Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

39. Bölüm: Lily'yi Tamamen Silmek

Jenna, Ariel ve Deborah heyecanla fısıldaşırken odaya giren Lily'yle yataklarında oturur pozisyona geçtiler. Hepsinin merak dolu bakışlarına karşılık Lily kapının önünde duruyor, ancak kimsenin sorularına cevap veremeyecek kadar düşüncelerinde kaybolmuş gibi gözüküyordu. Üç kız aralarında bakıştıktan sonra ortak bir karar vermiş gibi kafalarını salladılar ve Jenna kapıya en yakın yatağın sahibi olmanın verdiği avantajla Lily'nin elini tutup onu kendi yatağına oturttu aniden.

"Neler oldu, Lils? Her şeyi detaylarıyla bekliyoruz. Neden bu kadar kısa sürdü? Bir günde Patronus yapmayı öğrenmiş olamazsın değil mi? Hangi hayvan--"

Lily kendine doğru gelen sorular seline karşılık sadece gözlerini kapatıp bütün bu olaydan kızları hiç haberdar etmemiş olmayı diledi. Ama etmişti, ve şu an bütün soruları cevaplamak zorundaydı ki, yalnız kalıp uyumadan önce düşüncelerini elden geçirebilsin.

"Jen! Merlin aşkına bir dur da konuşayım!"

Deborah yataktaki yastığı kaptığı gibi Jenna'ya fırlattı.

"Hadi Lils, ben susturdum onu, baş--"

Deborah'ın sözü fırlattığı yastığın ona geri gelmesiyle kesildi.

Ariel yatağından kalkarak ikisine de göz devirip yastığı tekrar fırlatmak üzere olan Deborah'ın elinden çekti.

"Susun! İkiniz de! Lily sen de anlat artık!"

Lily tüm olayı baştan sona yüzünde bıkkın bir ifadeyle anlatırken Ariel, Jenna ve Deborah ses çıkarmadan dinledi. Arada araya girerek detayların da detayına inmesini istiyorlardı, gerçi Lily onlara öpücüğü anlatırken soruları duymazdan gelmişti ama onlar yine de rahat bırakmıyorlardı. Lily konuşmayı bitirdiği gibi derin bir nefes alıp başucundaki suyu 'Accio' ile çağırıp suyunu bir dikişte bitirdi. Jenna ise kızın suyu içmesini izlerken rahatsızca kıpırdanarak dikkatleri toplamayı başarıp kelimelerini özenle seçerek sordu.

"Peki Lils, öpücük nasıl hissettirdi, tamam tam bir öpücük olmamış ama yine de bir şeyler hissetmiş olman lazımdı değil mi?"

Üç kız arkadaş heyecanla Lily'nin dudaklarına bakıp neler söyleyecek diye beklemeye başlamıştı bile. Sonuçta en merak ettikleri nokta buydu.

Lily yüzüne yayılmak isteyen gülümsemeye engel olarak kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.

"Hayır Jen. Bir şey hissetmedim."

Yalan söylerken kendini hafifçe kötü hissetse de Lily biliyordu ki eğer onlara doğruları söyleyip, hayatında hiç böyle hissetmediğini, içinin kıpır kıpır olduğunu söyleseydi kızlar düşünmeden onu James'i sevmekle suçlayacaklardı. Ve o böyle bir durumun olmadığından emin olduğu için, bunlara katlanamayacağını biliyordu.

Deborah ses çıkarmadan kaşlarını çatarken diğer iki kızdan şikayet etme amaçlı inleme sesleri yükseldi. Deborah Lily'nin duygularını saklamaya çalıştığını fark edebiliyordu. Sadece nedenini bilmiyordu ve Lily'nin tek bir bakışında öpücüğün hissettirmesi gerekenden daha fazla hissettirdiğini anlamıştı.

🍀
(15 dakika sonra James Potter)

James dudaklarını büzüştürüp olduğu yerde bekledi ki, gülmesine engel olsun. Yüzünde silemediği bir sırıtma vardı, aslında her zaman vardı o sırıtma ama bu seferkini orada istemiyordu, Lily'ye çok bağlanmamak amaçlı. Ortak Salon beklediği aksine boştu, o da bunu bir fırsat bilip yatağına gidip Çapulcuların sorularını yanıtlamaktansa, çünkü biliyordu ki onun için uyanık kalmışlardı, burada sessizlik içinde bir iki saat bekleyip odaya geçerim diye şöminenin karşısındaki koltuğa uzanıverdi. Kafasından Lily'yi atması gerekiyordu.

Lily onu sevmiyor iken kendisinin Lily'ye bu kadar sıkı sıkıya bağlanıp, neredeyse takıntı haline getirmesi onun Lily'nin önünde harcadığı gururundan kalan minik parçaları da yerlere seriyordu. Gerçi Perk meselesinden beri Lily'den uzak kalma kararı az buçuk işe yarıyordu ama James'in daha fazlasına niyeti vardı. Lily'yi tamamen silmek. Çünkü artık durmadan terslenmek, reddedilmek ve lanet yemek ona dokunmaya başlamıştı. Evet belki bu 4 yıl sonra daha yeni yeni etkisini gösteren bir olaydı ama bu Lily meselesine sonunda bir 'Dur' demeye başlaması da yeni bir olaydı. Gerçi kimi kandırıyordu ki? Lily'nin aklında olmadığı kaç gün geçirmişti şurda? Bu senenin başından beri kendi kendine saçma sözler verip onları bozuyordu. Olmuyordu. Onu silemiyordu.

Ellerini başının altına yerleştirip gözlerini şömineye dikip Lily'nin yüzünü gözlerinin önünden silmeye çalıştı nafile bir çabayla. Lily'nin her hareketi onu olması gerekenden epeyce fazla bir miktar etkilemişti ve şu an kendini iyi hissetmiyordu. Tamamen sarhoş gibi hareket edip düşündüğünü de farkındaydı.

Birazcık dinlenmek için kanepenin ucunda duran yorganı üstüne çekip ayakkabılarını çıkardı, kırlenti başının altına aldı ve son olarak eli gözlüklerine uzandı. Eli gözlüklerine uzandığında gözlükleri yerine uzun parmakları yüzüne çarptı. O an gözlüklerinin yokluğunu fark etti ve telaşın onu sarmaladığını hissetti. James telaşla doğrulup gözlüklerini aramaya başladı. Onları kaybedemezdi. 10 yaşından beri kullandığı gözlüklerin değeri onda çok büyüktü. Hızlıca ayakkabılarını ayağına geçirip koltuktan fırladı ve tam net olmayan görüşüyle gözlüklerini aramaya başladı.

Nasıl onların yokluğunu fark etmediğini anlayamıyordu. Sonuçta, görüşü net değildi, ve gözlüklerinin tanıdık ağırlığına oldukça alışmıştı 4 yıl içinde. 'Bilinçli sarhoşluğum sağolsun.' diye geçirdi içinden. Derin bir nefes alıp vücudunu telaştan ayırmaya çalıştı ki düzgünce düşünüp gözlüklerinin nerede olduğunu hatırlayabilsin. En son onları duşa girmeden çıkarıp baş ucundaki minik masaya koyduğunu anımsıyordu. Adımlarını erkekler yatakhanesine yöneltip hızlandı.

Kapıyı açmadan önce derince iç çekip sadece Çapulcuları uyumuş görmek istedi. Belki de sorularını sonra yanıtlamak. Ama tabi ki uyumamışlardı, ve tabi ki onu bekliyorlardı. Peter kapıdan sessizce girmeye çalışan James'i görünce konuşmayı bırakıp çarpıkça gülümsedi. Şu haliyle oldukça korkutucuydu.

"Çatalak! Neden geciktin? Neler oldu?"

James gözlerini devirerek odaya göz attı. Sirius, Peter ve Remus sırasıyla yerdeki halının üzerine oturmuş gevezelik ediyorlardı. Elbette onu gören ilk kişi Peter olmuştu çünkü kapıya dönük oturan tek kişi Peter'dı. Sirius ve Remus onun iki yanına dizilmişlerdi ama suratları kapıya dönük değildi.

"Biraz... İşim var. Bekleyin."

Sirius Peter'ın 'Neden geç kaldın?' sorusunu tekrar etmesi üzerine kıkırdadı.

"Hadi ama Kılkuyruk şunun tipine bak, saçlar dağınık olmaktan başka bir hal almış, gözlükler yok, ve oldukça garip gözüküyo--"

"Yani Patiayak?"

Sirius lafını kesen Peter'a garipçe baktıktan ve James'e muzip gülümsemesini gönderdikten sonra devam etti.

"Bak ben sana söylüyorum, bunlar prezervatif olmadan sevişmişler, James de ondan bu kadar telaşlı."

Remus kaçan kahkahalarına engel olamazken, Sirius hala kesik kesik gülüyor ve Peter da inanılmazlıkla James'e bakıyordu. James ise kendisine yöneltilen suçlama üzerine kızarmış dudaklarını büzüştürüp arkadaşlarına baktı.

James hepsinin tepkisini aklına kazırken Sirius'a dönerek gözlerini bellertti.

"Kes sesini Pati. Hayır, Merlin ve donu aşkına Kılkuyruk, öyle bakmayı kes tabi ki sevişmedik!"

"Ne bu hal o zaman?"

James olduğu yerde durarak Remus'a baktı ve ellerini göğsünde kavuşturdu.

"Bir insan sadece sevişince mi dağılır Aylak? Gözlüklerimi kaybetmişim, susarsanız onları arıyorum."

Sirius ortamdaki kahkahaya rağmen ciddileşti ve ayağa kalkarak James'i omuzlarından kavrayarak durdurdu.

"Bunu sana uzun zaman önce, Perk gözüne yumruk attığı zaman sormak istiyordum ama bir türlü sormadım. Şu anda da konusu açıldığına göre sorabilirim."

James de Peter ve Remus gibi durup dikkatini Sirius'a verdi.

"Sor Pati."

"O gözlükler Diana Black'in gözlükleri değil mi?"

"James yutkundu.

"Evet."

"Peki neden bunu Evans biliyorken biz bilmiyorduk?"

"Onunla şans eseri bu konudan bahsetmiştik. O bana Petunia'dan bahsetmişti, sanırım 2.sınıftaydık, işte konu da nasıl olduğunu anımsamadığım bir şekilde oraya gelmişti falan filan."

"James neden Diana Black hakkında tek kelime etmiyorsun bize?"

James derince iç çekerek Sirius'a baktı acı dolu gözleriyle.

"İstediğinizi anlatırım Pati, yalnızca gözlüklerimi bulmam lazım. Hem ben hiçbir zaman size anlatmam falan demedim ki."

3 Çapulcu yüzlerinde şok olmuş bir ifadeyle James'e baktı. Evet belki onları reddetmemişti bu konu hakkında, en azından sözlü olarak ama hepsi biliyordu ki bu konu onun konuşmayı sevdiği konulardan değildi ve uzun bir zamandır da tek kelime etmiyordu.

Peter da ayağa kalkarak James ile Sirius'u ayırıp James'i ittirmeye başladı.

"Hadi Çatalak, gözlüklerini bulalım da sen de bize Evans ile olanları anlat."

James Peter'a kafa sallayarak odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Ortak Salona geri indi. Kanepesine geri kıvrılıp sabah olunca gözlüklerini arayacaktı, ta ki kanepenin ucuna ilişmiş kızılı görene kadar.

Şöminenin ateşiyle uyum olan saçlarıyla mükemmel gözüküyordu. Gözleri ateşin zıplayan dalgalarındaydı, asla gözlerini ayırmıyordu. Yeşil gözleri ateşin dalgalarıyla mücadele edercesine bakıyordu. Kararlı ve ümitli. Yorganı üstüne çekmiş, ayaklarını altına almıştı. Elleri önündeydi, bir şeyi örtüyordu. James onun ne olduğunu umursamadan sessizce Lily'nin yanına oturdu ve kızın yüzünü ona çevirişini izledi.

"Potter. Seni bekliyordum, bir an hiç gelmeyeceksin sandım."

"Ne oldu?"

"Sadece, gözlüklerin bende kalmış diyecektim, al burada."

Lily nazikçe elini uzatıp gözlükleri James'e uzattı.

"Sende ne arıyordu ki benim gözlüklerim?"

Lily karanlığa rağmen kızarışını saklayamadı.

"Seni... Öpmeden önce almıştım. Cebime koymuştum."

"Neden?"

"Bilmem. Sanırım sana bakarken o an için aramızda hiçbir şey olmasın istedim."

James uzunca Lily'yle bakıştıktan sonra buna yanıt vermemenin en iyisi olduğuna karar verdi ve derin bir nefes alıp gözlükleri gözlerine yerleştirip Lily'ye tekrar baktı.

"Ne kadar stres olduğumu anlatamam sana. Şu an fark ettim de, minik bir Accio yapmak bile aklıma gelmemişti."

Lily gülümsedi

"Tahmin etmiştim, o yüzden sabahı beklemeyeyim dedim. Neyse sen uyumana bak, ben de yatayım. İyi geceler."

"İyi geceler."

James bir süre daha kıpırdamadan oturup Lily'nin gözden kaybolmasını izledikten sonra olan her şeyi duymak için bekleyen Çapulcuların yanına doğru yöneldi. Ya şimdi anlatacaktı, ya da yarın kahvaltıyı kaçırana kadar onu bırakmayacaklardı. Tabi, ev cinleri onlara bir şeyler ayarlardı, Hogwarts mutfağını keşfettiklerinden beri böyleydi bu, ama o yine de kahvaltıya gidip kahvaltıda çaktırmadan Lily'yi izlemek istiyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro