Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

YARINDAN HABER YOK, DÜN BİTTİ

Doğduğun gün spoilerı yediğin ve baştan sonunu bildiğin bir film gibiydi hayat...

"Bir gün öleceksin!"

-B. Marsel-


"Yarından haber yok, dün bitti..."

Kadın, otelin lobisindeki barda derisi rahatsız edici sertlikte ve eskilikten dengesi bozulmuş olan bar sandalyesinin üstünde otururken bedeni sandalyenin üzerine emaneten atılmış bir ceket gibi duruyor, o ise önündeki viski kadehini barın üzerinde döndürüp duruyor ve yaşadıklarına anlam vermeye çalışıyordu.

Standart bir bireyin hayatında her şeyin aynı anda tepetaklak olma olasılığı ne olabilirdi?

Zehra, o sabah yatağından kalkarken gün içinde yaşayacağı hiçbir şeyi tahayyül edemezdi. Rutinleri olan bir finans direktörüydü Zehra. Her gün aynı saatte yani sabah 6'da uyanır, gözü kapalı şekilde duşa girer, yaklaşık yarım saati banyoda geçirir, o banyodan çıkana kadar makinede demlenmiş olan filtre kahvesinden termos kupasına doldurur, ardından kalanını annesinin ona kendi elleriyle yapmış olduğu porselen kupaya doldurup giyinme odasına geçer ve geceden hazırlamış olduğu kombinini giyerken o kahveyi yudumlardı.

Makyaj masasının önüne oturmadan önce dişlerini fırçalar ve makyajını yaparken bir taraftan da gelen elektronik postalarını kontrol ederdi. Ardından kedisi Mario'nun mamasını ve suyunu tazeler, termos kupaya doldurduğu kahvesini alır, her objenin simetrik olduğundan emin olarak kapıyı çeker ve üç defa kilitlerdi.

İş yerine giderken hep aynı güzergahı kullanır, aynı simitçinin önünde durur ve mutlaka iki tane Ankara simidi ve üçgen peynir alırdı. Aslında o simitleri yiyecek vakti pek olmazdı ama alışagelmiş rutinini bozamazdı Zehra. Yoksa obsesif kompulsif bozukluğu tetiklenir, kendisini içinden çıkamadığı bir anksiyete krizinin içinde bulurdu.

Ancak o sabah rutini çalmayan alarm ile bozulmuştu Zehra'nın. Çünkü bir gece önce uzatmalı nişanlısı ile kavga etmişler ve Zehra, Ahmet'i evden kovarken arkasından fırlattığı vazoyu kapıya çarpmış, cam vazonun her bir parçası hole dağılırken o salondaki bara geçmiş ve bir şişe viskiyi kafasına dikerek bitirmiş, çökmüş olduğu barın dibinde ağlarken sızıp kalmıştı.

Evlenmek gibi bir derdi yoktu Zehra'nın...

Ancak babasının ölümünden sonra yalnız kalan annesi ona sürekli olarak "Ölmeden önce seni beyaz gelinliğin içinde görmek istiyorum." diyerek baskı yapıyordu. İşte tam olarak bu yüzden Ahmet ile kavga etmişti Zehra.

Zehra ne kadar planlı, programlı ve rutinleri olan bir kadınsa Ahmet onunla taban tabana zıt bir yaşantıya sahip olan bir adamdı. İşinde çok iyi bir art direktördü ama kurallar ile arası iyi değildi bu yüzden de hiçbir yerde kalıcı olamıyordu.

Hiçbir arkadaşı Zehra'nın Ahmet ile olan ilişkisine anlam veremiyor, sürekli olarak Zehra'yı bu konu üstünden eleştiriyorlardı. Esasında Zehra defalarca bu soruyu kendisine sormuş ama cevabını bulamamıştı.

Toksik bir ilişkileri vardı...

Sürekli olarak ayrılıp, barışıyorlar ancak birbirlerinden kopamıyorlardı da...

Yine Ahmet ile kavga etmişler ancak bu sefer Ahmet hakaretin dozunu kaçırmış, Zehra onu evden kovmuş, hırsını alamadığı için de ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişti. Sabaha kadar ki süreçte telefonunun şarjı bitmiş, bu yüzden alarm çalmamış, sızıp kalmış olduğu barın önünde tutulmuş olan boynunun ağrısı ile açmıştı gözünü. Sabah dokuzda başlayan mesaisine çoktan yarım saat geç kalmış, haber vermeden bu şekilde ortadan hiç kaybolmadığı için çalışma arkadaşlarıysa çılgına dönmüştü.

Zehra, duvardaki saate baktığında gayri ihtiyari "Hass*kt*r!" diye bağırmış ve yarım açılmış gözüyle banyoya doğru koşmaya çalışırken yerdeki cam parçalarından birine basınca ayağı kesilmiş ve acı dolu bir çığlıkla olduğu yerde sekmeye başlamıştı. Sekerek banyoya doğru gitmiş ve kendisini doğruca duşa atmıştı.

Ayağının altından akan kana bakamıyordu Zehra...

Çünkü kana bakarsa bayılacağını ya da istifra edeceğini biliyordu. Kan tutardı Zehra'yı...

Tam olarak bu yüzden de aşağı bakmamaya çalışarak çok hızlı bir duş almış yine ayağını bakmadan sarmaya çalışmış ve tüm rutinlerinin dışına çıkarak hazırlanıp evden çıkmıştı.

Yarasının ne kadar derin olduğunu umursamadan aracıyla şirkete doğru yol almış, simitçiyi es geçmiş, kaçırmış olduğu toplantıyı yakalayabilmek için tüm kuralları ihlal etmişti.

Nihayet şirkete ulaştığında ayağındaki stilettodan akan kanların farkında dahi değildi Zehra. Asistanı Zehra'yı gördüğünde karşılaştığı manzaraya inanamamış ve ofisin koridorunu inleten çığlığı ile tüm çalışanlar bakışlarını Zehra'ya çevirmişti ama bunlar onun zerre umurunda değildi. Çünkü şirket CEO su ile olan toplantıyı kaçırmıştı. Üstelik o toplantıda Hatay'da yapılacak olan alışveriş merkezi için bütçe planlamasını ve yatırım planını sunacaktı.

Üstünde gezinen gözlere aldırış etmeden asistanı Ezo'dan dosyalarını istedi, ardından topallayarak toplantı odasına doğru ilerledi. Kapıyı tıklatıp, içeri girdiğinde ortama yansıyan tüm gerilimi üzerinde hissetti ama onu hiçbir şey yıldıramazdı.

"Özür dilerim Bora Bey, ufak bir kaza geçirdiğim için geç kaldım." diyebildi sadece...

Şirket CEO'su Bora Bey, Zehra'nın ayağından akan kanı görünce oturduğu yerden fırladı. "Çabuk doktoru çağırın!" diye emir verirken Zehra'nın oturması için bir sandalyeyi ona doğru itekledi. Aslında canı çok yanıyordu hatta ağlamamak için kendisini zor tutuyordu ancak olduğu pozisyona gelebilmek için tabiri caizse tırnakları ile kazımış ve çok fazla bedel ödemişti.

Otuz altı yaşındaydı Zehra...

Tüm arkadaşları gününü gün edip gezip tozarken o günde yirmi saat çalışmış ve dört saat uyumuştu. Arkadaşları evlenip çoluğa çocuğa karışmışken o ilişki yaşayacak vakit bulamadığından terk edilmişti.

Bora Bey, Zehra'yı sandalyeye oturttuğunda bir elini Zehra'nın elinin üstüne koyarak ona destek olmaya çalıştı. Neler olduğunu o an idrak etti Zehra, soğuk terler dökmeye başladı. Ona şefkatle davranan adamdan güç alarak baktı ayağına. İşte o an başı döndü, içinden gelen kusma isteğine engel olmaya çalıştıkça gözü karardı, derin bir nefes aldı ama o nefesi bırakacak mecali kalmadı. Teslim oldu karanlığa ve karanlık her yeri sardı...

***

06.02.2023 Saat 04:17/Hatay

Siz hiç köşeye sıkıştınız mı? Kaçacak yeriniz nefes alacak deliğiniz kalmadığını anladığınızda ne yaptınız mesela? Üstelik mecazın çok ötesinde canlı canlı yaşadınız mı bunu? Peki, her soluk aldığınızda ciğerinize dolan toz ile boğuldunuz mu? Bedeninizin kaplayacağı standart alanın ½ sine yanınızda sizi korumaya çalışırken ölmüş biri ile mahkûm oldunuz mu?

Zehra'nın hayatta kalma savaşı onun gibi enkazın altında kalan yüzbinlerce insanla aynı zamanda, tam olarak Saat 04:17 de başladı.

Peki o bu savaştan galip gelebilecek ve yeniden aydınlığa kavuşabilecek miydi?

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro