30. Bölüm: Debby?
Snuffless, Wattpad'deki biricik kardeşim. Ayrılıyorsun bir süreliğine, belki bir daha konuşamayacağımız kadar uzun bir süreliğine... Deborah'ı tanımadan gitmeni istemedim. Bu bölüm sana ithaf olsun. ♡
Bu bölüm çok aceleye geldi, okul kapanışıyla açılışını birleştirdim, saçmalamış da olabilirim, belki ilerde düzeltirim birazcık ama Azra'nın gitmeden önce Deborah'ı görmesi gerekiyordu.
Seni çok seviyorum Pad, her zaman gülümsememin yarım parçası olacaksın. Çünkü bizimki, Pad ve Pro dostluğuydu. ♡
🍀
Jenna gülerek Remus'un ardından ilerlemeye devam etti. Yaklaşık 3 dakikadır çocuğun ardından yürüyordu ama Remus Lupin'in umru değildi. Jenna dayanamayarak kahkaha attı. Çocuğun ardına dönmesine izin vermeden ellerini omzuna yerleştirdi ve Remus'un sırtına atladı.
Remus ellerini kızın bacaklarına sararak ona destek verdi. Şu görünüşleriyle oldukça komik gözüküyorlardı.
"Remus! Epeydir arkandaydım, bir takaydın iyiydi!"
"Diğerlerini arıyordum Jen. Gördün mü onları?"
Jenna tek elini çocuğun göğsünden çekerek parmağını doğrultarak ileriyi işaret etti.
"İşte orda Lils var Rem."
Remus kızın işaret ettiği noktayı umursamadan kafasını geriye yaslayarak Jenna'ya gülerek baktı.
"Rem?"
"Aylak da olur."
Remus gözlerini devirerek kızın işaret ettiği noktaya baktı.
"Lily'yi göremedim ben."
Jenna elini tekrar çocuğun omzuna koyarak pozisyonunu rahatlattı.
"Kızıl saçlarından tanırsın işte."
"Neden yanına gitmiyoruz?"
Remus ilerlemeye ve Lily'ye yaklaşmaya başlayınca Jenna çocuğun sırtından atladı ve önüne geçerek ellerini göğsüne yerleştirdi.
"Hayır Remus. Kız kardeşiyle tartışıyor. Yalnız kalsın bence."
"Petunia yine onu ezmeye çalışmadan yardım etsek ne olur ki?"
"Annesi ve babası da orda. Ve onlarda ilerde, Hogwarts'tan mezun olduğunda Lily'nin Muggle yaşamına sahip olmasını istiyorlar. Bunu konuşuyorlar."
"Sen nereden biliyorsun?"
Jenna ellerini ağzına siper ederek kıkırdadı.
"Belki, ama sadece belki, arkalarında durup dinlemiş olabilirim."
"Merlin'in donu adına Jen! Onları dinliyorsun, beni takip ediyorsun, sen ne zaman bu kadar ajan oldun?"
"4.sınıf olduk Rem! Her şeyi tecrübe etmem lazım."
Remus sırtını dikleştirince Jenna çocuğa baktı ve onu iyice süzdü.
Saçları uzamıştı, kumral saçlarından bazı tutamlar yüzüne uzanıyordu. Yüzündeki yara izleri belirginlerini azaltsa da hala göze çarpıyorlardı. Kilo vermişti. Bedeni incelmişti, yo hayır, kilo vermemişti, boyu uzamıştı. Remus yaklaşık 5 cm uzamış gibiydi.
O sırada onlara yaklaşan Ariel'i gördüler. Saçlarını gene topuz yapmıştı, dağınık topuzunun içinden sarı tutamlar dökülüyordu. Kemik çerçeveli gözlükleri yüzündeydi, mavi gözleri parıldıyor, hevesle yürüyordu. Boyu uzamamıştı, Remus'un aksine. Yanlarına gelince ilk Remus'a, ardından da Jenna'ya sarıldı.
"Özlemişim sizleri! Nasılsınız?"
"İyiyiz Ari. Sen?"
"Ben de iyiyim, diğerleri gelmedi mi?"
Tam Ariel'in sözü üzerine James ve bezgin sesi duyuldu.
"Hayır anne."
"James, tatlım--"
"Anne, yapmayacağımı biliyorsun."
"James Potter! Altı üstü arada mektup yazacaksın!"
Kalabalığın içinden çıkan kuzguni saçlar kendini ele vermişti. James bir yanında annesi diğer yanında babasıyla etrafı tarıyordu. Henüz onu izleyen Ariel, Remus ve Jenna'yı fark etmemişti.
James gerçekten uzamıştı. İlk fark edilen buydu. Geçen sene Jenna'yla aynı boyda olan James, bu sene net 10 cm uzamıştı. Yapılanmıştı, yüzü daha bir olgun gözüküyordu, gözlükleri artık yüzünden taşmıyordu. Saçları uzamıştı, karmaşıklaşmıştı ama hala aynıydı. Kendisini dikizleyen arkadaşlarını görünce hızlıca annesine ve babasına sarıldı ve onlara yöneldi.
James, en önde duran Ariel'le, ardınan sırayla Jenna ve Remus'la da selamlaştı. Annesinin el sallamasıyla uzaklaştığını görünce rahatladı ve arkadaşlarına döndü.
"Ari, Jen, Aylak! Nasıldı tatil?"
Hepsi bir ağızdan cevap verip, konuşmaya başlayınca James laflarını kesti.
"Tamam, anladım."
Ariel James'e baktı ve süzdü.
"Uzamışsın James. Hem de epey."
"Eh, Quidditch sağolsun."
"Takımdan alındın sanıyordum?"
"Takımda değilim. Sirius ve birkaç arkadaşımla oynadık. Epey."
"Sirius? Beraber miydiniz?"
"Ailesiyle sorunlar yaşadığı zamanlarda bize geliyordu. Annemle arası çok iyi. Sanırım benle olduğundan daha iyi bile olabilir."
Remus bir kahkaha kopardı.
"Hadi ama Çatalak. Annen senden daha insancıl. Bunu kabullenmişsindir diye düşünüyordum."
James yüzünü ekşiterek karşısındaki çocuğa baktı.
"Ha-ha-ha Lupin. Çok komiksin gene."
Lily sinirli bir yüz ifadesiyle trene yönelirken James onu kolundan tutup çekti.
"Evans! Sana da merhaba!"
"Kes sesini Potter. Havamda değilim."
Lily'nin durduğunu anlayınca James elini çekti.
"Ne oldu?"
Lily kafasını kaldırarak James'e baktı.
"Sonra konuşalım. Bak senin Black geliyor."
James aniden arkasını döndü.
"Patiayak!"
"Çatalak!"
İki arkadaşın sarılmalarını izlerken Jenna başını çevirdi.
"Çok gereksiz duygusalardansınız."
Sirius James'ten ayrılarak Jenna'ya sarıldı.
"Ben de seni seviyorum Jen."
Sirius arkdaşlarını çekiştirerek trene yönelmeye başladı.
"Kompartımansız kalalım diye mi burada dikiliyorsunuz?"
"Daha Peter gelmedi."
"O hep son 5 dakikada gelir Ari. Hadi gidelim."
Trene binip boş olan ilk kompartımana yerleştiler. James ile Sirius karşışıklı olarak her zamanki gibi pencere kenarına yerleşip ayaklarını masanın üzerinde birleştirirken Remus Sirius'un, Jenna da James'in yanına oturdu. Jenna sırtını James'e dayayarak ayaklarını birleştirdi ve Lily de Jenna'nın dizlerini kafasını yasladı. Ariel Remus ile Sirius'un arasına sıkıştı, şimdi hepsi sadece Peter'ı bekliyorlardı.
"Bu sene hangi derslerden zorlanacağım acaba?"
Remus güldü.
"Genelde hepsinden zorlanıyorsun Jenna."
"Hepsi çok zorsa bu benim suçum değil."
James güldü kafasını camdan kaldırdı.
"Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü bu sene kim olacak acaba?"
"Kim olursa olsun, gelen her KSKS Profesörü gibi senden nefret edecek Çatalak."
"Neden nefret ediyorlar benden anlamıyorum. Her zaman sınıf birincisi oluyorum, gene benden nefret ediyorlar. Nasıl bir kafadır bu?"
Kahkahalar eşliğinde Peter içeriye daldı. Hem de tam anlamıyla. Remus Peter'ın oturması için yer açtı. Peter açılan yere oturarak karşısındakilere baktı.
"Ay-- durun-- çok yoruldum-- geç kaldım sandım."
"Tek mi geliyorsun Peter?"
Peter Ariel'e döndü.
"Halamlarla yaşıyorum Ari. Onlar Muggle. O yüzden evet."
"Sen Muggle doğumlu musun?"
"Hayır melezim. Sadece halamlarla yaşıyoru-- Ay dur, cidden yoruldum."
Tren düdüğünün keskin sesi bir kez daha öttü. Artık kalkıyorlardı. Kompartımanın kapısı son bir kere açıldı. İçeriye kafasını uzatan kız, bir kere dolu olduğunu görünce tekrar kapatacaktı ki, olduğu yerde sanki yapışmışcasına kaldı.
Kızın koyu kahve saçları dirseklerine hafif dalgalarla uzanıyordu. Siyaha yakın kahvelikte gözleri şaşkınlıkla bakıyordu. Bakışlarını takip ettiğinizde Sirius'la bakıştığını fark edebilirdiniz.
Kız dudaklarını aralayarak narin ve tek tek konuştu.
"Sirius?"
Sirius ayağa kalktı. Kızın yüzünde şaşkınlık olsa da Sirius şaşkınlığını atlatmışcasına sırıtıyordu.
"Debby?"
Debby diye seslenilen kızın kompartıman kapısını kapatmasıyla Sirius'un herkesi ezip geçerek kıza ulaşması bir oldu. Uzunca sarıldılar. Sirius kendisine merakla yönelen bakışları görünce açıklama yapma isteği duydu ve kızın omzuna gelen kafasını tutup saçlarını karıştırdıktan sonra omzundan tutarak kendisine çekerek sarıldı.
James öksürerek, sank en iyi arkadaşıyla yabancının samimiyeti onu rahatsız ediyormuşcasına, sordu.
"Pati, ne ayaksın?"*
Kız soruyu üstüne alınarak tek elini Sirius'un yukarıda kalan omzuna atarken diğer eliyle saçlarını iteledi.
"Ben Deborah Williams. Sirius'un çocukluk arkadaşıyım."
🍀
Merhabalar,
*Tamam espri iğrençti, kabul. Ama Snuffless bu konudan konuşurken hayal ettiği tanışma sahnesinde James'in böyle bir espri yapmasını istemişti, tabiki kıramazdım! Bana değil, ona sövün. ♡
Deborah Williams karakteri
Snuffless'a aittir. Olabildiğince karakterin ruhunu ve gizemini sizlere yansıtacağım.
Sihirli Günler!
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro