeceğiz. Hem de o mal sümsükusu gördüğümüz anda! Daha fazla efkar çekemem!"

Bütün Ortak Salon aniden şömine başında dikilen Sirius' döndü. Hepsi çıt kesilmiş, Çapulcuların geri kalan üyelerinin tepkisini bekliyordu. James sessizliği bozan ilk kişi olup ayağa kalkarak Sirius'un yanında durdu. Kahkaha atarak Sirius'un omzunu pohpohladı. Kahkahalarının arasından "işte arkadaş dediğin böyle olur" diye bağırıyordu.

🍀

"Hey! Sümsükus!" Sirius koridorun ortasında Lily ile beraber yürüyen Severus'a bağırdı.

Snape bir anda boşlukla Sirius'a döndü. Pişman olduğunu hissetti Sirius'un bakışlarıyla ama artık iş işten geçmişti.

"Aha! Sümsükus kendini nasıl da tanıyor ama değil mi? Ahhh Sümsükuscuğum benim, bir Çapulcuya asla arkanı dönme."

Lily bir hışımla koridorda dönerek durdu. Öfkeli zümrütleri Çapulcularınkinde geziniyordu.

"Bana bak Black! Sen ve senin o işe yaramaz arkadaşların kendi saçmasapan gereksiz işleriyle ilgilense iyi olacak yoksa birazdan işler kızışacak!"

James cık cıklayarak Severus'a bakarak Lily ile konuşmaya başladı.

"Zambağım, bu olaydan sen çekilmelisin ki Sümsükus tekrardan konuşmayı hatırlayıp senin gölgenden çıkabilsin! Malum, kendisi bizle bir göz teması bile kuramıyor! E tabi ne yapsın götü yemiyor sonuçta."

Koridorda sessizce atışmayı dinleyen öğrenciler kahkalarını bastırdı. Olayın sonucunu merakla bekliyorlardı. Severus, Lily'yi bırakarak tekrar yürümeye başladı.

"Ah James, göz teması kurmaya götü yetmese de bizden uzak durmayı anlayacak kadar beyni varmış!" Diyerek arkasından bağırdı Sirius.

Lily kıpkırmızı kesilmişti. Ariel kolunu tutarak onu çekiştirdi. Lily bir hareketiyle Ariel'in kolundan kurtulup Çapulculara yürüdü hışımla.

James ve Sirius'un önünde durup sanki hangisine daha önce öldüren büyüyü bağırsın diye karar verme çabasında gibiydi. Gözlerini kilitleyip konuşmaya başladı:

"Asıl götü hiçbir bok yemeyen sizsiniz! Onu geçemediğinizden dolayı kırılan gururunuz, ezilmenize el vermiyor, bu sebeble üste çıkma çabasındasınız! Size a--"

Remus, Lily'nin lafını kesip araya girince herkesin gözü ona çevrildi.

"Kusura bakma Lily ama yanlışsın. James, 'Uçuş' ve 'Karanlık Sanatlara Karşı Savunma' dersinin açık ara birincisi. Sirius'un tam bir derste başarısı olmamasına rağmen her derste ortalama üzerinde bir seviyesi var ve onlarla 7/24 beraber olan benim, potansiyellerini ben ve diğer her öğretmen farkında. Burda birini geçemeyen varsa o da Severus'tur."

Remus, yüzünde şok ifadesi olan Lily'ye bakarak ekledi:

"Her ne kadar seni sevsem de Lils, şunu anlaman gerek, James ve Sirius senin az önce tüm koridora yaymaya çalıştığın kişilikler değil. Eğer onları tanımaya gerçekten meraklıysan bunu yapmanın birçok yolu var. Ama değilsen, lütfen Lils kimseye yanlış izlenimler kazandırma."

Sirius bunların üzerine gülümsedi ve Remus'un omzuna geçirdi.

"Haydi bakalım Remus ve geri kalanlar! Gidelim."

Çapulcular uzaklaşırken arkalarından şaşkınca bakan bir Lily bıraktılar.

🍀

Remus çok gergindi. Dolunay yaklaşıyordu. Evet Hogwarts'da 2 dolunay geçirmişti ancak Çapulculardan uzak kalmak mümkün değildi. Olayda bir sıkıntı olduğunu anlamış gibilerdi. Remus onların bilmesini istemiyordu. Edindiği arkadaşlarından çok memnundu. Onları kaybedemezdi. Şimdi olmazdı. İlk arkadaşlarını edinmişken olmazdı.

🍀

"Bugün Dolunay var! Beraber bir şeyler yapmalıyız!"

Remus telaşla gözlerini devirdi.

"Sirius, sana bin kere Dolunay'da olmaz dedim, nesini anlamıyorsun?"

"Sen nasıl Dolunayın muhteşem olduğunu anlamıyorsan ben de onu anlamıyorum Remus."

Remus dolunayın muhteşem olma fikriyle gözlerini tekrardan devirdi ve ürperdiğini hissetti. Bu gece Dolunaydı. Belki de Çapulcuların gitmesi daha mantıklıydı.

"Tamam Sirius sen kazandın. Bu gece sen ne istersen onu yapacağız. Ama kaleden ayrılmak yok!"

"Tamamdır Remus! O zaman akşama görüşürüz."

🍀

Dolunayın başlamasına az kalmıştı. Remus Şamarcı Söğütün yanında korkuyla Dolunayı ve acı dolu dönüşümünü bekliyordu. Tabii o sırada Çapulcuların şüphelenip James'in babasından kalma görünmezlik peleriniyle onu izlediklerini bilmiyordu.

Peter, diğerlerinden hafifçe iri olduğundan dolayı 3 kişiyle aynı pelerinin altından diğer en yakın arkadaşını ve şüpheli davranışlarını izlerken bunalmıştı. 'Remus ne yapacaksan yap' diye düşündü. Ter atıyordu.

James'in gözleri bir anda büyüdü. Remus'un çığlıkla yere düştüğünü gördü. Sirius ve Peter anlamaz bakışlarla baksa da James anında çözmüştü.

"O bir kurtadam!" Diye bağırıp pelerinden fırladığı gibi koşmaya başladı.

Diğerleri arkasından onu takip ediyordu ama James'in acı çığlığıyla oldukları yerde durdular. James yerde elini karnına bastırmış yatıyordu. Gözlükleri gözünde değildi. Sirius, Remus'un dikkatini James'ten çekmek amaçlı kurtadamın önüne fırladı. O sırada Profesör Dumbledore'un gelip
'Ne oluyor burda?' Diye bağırışını duydu. Kurtulacağının verdiği mutlulukla hızlanırken Dumbledore'un bir koruma büyüsü mırıldandığını duydu. Geriye dönüp baktığında Remus'un görünmez bir kalkana çarptığını ve kendisinin kalkanın dışında olduğunu anladı. Kafasını James'in olduğu yere çevirdi. Profesör Dumbledore başındaydı. Çocuğu kucağına alarak yüzünde Sirius'un hiç görmediği telaşlı bir ifadeyle kaleye koşmaya başladı. Sirius korkuyla koşmaya başladı. James'i kaybetme korkusuyla...

🍀

Tamam, hepiniz James'i kaybetmeyeceğimizi biliyor ancak bu neden beni dram yaratmaktan uzak tutsun ki? :))

Bu arada kucağında James ve üstündeki pelerinle koşan Dumbledore'u hayal edebiliyor musunuz? Arkasından etekleri ve sakalı uçuşuyor falan? :D

Yorum, vote ve eleştirilerinizi bekliyorum. Hepinize sihirli günler!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro