Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

16: Parti

Millet bölüm atınca 40 bin yorum gelir ben atınca 100 yorum! Gelde ağlama.

Bu bölüm bin yorum olur mu? Bence siz yaparsınız be!

Bu arada yıldıza basınca turuncu oluyor.

İnstagram: @burhanakgun_

Tüm okulun telefonlarına düşen bildirimin ardından Berfin ve Didem'in adı bile anılmamıştı. Resmen tek bir bildirim okulun gündemini değiştirmeye yetmişti. Okulda attığım her adımda bir grup insanın akşamki parti hakkında konuştuklarına kulak misafiri olmuştum. Sonunda okulun bittiğinin habercisi olan çıkış zili duyulduğunda herkes ayaklanmış ve montlarını giyerek sınıfı terk etmişti.

Berfin kırmızı şişme montunu üzerine geçirdikten sonra benimle göz göze gelince bir şey söyleyecekmiş gibi durup bana baktı. O sırada Didem ders kitaplarını çantasına tıkıştırıyordu.

Berfin sonunda "Akşamki parti için iyi eğlenceler." dediğinde duraksadım.

Onlarda davetli değil miydi?

Şaşkın sesimle "Sizede mail gelmedi mi?" diye sorduğumda Berfin kaşlarını çattı. Didem'de çantasını sırtına takıp bize döndü.

"Hayır, gelmemesi normal değil mi?" Berfin'den değilde Didem'den aldığım cevapla bizi dinlediğini anlayabilmiştim. Didem'in yeşil gözleri baskıcı bir tavırla üzerimdeydi.

Düşünmeden "Akşam partiye gelin. Benim davetlilerim olarak." dediğimde Berfin başını sağa sola salladı. Sorun neydi? Dışlanmış gibi hissetmelerini istemiyordum.

Berfin sanki nokta koyarcasına "İstenmediğimiz yerde bulunmayız." Dedi ve üzerine bir şey söylememi istemiyormuş gibi baktı. Didem'in yüzünde ise buruk bir ifade vardı. Sanki akşamki partiye gelmeyi istiyor gibiydi.

"Eğer sizede mail gelmiş olsaydı gelir miydiniz?" Dedikten sonra elimi montumun cebine daldırıp telefonumu kavradım. Didem başını tereddütle aşağı yukarı salladığında telefonumu çıkardım ve "Bana telefon numaralarınızı söyleyin." dedim.

İkisininde numaralarını kaydettiğim sırada Mehmet sınıfa girip bize doğru yürüdü. Sınıftaki insan sayısı her saniye azalıyordu. Mehmet yanımıza varınca başıyla bana selam verdi ve kızlara döndü.

Mehmet soğuk bir sesle "Gitmiyor muyuz?" Diye sorduğunda Didem ona bakmak adına başını kaldırdı.

Didem "Bizde tam çıkıyorduk." Dediğinde Berfin bana doğru birkaç adım atıp yakınıma varınca kulağıma eğildi.

Fısıldayarak "Söz vermedik. Ama senin için gelmeye çalışacağız." Dediğinde istemsizce gülümseyip ona baktım.

Aniden "Mehmet'te gelsin." Dediğimde Didem başını bana çevirdi ve sanki inanamıyormuş gibi bir yüz ifadesiyle bana baktı. Bense ona gülümsemekle yetinmiştim.

Mehmet meraklı bir tavırla "Nereye?" Diye sorduğunda Berfin bana göz kırpıp arkasına döndükten sonra "Anlatırız." Dedi ve sınıftan çıktılar.

Sırada duran çantamı alıp tek koluma taktım. Tam önüme dönüp kapıya doğru ilerleyecektimki Alev önüme çıktı. Korkuya bir adım geri sıçradıktan sonra kaşlarımı çatıp ona baktım.

Kırmızı saçlarını eliyle kuşağının arkasına ittiren Alev, "Bir sigara içelim mi?" Diye sorunca başımla onayladım.

Okuldan çıkıp karşısındaki havuz kenarına geçtiğimizde okulun yarısının burada olduğunu görmüştüm. Ateş ve birkaç çocuk çaprazımızdaki duvara yaslanmış sigara içip sohbet ediyorlardı. Havuzun en yakınında bulunan bir taşa yaslandığımda Alev'de karşıma geçmiş ve montunun cebinden sigara paketini çıkarmıştı.

Sigara paketinden iki dal çıkardıktan sonra tekrar kapatıp cebine attı ve dallardan birisini bana uzattı. Elinden aldığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdikten sonra onun sigarasını yakmasını bekledim. Rüzgar sürekli şiddetle yönümüze estiği için çakmağı başarıyla yakmak oldukça zordu. Sonunda sigarasını yakmayı başarıp çakmağı bana uzatınca bende sigaramı yakıp çakmağı tekrar ona uzattığım.

Alev çektiği dumanı titizlikle benim sağıma üflüyor ve dumanın bana değmemesine özen gösteriyordu. Bense sigarayı henüz yanması için aldığım nefes dışında hiç içmemiştim.

"Bugün okula sadece sayılı nakil öğrenciler gelmiş." Alev birden lafa girince onunla göz temasımı kesmek için sigarayı dudaklarıma götürdüm ve yavaşça derin bir nefes aldım. Sigarayı tekrar dudaklarımdan uzaklaştırırken içime çektiğim nefesi yavaşça üfledim. "Bir çoğu bu hafta içerisinde ya da gelecek hafta gelecekmiş." Diye ekleyen Alev benden bir tepki bekliyor gibi gözüküyordu. Fakat ona asla tepki vermedim. Onun bu konu hakkında konuşurken kendimi çok tuhaf hissediyordum çünkü burun buruna geldiği kızlarla samimiyet kurmuştum.

Tekrar sigaradan içime bir duman çektiğimde bu kez boğazım yanmıştı fakat asla bozuntuya vermemiştim. Dumanı geri üflediğimde rüzgarın saldırısına uğramış ve dağılmıştı. Birkaç metre ötemizdeki Ateş'le gözlerim istemsizce kesişince bedenime sebepsiz bir titreme yayılmıştı. Ve sanki midemden boğazıma kadar tırmanan bir kusma isteğiyle savaşıyordum. En iyisinin ona bakmamak olduğuna kanaat getirip gözlerimi ondan aldım ve Alev'e çevirdim.

Pürüzlü sesimle "Selin'i gördün mü?" Diye sorduğumda Alev kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Selin'i ne yapacaksın, tanışıyor musunuz?"

"Hayır ama Berfinler içinde akşamki partiye bilet ayarlamak istiyorum." Dediğimde Alev dişlerini sıktı. Gözlerini kapatıp derin bir şekilde düşünür gibi davrandığında bunlara tepkisiz kaldım.

"Partiye gelemezler." Dedi Alev nokta koyarcasına bir ses tonuyla.

Bıkmış olduğumu göstermek adına derin bir nefes çektim. Sakin bir ses tonuyla "Onlarla arkadaş gibi konuşmayı denesen? Alara'nın anlattığı gibi okulu kimsenin başına yıkmaya gelmediler." Diye konuştuktan sonra sigaradan bir duman daha aldım.

Alev omuzunlarını silkip gözlerini benden kaçırdı. "Henüz uyuşturucu çetesinden olup olmadıklarını bilmiyoruz." Dediğinde bende hemen onun üzerine konuştum.

"Evet, sende söylüyorsun işte. Bilmiyoruz. Bana fazlasıyla borçlusun Alev. Beni partiye davet ettiğin günü unutma bence."

Birden Alev donuk bakışlarla gözlerini bana çevirdi. Sanki bunu söylememi beklemiyor gibiydi. Yüzü sirke satıyordu resmen. Tüm olanları unuttuğumu mu sanıyordu? Hayır hiçbir şeyi unutmamıştım ve unutmayacaktım. Berke'den, Ateş'ten... Hayatımı mahvetmekte payı olan herkesten intikamımı alacaktım.

"Sana biletlerini gönderirimi." deyip yaslandığı kayadan sıçradıktan sonra yanımdan geçerken benimle göz teması kurmadan "Görüşürüz." dedi.

20:30

Rengarenk ışıklar.

Kulağı sağır edebilecek yükseklikte müzik sesi.

İnsan kalabalığı.

Birkaç dakikada bir kırılan bir camın sesi.

Delicesine çığlık atan ve anı yaşayan insanlar...

Attığım her bir adımda birkaç kişiye çarpıyor ve özür dilemeden geçip gidiyordum. Ateş'in yaşadığı evi ilk kez bu şekilde görmüş olmak beni üzsede şu an bahçeye varmak dışında bir şey düşünmüyordum.

Delicesine dans eden ve ara ara çığlık atan insanların dönüp ağızına vurma isteği beni cezbederken sonunda bahçeye açılan kapıya vardım. Bahçeye attığım ilk adımda Alev'i görüp derin bir nefes almıştım. Ev boyunca o kadar yabancı yüz ile karşılaşmıştımki sonunda tanıdığım birini görmek rahatlatıcıydı.

Alev'de beni görünce aramızdaki insan kalabalığını yararak bana doğru yürümüştü. Sonunda yanıma vardığında ise beni biraz uzağımdan baştan aşağı süzüp ıslık çalmaya çalıştı.

Islık çalmayı bitirince mütevazi bir sesle "Vay be! Gecenin kızı şimdiden belli oldu." dedi.

Ona samimi bir şekilde gülümsedim. Üzerimde siyah, her bir detayının üzerinde dantel işlemesi bulunan; bel ve kol kısımları şeffaf kumaş olan transparan, mini bir elbise vardı. Kombinimi taktığım saf altın kolyem ve siyah bir topukluyla tamamlamıştım. Saçlarımıysa sadece düzleştirmiştim.

Alev'e baktım ve bende onu süzdüm. Üzerine giydiği simli, lacivert mini elbisesi ve kırmızı topuklusu ona oldukça yakışmıştı. Kırmızının en güzel tonunda olan saçlarınıysa röfle yapmıştı.

"Senden sonra." Diyerek ona iltifat ettikten sonra birlikte büyük bahçenin bir köşesine geçtik. Parti fazlasıyla kalabalıktı fakat henüz tanındık yüzlerden pek kimse yoktu. Fazlasıyla şık olan evi incelemek için başımı yukarı kaldırdığım sırada bahçeyi kolaçan eden Selin'i görüp kaşlarımı çatmıştım. Yüzüne fazlasıyla ışık vurduğu için onu buradan incelemek oldukça zordu. Bakışlarımı ondan aldım ve tekrar bahçeye çevirdim.

Fakat bu kez gördüğüm kişi sanki karnımın içerisinde buz eriyormuş gibi hissetmeme neden olmuştu. Piç gülümsemesi. Başıma saplanan acı gözlerimin tam olarak net görememesine sebep oluyordu. Onu görmek beni hem sinirlendirmiş hemde yıpratmıştı.

Berke.

Bu piçi bugün, bu partide doğduğuna pişman edecektim.

Ben tam bunları düşünerek kendimi yıprattığım sırada Berke'nin arkasındaki kapıdan Berfin, Didem ve Mehmet girdi. Fakat Berfin'de tıpkı bana olduğu gibi Berke'yi görür görmez ayakları yere çivilendi ve donuk bakışlarla Berke'ye baktı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro