29. Bölüm: Engelli!
"Haydi, Lils yer bulamayacağız!"
Lily bavulunu kapatıp ayrılmak üzere olduğu odasına bir kere daha baktı.
3.yılını da bitirmişti bu odada. Hiç ama hiç ayrılmak istemiyordu. Hani derler ya, 'Hogwarts benim evim' diye, Lily tam olarak öyle hissediyordu. Asla hiçbir yerde, burda olduğu kadar sevecen karşılanmamıştı. Dostluğu burada öğrenmişti bir kere, bu her şeye bedeldi. İlk sevgilisini edinmişti. Potter ve Black'in peşinden hiç olmadığı kadar lanet yağdırmıştı. Ağlamıştı, gülmüştü, her duyguyu tatmıştı, bundan nice bir ev olabilir miydi ki zaten?
"Lils!"
Jenna odaya tekrar girip, etrafı sanki son defa görüyormuş gibi inceleyen Lily'yi görünce duraksadı. Neden kızın bu hallere düştüğünü biliyordu. Neden her Hogwarts'tan ayrılırken bu son sefermiş gibi üzüldüğünü biliyordu. Her Hogwarts yılı başında bu kadar heyecanlı olduğunu da biliyordu. Hepsi, hakkında çok az duyduğu, ablası Petunia Evans yüzündendi.
Jenna yavaşça arkadaşının yanına yanaşarak kafasını Lily'nin boynuna yasladı.
"Bir senenin daha sonu."
"Hem de uzun bir senenin daha sonu Jen. Keşke hiç ayrılmasam buradan."
"Herks bunu istiyor Lils, sadece bu kadar şanslı olan yok. Haydi, hazırsan gidelim. Konpartıman bulmamız lazım."
"Olmadı Çapulcularla otururuz. Lütfen aceleye getirme beni. Her sene buradan ayrılış seremonimi biliyorsun."
Jenna iç çekerek güldü ve kapıya yöneldi. Kapıdan çıkmadan önce Lily'ye seslendi.
"Peki Çileğim. 10 dakika sonra trende ol yeter."
Jenna kapıyı yavaşça kapattı ve trene yönelmeye başladı. Ağlayan 7.sınıfları görmek iç acıtıcıydı.
Peter aniden Jenna'nın karşısında durdu.
"Jen! Bizimkileri bulamıyorum! Nerdeler biliyor musun?"
"Gel, trende buluruz beraber. Ari de onlarladır sanırım."
"Lily nerde?"
"Geliyor."
Peter arkadan Jenna önden, trene ulaştılar. Hagrid'e selam verdikten sonra kompartımanları dolaşmaya başladılar.
Her sene sonu aynı manzaraydı. 7. sınıflar ağlaşarak beraber oturur, 6. sınıflar ya öpüşür ya koklaşırlardı, 1. sınıflar arasında deli bir muhabbet vardı, 2. sınıflar daha çok grup grup ve 3 ile 4. sınıflar toplu otururdu. 5. sınıflarsa kendi hallerinde takılırlardı işte.
Peter Jenna'nın önüne geçerek sonlara doğru olan bir kompartımanı açtı ve içeri girdi. Jenna da hızlanarak onu takip etti.
"İşte burdasınız!"
James kafasını camdan, ayaklarını da masadan kaldırıp güldü ve karşısında duran telaşlı Peter ile hafifçe üzgün olan Jenna'ya baktı.
"Sen nerdeyiz zannettin Kılkuyruk?"
"Bulamadım sizi."
Sirius kafasını dayadığı masadan hiç oynatmayarak ekledi.
"Daha şimdi geldik Kuyruk. Belki daha önce kompartımanları gezmişsindir."
Jenna James'in yanına oturup sırtını ona yasladı. O sırada Peter'da Ariel ile Sirius'un yanına oturmuştu.
"Neyin var Sirius?"
Sirius homurdanma ile havlama arası karışık bir sesle yanıtladı.
"Uykum."
Ariel çaktırmadan gülerken kompartıman kapısı bir daha açıldı ve içeriye Remus ile Lily girdi. Hararetli bir konu hakkında konuşuyorlardı. Yerleştiler.
"Hayır Remus, kesinlikle Juliet daha salak. Aşkından intihar etmenin neresi mantıklı ki?"
"Anlamıyorsun Lils, Juliet'in gözü Romeo'dan başkasını görmüyordu."
"Bunu kontrol edebilecek bir iradeye sahip olmalıydı."
"Aşk, gözü kör eder derler. İşte bu, Juliet'in yaşadığıydı."
James araya girerek öksürdü.
"Hadi ama Lils, Perk ile olan ilişkinden anlamıydın bunu."
"Kes sesini Potter. Sana kimse fikrini sormadı."
"Perk nerde?"
"Diğerleriyle oturuyor."
"Sen neden bizimle--"
"Yeter!"
Lily asasını çekerek karşısındaki James'e doğrulttu. Tabi James de asasını çekmişti.
"Ben Perk'e benzemem Lily. Reflekslerim hızlıdır."
"Emin ol Potter, Tom'un refleksleri yavaş olsa, senin yerinde Quidditch'te oynatmak istemezlerdi."
"Dikkat etmen gereken kelime: İstemek. Kimse onu benim yerime oynatamaz, anca kıskanç hayranlarım ister."
Ariel Lily'nin asasını elinden çekti. Bezgin bir ifadeyle gözlerini devirdi.
"Lütfen, bugün kavga etmeyin bari."
"Onu şu egoist domuza söylemeyi dene Ari."
Ariel, Lily'nin James'e hitap şekliyle kahkahalarını bastırmak için elleriyle ağzını kapattı.
James tekrar ağzını açacaktı ki kompartımanın kapısı tekrar açıldı ve içeriye bir kafa uzandı.
"Potter. Konuşmamız lazım."
"İçeri gel Allison."
Allison Ally olabildiğince üzgün ve sinirli gözüken suratıyla kompartımana girip oturdu. Gözleri James'in üzerindeydi.
"Şey, takımda kararlar alındı. Bunları bildirmek takım kaptanı olarak bana düşüyor."
James gözlüğünü düzelterek oturduğu yerde dikleşti.
"Evet?"
Allison göz temasını bozarak masadaki çiziklere dikti gözlerini.
"Çok üzgünüm, gerçekten öyleyim Potter bu benim yapacağım en son şeydi ama benlik bir durum deği--"
"Ne var Allison? Söyle işte."
"Takımda değilsin artık."
James son sözlerle çarpılmışa döndü. Alnı gerginleşerek kaşları havaya kalktı. Dudakları düz halini almıştı. Yüzündeki kıvrak tebessümün olmadığı nadir zamanlardı. Ellerini saçlarından geçirdi ve kıza döndü.
"Nedenmiş o? Yerime o Perk geçsin diye mi?"
"Takımdakilerin oylamasıyla atıldın Potter. Ve evet, yerine Perk alınacak. Gerçekten üzgünüm."
Allison kalkıp şok ortamı yarattığı kompartımandan çıktı.
"Çatalak? Dostum hayatta mısın?"
James gözlerini Sirius'a dikti. Ardından Lily'ye baktıktan sonra konuşmaya başladı.
"Harikayım Pati. Sayemde artık Evans'ın sevgilisi takımda oynayabilir."
James tekrar kafasını cama, ayaklarını da masaya uzattı.
"Sen-- Potter sen o kadar iğrençsin ki! Katlanamıyorsun! Takımdan çıktın, yerine Tom girdi, katlanamıyorsun buna!"
James gülerek Lily'ye baktı.
"Katlanamıyorum Evans, rahatladın--"
Peter kafasını masaya hafifçe ve birkaç kere masaya vurdu.
"Yeter, yeter, yeter! Kavganın da suyunu çıkardınız! Bir 'Evans' bir de 'Potter'. Gerçekten özürlülere benziyorsunuz!"
Ariel gözlerini devirdi ve sinirle Peter'a baktı.
"Onlar özürlü değil, engelli Peter. Engelli! Kaç bin kere daha söylemem lazım?"
Gergin hava, Ariel'in söyledikleri üzerine, yerini kahkahalara bıraktı.
Her şey oturmuş gibiydi. 3.senenin sonunda, bu kompartımanda her sene aynı kişiler oturacaktı. Ama herkes yanılıyordu. Daha hiçbir şey oturmamıştı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro