1.sınıftan 7.sınıfa kadar olan tüm öğrenciler karşılarında duran görkemli Hogwarts'a bakmak için kafalarını kaldırıyordu. Ne kadar çok görürse görsün önemli değildi, Hogwarts'un var olan ihtişamı herkesi kendine her zaman hayran bırakıyordu. Yavaş yavaş kalenin içinde yürüyen 1.sınıflar karşılarındaki koyu renk saçlarını sıkı bir topuz yapan ciddi yüzlü cadının konuşmasını dinlediler.

"Hoşgeldiniz 1.sınıflar! Öncelikle kısa bir bilgilendirme yapıp daha sonra sizleri hepinizin hakkında az çok şey bildiğini düşündüğüm Seçmen Şapkanın yanına yönlendireceğim. Ben, biçim değiştirme profesörü, Profesör Mcgonagall. Sizleri Büyük Salona alıp Seçmen Şapka ile 4 binaya yerleştireceğiz. Bu binalar isimlerini kurucularından almaktadır. Godric Gryffindor, Helga Hufflepuff, Rowena Ravenclaw ve Salazar Slytherin. Seçmen Şapka sizin bir Gryffindor, Hufflepuff, Ravenclaw veya Slytherin olduğunuzu belirleyecek. Şimdi gerekli açıklamayı verdiğime göre, sizleri Büyük Salon'a, Seçmen Şapka'ya yönlendiriyorum."

Minik 1.sınıflar, Profesörün kocaman kapıları sertçe açıp içeriye doğru emin adımlarla yürümesiyle, Profesörü takip etmeye başladılar.

Salondaki herkes 1.sınıfları uzaktan kesiyor, kimin nereye seçileceğini bekliyordu. 1.sınıflar Mcgonagall'ın talimatıyla minik bir taburenin önüne doluşup beklemeye başladılar. Profesör eline uzun bir parşömen alıp, sırayla isimleri çağıracağını ve elindeki şapkayla kendilerini binalarına yerleştireceğini söylerken dikkatle dinlediler.

Peter gözlerini oldukça eski gözüken şapkaya dikmişti. O şapkanın kendisini nereye yerleştireceğini nerden bileceğini kestiremiyordu.

James onun bu meraklı bakışlarına anlam vermiş kıkırdıyordu.

"Merak etme Peter. O sıradan bir şapka değil. Kendisi konuşabiliyor. Ve de hiç hata yapmadığı söyleniyor."

Peter korkuyla James'e döndü:

"Pe-pekala."

Sirius sırıtarak hemen atladı.

"Sakin olmayı dene Peter. O kadar korkunç gözükmüyor."

Peter ağzını açıp cevap verecekti ancak Profesör ilk ismi söylerken nutku tutulduğundan yanıt veremedi.

"Pettigrew, Peter."

Sarışın çocuk arkadaşlarının sırtına vurmasıyla harekete geçti ve yavaş adımlarla taburuye oturup şapkanın başına oturtulmasını bekledi. Şapka bir anda hareketlenip ağzını açınca Peter olduğu yerde hafifçe zıpladı.

"Hmmm... Garip bir karar ama oldukça eminim. En çok uyacağın yer orası, her ne kadar şu an oraya ait değilmişsin gibi gözüksen de. Evet, kararım kesin! Gryffindor!"

Gryffindor masası sesli bir biçimde alkışlarken Peter Pettigrew şaşkınlıktan olduğu yerde duruyordu. Mcgonagall'ın sırtını pohpohlamasıyla kendine gelip Gryffindor masasına yürüdü.

"Brown, Rose."

"Mckinnon, Jack."

"Honey, Elizabeth."

İsimle sıra sıra okunuyor ait oldukları bina seçiliyordu. Her seferinde farklı bir masadan alkış sesleri yükselirken Sirius korkuyla sırasını beklemeye başladı.

"Black, Sirius."

Kendinden emin adımlarla tabureye yürüdü Sirius. Şapka başına oturduğu anda konuşmaya başladı.

"Aha gene bir Black. Seni nereye koyacağımı biliyorum. S-- Ahh bir dakika. Demek Slytherin istemiyorsun ha? Hmm yıllar önce karşılaştığım bir Black'i andırdın bana. O da Slytherin'e ait değildi. Hmm, bolca cesaret demek? O zaman Gryffindor!"

Gryffindor masası, bir Black'in yanlarına yürümesiyle yüksek sesli bir alkış kopardı.

"Chase, Ariel."

Şapka sarı saçlara oturur oturmaz bağırdı:

"Gryffindor!"

"Snape, Severus."

"Hmm demek öyle Severus Snape? O zaman Slytherin!"

"Lupin, Remus."

"Ah, senin gibilerin buraya gelebildiğini bilmiyordum ancak seni burada görmek güzel. Oo fark ettirmesen de ben sendeki cesareti görebiliyorum. Gryffindor!"

"Dare, Jenna."

"Hmm sanki biraz Hufflepuff'ımsı bir hava gördüm sende. Ama yok, sadakat ve cesaret ön planda. Pekala, Gryffindor!"

"Potter, James."

James kendinden emin adımlarla tabureye oturdu.

"Oo güzel özgüven varmış Potter! Hmm bu biraz zor. Hem bir Black hem de bir Potter ha? Bu da hem bir Slytherin hem de bir Gryffindor demek. Demek Slytherin istemiyorsun. Ah, cesaret ve sadakatinin ağır bastığını görüyorum. Gryffindor!"

James güler yüzle Gryffindor masasına oturdu. Yanındakilerle tanışmaya ve gülüşmeye başladı.

"Selam. Ben James Potter."

Zümrüt gözlü kız, kendine hayran bıraktırarak elalara gülümsedi.

"Merhaba. Ben de Lily, Lily Evans."

"Sirius Black."

"Ariel Chase."

"Remus Lupin"

"Peter Pettigrew."

"Jenna Dare."

Uzun, beyaz sakallı profesör ayağa kalkarak yarım ay şekilli gözlüklerinin arkasından salona gülümsedi.

"Evet, hepiniz hoşgeldiniz. Yeni gelen 1.sınıflar için, ben Profesör Dumbledore. Okul müdürü. Uzun bir nutuk için her zaman hazırım ancak şu an sizin kadar bende açım. Haydi bakalım yumulun!"

Yoktan var olan yemekler, öğrencilerin önünde belirmeye başlarken düşük sesli olan fısıltı giderek artmaktaydı.

🍀

Gryffindorlar! Beni takip edin!"

Başkan olduğunu söyleyen uzun boylu çocuk, Gryffindorları sihirli merdivenlerden geçirirken, 1.sınıfların hayran olan seslerine güldü. Şişman Kadın portresinin önünde durdu.

"Ah hoşgeldiniz tekrardan canlarım!"

"Hoşbulduk Şişman Leydi."

"Parola?"

"Çilek Sepeti."

"Madem öyle diyorsun, haydi bakalım buyurunuz" diyerek geçitti açtı portre.

"Evet 1.sınıflar oda arkadaşlarınız panolarımızda asılmıştır. Valizleriniz yataklarınız baş ucunda sizleri beklemekte."

Lily, zümrüt gözlerini hayranca parıldarken odada gezdirdi. Altın sarısı ve kırmızı renklerine bezenmişti. Duvarda bir şömine onun önündeyse kocaman bir koltuk vardı. Lily hafifçe gülümsedi. O köşeyi sevmişti.

Lily'nin düşünceleri "Aynı odadayız" diye bağırarak üstüne atlayan Ariel ve Jenna ile kesildi. Kızlarla gülüşerek heyecanların paylaştı ve odaya doğru sakince yürüdü.

🍀

Remus Lupin eşyalarını yerleştirirken oda arkadaşlarına takıldı. Her ne kadar manyak gözükseler de, onlardan hoşlandığını sezmişti. Valizini boşalttıktan sonra "RL" yazan yerin üstünden parmağıyla gezdi. Hogwarts hoşuna gidecek gibi gözüküyordu.

Kendinden iğrenmesini sağlayan problemini düşününce yüzü asıldı. Acaba burada o problemle nasıl başa çıkacaktı. Bunları düşünmeyi bırakmalıyım diye düşünürken Sirius'un kahkasını ve ardından kafasına çarpan yastığı hissederek arkasın döndü.

Kafasınk yastık geçirmiş olan James, 32 diş gülerken Peter'dan gelen yastıktan kaçmaya çalışıyordu. Remus yatağındaki yastığı aldığı gibi kıkırdayan Sirius'a geçirdi.

Yarım saat boyunca manyaklar gibi yastık çarpıştıktan sonra her biri kendi yataklarına yorgun bedenlerini fırlattı. Ortamda sadece nefes alışverişleri duyulurken Remus bir kahkaha patlatan James'e döndürdü yüzünü:

"Haydi ama ilk günden mi, ciddi misin?" Diyerek güldü.

Kuzguni saçlı, dudaklarındaki muzip gülümsemesiyle yanıtladı arkadaşını:

"Bu sadece bir başlangıç dostum."

James'in hafif tehdit içeren cümlesinden sonra Sirius kahkaha attı. Sirius ile beraber hepsi kahkalarıyla odalarını kahkayala döşediler.

🍀

Farkındayım, kısa oldu ama ne yazacağımı çok kestiremedim. En fazla 1 veya 2 bölüm sonra zamanı hızlandırıp sınıf atlamayı düşünüyorum. Bir anda 3 veya 4. sınıfa atlayabilirim şaşırmayınız :)) Minik sınıflarda ne yazacağımı çok bilmiyorum ancak ilerisi için spoi vermeden açıklayacak olursam klişelerle dolu olmayan bir karmakarışık ve upuzun bir kurgum var. Bu arada şimdiden tekrae belirteyim bu sadece Rowling'in bilgileriyle oluşacak bir kurgu değil. Belki biraz Harry'nin dönemindeki olayları da bu dönemde kullanmak adına Harry'nin döneminden çalabilirim arkadaşlar. Eleştiri, yorum, fikir ve vote'larınızı bekliyorum. Hepinize sihirli günler!